9 yıl önce
Ben Kimim? filmine yorum yazdı:
Korku Terapisi filmine yorum yazdı:
Alejandro Amenabar genç yaşında kendine has çok kaliteli işlere imza attı, epeydir de ortalıkta gözükmüyordu ki son filminin üzerinden 6 sene geçti...
Yeni filminde yine "Gerilim" 'e dönmüş, fragmanda David Fincher ve Denis Villeneuve vari tonlar hissettim, bakalım bu kadar beklemeye değen özgün ve etkili bir şey çıkacak mı?
Düzenleme: Filmi seyrettim, malesef bu sefer sıradan bir iş çıkarmış. Hele bu kadar uzun bir aradan sonra bu film hiç olmamış. Tamam yaratılan atmosferi fena değil ama tek elle tutulur yönü de bu.
Kolera Günlerinde Aşk filmine yorum yazdı:
Pembe dizi sınıfında Brezilya dizileri tadında hatta yer yer parodi gibi duran gayriciddi bir işleniş tarzına sahip filmimizde;
gençliğinden tutun da 70 yaşında bile kezban kalabilimiş hanımefendiyi takıntı yapan ve bunu aşk sanan bir abimiz; aklı onda kalmasın diye hayatı boyunca 600-700 kadınla falan birlikte oluyor...
Araya bir de uyduruktan 1900'ler, kolera falan öyle gidiyor işte...
2,5 saate yakın süresine rağmen sahne geçişleri ve hikayenin kurgu akışı oldu bitti şeklinde...
İnandırıcılık, makyajlar vasatın da altında misal kızın babası kızdan genç duruyor, oğlanın annesi aynı duruyor ama oğlu sürekli yaşlanıyor filan... Oğlanın ilk gençliğinde başka biri vardı sonradan Javier Bardem geldi, e madem diğerlerine de aynısını yapsaydınız, Javier Bardem çekimlere 1-2 ay geç mi katıldı anlamak mümkün değil.
Aşk temasını hakkıyla hissettiren romantik bir film izleme niyetinde olanlar hüsrana uğrar baştan söyleyeyim, bu filmin türü olsa olsa " kara mizah " olur.
Chappie filmine yorum yazdı:
District 9'ın yönetmen ve senaristi Neill Blomkamp'ın benzer eksendeki yeni çalışması ve de üstüne müzikleri Hans Zimmer'den...Daha başta ilgi çekip izlemeye sevk ediyor...
Uzaylı, robot v.s. gibi karşı taraf olarak tabir edeceğimiz nesnelerle duygusal bağ kurma temasını güzel işliyor bu yönetmen, yer yer tebessüm ettiren bazen de dokunaklı bölümleri vardı yine, hafif cartoon tarzına sahip olsa da muhakkak seyrettiriyor...
Eğer Hans Zimmer hayranıysanız müziklerin ondan çıktığını bariz hissediyorsunuz, distopik atmosfere ve filmin akışıyla güzel giden melodilerdi...
Bir Distict 9 etkisi ve seviyesi yok kesinlikle, daha bir piyasa filmi olmuş ama bu haliyle de gayet hoş, izlenesi...
You're Not You filmine yorum yazdı:
Filmin oyunculuk bazında yıldızı Hilary Swank'ten çok Emmy Rossum olmuş kanımca...
Gerçekten her geçen gün üstüne katıyor, çok daha sağlam senaryolu kaliteli filmlerde yer almayı hak ediyor artık...
Filmin genel manada çok da anlatabilecek bir yönü yok açıkçası, seyir keyfini yakalamış amaortalama etkide bir yapım çıkmış.
Bu arada gelmiş geçmiş tüm diziler içinde en sevişgen iki karakterlerden olanShameless'ın Fiona'sı ileNip Tuck'taki Christan Troy'un karşıya karşıya gelmesi ve benzer şekilde takılmaları enteresan olmuş.
Hello Ladies dizisine yorum yazdı:
Özgün tarzı olan, akıl dolu ince esprilerle sahip, acayip etkileyici bir yapım değil belki
ama dizi gibi dizi işte... Eğlendiren, güzel vakit geçirten, kafa dağıtan...
Burhan Altıntop'un İngiliz modeli bir karakter eşliğindeCalifornication & Entouragekarışımı bir dizi diyebiliriz.
Onca sıkıcı, kendi tekrar eden diziler 5-6 sezon gittiği halde bunun tekte kalması çok yazık olmuş, ki şu tek sezonunda bile çabucak diziye ısınıyorsunuz...
Homeland dizisine yorum yazdı:
S04 x E09IMDB'de 9,8'le Homeland'in tüm sezonları içinde en yüksek puan alan bölümü oldu.
Özellikle finalindeki gerilim ve müzik kombinasyonu müthişti.
Haqqani'yi oynayan Türk abimiz Numan Acar da bundan sonra Amerikan dizilerinin Ortadoğulu tiplemesinde aranılan oyuncu olabilir.
