Kieslowski'nin Üç Renk serisinden sonra izlediğim Dekalog, 10 bölümden oluşan ve Tevrat'taki On Emir'den yola çıkılarak yapılmış bir dizi; dizi ama her bölümü film gibi. Farklı oyuncular ve farklı senaryolarla bölümler çok net birbirinden ayrılıyor (yer yer önceki bölümlere göndermeler yapılsa da). Genel anlamda oyuncuların çoğu iyi oynamış dizide. Senaryo ve kurguları bakımından da bir problem yok, her daim sizi içine çeken bir kurgusu var bölümlerin. Genel anlamda diziyi iyi buldum, tavsiyem diziden daha fazla zevk alabilmeniz için her izlediğiniz bölümden sonra internetten bölüm çözümlemesini okumanız. Üzerinden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen her açıdan zengin bir diziydi, iyi seyirler.
İzlenilmeden ölünmemesi gerektiğini düşündüğüm aynı zamanda herkesin izlemesini istemediğim bir seridir. Çok içselleştirdiğimden olsa gerek. Kiewslowski'nin her bir film karesinden bir ders çıkaran insan olarak, bu seriyi başucuma koydum.
Küçük bir tavsiye: Lütfen her bir filmin üzerine düşünerek izleyin, eğer tam anlayamadıysanız internetten eleştiri ve yorumları okuyunuz.
Ölü bir köpek gördükten sonra hayatı sorgulamaya başlayan bir çocuk artık fizik problemi çözmek istemez çünkü hayatın anlamını kavramakla daha çok ilgilenmektedir. Statü sahibi, adının önünde koca koca sıfatlar taşıyan babasının anlattıklarına göre ölüm; artık kalbin kan pompalamamasıdır ve ruh denen, zayıf insanların hayatı güzelleştirmek için uydurdukları birşeydir. Hayat sadece bizden sonrakilerin yaşamını kolaylaştırmak için çabalamaktan ibarettir. Geriye kalansa anılardır ve anılardır önemli olan.
Üniversitedeki kürsüsünden kitlelere seslenen bu baba herşeyi kontrol edebileceğine inanır. En korkuncudur ki insanın kendini kandırıp bunun farkında olmaması. Gölün buz tutmuş yüzeyinde patenle kaymak isteyen oğlunun isteğine cevap vermek için meteorolojiden son üç günün rakamlarını alır, bu rakamlarla kafi miktarda hesap kitap çizdirip bir de buzun kalınlığını ölçtükten sonra herşey kontrol altındadır. Çünkü o çok güçlü, çok çok güçl... Devamı
Dekalog 1
Ölü bir köpek gördükten sonra hayatı sorgulamaya başlayan bir çocuk artık fizik problemi çözmek istemez çünkü hayatın anlamını kavramakla daha çok ilgilenmektedir. Statü sahibi, adının önünde koca koca sıfatlar taşıyan babasının anlattıklarına göre ölüm; artık kalbin kan pompalamamasıdır ve ruh denen, zayıf insanların hayatı güzelleştirmek için uydurdukları birşeydir. Hayat sadece bizden sonrakilerin yaşamını kolaylaştırmak için çabalamaktan ibarettir. Geriye kalansa anılardır ve anılardır önemli olan.
Üniversitedeki kürsüsünden kitlelere seslenen bu baba herşeyi kontrol edebileceğine inanır. En korkuncudur ki insanın kendini kandırıp bunun farkında olmaması. Gölün buz tutmuş yüzeyinde patenle kaymak isteyen oğlunun isteğine cevap vermek için meteorolojiden son üç günün rakamlarını alır, bu rakamlarla kafi miktarda hesap kitap çizdirip bir de buzun kalınlığını ölçtükten sonra herşey kontrol altındadır. Çünkü o çok güçlü, çok çok güçlü bir profesördür. Onun kırılmaz dediği buz kırılmaz.
Rakamlarla oynadığı birgün şişesi kırıldığı için dökülen mürekkebin içine saldığı kötü birşeyler olacak korkusu, onun bir yaratıcı olmadan meydana gelmenin mümkün olmadığını içten içe kabul ettiğini ama ünvanında taşıdığı pozitif bilim mefhumunun bunu kendine itiraf etmesini engellediğini gösterir. Ağzından dökülmeyen cümleleri bakışlarından okuyabilirsiniz. Bakışları evet ben inanmak istiyorum, sebepler vardır, varlığı meydana getiren sebepler vardır, bunları sebep kılan vardır der. Ve buzlar vardır siz ne yaparsanız yapın kırılan buzlar.
