"Der Nachtmahr" ;yani İngilizcesi "The Nightmare" ,Türkçesi " Kabus " , Yorubacası da "Alaburuku" olan ( Yoruba Kabilesi çok ciddiye almamış olayı .) film ; "Bu filmdeki bazı sahneler epilepsiye neden olabilir .Bu film izokron sesler ve stereofonik frekanslar içerir .Ama yine de film yüksek sesle izlenmeli ! " uyarısıyla başlıyor .Bu aralar izlediğim ve yine zorlayan 3. Alman yapımı korku filmi oldu ve diğerlerine göre( German Angst - Schramm) konu bütünlüğü ,anlaşılabilirlik ,kurgu noktalarında biraz da hafif ama bu filmin de deneysel bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Sahnelerdeki ışık kullanımı ve sesler gerçekten baş döndürücü bir etki yaratıyor ki kulaklık takarsanız etki artmakta . Konu olarak da Tina'nın gittiği bir parti sırasında arabada bahsedilen embriyoyu delirium veya demans benzeri bir durum sonucu(aralarındaki ayrımı tam yapamıyorum :)) parti sonrası (parti değil de daha çok rave party ) sürekli görmeye başladığı embriyodan dolayı yabancılaşması ,özdeş olduğunu fark etmesi... Devamı
"Der Nachtmahr" ;yani İngilizcesi "The Nightmare" ,Türkçesi " Kabus " , Yorubacası da "Alaburuku" olan ( Yoruba Kabilesi çok ciddiye almamış olayı .) film ; "Bu filmdeki bazı sahneler epilepsiye neden olabilir .Bu film izokron sesler ve stereofonik frekanslar içerir .Ama yine de film yüksek sesle izlenmeli ! " uyarısıyla başlıyor .Bu aralar izlediğim ve yine zorlayan 3. Alman yapımı korku filmi oldu ve diğerlerine göre( German Angst - Schramm) konu bütünlüğü ,anlaşılabilirlik ,kurgu noktalarında biraz da hafif ama bu filmin de deneysel bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Sahnelerdeki ışık kullanımı ve sesler gerçekten baş döndürücü bir etki yaratıyor ki kulaklık takarsanız etki artmakta . Konu olarak da Tina'nın gittiği bir parti sırasında arabada bahsedilen embriyoyu delirium veya demans benzeri bir durum sonucu(aralarındaki ayrımı tam yapamıyorum :)) parti sonrası (parti değil de daha çok rave party ) sürekli görmeye başladığı embriyodan dolayı yabancılaşması ,özdeş olduğunu fark etmesi ve daha sonra topluma da kabul ettirmeye çalışması anlatılmakta genel olarak ,fakat olaylardaki öncelik-sonralık durumları ve Tina hakkında karanlıkta kalan birçok şey olması filmi bayağı kafa karıştırıcı yapmakta. Özet olarak Kafka'nın Dönüşüm kitabı ileLos Cronocrimenes filminin karışımı gibi durmakta ama bir faktör daha eklenebilir ki şahsi görüşüm o da bu filmin aynı zamandaThe Machinist filminden de izler taşıdığı ;
Partide arabanın ezdiği bir kız videosu izleyen Tina , tuvalet ihtiyacını gidermeye gittiğinde görür ilk defa embriyoyu ,o an kaçan ve eve dönmek isteyen Tina arkadaşının arabasındayken kolyesini düşürdüğünü fark eder ve onu yolun ortasında görür .Almak için indiğinde de tahmin edildiği gibi videoda görünen başına gelir ve uyandığında kendi idrarının üstünde baygın bulur kendini.Film de sürekli Tina 'nın görüp kimsenin göremediği embriyo sahneleri ve olayların öncelik -sonralığıyla devam ediyor. Şahsi fikrim Tina'nın bir araba kazası sonucu birini öldürdüğü ve vicdan azabından dolayı hayata tekrardan başlama ,yaşananları hiç yaşamama isteğinden dolayı anne rahminden bir kez daha dünyaya gelme hissine engel olamaması sonucu kendi embriyosunu yarattığıdır paramparça olmuş zihninde. Ve sürekli de vicdanı onu aynı noktaya geri getirmekte ,kısır döngüye hapsetmekte.
Kafa karşıklığı ve rahatsız edici filmleri sevenler için iyi bir film .. 7/10
@no_one
7 yıl önce
7 / 10
Sahnelerdeki ışık kullanımı ve sesler gerçekten baş döndürücü bir etki yaratıyor ki kulaklık takarsanız etki artmakta . Konu olarak da Tina'nın gittiği bir parti sırasında arabada bahsedilen embriyoyu delirium veya demans benzeri bir durum sonucu(aralarındaki ayrımı tam yapamıyorum :)) parti sonrası (parti değil de daha çok rave party ) sürekli görmeye başladığı embriyodan dolayı yabancılaşması ,özdeş olduğunu fark etmesi ... Devamı
Sahnelerdeki ışık kullanımı ve sesler gerçekten baş döndürücü bir etki yaratıyor ki kulaklık takarsanız etki artmakta . Konu olarak da Tina'nın gittiği bir parti sırasında arabada bahsedilen embriyoyu delirium veya demans benzeri bir durum sonucu(aralarındaki ayrımı tam yapamıyorum :)) parti sonrası (parti değil de daha çok rave party ) sürekli görmeye başladığı embriyodan dolayı yabancılaşması ,özdeş olduğunu fark etmesi ve daha sonra topluma da kabul ettirmeye çalışması anlatılmakta genel olarak ,fakat olaylardaki öncelik-sonralık durumları ve Tina hakkında karanlıkta kalan birçok şey olması filmi bayağı kafa karıştırıcı yapmakta. Özet olarak Kafka'nın Dönüşüm kitabı ileLos Cronocrimenes filminin karışımı gibi durmakta ama bir faktör daha eklenebilir ki şahsi görüşüm o da bu filmin aynı zamandaThe Machinist filminden de izler taşıdığı ;
Partide arabanın ezdiği bir kız videosu izleyen Tina , tuvalet ihtiyacını gidermeye gittiğinde görür ilk defa embriyoyu ,o an kaçan ve eve dönmek isteyen Tina arkadaşının arabasındayken kolyesini düşürdüğünü fark eder ve onu yolun ortasında görür .Almak için indiğinde de tahmin edildiği gibi videoda görünen başına gelir ve uyandığında kendi idrarının üstünde baygın bulur kendini.Film de sürekli Tina 'nın görüp kimsenin göremediği embriyo sahneleri ve olayların öncelik -sonralığıyla devam ediyor. Şahsi fikrim Tina'nın bir araba kazası sonucu birini öldürdüğü ve vicdan azabından dolayı hayata tekrardan başlama ,yaşananları hiç yaşamama isteğinden dolayı anne rahminden bir kez daha dünyaya gelme hissine engel olamaması sonucu kendi embriyosunu yarattığıdır paramparça olmuş zihninde. Ve sürekli de vicdanı onu aynı noktaya geri getirmekte ,kısır döngüye hapsetmekte.
Kafa karşıklığı ve rahatsız edici filmleri sevenler için iyi bir film .. 7/10
@kucukcanta
8 yıl önce