Hedefteki Adam filmine yorum yazdı:
Böylesi yapımlar zaman geçirmelik, çerezlik diyerekten her türlü izletiyor orası kesin... lakin yine bu tarz filmlerde şunu hiç anlamam:
şehirlerin merkezinde Amerikan ajanları cirit atıyor, adamlar caddelerde patır patır öldürülüyor, arabalar havada uçuşuyor, otelin içinde insanlar yine öldürülüyor, ortalık birbirine giriyor...
Bir tane polis gelmez mi yahu! En azından sirenlerini duyalım... Bir insan da çıkıp ne oluyor arkadaş demez mi?!
Bunca alengirli şey olurken normal hayat sakince akıyor...
En büyük klişeleri bu olsa gerek...Haliyle filmin tüm gerçekçiliği de kayboluyor...
Yeniden Başlamak filmine yorum yazdı:
Once'ın senarist ve yönetmeni John Carney'nin benzer hissiyatı salgılayan yeni çalışması, bu türü sevenler için yine hoş bir sada sunuyor.
Kıyaslama yaparsak; Once daha naif, daha mütevazi, daha hayattan gibiydi sanki...
Begin Again ise haliyle biraz Hollywood vari içeriğe sahip olsa da kalitesi yerlerde sürünen, vıcık vıcık bir yapım değil kesinlikle. Ambiyansı & müzikleri güzel, akıcı, seyri zevkli film.
Bu arada belirtmeden olmaz; Mark Ruffalo öyle rol kesmiş ki bu karakter için akla başka oyuncu gelmeyecek düzeyde oyunculuk sergilemiş.
[7 - 7,5 / 10]
Third Person filmine yorum yazdı:
Paul Haggis, Crash'ten sonra bol karakterli ve birbirleriyle ilintili bir filmle daha karşımıza çıkıyor...Senaryonun merkez konumundaki yazar, küçük çocuğunu havuzda boğulması sebebiyle kaybetmesi, bu olayda kendisinin de suçu olması ve pişmanlıkla olayı unutamadığından ötürü bu ruh hali çerçevesinde bir hikaye kurguluyor... Hikayeyi farklı şehirlerdeki karakterler ve olay örgüleriyle serpiştirse de; temelinde aynı nokta gün yüzüne çıkıyor: " çocuğunu kaybetmek " ... Devamı
Paranın suda dibe çökmesi, ara ara duyduğumuz "Watch Me" repliği, hikayesindeki kurgusal karakterlerin yok olma sekansları v.b. sahnelerle vurgulanıyor.
--spoiler---
Bu tarz bir film için dram olgusunu çok da hissettirememiş açıkçası, hem de 2,5 saate yakın süre barındırmasına rağmen... Daha dokunaklı olabilirdi, filmin sanki biraz soğuk bir atmosferi var. Kanımca asıl bu sebepten ötürü genel çapta beğenileri ve puanlamaları düşük kalmış.
Finale doğru ise parçalar birleştikçe farklı yapıda bir film olduğu görülmPaul Haggis, Crash'ten sonra bol karakterli ve birbirleriyle ilintili bir filmle daha karşımıza çıkıyor...Senaryonun merkez konumundaki yazar, küçük çocuğunu havuzda boğulması sebebiyle kaybetmesi, bu olayda kendisinin de suçu olması ve pişmanlıkla olayı unutamadığından ötürü bu ruh hali çerçevesinde bir hikaye kurguluyor... Hikayeyi farklı şehirlerdeki karakterler ve olay örgüleriyle serpiştirse de; temelinde aynı nokta gün yüzüne çıkıyor: " çocuğunu kaybetmek "
Paranın suda dibe çökmesi, ara ara duyduğumuz "Watch Me" repliği, hikayesindeki kurgusal karakterlerin yok olma sekansları v.b. sahnelerle vurgulanıyor.
--spoiler---
Bu tarz bir film için dram olgusunu çok da hissettirememiş açıkçası, hem de 2,5 saate yakın süre barındırmasına rağmen... Daha dokunaklı olabilirdi, filmin sanki biraz soğuk bir atmosferi var. Kanımca asıl bu sebepten ötürü genel çapta beğenileri ve puanlamaları düşük kalmış.
Finale doğru ise parçalar birleştikçe farklı yapıda bir film olduğu görülmekte ama ne kadar tatmin ediyor tartışılır...
Yine de izleyeni pişman etmeyecek türden olduğu söylenebilir, bol popüler oyuncuya sahip filmler genelde boş beleş yapımlar olur, en azından evet bu filmin öyle olmadığı kesin.
6,8 / 10
Sağolsun Almanlar eksiği gidermiş zaten bir Alman filmi iyi oldu mu ortalama kalmıyor harbiden iyi oluyor, hakkını veriyor.
Özellikle düşüncede tasarlanan Darknet ortamı epey hoşuma gitti. Hikayede MRX'e biraz daha fazla yer ayrılıp üstünde durulabilirdi, geçiştirilmiş gibi geldi. Bunun dışında senaryo olsun, akış olsun müziklerle uyum falan gayet tatmin ediciydi...
En az 7-8 puan ederi var.