W
3 yıl önce
Sınırsızlar Kulübü filmine yorum yazdı:
Pumping Iron filmine yorum yazdı:
Bunalımlı sanat filmlerinden net daha iyi ya şu belgesele 6.1 verenler siz vallahi eğitilmezsiniz...
Phantom Thread filmine yorum yazdı:
Sevdiği adamı 2 kez mantarla zehirleyen manyak bir kadın var bu filmde izlemenizi tavsiye etmem
Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi filmine yorum yazdı:
https://www.hizliresim.com/p62yu2w
Yer yer böyle hissettirse de ikinci kattan şarkılar ve benzeri facia filmleri izlemiş biri olarak bu filme sıkıcı diyemem. Hafif bir merak uyandırıyor izlerken. Ama bana öyle çok da bir şey anlatmadı. Ekşide sağda solda uçup kaçmışsınız şöyle başyapıt böyle bilmem ne. Gerek yok, düz film. 7/10. İzlememek bence pek de eksiklik değil.
Beni Adınla Çağır filmine yorum yazdı:
Şeftaliye cinsel organını girdiren eşcinsel bir ergen var filmde. İzlemenizi tavsiye etmem
Sen Benimsin filmine yorum yazdı:
-----------------SPOILER İÇERİR------------------
Söylemeyeyim diyorum ama Avrupa tipi gavatlığı dibine kadar hissedebileceğiniz film.
Marianne, sevgilisiyle kaldıkları yazlığa eski sevgilisi Harry de geliyor diye sevinçten havalara uçuyor. Hayırdır ablacım, noldu bi aşırı samimi hareketler falan? Harry de geldiği ilk andan itibaren Marianne’e yavşayıp duruyor. Marianne’in sevgilisi Jean-Paul haliyle bu duruma ifrit olduğu halde başta sanki bu ikisinin bu şekilde takılması çok normalmiş gibi (le gavatlıque intensifies..) hiç sesini çıkarmıyor, daha sonra da o da ortamın ruh haline uyup Harry’nin 18 yaşındaki kızı Penelope’la takılıyor. Herkes birbirine kerkiniyor kısacası.
Yani bir kere artık şu eski sevgiliyle samimi arkadaş gibi takılma şeklinde vuku bulan Amerikan tarzı eşcinsel işlerden bir vazgeçin. Herkes yerini mesafesini bilsin, o onun manitasına yürüyor, o onun kızına yürüyor falan. Hallere bak.
Marianne, Jean-Paul kendisinden ayrılmak istediğini ima edince ağlıyor. E abla ... Devamı-----------------SPOILER İÇERİR------------------
Söylemeyeyim diyorum ama Avrupa tipi gavatlığı dibine kadar hissedebileceğiniz film.
Marianne, sevgilisiyle kaldıkları yazlığa eski sevgilisi Harry de geliyor diye sevinçten havalara uçuyor. Hayırdır ablacım, noldu bi aşırı samimi hareketler falan? Harry de geldiği ilk andan itibaren Marianne’e yavşayıp duruyor. Marianne’in sevgilisi Jean-Paul haliyle bu duruma ifrit olduğu halde başta sanki bu ikisinin bu şekilde takılması çok normalmiş gibi (le gavatlıque intensifies..) hiç sesini çıkarmıyor, daha sonra da o da ortamın ruh haline uyup Harry’nin 18 yaşındaki kızı Penelope’la takılıyor. Herkes birbirine kerkiniyor kısacası.
Yani bir kere artık şu eski sevgiliyle samimi arkadaş gibi takılma şeklinde vuku bulan Amerikan tarzı eşcinsel işlerden bir vazgeçin. Herkes yerini mesafesini bilsin, o onun manitasına yürüyor, o onun kızına yürüyor falan. Hallere bak.
Marianne, Jean-Paul kendisinden ayrılmak istediğini ima edince ağlıyor. E abla ağlayacaktın madem niye Harry denen kart zamparayla takılıp Jean-Paul’ün tadını kaçırıyorsun? Kart zampara eskide kalmış ve banal bir deyiş olabilir, ama Harry’i daha iyi anlatabilecek bir tabir düşünemiyorum.
Jean-Paul’ün gençliğinde intihar etmeye kalkıştığını, alkol düşkünü olduğunu ve başarısız bir yazarlık yaşantısı olduğunu, gündelik iş hayatına güçbela katlanan bir reklamcı olduğunu öğreniyoruz. Diyebiliriz ki kendisi Türkiye’de Nejat İşler & Teoman şeklinde kendini gösteren "Ben buyum kızım, beğenmiyorsan s...r git!!" tarzı hedonist, bireyci ve doğal sonuç olarak nihilist yaşam tarzını benimsemiş tiplerin bir örneğidir. Bu adamlara her şey boş gelir, nitelikli çaba harcayacak kadar hiçbir şeyi önemseyemedikleri için başarısız olurlar ve mutlu olamazlar kolay kolay. Ki zaten sevgilin eski sevgilisiyle gözünün önünde sırnaşıyorsa normal insan olarak da mutlu olamazsın. Başta tepki göstermemiş olması ileride iyice kudurmasına sebep oluyor.
Devamında Harry tabii Jean-Paul’ün Penelope’la takıldığını duyunca kuduruyor. Önce gidip içiyor, zil zurna sarhoş gelip Jean-Paul’e bir araba küçümseyici ve hakaretamiz laf söyledikten sonra sarhoş haliyle Jean-Paul’e yumruk atmaya çalışıp havuza düşüyor. O noktada Jean-Paul de kudurmuş tabii, çıkarmıyor adamı havuzdan. Harry ölüyor.
