1 yıl önce
Pasajlar filmine yorum yazdı:
"Filmler bittiği gibi bu hayat da bitecek"
My Fat Arse and I filmine yorum yazdı:
Manyak gibi kilo vermeye çalıştığım şu dönemde bende bir şeyler uyandırmayı başardı. :)
Kısa ve Acısız filmine yorum yazdı:
Düşük bütçeyle de sinemada harikalar yaratılabileceğinin en iyi örneği. Elinde olan kısıtlı ekipmanlarla çekilmiş, oyuncuların çoğu Fatih Akın'ın ailesi, akrabası ve dostları. Tüm amatörlüklerine rağmen iyi iş çıkartıyorlar. :)
Mubi'ye gelmesi çok iyi oldu, özlemiştim.
Özellikle final sahnesini çok seviyorum. Spoiler vermiyorum tabii ama şu söz filmi izlediğim günden beri yıllardır beynime kazınmış halde; "biliyorsun filmler bittiği gibi bu hayat da bitecek."
Close filmine yorum yazdı:
Benzer hikayeleri gördüğümüz için çok bilindik yerden vuruyor, ama vuruyor işte.
Sesim Ol filmine yorum yazdı:
"Dünyayı değiştirmek istediğimi söylemedim hiçbir zaman. Ben sadece etrafımdaki dünyayı değiştirmek istiyorum. Bunu herkes yapabilir. Bir çiçekle bahar olmaz diyorlar. Ama herkes bir çiçek dikse dünya çiçek bahçesi olur."
Kurak Günler filmine yorum yazdı:
Bizde abartı kültürü yaygın olduğu için bugün filme giderken beklentimi yüksek tutmamıştım fakat gümbür gümbür atan bir kalple salondan ayrıldım. Türkiye'nin sorunları ve eksikleri Yanıklar köyünde toplanıp karakterlere büründürülerek kusursuzca anlatılmış. Tempo düşse bile heyecanı asla kaybetmeyerek seyirciyi etkisi altına alma konusunda çok başarılı. Olayın yaşandığı gece kadar flu sahnelere sahip zaten isteseniz de dikkatinizi dağıtamıyorsunuz. Kitap gibi film yaa oku oku bitmez her sahnesinden, her cümlesinden bir detay mutlaka bulunur.
Melesa Emre, avukatın evinde tuvaletten çıktıktan sonra duvardaki fotoğraflara bakıyor. avladığı yaban domuzlarıyla fotoğrafları var hep, elinde tüfek falan. Kamera duvarda yavaşca kayarken hooop fotoğraflar arasında Emre'nin aynaya yansıması görünür. Filmin devamında olacaklara dair müthiş bir kare, sinemada böyle şeylere bayılıyorum. Bu filmden destek fonunu geri alma kararını verenler rezil olduklarıyla kalsın o desteğin misli gişeden çıkar zat ... DevamıBizde abartı kültürü yaygın olduğu için bugün filme giderken beklentimi yüksek tutmamıştım fakat gümbür gümbür atan bir kalple salondan ayrıldım. Türkiye'nin sorunları ve eksikleri Yanıklar köyünde toplanıp karakterlere büründürülerek kusursuzca anlatılmış. Tempo düşse bile heyecanı asla kaybetmeyerek seyirciyi etkisi altına alma konusunda çok başarılı. Olayın yaşandığı gece kadar flu sahnelere sahip zaten isteseniz de dikkatinizi dağıtamıyorsunuz. Kitap gibi film yaa oku oku bitmez her sahnesinden, her cümlesinden bir detay mutlaka bulunur.
Melesa Emre, avukatın evinde tuvaletten çıktıktan sonra duvardaki fotoğraflara bakıyor. avladığı yaban domuzlarıyla fotoğrafları var hep, elinde tüfek falan. Kamera duvarda yavaşca kayarken hooop fotoğraflar arasında Emre'nin aynaya yansıması görünür. Filmin devamında olacaklara dair müthiş bir kare, sinemada böyle şeylere bayılıyorum. Bu filmden destek fonunu geri alma kararını verenler rezil olduklarıyla kalsın o desteğin misli gişeden çıkar zaten. Rakamlara bakmaya gerek yok bugün salonda ve sinema önünde gördüğüm izdiham yeterince açıklayıcıydı
Oyuncular konusunda da Selahattin Paşalı'ya Mukavemet filminde diyeceğimi dedim aynı kalitede çok iyi iş çıkartmış. Bence bırakmalı artık saçma sapan dizileri, kendisini festival filmlerinde daha çok görmek isteriz.
