Filmekimi'ne, bugün basın gösteriminde izlediğim "7 Days in Havana" ile erken başladım. 7 yönetmen 7 film şeklinde antolojik bir film olan "7 Days in Havana", Havana'yı iç içe geçen öykülerle tanıtma görevini misyon edinmiş. 7 öykünün 7'si için de çok iyi diyemeyiz fakat 3-4 öykünün "iyi" olduğunu söylemek mümkün. Diğerleri de kötü sayılmaz. Fakat bir bütün olarak baktığımızda filmin "Havana tanıtım görevi" olduğunu söylemek mümkün. Inarritu filmleri gibi güçlü bağlantılar yok. Özellikle Gaspar Noe'nin öyküsü, Havana tanıtımı olmayarak öykü içerisinde hem konu, hem biçimsel olarak çok ayrıksı bir yerde duruyor. Benicio Del Toro'nun öyküsü ise filmin en iyilerinden. Del Toro, bir yönetmen olarak bundan sonra filmlerini beklettirecektir. Laurent Cantet'in öyküsü de öne çıkanlar arasında. Senaryo ve baş karakterin doğru seçimi sıklıkla tebessüm ettiriyor. Julio Medem de Noe gibi kendi tarzında bir işe soyunmuş. Fakat çok özgün bir hikayeye imza atamamış ama görselliğini öne çıkarmış. Pabl... Devamı
Filmekimi'ne, bugün basın gösteriminde izlediğim "7 Days in Havana" ile erken başladım. 7 yönetmen 7 film şeklinde antolojik bir film olan "7 Days in Havana", Havana'yı iç içe geçen öykülerle tanıtma görevini misyon edinmiş. 7 öykünün 7'si için de çok iyi diyemeyiz fakat 3-4 öykünün "iyi" olduğunu söylemek mümkün. Diğerleri de kötü sayılmaz. Fakat bir bütün olarak baktığımızda filmin "Havana tanıtım görevi" olduğunu söylemek mümkün. Inarritu filmleri gibi güçlü bağlantılar yok. Özellikle Gaspar Noe'nin öyküsü, Havana tanıtımı olmayarak öykü içerisinde hem konu, hem biçimsel olarak çok ayrıksı bir yerde duruyor. Benicio Del Toro'nun öyküsü ise filmin en iyilerinden. Del Toro, bir yönetmen olarak bundan sonra filmlerini beklettirecektir. Laurent Cantet'in öyküsü de öne çıkanlar arasında. Senaryo ve baş karakterin doğru seçimi sıklıkla tebessüm ettiriyor. Julio Medem de Noe gibi kendi tarzında bir işe soyunmuş. Fakat çok özgün bir hikayeye imza atamamış ama görselliğini öne çıkarmış. Pablo Trapero ise Emir Kusturica'yı Emir Kusturica olarak oynatarak güzel ve orijinal bir işe imza atmış. Juan Carlos Tabio'nun bölümü kötü olmasa da pek sevemedim. Özellikle kurgu geçişlerinin bilinçli de olsa öğrenci işi gibi durması beni oldukça rahatsız etti. Elia Suleiman'ın bölümü ise en politik olandı. Salonda çok fazla kahkaha atılan bir hikaye olsa da mizah anlayışıma pek uyduğu söylenemez. Sonuçta Havana'yı ve insanlarını farklı hikayelerde farklı yönetmenlerle tanıdık, mutluyuz. Ama hep hatırlar mıyız, konuşulur tartışılır :)
@gundula
12 yıl önce
@ibodirector
12 yıl önce
6 / 10