6 ay önce
Karanlık Kız filmine yorum yazdı:
Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikayesi dizisine yorum yazdı:
ben 3.sayfa cinayetlerine koşturup akşam da bira içen ekip istiyorum . devamlı birilerinin boğazını kesen zengin ve psikopat aile istemiyorum. umarım yeni sezonda "nasılsa dijitaldeyiz bol bol küfredelim" anlayışı ve behzat' in abuk sabuk gelgitleri azalır da daha düz bir behzat ç izleriz
Güneş Sonrası filmine yorum yazdı:
Kişisel bir filmin herkes için kişisele dönüşebilmesi sihir gibi bir şey
Cici filmine yorum yazdı:
Cici'de hayli sorunlar var ama asıl olarak filmin ne anlatmak istediğine karar verilemiyor sanki.
Motör: Kopya Kültürü & Popüler Türk Sineması filmine yorum yazdı:
Türk Sineması için yapılan belki de en iyi belgesel
Nereye Gidiyorsun, Aida? filmine yorum yazdı:
iç savaş denen meselenin ne denli iğrenç bir şey olduğuna da bir kez daha şahit oluyoruz. zamanında aynı okullarda okumuş, birbirine komşu olmuş insanların ne denli vahşileşebileceğini görmek, insan ırkını bir kez daha tüm canlılar arasında en aşağılık konuma sokuyor. filmin sonunda da görüyoruz ki mladic’in günümüzde yargılanmasının hiçbir anlamı yok; çünkü gerçek katiller hala halkın arasında günlük yaşamlarına devam ediyor. çocukların açılıp kapanan gözleri açık bir mesaj barındırıyor. gördüğünüz halde görmemezlikten geldiniz ve gelmeye devam ediyorsunuz.
Nomadland filmine yorum yazdı:
Kapitalizmin krizinin emekçi kitlelerde yarattığı yıkım artık saklanamıyor, halının altına süpürülemiyor, bu yüzden sermaye sınıfının çıkarları uğruna hayatları parça parça olan emekçilere sahte öyküler yazılması, yaşanmakta olan yıkımın yumuşatılması ve bilhassa orta sınıfların gözünde vicdanen kabullenilebilir hale getirilmesi gerekiyor. Nomadland, bu amaç doğrultusunda, ABD’de 2008 krizinin ardından sayıları bir milyonu aşmış olan, karavanlarda yaşayan, çağdaş uygarlığın hemen her konforundan yoksun emekçilerin yaşantısını alıyor ve bize gayet belgesel bir tarzda, sanki egzotik bir kültürün yaşam tarzını aktarır gibi sunuyor.
Üzgünüz, Size Ulaşamadık filmine yorum yazdı:
Son filminde çekirdek bir işçi sınıfı ailesini kamerasıyla takip eden büyük yönetmen, sömürünün karşısında bu çekirdek ailenin nasıl darmadağın olduğunu belgelemekte.
Tavşan Jojo filmine yorum yazdı:
Eski bir tartışma: Soykırım’ın mizahı olabilir mi?
İlk önce Charlie Chaplin, ’Büyük Diktatör’ü (The Great Dictator) yaptı. Hitler, 1940’ta çekilen bu filmde mizahi olarak eleştiriliyordu. Filmdeki balon sahnesini sanırım herkes bilir. Ama filmi Theodor Adorno eleştirmekte gecikmez: ’Faşizmi hafife alıyor, yaşanan vahşeti gizliyor.’
Filmde, Hitler’in ne derece aptal ve boyundan büyük işler yapan bir aciz diktatör özentisi olduğu resmedilmiştir. Ama Chaplin bu filmi yaptığında, ’toplama kampları’ ve insanların gaz odalarında yakılması olgusu ortada yoktu. Chaplin daha sonra, ’kamplarda yapılanları bilseydim, filmi yapmazdım’ demiştir.
Roberto Benigni’nin ’Hayat Güzeldir’ filmi, yirmi iki yıl evvel çekildi, belli bir çerçevede beğenildi de, tartışma canlandı: ’Soykırım bir ’eğlence konusu’ olabilir mi?’
Ernst Lubitsch’nin ’Olmak ya da Olmamak’ filmi (To Be Or Not To Be) bir Nazi kara-komedi filmiydi. Dany Levi’nin Führerim (Mein Führer) filmi de bu türdendir. Artık Hitler’i ’tiye ala ... DevamıEski bir tartışma: Soykırım’ın mizahı olabilir mi?
İlk önce Charlie Chaplin, ’Büyük Diktatör’ü (The Great Dictator) yaptı. Hitler, 1940’ta çekilen bu filmde mizahi olarak eleştiriliyordu. Filmdeki balon sahnesini sanırım herkes bilir. Ama filmi Theodor Adorno eleştirmekte gecikmez: ’Faşizmi hafife alıyor, yaşanan vahşeti gizliyor.’