Barış Akarsu Merhaba filmine yorum yazdı:
Ülkemizde, artık kabak tadı verecek seviyeye gelmiş, özellikle aramızdan ayrılmış sanatçılara biyografi çekme furyası varken sıra bir gün Barış'a gelecekti. O gün bu gün. Bizim jenerasyonun önemli isimlerinden biri olsa da kısacık hayatının kısacık kariyerinden nasıl bir iş çıkabilirdiki? Onunla ilgili bütün hikayeler, en ince detaylar belli ki dinlenmiş. Örneğin kelebek sahnesini kendisi de bir programda anlatmıştı. Barış doğduğunda beşiğine bir kelebek konar ve ordan hiç ayrılmaz, bir günlük ömrünü orada tüketir. Ailesi tarafından "ömrü uzun olacak" şeklinde yorumlansa da, bu ayrıntı kısa süreli yaşamı için sahnede güzel bir metafora dönüşüyor. Gel gör ki biyografik filmlerin alametifarikası işte; seyirciyi ağlatma çabasına girmek için yazılmış gerçeklikten uzak diyaloglar ve klişe sahnelere illa maruz kalıyoruz. Bir de bonus olarak Zeyno'yu oynayan hanfendinin kötü oyunculuğu var tabii... Fakat bütün bu olumsuzlukları göz ardı ettiren bir başrol, İsmail Ege Şaşmaz'ı tebrik etmek laz ... DevamıÜlkemizde, artık kabak tadı verecek seviyeye gelmiş, özellikle aramızdan ayrılmış sanatçılara biyografi çekme furyası varken sıra bir gün Barış'a gelecekti. O gün bu gün. Bizim jenerasyonun önemli isimlerinden biri olsa da kısacık hayatının kısacık kariyerinden nasıl bir iş çıkabilirdiki? Onunla ilgili bütün hikayeler, en ince detaylar belli ki dinlenmiş. Örneğin kelebek sahnesini kendisi de bir programda anlatmıştı. Barış doğduğunda beşiğine bir kelebek konar ve ordan hiç ayrılmaz, bir günlük ömrünü orada tüketir. Ailesi tarafından "ömrü uzun olacak" şeklinde yorumlansa da, bu ayrıntı kısa süreli yaşamı için sahnede güzel bir metafora dönüşüyor. Gel gör ki biyografik filmlerin alametifarikası işte; seyirciyi ağlatma çabasına girmek için yazılmış gerçeklikten uzak diyaloglar ve klişe sahnelere illa maruz kalıyoruz. Bir de bonus olarak Zeyno'yu oynayan hanfendinin kötü oyunculuğu var tabii... Fakat bütün bu olumsuzlukları göz ardı ettiren bir başrol, İsmail Ege Şaşmaz'ı tebrik etmek lazım tepeden tırnağa bir Barış Akarsu olmuş. Yalnızca dış görünüşünü tamamen ona benzetip işin kolayına kaçmak yerine her vücut hareketine, her yüz ifadesine, ses tonuna kadar ayrıntıyla, emek vererek hazırlanmış ağzım açık izledim. Büyük beklentilere kapılmayıp yalnızca bir Barış Akarsu seveni olarak giderseniz salondan gözyaşları eşliğinde memnun olarak çıkarsınız. Tüm gelirin Lösev'e gittiğini de hatırlayarak tabii.
İklim Değişimi filmine yorum yazdı:
"Gelecek kurtarmak"la ilgili adımlar atarken kültür karmaşasıyla dipsiz kuyuya düşme durumu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Madalyonun diğer yüzünün anlatıldığı bir adaptasyon sürecine yer verilmiş filmler görmek zor. Genelde çoğu İklim karakterinin buluşup bira içtiği arkadaş gibi oluyor :)
Rosetta filmine yorum yazdı:
Hazmı zor filmlerden. Müzik ve abartılı dram sahneleri olmadan tüm gerçekliğiyle, Rosetta önderliğinde, yoksulluğun gençler üzerinde yarattığı etkiler film boyunca kopmadan su gibi ilerliyor.
Leyla'nın Kardeşleri filmine yorum yazdı:
Festivalde çeviriyi hazırlayanların basiretsizliği yüzünden ne izlediğimizi tam anlayamadık, sinir krizi geçiriyordum nerdeyse. Anlaşıldığı kadarıyla tam bir İran sineması işi, gerçek bir aile dramı. Evin 5 kalın kafalı bireyini cebinden çıkartmaya yeten cesareti ve bilgeliğiyle Leyla'ya hem hayran kaldım hem çok üzüldüm. Taraneh Alidoosti'nin perdede duran kusursuz güzelliği ve oyunculuğu da filme ayrı bir enerji veriyor.
En azından salondan Rogowski kusursuzluğuna doymuş olarak çıktık