John Carter: İki Dünya Arasında

Ya kimse kusura bakmasın da, Disney bu hikayeyi tam anlamıyla katletmiş. Bunun önemli nedenlerinden biri şu Kitsch midir ki(ı)ç mi dir her ne karın ağrısı ise odur. Ya tamam herifin eşsiz bir ses tonu var, ancak adam rol yapmaktan aciz. Mimik yok, kendi ses tonunun güzelliğinin de farkında olmadığı gibi, onu yönlendirmesini de bilmiyor, ya da bunu onun kafasına sokabilecek yönetmen ile henüz tanışmadı.

Bir de şöyle bir gerçek var. Bu kadar eski olan bir hikayeyi, 2012 senesinde canlandırmak hakikaten kolay iş değil. Mars'taki topluluğun yaşantısının, mimarisinin farklı olduğunu anlatmak için çok güzel bir çaba sarfetmişler ve bunu gerçekten başarmışlar. Elbette neredeyse her karesinden CGI fışkıran bir filmde gerçekçiliği sürekli kılmak oldukça zor, bu yüzden her sahneyi orta inandırıcılığın biraz üzerinde tutmuşlar. Hatta bazı mimari/teknolojik yapıların karmaşık tasarlanmasını, CGI RENDER süre ve kalitesinin makul ve ödenebilir seviyede tutulması gerekliliğine bağlıyorum.

Neyse... Hikaye'nin fantezi dünyasında zamanında çığır açmış olduğunu bildiğimizden, başka hikayelere benziyor tatavasına girmek son derece manasız. Ancak şöyle de bir gerçek var: Sen bunu film yapacağım diye tutturuyorsun, ama o senaryo tabanını trilyon tane filmde kullanmışlar! Sen de bu durumu, orta seviye inandırıcılık sağlayan CGI ile taklalar, parandeler atarak örtbas etmeye çalışmışsın. İyi de, madem bunu yapacaktın, elinde Purefoy, Strong, Hinds, West gibi baba isimler var, başrol seçiminde neden bu kadar BASİT bir karar verdin? birkaç dakika gördüğümüz Purefoy elinden geleni yapmış, ancak Mark Strong, benim açımdan, en kötü performansını sergiledi. West de eh işte. Prensesimiz ve babası arasında geçen ilk tartışma dışında da kayda değer inandırıcı karakter oyunculuğuna şahit olmadım.

Başka bir sıkıntı daha: SENARYO! kim yazmışsa, affetsin ama, bir daha yazmasın, olmamış. Filmin içerisinde Outlander ve Pocahontas bigbenginden oluşan bir olaylar silsilesi ortaya çıkmış. Nolan'ın kafası çalışmadığından mı, Batman hikayesine yepyeni, daha önceden olmayan, dokunuşlar getirdi? O yüzden mi 'The Dark Knight'^, Batman'in öz hikayesine inanılmaz derecede müdahale etmiş de olsa, aşırı beğenildi hem yorumcular hem de izleyiciler tarafından?

Ama, neticede, bu Disney kafası. hikayeyi anlatalım, görselliği sağlayalım, senaryo mühim değil. heyecanlı olsun, daha çok alt yaş gruba hitap etsin, müziklerde de rayımızdan çıkmayalım... falan.

Disney bu işte. Post-modernizmin öncüleri, zamanında yarattıkları ve bir daha dokunmadıkları Neo-geleneksel yapılarında hapis kalmışlar... Bir sürü şeyi tek bir kasede karıştırmaya çalışmışlar, ancak bunu yaparken yağı fazla kaçmış. Bazı gereksiz detaylarla çok zaman kaybetmişler.

Yer yer çok güzel maceralar olduğundan izleyin demek çok isterdim, ancak ben yer yer olan şeyleri pek sevmem. Yalnızca hikayeye olan saygımdan, karantinada değil.

Saygılar.