Dostlar ben filmden hisseme düşeni aldım. Herşeyi kontrol altına almaya çalışan insan, çok önemli bir noktayı atladığından antidepresan üreticilerini zengin ediyor. Halbuki Pawekin, filmdeki çocuğumuzun yani, halası ne demişti? inanıyorsan, inanmak çok basit. İnanıyorsak bu mükemmeliyetçilik deliliğimizi bir kenara bırakalım.Duvarımıza yazıp asalım, asayım Herşeyi kontrol altına alamazsın merve. Bu arada evet buz kırıldı, Pawek öldü, hani babasının daha kahvaltıda, ölümü sorduğunda Bunları konuşmak için çok küçüksün dediği Pawek.
!0 emirden ilki, "Karşımda başka ilahların olmayacak" Filmdeki Pavek'in babası başka bir ilah edinmiş bir karakter olarak kodlanmış; "Akıl". Her anında bu durum yansıtılmış. En aklımda kalan Pavek ile ilgili haber alamaya çalışırken onun bir arkadaşının oturduğu binaya telaşla dalması ve merdivene yönelmesi ama sonra durup bi kaç saniye düşündükten sonra dönüp asansöre binmesidir. Çünkü asansöre binmek daha mantıklıdır. O telaşı içinde dahi bu durumu göz ardı etmez.Filmin sonundaki sahnedeyse elbette isyan etmektedir. Varlığını kabul etmeme şansı yoktur çünkü buz kalınlığı ile ilgili yaptığı hesaplama ortadadır. Zaten varlığına inanmadığı bir şeye isyan edemeyecek kadar rasyoneldir. Bir diğer unutamadığım da mumun damlasıyla ağlatılan meryemdir. Velhasıl tüm dekalog serisinin benim için en nadide parçasıdır.
Filmde babanın Tanrı'ya inanmak istediği halde üniversitedeki konumu ve bilime olan inancı nedeniyle bunu kendine itiraf edemediği zorlama bir yorum. Filmin senaryosunda, yakınlarda bir fabrikanın gece göle sıcak su saldığı, bu nedenle göldeki buz tabakasının inceldiği belirtiliyor. Yani göldeki buzun kırılması Tanrısal ve açıklanamaz bir şekilde değil, yine insan kaynaklı bir müdahale ile gerçekleşiyor. Filmin sonunda babanın kilisede Meryem resminin karşısında ağlaması, Tanrı'ya olan inancın itirafı değil ona karşı bir isyan olarak okunabilir bana kalırsa. Dekalog serisinin dini yaymak gibi bir gaye gütmesinden ziyade, farkında olmadığımız tesadüflerin hayatımızın akışını nasıl değiştirdiğini anlatmak istediğini düşünüyorum. Kieslowski'nin Przypadek (Kör Talih) filmi yönetmenin hayata bakışını en net anlatan filmlerinden biri bu anlamda.
Tanrının 10 emri, Kieslowski nin yarattığı durumlar karşısında oldukça anlamsız, yüzeysel kalıyor. Hayatımızda olup bitenleri açıklıyamadığımız kesin, kieslowski de açıklayamıyor ama tanrıdan çok daha fazla dokunabiliyor ruhlara.
hepsi birbirinden çarpıcı öykülerin etkileyici bir sinema diliyle anlatılmasından ortaya çıkmış başyapıtlar.
öldürme üzerine ve aşk üzerine olanları daha çok bilinse de 10 filmin hepsinin ayrı bir güzelliği vardır. insanın hayatta karşılaşabileceği trajik durumlar üzerine 10 büyük film. daha ne olsun..
@rorschachv1
6 yıl önce
10 / 10
@dream_master
7 yıl önce
10 / 10
izleyeceklere tavsiyeler:
1-Her bölümde mutlaka görünen bir yerden geçen bir adam var. Onu görmeye çalışmanızı tavsiye ederim.
2- Dekalogun 6. bölümü uzatılarak "aşk üzerine bir kısa film"
Dekalogun 5.bölümü de uzatılarak "ölüm üzerine bir kısa film" haline getirilmiş.
5-6 bölüm yerine uzun versiyonlarını bulup izlemenizi tavsiye ederim.
3- bitirdikten sonra zizek’in " kieslowski" kitabını okumanızı tavsiye ederim.
@utopiainmyhead
7 yıl önce
10 / 10
Küçük bir tavsiye: Lütfen her bir filmin üzerine düşünerek izleyin, eğer tam anlayamadıysanız internetten eleştiri ve yorumları okuyunuz.
@cessiebalik
7 yıl önce
10 / 10
@heybender
8 yıl önce
@helmintt
11 yıl önce
@porcorosso
12 yıl önce
8.5 / 10
@gendi
13 yıl önce
Ölü bir köpek gördükten sonra hayatı sorgulamaya başlayan bir çocuk artık fizik problemi çözmek istemez çünkü hayatın anlamını kavramakla daha çok ilgilenmektedir. Statü sahibi, adının önünde koca koca sıfatlar taşıyan babasının anlattıklarına göre ölüm; artık kalbin kan pompalamamasıdır ve ruh denen, zayıf insanların hayatı güzelleştirmek için uydurdukları birşeydir. Hayat sadece bizden sonrakilerin yaşamını kolaylaştırmak için çabalamaktan ibarettir. Geriye kalansa anılardır ve anılardır önemli olan.
