öfke problemi olan bir kadın ile ilgi bağımlısı bir kadının arkadaşlıkları çevresinde dönen, konusu ve kadın dayanışmasına yaptığı vurgu ile biraz big little lies’ı çağrıştıran dizi. oyunculuklar gayet iyi. birinci sezonu daha sıkı bir senaryo ve kurguya sahipken, ikinci sezonda dizi biraz sallanıyor, fakat yine de kendisini seyrettiriyor.
gözüme batan birkaç şey; 1. christina applegate her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da, kayınvalidesi, ikinci sezondaki partneri ve küçük oğluyla arasındaki yaş farkı göz önüne alındığında çok uygun bir seçim gibi durmuyor. 2. james marsden diziye yakışmakla birlikte ikiz kardeşi üzerinden dizide devamlılığının sağlanmaya çalışılması ve ikinci sezonun romantik komediye çevrilmesi biraz tuhaf ve zorlama duruyor. ikiz kardeşin, steve’in aksine çok iyi bir insan olduğu söylenirken kazadan sonra neye çarptığına dahi bakmaması, direkt yoluna devam etmesi gerçekçi görünmüyor. 3. judy’nin bağımlısı olduğu eski nişanlı... Devamı
öfke problemi olan bir kadın ile ilgi bağımlısı bir kadının arkadaşlıkları çevresinde dönen, konusu ve kadın dayanışmasına yaptığı vurgu ile biraz big little lies’ı çağrıştıran dizi. oyunculuklar gayet iyi. birinci sezonu daha sıkı bir senaryo ve kurguya sahipken, ikinci sezonda dizi biraz sallanıyor, fakat yine de kendisini seyrettiriyor.
gözüme batan birkaç şey; 1. christina applegate her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da, kayınvalidesi, ikinci sezondaki partneri ve küçük oğluyla arasındaki yaş farkı göz önüne alındığında çok uygun bir seçim gibi durmuyor. 2. james marsden diziye yakışmakla birlikte ikiz kardeşi üzerinden dizide devamlılığının sağlanmaya çalışılması ve ikinci sezonun romantik komediye çevrilmesi biraz tuhaf ve zorlama duruyor. ikiz kardeşin, steve’in aksine çok iyi bir insan olduğu söylenirken kazadan sonra neye çarptığına dahi bakmaması, direkt yoluna devam etmesi gerçekçi görünmüyor. 3. judy’nin bağımlısı olduğu eski nişanlısının ölümünü bu kadar kolay atlatması, onu tamamen öfke problemi yüzünden bile isteye öldüren arkadaşını bir anda affetmesi, üstelik heteroseksüellikten biseksüelliğe çok hızlı ve hiç vurgusuz geçmesi diziye puan kaybettiriyor. 4. genel mesajla ilgili de bir rahatsızlığım var. haksız yere ölen kişilerin bir süre sonra esasında ne kadar kötü olduklarının vurgulanması ve böylece suç işleyen ve esasında kötü olan başrollerin sempatize edilmesi bana doğru gelmiyor. bir kere sürekli iyi kalbinin altı çizilen judy, tam bir kötülük kraliçesi. ted’e çarptıktan sonra steve’i dinleyip geri dönmemesi, verdiği acı yetmezmiş gibi, hayatını alt üst ettiği kadının hayatına girmesi, steve’in ölümüyle sonuçlanan olaylar zincirini başlatması, steve’in başkasıyla ilişkisini öğrenir öğrenmez -ki kendisi de başkasıyla ilişki yaşamış, hatta o başkasını steve’le aldatmıştı- öncesinde onun yaptığı karanlık işler hiç sorun değilken, bir anda gidip onu ihbar ederek adamın hayatını kaydırması, gerçekte ne kadar kötü ve bencil bir insan olduğunu yeterince ortaya koyuyor. jen de sürekli insanlara kötü ve kaba davranan, kendi çocukları dışında, hatta bazen onlar da dahil olmak üzere hiç kimseyi umursamayan, sürekli yalan söyleyen ve en yakın arkadaşının sevdiği adamı kasıtlı öldürecek kadar -ki arkadaşı her şeye rağmen ted’i kasıtlı öldürmemişti- gözü dönmüş bir mahluk. dizide masum olan tek kişi henry sanırım.
