Luther Yorumları

Luther adlı bu muhteşem dizi kesinlikle kaçırılmaması gereken bir kara film klasiği olabilir. Dördüncü sezon çalışmaları henüz başlamış. elimizdeki 3 sezonda ise Luther son derece iyi yazılmış, iyi oynanmış, iyi çekilmiş bir kara film örneği olarak karşımıza çıkıyor. İdris Elba'nın çok etkileyici performansı göz dolduruyor. Dizide/filmde aslında çok yeni birşey yok: polisler, suçlular ve masumlar. Ancak diğer dizilerde görmeye alışık olmadığımız, belki The Fall adlı bir diğer ingiliz nadidesinde tek bir örneğini görebileceğimiz bir şekilde (ya da Dxter'ın 5. sezonundaki katiller gibi) Luther'ın her bir bölümünde karşımıza çıkan suçlular, katiller kesinlikle çok ürkütücüler. Korkutuculukları film gereği süslenip püslenmiş, şiddeti seyirlik hale getirilmiş karakter olmalarından kaynaklanmıyor kesinlikle, zira öyle değiller. Korkutucular çünkü son derece gerçek bir his veriyorlar, çok sıradanlar, ve çok ürkütücü boyutlarda çürümüş durumdalar. Senarist Neil Cross'un gözlem gücü ve üslubu irkiltici, bunu her bölümde görüyoruz ve ülkesine yönelik bu kapkara bakışın çok etkileyici olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu tür katillerin bir çok dizide karşımıza çıkmasına alışık olmamıza rağmen Luther'da bir şekilde onların çürüyüşlerine dahil ediliyoruz, the Fall dizisinde olduğu gibi burada da bence büyük bir etki yaratıyor bu yaklaşım. Luther karakterinin etkileyiciliği ve derinliğiyle katillerin karakter ve psikolojilerinin derinliği aynı. Bu anlamda da bir iyi kötü çatışmasına dahil ediliyoruz. Senarist Cross katilleri -hepsi olmasa bile- genelde çocukluk döneminde darmadağın olmuş karakterler olarak çiziyor. Her bölümde bir şekilde dağılmış, çürümüş karakterlere ve onların başkalarına bedel ödetmesine tanık oluyoruz. Bu üslup bütün bölümler boyunca sabit bir biçimde, etkileyici bir biçimde sürüyor. Kesinlikle kaçırılmaması gereken bir eser.