Üniversitedeki kürsüsünden kitlelere seslenen bu baba herşeyi kontrol edebileceğine inanır. En korkuncudur ki insanın kendini kandırıp bunun farkında olmaması. Gölün buz tutmuş yüzeyinde patenle kaymak isteyen oğlunun isteğine cevap vermek için meteorolojiden son üç günün rakamlarını alır, bu rakamlarla kafi miktarda hesap kitap çizdirip bir de buzun kalınlığını ölçtükten sonra herşey kontrol altındadır. Çünkü o çok güçlü, çok çok güçl ... Devamı
Ölü bir köpek gördükten sonra hayatı sorgulamaya başlayan bir çocuk artık fizik problemi çözmek istemez çünkü hayatın anlamını kavramakla daha çok ilgilenmektedir. Statü sahibi, adının önünde koca koca sıfatlar taşıyan babasının anlattıklarına göre ölüm; artık kalbin kan pompalamamasıdır ve ruh denen, zayıf insanların hayatı güzelleştirmek için uydurdukları birşeydir. Hayat sadece bizden sonrakilerin yaşamını kolaylaştırmak için çabalamaktan ibarettir. Geriye kalansa anılardır ve anılardır önemli olan.
Üniversitedeki kürsüsünden kitlelere seslenen bu baba herşeyi kontrol edebileceğine inanır. En korkuncudur ki insanın kendini kandırıp bunun farkında olmaması. Gölün buz tutmuş yüzeyinde patenle kaymak isteyen oğlunun isteğine cevap vermek için meteorolojiden son üç günün rakamlarını alır, bu rakamlarla kafi miktarda hesap kitap çizdirip bir de buzun kalınlığını ölçtükten sonra herşey kontrol altındadır. Çünkü o çok güçlü, çok çok güçlü bir profesördür. Onun kırılmaz dediği buz kırılmaz.
Rakamlarla oynadığı birgün şişesi kırıldığı için dökülen mürekkebin içine saldığı kötü birşeyler olacak korkusu, onun bir yaratıcı olmadan meydana gelmenin mümkün olmadığını içten içe kabul ettiğini ama ünvanında taşıdığı pozitif bilim mefhumunun bunu kendine itiraf etmesini engellediğini gösterir. Ağzından dökülmeyen cümleleri bakışlarından okuyabilirsiniz. Bakışları evet ben inanmak istiyorum, sebepler vardır, varlığı meydana getiren sebepler vardır, bunları sebep kılan vardır der. Ve buzlar vardır siz ne yaparsanız yapın kırılan buzlar.
Dostlar ben filmden hisseme düşeni aldım. Herşeyi kontrol altına almaya çalışan insan, çok önemli bir noktayı atladığından antidepresan üreticilerini zengin ediyor. Halbuki Pawekin, filmdeki çocuğumuzun yani, halası ne demişti? inanıyorsan, inanmak çok basit. İnanıyorsak bu mükemmeliyetçilik deliliğimizi bir kenara bırakalım.Duvarımıza yazıp asalım, asayım Herşeyi kontrol altına alamazsın merve. Bu arada evet buz kırıldı, Pawek öldü, hani babasının daha kahvaltıda, ölümü sorduğunda Bunları konuşmak için çok küçüksün dediği Pawek.
@gokturk_d
8 yıl önce
Filmdeki Pavek'in babası başka bir ilah edinmiş bir karakter olarak kodlanmış; "Akıl". Her anında bu durum yansıtılmış. En aklımda kalan Pavek ile ilgili haber alamaya çalışırken onun bir arkadaşının oturduğu binaya telaşla dalması ve merdivene yönelmesi ama sonra durup bi kaç saniye düşündükten sonra dönüp asansöre binmesidir. Çünkü asansöre binmek daha mantıklıdır. O telaşı içinde dahi bu durumu göz ardı etmez.Filmin sonundaki sahnedeyse elbette isyan etmektedir. Varlığını kabul etmeme şansı yoktur çünkü buz kalınlığı ile ilgili yaptığı hesaplama ortadadır. Zaten varlığına inanmadığı bir şeye isyan edemeyecek kadar rasyoneldir. Bir diğer unutamadığım da mumun damlasıyla ağlatılan meryemdir. Velhasıl tüm dekalog serisinin benim için en nadide parçasıdır.
@zverkov
8 yıl önce
@mkou
13 yıl önce
@selidra
15 yıl önce
öldürme üzerine ve aşk üzerine olanları daha çok bilinse de 10 filmin hepsinin ayrı bir güzelliği vardır. insanın hayatta karşılaşabileceği trajik durumlar üzerine 10 büyük film. daha ne olsun..