Filmde, Hitler’in ne derece aptal ve boyundan büyük işler yapan bir aciz diktatör özentisi olduğu resmedilmiştir. Ama Chaplin bu filmi yaptığında, ’toplama kampları’ ve insanların gaz odalarında yakılması olgusu ortada yoktu. Chaplin daha sonra, ’kamplarda yapılanları bilseydim, filmi yapmazdım’ demiştir.
Roberto Benigni’nin ’Hayat Güzeldir’ filmi, yirmi iki yıl evvel çekildi, belli bir çerçevede beğenildi de, tartışma canlandı: ’Soykırım bir ’eğlence konusu’ olabilir mi?’
Ernst Lubitsch’nin ’Olmak ya da Olmamak’ filmi (To Be Or Not To Be) bir Nazi kara-komedi filmiydi. Dany Levi’nin Führerim (Mein Führer) filmi de bu türdendir. Artık Hitler’i ’tiye alan’ bir sinema kuşağı olduğunu biliyoruz.
Milyonlarca insanı öldürmüş Hitler rejimi ve Naziler hakkında mizahi filmler yapılabilir mi? Bu, faşizm ve soykırım gibi korkunç suçları sulandırmak ve kurbanların hatırasına saygısızlık olmaz mı? Avrupa ülkelerini yakmış yıkmış, Avrupa’nın ortasında ölüm kampları kurmuş, çocuk kadın yaşlı demeden insanları yakmış, dünyayı kana bulamış, sadece Sovyetler Birliği’nde milyonların ölümüne yol açmış bir barbarlık rejimi, yeni kuşaklara komedi tadında gösterilebilir mi? Bu tip filmler, onu teşhir etme ve gerçek niteliğinin anlaşılmasına katkıda bulunma ihtiyacına zarar vermez mi? Sorular bunlardır.
Dersimli aydınlar buna benzer bir tartışmayı, 1938’i anlatan Dersim adlı romanda, roman yazarının erotik ve pronografik sahneleri sıkça işlemesi nedeniyle yapmışlardı. Dersim aydınları, yazarının ısrarlı itirazlarına rağmen, ’soykırımın pornosunun olamayacağı’ noktasında ekseriyetle birleşmiş gibiydiler. Dersim ’38’in -belgeseller sayılmazsa- henüz filmi yapılmadı.
Şimdi bu netameli konu, yeni bir sinema filmiyle aktüel hale geldi: Rabit Jojo filmi gösterime girdi. Taiki Waititi’nin yeni filminde heyecanla Nazi olan 10 yaşındaki bir çocuğun faşizmle sınavı mizahi olarak resmediliyor. Film, ’nefret karşıtı bir hiciv’ sloganıyla seyirciyle buluşuyor.
Belli ki konu bu defa dünya çapında tartışılacak ve bu tartışma öyle kolay sonlanmayacak.
Bu tür filmler, ilk olarak soykırım meselesini Hitler ve etrafındaki ’bir kaç çılgının’ kişisel kararı olarak göstermiştir. Oysa soykırıma adım adım gidilmiş, Alman ve uluslararası sermaye bu eyleme onay vermiştir. Hitler’in Sovyetler Birliği’ne yönelmesi ve sosyalizmi yıkması, batılıların başta gelen beklentisidir. Normandiya Çıkarması bu yüzden ’gecikmiştir’. İkincisi, bu filmlerde sermaye egemenliğinin bir biçimi ve 1930’larda uluslararası bir devlet yönetim modeli olan faşizm gizlenir. Üçüncüsü, bu filmlerde sınıf mücadelesi yoktur; ’iyiler’ ve ’kötüler’ vardır; Tavşan Jojo’da bu ’iyi’lerdendir. Dördüncüsü, bu filmlerde bir avuç yönetici hariç halk ’masum’dur, oysa ’faşizme halkın verdiği destek ya da göz yumma’ eleştirilmesi gereken bir vakadır. Son olarak, bu filmlerde ’kapitalizm eleştirisi’ bulamazsınız, yalnızca ’kötü adamlar’la alay izlersiniz.
Hitler, Naziler ya da başka soykırım zanlıları ’komik’ değildir, onlar ’korkunç’ insanlardır. Bu sebeplerle ben, ’soykırımın mizahı olmamalı’ görüşüne yakınım.
(Hüseyin Aygün, 1 Şubat 2020, Dersim)
https://www.gazeteduvar.com.tr/amp/kutsal-annelik-duyulmaz-ciglik-karanlik-kiz-makale-1548279