bu belgesel İstanbulda köprüyü geçtikten sonra kimliğin yitik olmasıyla başlayan bir serüveni anlatır.Hiç olup hep olmayı,insanları sadece insan olduğu için bile sevebiliyorsanız kendinizi bulucanız türden.kollektif çalışma gerçekten başarılı.N keyif aldım arkadaş ya :)
Istanbul'u saran ve sabah sisle inen müziğe dair güzel bir belgesel. Fatih Akın'ın yönettiği, Baba Zula'dan Sezen Aksu'ya, Orhan Gencebay'dan Müzeyyen Senar'a hatta Ceza'ya dek geniş bir yelpazede müzisyenlerin ağırlandığı, sokağa taşan bir yapım. Büyük keyifle izledim. Yeni müzisyenler tanıdım. Sevdim... Her kentin bir sesi vardır bilirim, Istanbul'un çok yönlü sesi, farklı tınıları ise paha biçilemez kesinlikle.
Hakan Bıçakçı'nın kitabında Apartman Boşluğu kitabında geçer. İnsanların çoğu müzik yapamadığı için başka sanat dallarıyla uğraşır. Tamam bu kadar keskin olmasa da, zaten hayatın içinde bulunan bir sanatın, sokağın ritminin güzelliği yadsınamaz. Bir şarkı üç saatlik bir filmin önüne geçebilir örneğin ya da sekiz yüz sayfa romandan fazlasını anlatabilir. Müzik iyi ki varsın...
fatih akın’ın bu belgeseli, özensiz çok amatörce çekilmiş gibi gözüksede aslında bu durum daha özel kılıyor filmi ... asya avrupa kıtalarının arasında kalan bu şehirde, doğu ve batının müzik kültürünün nasıl etkileşim gösterdiğini, istanbulun makyajsız fonunda izleme keyfi çok güzeldi ...
alexander hacke’nin flamenkonun nasıl flamenko ismini aldığını anlatması ve bir de
roman abinin dileği de çok güzel, sanki kafa da biraz güzel ama ...
’’-hani roman dediğin zaman var ya !.. cenabı rabbim herkesi, herkesi roman yaratsın.’’
isminin aksine kopruyu gecmiyorlar ;) ancak sokak muziginin yalin anlatilmasi hos gelen yani.. soylemeden gecemem ; oryantalist bir yaklasimimi olmamasi insanin icine su serpiyor ;) izlenebilir..!!
fatih akın’ın muhteşem eseri.sen git baba zula’dan başla selim sesler’le devam et sezen aksu’yla bitir.güzeldi gerçekten.en çok da brenna maccrimmon’un da filmde yer almasına şaşırdım.duvara karşı’daki şarkıları söyleyenin de o olduğunu bilseydim bu kadar şaşırmazdım tabi.tek yadırgadığım, istanbul’un beyoğlu’dan ibaret gibi gözükmesiydi ama yine de izlemeye değer hoş bi belgesel
@miss_nobody
2 yıl önce
@ari
12 yıl önce
10 / 10
@cemal_erdem
12 yıl önce
7 / 10
Istanbul'u saran ve sabah sisle inen müziğe dair güzel bir belgesel. Fatih Akın'ın yönettiği, Baba Zula'dan Sezen Aksu'ya, Orhan Gencebay'dan Müzeyyen Senar'a hatta Ceza'ya dek geniş bir yelpazede müzisyenlerin ağırlandığı, sokağa taşan bir yapım. Büyük keyifle izledim. Yeni müzisyenler tanıdım. Sevdim... Her kentin bir sesi vardır bilirim, Istanbul'un çok yönlü sesi, farklı tınıları ise paha biçilemez kesinlikle.
Hakan Bıçakçı'nın kitabında Apartman Boşluğu kitabında geçer. İnsanların çoğu müzik yapamadığı için başka sanat dallarıyla uğraşır. Tamam bu kadar keskin olmasa da, zaten hayatın içinde bulunan bir sanatın, sokağın ritminin güzelliği yadsınamaz. Bir şarkı üç saatlik bir filmin önüne geçebilir örneğin ya da sekiz yüz sayfa romandan fazlasını anlatabilir. Müzik iyi ki varsın...
@enik_kral
13 yıl önce
alexander hacke’nin flamenkonun nasıl flamenko ismini aldığını anlatması ve bir de
roman abinin dileği de çok güzel, sanki kafa da biraz güzel ama ...
’’-hani roman dediğin zaman var ya !.. cenabı rabbim herkesi, herkesi roman yaratsın.’’
@ustunkoru
15 yıl önce
6.3 / 10
ancak sokak muziginin yalin anlatilmasi hos gelen yani..
soylemeden gecemem ; oryantalist bir yaklasimimi olmamasi insanin icine su serpiyor ;)
izlenebilir..!!
@sophomore
15 yıl önce