Sonrada o'na çok çok eskiden Yunanistan'da yaşamış olan bir çömlekçinin güzel kızının hikayesini anlatmaya başlar...
Yolda otobandan çıkıp bir kutu siyah sprey boya satın aldılar. Bütün bu koşuşturmacadan sonra hiçliğin ortasında bir yere vardılar. Arkası dönük olan çocuk anneciğinin elinde sallamakta oldugu sprey boya kutusunun içinde bilyenin takırdayışını duyar. Annecik antik Yunanda güzel bir kızın genç bir delikanlıya nasıl aşık olduğunu anlatır...
Ama genç adam başka bir ülkeden gelmişti ve geri dönmek zorundaydı der annecik. Bir fıslama duyulur ve çocuk sprey boyanın kokusunu alır. Otobüsün motorunun sesi değişiyor, bir gümbürtü duyuluyor ve motor hızla gürültü çıkarmaya başlıyor. Otobüs ağır ağır iki yana sallanıyor. Böylece kızla delikanlı son gecelerinde birlikte olmak üzere buluştuklarında der annecik, kız yanında bir lamba getirdi onu öyle bir yere koydu ki delikanlının gölgesi bir kayanın üzerine vurdu. Sprey boyanın püskürtme sesi kesilir ve sonra tekrar ... Devamı
Tıkandık
...
Sonrada o'na çok çok eskiden Yunanistan'da yaşamış olan bir çömlekçinin güzel kızının hikayesini anlatmaya başlar...
Yolda otobandan çıkıp bir kutu siyah sprey boya satın aldılar. Bütün bu koşuşturmacadan sonra hiçliğin ortasında bir yere vardılar. Arkası dönük olan çocuk anneciğinin elinde sallamakta oldugu sprey boya kutusunun içinde bilyenin takırdayışını duyar. Annecik antik Yunanda güzel bir kızın genç bir delikanlıya nasıl aşık olduğunu anlatır...
Ama genç adam başka bir ülkeden gelmişti ve geri dönmek zorundaydı der annecik. Bir fıslama duyulur ve çocuk sprey boyanın kokusunu alır. Otobüsün motorunun sesi değişiyor, bir gümbürtü duyuluyor ve motor hızla gürültü çıkarmaya başlıyor. Otobüs ağır ağır iki yana sallanıyor. Böylece kızla delikanlı son gecelerinde birlikte olmak üzere buluştuklarında der annecik, kız yanında bir lamba getirdi onu öyle bir yere koydu ki delikanlının gölgesi bir kayanın üzerine vurdu. Sprey boyanın püskürtme sesi kesilir ve sonra tekrar başlar. Annecik '' genç kız sevgilisinin gölgesini kayaya çizdi, böylece aşığının nasıl göründüğünün kaydını, o anın bir kanıtını, birlikte oldukları son dakikayı her zaman saklayabilecekti...
Sanırım sanmaktan çok daha fazlasını yaşıyoruz son günlerde, dünyanın bir diğer gezegenle seviştiğini, o yüzden bu kadar birikmiş dert olduğunu, güneşin dünyanın kuması ayı ise dünyanın kocası olarak görüyoruz. Hayır yanılmıyorum sadece biliyorum. Şuan reklamlar tarafından sizlere satılmış güzel desenli koltuklarda sakız çiğneyerek, ya da cekirdek çitleyerek oturuyorsanız işte Dünya bize bunu yapmış demektir. Zannediyoruz, sanıyoruz gerçekten filmlerdeki gibi bir aşkın belediye otobüslerinde karşımıza çıkacağını düşünüyoruz. Ya da bacak aralarımızı ziyaret eden her erkeğin ya da kadının gerçekten bizi hissedebildiğini düşünüyoruz, sanıyoruz, zannediyoruz tahmin ediyoruz inanmak istiyoruz hangisini beğenirseniz seçin. Bunları anne-babamızı, köpeğimizi, rüyalarımızı düşünür gibi düşünmüyoruz. Biliyoruz. İnanıyoruz ve buna göre yaşıyoruz. Güneşin yaşadığımız kaldırımları ısıtmasına seviniyoruz, çünkü o zaman dilencilere, sokakta dövülen kadınlara, tecavüze ugrayan bebeklere, sokak köpeklerine üzülmüyoruz sadece anı yasıyoruz güneşe bakıp gözlerimizi ovusturup ''ne harika bir gün değil mi'' diyoruz ve herşeyi halının altına süpürüyoruz.
