En Çok Nefret Ettiğiniz Şeyler
mıymıntı, sünepe, tembel, ikiyüzlü, yalancı, kendini bir şey sanan ama aslında hiçbir şey olmayan üstelik bunun da farkında olup da seni bir şekilde ezmeye kalkışan insanlardan, bu insanlarla aynı ortamda çalışmak zorunda oluşumdan, çalışmanın değil iki cilvenin prim yapmasından ve harcanan emeğe değer verilmemesinden, üstelik tüm bunlara para için değil yalnızca bilim için katlanıyor olmaktan nefret ediyorum.
metallica gene mi geliomuş neymiş:)
yaklaşık bir ay önce rock fm rabarba'dan da duyurulduğuna göre haziran 2010'da türkiye'de konser vereceklermiş. doğruluğu tartışılır elbette..
karamsarlığıma dair birşeyler yazmak istiyorum...
hatice'nin ruh halini gördükten sonra dram-savaş-ölüm filmleri izlememekle ne kadar iyi yaptığımı fark ettim. izlediğim bir filmin etkisi özellikle dramsa günler boyunca üstümden geçmiyor. ben günler boyunca o sahneleri yaşamaya devam ediyorum, üzülüyorum ve yeri geliyor ağlıyorum. bu uğurda çok güzel bir film bile olsa feda edip izlemeyebilirim.
benim her zaman dram filmlerine karşı felsefem şu olmuştur: hayat zaten yeterince acı, zor, karmaşık ve üzücü. özellikle belki de büyükşehirlerde yaşayan insanlar bunu daha kolay anlayabilir. köşebaşında mendil satan küçücük çocuklar, ellerinde bebeklerle siz burnunuzu bile dışarı çıkartamıyorken o soğukta dilenen anneler, evsizler, tinerciler (en kötüsü belki de tinerciler), bir amacı olmadan sürü halinde gezinen ve belli ki göçle gelmiş gençler vs. bu nedenle ara sıra da olsa kendime kıyak geçip ruh halimi düzeltmek için ve belki de bu hayatta iyi şeyler de oluyor'u kendime inandırabilmek için daha komik, daha akıcı, daha 'umut' dolu filmler seçip izliyorum.
yoksa halim duman olurdu eminim..
Film Madamı Susarsa..
film madamı gün içinde susarsa su dışındaki her şeyi içer. en güzel bulunabiliyorsa buzz gibi limonata onun dışında meyva suyudur. önemli olan kalorisiz değil en kalorili içeceği tüketmektir.
eğer içkiyse ve susanmışsa en güzeli -elde hazırlanmış mümkünse votkalı ve az limonlu ama ayarında- biradır. susuzluk giderildikten sonra şarap geceye tat katacaktır.
Yarısında İzlemeyi Bıraktığımız Filmler
az önce tv de yayınlanan pompei adlı filme şöyle bir bakıp bıraktım. savaş sahnesinde arka plandaki askerler kameraya bakarak sadece kılıçlarını birbirine vuruyorlardı. bir tane asker kılıcı bir adamın gövdesine soktu. çıkardığında ne kan vardı ne de başka bir şey. tertemiz. o nedenle izlememenin daha iyi olacağına karar verdim.
bir de hayatımda ilk kez bir festival filminde çok arada oturduğum için kalkamamam nedeniyle 'kör domuz uçmak istiyor' filminde uyumuştum. hem uyumayıp hem de çıkmayan insanlar nasıl izledi o filmi hala anlayabilmiş değilim.
renkten renge, sekilden sekile..
bu konuda bence türk sinemasının önde gelen oyuncularından Şener Şen iyi bir örnektir. yalnızca şu 4 filmi bile oyunculuğunu anlatmaya yeter:
1.tosun paşa-şabanoğlu şaban
2.hababam sınıfı
3.muhsin bey
4.eşkıya
bu 4 filmde birbirinden değişik 4 farklı karaktere bürünür ve hepsinin üstesinden gelir, her filmden alnının akıyla çıkar.
büyüksün Şener Şen
Unutulmaz Film Replikleri
-zeki müren de bizi görecek mi?
-ağanın pohinin üstüne poh olur mu?
-wait...just wait!
-i'm the dude. so that's what you call me you know..
-he is a nihilist.
-oh.. that must be exhausting..
-she's not my special lady, she's my fucking lady friend. i'm just helping her conceive, man!