11 yıl önce
END:CIV filmine yorum yazdı:
Türkçe altyazılı versiyonu online olarak şuradan izlenebilir:http://submedia.tv/endciv/2011/11/03/endciv-turkce/
END:CIV filmine yorum yazdı:
Türkçe altyazılı versiyonu online olarak şuradan izlenebilir:http://submedia.tv/endciv/2011/11/03/endciv-turkce/
Bıyık filmine yorum yazdı:
Gerçekten film boyu birçok akıl yürüttüm ama ne yazık ki hiçbir soru cevaplanmadan bitiyor film arkadaşlar.. Dolayısıyla "ne olmuş yani lan şimdi?" diyerek filmi bitiriyorsunuz.
Filmle ilgili en adam gibi açıklama sanırım şu sayfadaki KLMonline isimli şahsın yaptığı olmuş:
http://www.imdb.com/title/tt0428856/board/nest/72731508?ref_=tt_bd_1
İzlemeseniz de olur arkadaşlar. Zaten bu kadar az kişinin izlemiş olmasından şüphelenmeliydim :(
Obama Aldatmacası filmine yorum yazdı:
demeki ki çok sevdiğim bir hocamındediği gibi, en önemli şey hayatta, emekmişdiye düşündüren belgeseldir kendi adıma.. ne alaka emek derseniz eğer, şöyle düşünün: e tamam, bir grup zengin adam dünyayı yönetmek istiyor.. ve başarıyor da pek güzel.. fakat ne için? varyemez amcagibi çil çil para dolu koca bir havuzda yüzmek için mi? bilemiyorum ama asıl cevap lüksçılgınlığı gibi geliyor bana.. şimdi abartıyorum gibi görünecek ama istese bu adamlar hakikaten dünya çapında bir soykırım başlatıp, pek güzel sadece zenginlerden oluşan bir dünya var edebilirler.. (inanmayan belgeseli izlesin).. e peki neden öyle yapmıyorlar? pek güzel böyle yapıp, dediğim varyemez amca fantezisini de gerçekleştirebilirler istedikleri yerde.. niye yapmıyorlar? kanımca çünkü, bu adamlarda yaratıcılık yok! (hepten memo tembelçizer teorileri gibi oldu, neyse..)
şimdi bu adamlar en iyi tasarımcılar, en muhteşem iç mimarlar, en başarılı doktorlar vs. sayesinde lüks hayatın dibine vuruyorlar.. bunların dışında da aya ... Devamıdemeki ki çok sevdiğim bir hocamındediği gibi, en önemli şey hayatta, emekmişdiye düşündüren belgeseldir kendi adıma.. ne alaka emek derseniz eğer, şöyle düşünün: e tamam, bir grup zengin adam dünyayı yönetmek istiyor.. ve başarıyor da pek güzel.. fakat ne için? varyemez amcagibi çil çil para dolu koca bir havuzda yüzmek için mi? bilemiyorum ama asıl cevap lüksçılgınlığı gibi geliyor bana.. şimdi abartıyorum gibi görünecek ama istese bu adamlar hakikaten dünya çapında bir soykırım başlatıp, pek güzel sadece zenginlerden oluşan bir dünya var edebilirler.. (inanmayan belgeseli izlesin).. e peki neden öyle yapmıyorlar? pek güzel böyle yapıp, dediğim varyemez amca fantezisini de gerçekleştirebilirler istedikleri yerde.. niye yapmıyorlar? kanımca çünkü, bu adamlarda yaratıcılık yok! (hepten memo tembelçizer teorileri gibi oldu, neyse..)
şimdi bu adamlar en iyi tasarımcılar, en muhteşem iç mimarlar, en başarılı doktorlar vs. sayesinde lüks hayatın dibine vuruyorlar.. bunların dışında da ayak işlerini yapacak birileri lazım değil mi? zaten kendilerine ait olan parayı, diğer insanlara ödünçvererek, onların bu paraya sahip olduklarını sanmalarını sağlayıp, genel bir isyanı engelliyorlar.. ama olan biten şey aslında, hiç bir paraya gerçekten sahip olmadan, bir güzel günde ortalama 9 saatten, emek gücümüzü sömürmelerine göz yumuyoruz.. sonra sağolsunlar, bizim hangi saatte evimize gideceğimize, yılın hangi ayı, kaç gün denize girebileceğimize filan da onlar karar veriyor..