Her zaman kar yağdığında gerçeklerle yüzleştiğimi düşünürüm, hem güzeldir bu hem değildir. Tıpkı kayan zeminlerde kapkaçın mümkün olmayacağı gibi. İşte o zaman hepimiz eşitiz.
Gerçekten göbek bağımız kesildiği anda aslında duygularımızın, düşüncelerimizin bir başkası tarafından çalındığının farkında değil miyiz? Ağlıyoruz..ağlıyoruz. ağlıyoruz.. Topuğumuzdan kan alan adamlar beynimizle ayaklarımızın yerlerini değiştiriyorlar.
Kesinlikle olmamış bir film. Resmen komedi yapmaya çalışmışlar. Kitabı müthiştir.
kitabinin temelini olusturan bircok konu yok sayilmis. sam rockwell`e ragmen okurken aldigim zevki alamadim. kitabini okumayanlar icin daha cekilebilir olabilir.
çok iyi bir kitaptan bu kadar kötü bir film çıkması gerçekten üzücü. chuck palahniuk un sinemada ziyan edilmiş eserlerinden birisidir benim için. keşke fight club da olduğu gibi bu filmide david fincher çekseydi. muhtemelen çok daha iyi bir film ortaya çıkardı.
güzel bir film değil güzel oyunculuklarda yok güzel olan tek şey konu.kitabını okumadıysanız hiçte izlemenize gerek yok hatta gereksiz bir film olmuş diyebilirz. oyunculuk temelli bir yönetmenin elinden bu kadar gelmiş diyebiliriz. kitaba da o kadar bağlı kalmamışlar fazlaca eksik var.gerçi daha fazlası nasıl olurdu bilemedim şimdi ama başka bir yönetmenin elinde daha bi izlenebilir olacağı kesin.tatmin edici değil doğru ifade değil ama aklıma ilk gelen.
@oznks
11 yıl önce
@chaglayan
12 yıl önce
4.3 / 10
@acik_bir_kitap
13 yıl önce
...
Sonrada o'na çok çok eskiden Yunanistan'da yaşamış olan bir çömlekçinin güzel kızının hikayesini anlatmaya başlar...
Yolda otobandan çıkıp bir kutu siyah sprey boya satın aldılar. Bütün bu koşuşturmacadan sonra hiçliğin ortasında bir yere vardılar. Arkası dönük olan çocuk anneciğinin elinde sallamakta oldugu sprey boya kutusunun içinde bilyenin takırdayışını duyar. Annecik antik Yunanda güzel bir kızın genç bir delikanlıya nasıl aşık olduğunu anlatır...
Ama genç adam başka bir ülkeden gelmişti ve geri dönmek zorundaydı der annecik. Bir fıslama duyulur ve çocuk sprey boyanın kokusunu alır. Otobüsün motorunun sesi değişiyor, bir gümbürtü duyuluyor ve motor hızla gürültü çıkarmaya başlıyor. Otobüs ağır ağır iki yana sallanıyor. Böylece kızla delikanlı son gecelerinde birlikte olmak üzere buluştuklarında der annecik, kız yanında bir lamba getirdi onu öyle bir yere koydu ki delikanlının gölgesi bir kayanın üzerine vurdu. Sprey boyanın püskürtme sesi kesilir ve sonra tekrar ... Devamı
...
Sonrada o'na çok çok eskiden Yunanistan'da yaşamış olan bir çömlekçinin güzel kızının hikayesini anlatmaya başlar...
