bütün suç kadına aitken film boyunca neden tom suçlandı, anlamakta güçlük çektim. isabel çocuğun yetimhaneye verileceğini söyleyerek tom’u ikna etti ama o çocuğun bir ailesi olabileceğini, kendisi nasıl doğmamış çocuğuna üzülüyorsa başka bir annenin de belirsizlik laneti içinde hem kocasının hem çocuğunun yasını tutabileceğini düşünmesi gerekirdi. kayıktaki ölü adamın kim olduğunu hiç merak etmediği gibi o kadınla karşılaşana kadar yaptığı hatadan ötürü de hiç pişmanlık duymadı. sırf bencil duygularını tatmin etmek için herkesin hayatını mahvetmeyi seçtiği için suçlu başından beri isabel’di. adamdan intikam almak için cinayet iftirası atmasına ise söyleyecek bir şey bulamıyorum. çok tehlikeli kadın bu isabel.
Sağlıklı doğum yapmış bir anne bile hormonal dengesizliklerden lohusalık sendromu denen çılgınca irrasyonel bir dönem yaşayabiliyor. Hamileliğinin geç döneminde bebeğini henüz kaybetmiş bir anneyi düşünemiyorum. Bebeği evlat edinme kararı tartışmasız kötüydü ama kararı için suçlanabilir mi bilmiyorum. Asıl yanlış karar durumu ilk öğrendiğinde, Lucy henüz bebekken ve yaşananları hatırlayamayacakken Tom'un gerçeği itiraf etmemesi. Sonra bence Isabel hepimiz Lucy için iyi olanı yapmalıyız derken haklıydı.
Herşeyden öte filmin görselliği çok başarılı. O kadar çok masaüstü arka plan manzara fotoğrafı çıkar ki filmden senaryosu da vurucu ve güzel işlenmiş. Ama ben bu konuda biraz şansızdım. "Bir Umut Yeter" adlı yerli dizinin ilk bölümünü izlemiştim ve bu dizinin senaryosu bu filmden bire bir alınmış. Spoiler yemiş gibi oldum.
Michael Fassbender'in gereksiz derecede donuk oyununa karşın bu klişe senaryoda bile Alicia Vikander'in parlayan oyununu izlemek filmin tek olumlu yanı... 50/100
@tambenlik
2 yıl önce
@kumik
7 ay önce
@galadrim
4 yıl önce
6.8 / 10
@pinky
7 yıl önce
@poormf
7 yıl önce
5 / 10
@film_kadini
7 yıl önce
8.5 / 10