"boş umut, umutsuzluktan iyidir"diyenlerdenseniz, hiç izlememeniz gereken belgeseldir.. fakat o zaman asıl bilge kurtarıcı potansiyeli taşıyan siyahi repçi arkadaş ile tanışma fırsatını kaçırmış olursunuz :)(bkz:krs-one)
Ekümenopolis: Ucu olmayan sehir filmine yorum yazdı:
Gündemle direkt alakalı olarak yine gündeme getirilmesi gereken bir belgesel bu kanımca.. Şimdi şu iktidar sahibi iktidarsızları bir odaya kapatıp, bir şey izlettirip işkence yapacağız deseler (a clockwork orange tadında), benim oyum bu belgeselden yana olur. Özellikle ilk yarısı, ve hatta özellikle giriş bölümü, aslında her "kötü"lüğün bir "ana"sı olduğunu çok net bir şekilde gösteriyor. Bizim bu mücadelede yapmamız gereken, bu "ana"ya kadar yol almak. Yoksa bir iktidar gider, yenisi gelir, bir bakarız hiçbir şey değişmemiş. Özellikle dünyanın farklı kentlerindeki yıkım görüntüleri ne kadar benzer değil mi? Çünkü mağdur eden aktör aynı! Burada gelip geçici iktidar sahiplerinden bahsetmiyorum. Kapitalizmin kendisinden bahsediyorum.
O zaman ne diyoruz? "Bu daha başlangıç..."
Melankoli filmine yorum yazdı:
Seni o kadar iyi anlıyorum ki Justine/Lars, o yüzden bu filmi beğenemeden edemedim. Şu an "böyle" düşünmesem de, "böyle" düşünmenin nasıl bir şey olduğunu çok ama çok iyi biliyorum. Çok zordur böyle düşünmek... Dünya yansa, sana bayram... Ama o düşünceden sıyrılamazsan, o zaman dünyayı yakman gerekir, aksi halde kendinle çok çelişirsin.
O yüzden bir şekilde kendini zorlayarak, birkaç basamak aşağı inersin.
Barfi: Aşkın Dile İhtiyacı Yoktur filmine yorum yazdı:
Şarlo x (Amelie + Black) = Barfi!
Evet, güzel olmuş, güzel.
Günlerin Köpüğü filmine yorum yazdı:
2 günde yazılmış şahane bir eserden uyarlama bu filmde, anladığım kadarıyla, absürtlük sempati yaratacak şekilde kullanılmış. Ancak kitapta durum böyle değil: ciddi bir ironi vardır çoğu zaman ve absürtlüklerin antipati yaratması beklenir. Yine de, kitaptan ayrı değerlendirilerek izlenebilir diye düşünüyorum, zira hakikaten nasıl olmuş, merak uyandırıyor =)
Ruhlar Bölgesi filmine yorum yazdı:
Hakkında gereksiz yere çok fazla olumlu yorum okuduğum için, çok beklentiyle izlediğimden midir, yoksa direkt filmin dandikliğinden midir bilinmez, cidden hiç beğenmedim ben bunu.. Hele ki o imdb puanı, nasıl bir overrated öyle..Konu aslında adam gibi işlenseymiş belki bir ihtimal, ama o makyajlar, o oyunculuklar falan, ı ıh.. Gene zor olurmuş kurtulması. Belki seneler seneler önce çekilmiş olsaymış, kült olurmuş, ama 2010 yılı için tam bir felaket kanımca.
Robot & Frank filmine yorum yazdı:
Muhtemelen bizim gibi "dünyayı ele geçirmeye meyilli robotlar" ile ilgili birçok film izleyerek büyümüş bir amcanın robota karşı önyargısını izlemek ve anlayabilmek, çok eğlenceliydi =) Hoş vakit geçirten bir film olmuş, ailecek izlenebilir. Fakat tabii ki yine özgün bir senaryonun biraz da olsa heba edilmesi söz konusu.
Şeytan Üçgeni filmine yorum yazdı:
Otistik oğluna kötü davranan bir kadının cehennemi.. Ve evet, finaldeki taksi şoförüne de gayet " cehennem zebanisi" demek mümkün. Kadın o rıhtıma giderken biliyor ki, yine oğlunu görecek sonunda, ama o oğlan yine ölecek.. Benim şahsım adına filmin tek tokadı, kadının "kötü anne" çıkması oldu. Filmin genel teorisi tahmin edilebilirdi, ama "neden" kısmı kayıptı. Bu açıdan "sürpriz sonlu" denebilir.
Bu tür filmleri senaryolaştırıp çekmek bence bayağı zor iş, mantık hatasız bu tarz bir film çekmek biraz imkansız gibi. Klasik "teen slasher" filmleriyle zaten kıyaslanamaz. O yüzden, bence gayet izlenebilir bir film kendisi..