Pek cok film hakkinda yorum yazabilir, uzun uzun konusabilirim. Fakat bu kisa film herhalde benim en cok etkilendigim ve kelimelerle tariflemekte beni en cok sikintiya filmlerden biri. Kusursuz editlenmis, basarili bir belgesel.
Darma duman oldum.Gerçekler işte bu kadar acı ve can yakıcı olabiliyor :(Dayanılacak şey değil.Zalimler,insan değilsiniz!Size yakışacak sıfat bile bulamıyorum.
İtiraf etmek gerekir ki, 21.Yüzyıl'da Gece ve Sis'i izlerken, görünüşe göre, aradan geçen yarım yüzyıldan fazla bir zamanın ataleti sebebiyle ve bastırma mekanizmamızın devreye girmesiyle herhangi bir suçluluk ya da sorumluluk hissine kapılmıyoruz. Yaklaşık yarım saat sonunda, Dehşet, Tedirginlik, Şaşkınlık ve İsyan zihnimize işkence eder ama en korkuncu şu ki kendimizi suçlamayız. Yine de İnsan düşünmeden edemiyor: 1955 yılında bu filmi izleyen ve anlatılan olayların vuku bulduğu çağın içinde yaşamış bir yetişkin, engel olamadığı bir Soykırım'ın yükü altında,vicdanıyla acabanasıl hesaplaşıyordu? Bu düşünce, elbette filmin üzerimize kustuğu "insanca, pek insanca" canavarlarla aynı soy ve seviyeden olduğunu bilinçli olarak reddeden bir özneyi varsayıyor. Bu şahıs, aynı zamanda yönetmen Alain Resnais olmalı çünkü ne kadar büyük bir dirayetle, Felaket'in bir daha asla tekrarlanmaması için samimi bir çaba ortaya koyduysa da, bilinçli ya da bilinçsiz olarak vakıa'nın kökeninde yatan asıl ne... Devamı
İtiraf etmek gerekir ki, 21.Yüzyıl'da Gece ve Sis'i izlerken, görünüşe göre, aradan geçen yarım yüzyıldan fazla bir zamanın ataleti sebebiyle ve bastırma mekanizmamızın devreye girmesiyle herhangi bir suçluluk ya da sorumluluk hissine kapılmıyoruz. Yaklaşık yarım saat sonunda, Dehşet, Tedirginlik, Şaşkınlık ve İsyan zihnimize işkence eder ama en korkuncu şu ki kendimizi suçlamayız. Yine de İnsan düşünmeden edemiyor: 1955 yılında bu filmi izleyen ve anlatılan olayların vuku bulduğu çağın içinde yaşamış bir yetişkin, engel olamadığı bir Soykırım'ın yükü altında,vicdanıyla acabanasıl hesaplaşıyordu? Bu düşünce, elbette filmin üzerimize kustuğu "insanca, pek insanca" canavarlarla aynı soy ve seviyeden olduğunu bilinçli olarak reddeden bir özneyi varsayıyor. Bu şahıs, aynı zamanda yönetmen Alain Resnais olmalı çünkü ne kadar büyük bir dirayetle, Felaket'in bir daha asla tekrarlanmaması için samimi bir çaba ortaya koyduysa da, bilinçli ya da bilinçsiz olarak vakıa'nın kökeninde yatan asıl nedenleri irdelemeyerek ve bu nedenlerin ima edilmesine karşın, örtük ya da gizli kalmasına yol açarak kendi şahsi sorumluluğunun verdiği acıyı, bu teessürü kanalize ettiği aktarım ile etkisizleştiriyordu. Bu nedenlerin keşfi ve tanınması, her ikisi de aynı kapıya çıkacak bir şekilde, topyekun bir bireysel ve toplumsal yıkımın, kaçınılmaz bir yeniden inşanın gerekliliğini dayatmak zorundadır. Bireysel olarak bu yeniden inşa, bastırılmış olanın geri dönüşü sonucu katlanılması gereken vicdani yük nedeniyle çok sancılı olmak zorundadır. Toplumsal düzlemde ise yapılması gereken, "Bir daha olmayacak" sözünde samimi isek, bugüne kadar Tarihte benzeri görülmemiş bir dönüşümü sağlayacak ve kurumsallaştıracak bir Devrimdir. Yoksa - Oldu, Oluyor ve Olacak -. Unutmamalıyız ki, her Soykırım, temelinde Sınıfsal karakterdedir ve asla Varlığa içkin Ontolojik bir kaçınılmazlıkla ilişkilendirilmemelidir
Yapım yılı 1955 olan nazi belgeseli. Bu kadar doğal bir anlatım olamaz. Müziklerinin uyumsuz olması tek eleştirim; onu da eski bir belgesel olmasına veriyorum. Bazı görüntüler, gerçek olduğu için içimi parçaladı. Bir sürrealist olan Alain Resnais'nin bu kadar realist bir belgesel yapmasını takdir ettim. İzlenmeli.
@jessamina
11 ay önce
@zes
2 yıl önce
Kusursuz editlenmis, basarili bir belgesel.
@yagizout
3 yıl önce
@ravenna
4 yıl önce
@pamuksim
6 yıl önce
10 / 10
@naksidil
8 yıl önce
İnsanın insana yaptığı denilemez ! bunu yapanlar insan olamaz ki !
Filmin içinde tokatlayan en zalim kelime " turist " oldu.
@utopiainmyhead
8 yıl önce
9.6 / 10
@gozdealla
8 yıl önce
9.6 / 10
@princhard
9 yıl önce
9.7 / 10
@cimcin
10 yıl önce