Arkasından üzülünecek bir adam da değil. Öyle itlik serserilik yaparsan olacağı bu. Gel adamın kız arkadaşına adamın gözünün önünde yürü, adama tepeden tepeden konuş, sonra adam senin kızına yürüyünce bir araba dolusu hakaret & küçümseme. Buraların ağası sensin herhalde, dangoz. Öyle ölürsün işte.
İzlediğim ilk Alain Delon filmiydi. Adamı öve öve bitiremiyorlar, iyi kasa ama başıma bir şey gelmeyecekse bir Tarık Akan değil kendisi.
Film teknik anlamda gayet güzel, çekimler kareler renkler mekanlar başarılı. 1969 yılında çekildiği için ortalıkta hiç obez yok, insanların giyim kuşamı düzgün. Ucube tip yok, nezih bir ortam var. Öte yandan filmin pek bir şey anlatmadığını söylemek gerek. Çerezlik film, izlemeseniz de olur. 6.5/10.
Yüzme havuzu isimli filmi Türkçe’ye "Sen benimsin" diye çevirmek de harika olmuş bu arada. Kaderimse çekerim falan diye çevirseydiniz keşke. Kim veriyorsa size bu hakkı artık.
----------------SPOILER İÇERİR--------------------
The Hateful Eight filmine yorum yazdı:
---supoylır---
nigının generalin oğluna yaptığı işkenceyi aşamadım. bir insanı sevmiyor olabilirsin, ama kafasına sıksan da yeterdi, tutup bütün bunları yapmana gerek yoktu. şu halde daha sonrasında nigı kardeşimizin taştaşlarından vurulması oldukça yerinde ve adil oldu. Teşekkürler.
---supoylır---
The Two Popes filmine yorum yazdı:
Netflix'ten beklenecek türden bir küreselcilik propagandası, ucuz romantizm.
Gelir adaletsizliği artıyormuş, o yüzden duvar örmeye değil köprü yapmaya ihtiyacımız varmış. Amerikalı mühendisin 5000 dolara yaptığı işi Meksikalı mühendise 3000 dolara yaptırdığınız zaman nasıl oluyor da gelir adaletsizliği çözüm bulmuş oluyor anlamadım, zira bu senaryoda ekstradan 2000 dolar daha sermayeci abilerimizin cebinde kalmış oluyor.
Toplumun refahını yükseltmek istiyorsanız aksine duvar örmeniz gerekir ki ucuz işçiler piyasanın dengesini bozmasın. Aile planlamasıyla ayda 2000 lira kazanan kişilerin 10 çocuk sahibi olmasının önüne geçerseniz belki o da refah sağlayabilir. Veya en basitinden ödenen vergilerle saray yaptırma, mercedese binme, meclis lokantasında incik kebabı emikleme fantezilerinden vazgeçerseniz de fakirlik birazcık azalabilir diye tahmin ediyorum.
1-2 kelam da hristiyanlığa yöneltmek istiyorum. Adam binlerce çocuğun taciz edilmesine göz yummuş, tuttu bunu kendisi gibi bir başka ... DevamıNetflix'ten beklenecek türden bir küreselcilik propagandası, ucuz romantizm.
Gelir adaletsizliği artıyormuş, o yüzden duvar örmeye değil köprü yapmaya ihtiyacımız varmış. Amerikalı mühendisin 5000 dolara yaptığı işi Meksikalı mühendise 3000 dolara yaptırdığınız zaman nasıl oluyor da gelir adaletsizliği çözüm bulmuş oluyor anlamadım, zira bu senaryoda ekstradan 2000 dolar daha sermayeci abilerimizin cebinde kalmış oluyor.
Toplumun refahını yükseltmek istiyorsanız aksine duvar örmeniz gerekir ki ucuz işçiler piyasanın dengesini bozmasın. Aile planlamasıyla ayda 2000 lira kazanan kişilerin 10 çocuk sahibi olmasının önüne geçerseniz belki o da refah sağlayabilir. Veya en basitinden ödenen vergilerle saray yaptırma, mercedese binme, meclis lokantasında incik kebabı emikleme fantezilerinden vazgeçerseniz de fakirlik birazcık azalabilir diye tahmin ediyorum.
1-2 kelam da hristiyanlığa yöneltmek istiyorum. Adam binlerce çocuğun taciz edilmesine göz yummuş, tuttu bunu kendisi gibi bir başka moruğa anlattı diye bütün kefaretinden kurtuldu, cezai soruşturma dahi geçirmedi.
Bağışlamış tanrı güya. Öyle tanrının şarap çanağına tükürürüm, bir sor bakalım o tacize tecavüze uğrayan çocuklar ve onların aileleri bağışladı mı seni?
https://www.hizliresim.com/23fw1h9
Şu görselde kısaca özetini bulabileceğiniz şeyi film çok güzel örneklemiş. Her yer Sevard gibi kötü niyetlilerle dolu. Konuya ilişkin detaylı bilgi istiyorsanız Jacob Stegenga’nın Medical Nihilism isimli kitabına da bakabilirsiniz.
Baylar bayanlar, kimsenin sizin sağlığınızı önemsediği yok, türün 7 milyardan fazla canlısından sadece birisiniz onların gözünde. İş bittikten sonra çöpe atılan plastik eldivenden pek farkınız yok.
Para ve kontrol için her şeyi yapacak insanlara güvenmeye, gidip gidip mRNA aşısı olmaya tam gaz devam edin :))