@kbrcktlbs
1 yıl önce
@philocine
3 yıl önce
7.2 / 10
@fruit_fly
4 yıl önce
@tambenlik
4 yıl önce
gözüme batan birkaç şey;
1. christina applegate her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da, kayınvalidesi, ikinci sezondaki partneri ve küçük oğluyla arasındaki yaş farkı göz önüne alındığında çok uygun bir seçim gibi durmuyor.
2. james marsden diziye yakışmakla birlikte ikiz kardeşi üzerinden dizide devamlılığının sağlanmaya çalışılması ve ikinci sezonun romantik komediye çevrilmesi biraz tuhaf ve zorlama duruyor. ikiz kardeşin, steve’in aksine çok iyi bir insan olduğu söylenirken kazadan sonra neye çarptığına dahi bakmaması, direkt yoluna devam etmesi gerçekçi görünmüyor.
3. judy’nin bağımlısı olduğu eski nişanlı ... Devamı
gözüme batan birkaç şey;
1. christina applegate her ne kadar iyi bir oyuncu olsa da, kayınvalidesi, ikinci sezondaki partneri ve küçük oğluyla arasındaki yaş farkı göz önüne alındığında çok uygun bir seçim gibi durmuyor.
2. james marsden diziye yakışmakla birlikte ikiz kardeşi üzerinden dizide devamlılığının sağlanmaya çalışılması ve ikinci sezonun romantik komediye çevrilmesi biraz tuhaf ve zorlama duruyor. ikiz kardeşin, steve’in aksine çok iyi bir insan olduğu söylenirken kazadan sonra neye çarptığına dahi bakmaması, direkt yoluna devam etmesi gerçekçi görünmüyor.
3. judy’nin bağımlısı olduğu eski nişanlısının ölümünü bu kadar kolay atlatması, onu tamamen öfke problemi yüzünden bile isteye öldüren arkadaşını bir anda affetmesi, üstelik heteroseksüellikten biseksüelliğe çok hızlı ve hiç vurgusuz geçmesi diziye puan kaybettiriyor.
4. genel mesajla ilgili de bir rahatsızlığım var. haksız yere ölen kişilerin bir süre sonra esasında ne kadar kötü olduklarının vurgulanması ve böylece suç işleyen ve esasında kötü olan başrollerin sempatize edilmesi bana doğru gelmiyor. bir kere sürekli iyi kalbinin altı çizilen judy, tam bir kötülük kraliçesi. ted’e çarptıktan sonra steve’i dinleyip geri dönmemesi, verdiği acı yetmezmiş gibi, hayatını alt üst ettiği kadının hayatına girmesi, steve’in ölümüyle sonuçlanan olaylar zincirini başlatması, steve’in başkasıyla ilişkisini öğrenir öğrenmez -ki kendisi de başkasıyla ilişki yaşamış, hatta o başkasını steve’le aldatmıştı- öncesinde onun yaptığı karanlık işler hiç sorun değilken, bir anda gidip onu ihbar ederek adamın hayatını kaydırması, gerçekte ne kadar kötü ve bencil bir insan olduğunu yeterince ortaya koyuyor.
jen de sürekli insanlara kötü ve kaba davranan, kendi çocukları dışında, hatta bazen onlar da dahil olmak üzere hiç kimseyi umursamayan, sürekli yalan söyleyen ve en yakın arkadaşının sevdiği adamı kasıtlı öldürecek kadar -ki arkadaşı her şeye rağmen ted’i kasıtlı öldürmemişti- gözü dönmüş bir mahluk.
dizide masum olan tek kişi henry sanırım.
@francolin
4 yıl önce