Yolda otobandan çıkıp bir kutu siyah sprey boya satın aldılar. Bütün bu koşuşturmacadan sonra hiçliğin ortasında bir yere vardılar. Arkası dönük olan çocuk anneciğinin elinde sallamakta oldugu sprey boya kutusunun içinde bilyenin takırdayışını duyar. Annecik antik Yunanda güzel bir kızın genç bir delikanlıya nasıl aşık olduğunu anlatır...
Ama genç adam başka bir ülkeden gelmişti ve geri dönmek zorundaydı der annecik. Bir fıslama duyulur ve çocuk sprey boyanın kokusunu alır. Otobüsün motorunun sesi değişiyor, bir gümbürtü duyuluyor ve motor hızla gürültü çıkarmaya başlıyor. Otobüs ağır ağır iki yana sallanıyor. Böylece kızla delikanlı son gecelerinde birlikte olmak üzere buluştuklarında der annecik, kız yanında bir lamba getirdi onu öyle bir yere koydu ki delikanlının gölgesi bir kayanın üzerine vurdu. Sprey boyanın püskürtme sesi kesilir ve sonra tekrar başlar. Annecik '' genç kız sevgilisinin gölgesini kayaya çizdi, böylece aşığının nasıl göründüğünün kaydını, o anın bir kanıtını, birlikte oldukları son dakikayı her zaman saklayabilecekti...
Sanırım sanmaktan çok daha fazlasını yaşıyoruz son günlerde, dünyanın bir diğer gezegenle seviştiğini, o yüzden bu kadar birikmiş dert olduğunu, güneşin dünyanın kuması ayı ise dünyanın kocası olarak görüyoruz. Hayır yanılmıyorum sadece biliyorum. Şuan reklamlar tarafından sizlere satılmış güzel desenli koltuklarda sakız çiğneyerek, ya da cekirdek çitleyerek oturuyorsanız işte Dünya bize bunu yapmış demektir. Zannediyoruz, sanıyoruz gerçekten filmlerdeki gibi bir aşkın belediye otobüslerinde karşımıza çıkacağını düşünüyoruz. Ya da bacak aralarımızı ziyaret eden her erkeğin ya da kadının gerçekten bizi hissedebildiğini düşünüyoruz, sanıyoruz, zannediyoruz tahmin ediyoruz inanmak istiyoruz hangisini beğenirseniz seçin. Bunları anne-babamızı, köpeğimizi, rüyalarımızı düşünür gibi düşünmüyoruz. Biliyoruz. İnanıyoruz ve buna göre yaşıyoruz. Güneşin yaşadığımız kaldırımları ısıtmasına seviniyoruz, çünkü o zaman dilencilere, sokakta dövülen kadınlara, tecavüze ugrayan bebeklere, sokak köpeklerine üzülmüyoruz sadece anı yasıyoruz güneşe bakıp gözlerimizi ovusturup ''ne harika bir gün değil mi'' diyoruz ve herşeyi halının altına süpürüyoruz.
Her zaman kar yağdığında gerçeklerle yüzleştiğimi düşünürüm, hem güzeldir bu hem değildir. Tıpkı kayan zeminlerde kapkaçın mümkün olmayacağı gibi. İşte o zaman hepimiz eşitiz.
Gerçekten göbek bağımız kesildiği anda aslında duygularımızın, düşüncelerimizin bir başkası tarafından çalındığının farkında değil miyiz? Ağlıyoruz..ağlıyoruz. ağlıyoruz.. Topuğumuzdan kan alan adamlar beynimizle ayaklarımızın yerlerini değiştiriyorlar.
Kesinlikle olmamış bir film. Resmen komedi yapmaya çalışmışlar. Kitabı müthiştir.
@mbaran
13 yıl önce
5 / 10
@thisisamie
13 yıl önce
4 / 10
@dansedenayi
13 yıl önce
@augustus_hill
15 yıl önce
@zerafrancie
15 yıl önce
@basak
15 yıl önce
6.9 / 10
@ozhakikililith
15 yıl önce