13 yıl önce
Zamana Karşı filmine yorum yazdı:
İkili Oyun filmine yorum yazdı:
CIA temalı, Soğuk Savaş döneminden kalma Amerikan - Rus oyunları, casusluk faaliyetleri v.s.
Tüm film türleri içinde en keyifle seyrettiğim tarz diyebilirim.
Bu yapımın da konusunu görünce uzun zamandır takipteydim, düşük puanına aldırmadan izlemek istedim.
Vasat kalmasının en büyük sebebi klişeleri fazla kullanmaları. Heyecanı hissettirmede pek başarılı olamamışlar.
Ayrıca Richard Gere bu role hiç olmamış, kendisi daha naif karakterlere yakışıyor bence.
Tüm bunlara rağmen ilk 1 saati bunaltmadan bir şekilde izlettiriyor. Fakat son 15-20 dakika itibariyle sırf farklı birşeyler sunma adına resmen saçmalamışlar. İnandırıcılıktan epey uzak bu bölümle birlikte film ucuz bir hal almış.
Nihayetinde ilk cümlemde belirttiğim üzere o tarz senaryolu yapımlardan hoşlananlar için vakit öldürmelik bir film kategorisinde.
5 - 5,5 / 10
Sığınak filmine yorum yazdı:
David Lynch tarzını benimsemiş olan izleyicilerin hoşuna gidecek tarzda bir film olduğunu düşünüyorum.
Psikolojik Gerilim türü adına fazla sade gözükmesine rağmen bir sonraki sahneyi merakla ve heyecanla seyrettiriyor.
Finali bir başka rüya mıydı yoksa bu sefer gerçek miydi tartışmalarının yapılacağı ve seyreden herkesin farklı yorumlar getireceği kesin.
* Filmin başında adamın eline düşen motoryağı halindeki yağmurun, filmin sonunda aynı şekilde karısının da elinde belirmesi ve kameranın bu açıya odaklanması bir ayrıntı olarak gözükebilir. Çevredeki benzin platformlarının veya tankerlerin fırtınayla birlikte dağılması ve de yağmura karışması...
*Yine son sahnede karısının yüzündeki ifade ve kısa diyalogları (seni kaale almadım ama sen haklıydın tarzı bir sahne sanki) ya da tam tersi karısı adamın yine halüsinasyon gördüğünün farkında bu sefer, onu korkutmamak için "tamam" diyor ve ona sahip çıkarak birnevi " sığınak " olacak belki de...
* ... DevamıDavid Lynch tarzını benimsemiş olan izleyicilerin hoşuna gidecek tarzda bir film olduğunu düşünüyorum.
Psikolojik Gerilim türü adına fazla sade gözükmesine rağmen bir sonraki sahneyi merakla ve heyecanla seyrettiriyor.
Finali bir başka rüya mıydı yoksa bu sefer gerçek miydi tartışmalarının yapılacağı ve seyreden herkesin farklı yorumlar getireceği kesin.
* Filmin başında adamın eline düşen motoryağı halindeki yağmurun, filmin sonunda aynı şekilde karısının da elinde belirmesi ve kameranın bu açıya odaklanması bir ayrıntı olarak gözükebilir. Çevredeki benzin platformlarının veya tankerlerin fırtınayla birlikte dağılması ve de yağmura karışması...
*Yine son sahnede karısının yüzündeki ifade ve kısa diyalogları (seni kaale almadım ama sen haklıydın tarzı bir sahne sanki) ya da tam tersi karısı adamın yine halüsinasyon gördüğünün farkında bu sefer, onu korkutmamak için "tamam" diyor ve ona sahip çıkarak birnevi " sığınak " olacak belki de...
* Karısının plaj evi için kavanozda biriktirdiği parayı ordan alması ve tedavi için harcayacak olmaları. Bu durum da finaldeki plaj sahnesinin bir rüya olduğunun göstergesi olabilir.
* Kapalı kaldıkları sığınakta karısının " fırtına geçti, kapıyı aç artık yoksa bizi kaybedersin " şeklindeki tavrı üzerine adamın açmak istemese bile ailesini kaybetmeyi göze alamayıp kapıyı açması ve o anda beliren beyaz sahne ile ölmüş olmaları da bir ihtimal bence.
* Arada halüsinasyonlar görse bile bu adam ya öngörüsü yüksek biri ya da gerçekten şizofrenik bir manyak.
Film ilerledikçe bu tarz ucu açık olacağından çekindim açıkçası, çünkü bekledim ki çok daha tatmin edici ve sağlam bir final olsun... Fakat olmadı.
Seyretmeden önce filmle ilgili fragman, konu, tür v.s. herhangi bir şeye göz atmadım, sadece imdb puanından haberim vardı, bu sebeple izleme listeme almıştım.
Yorgun bir vücut ve şişmiş bir kafa ile değil de biraz daha salim bir ruh haliyle izlemek isterdim bu filmi lakin napalım bu şekilde denk geldi...
Artık Blu-ray versiyonları çıkınca ikinci seyirde belki gözden kaçan noktalar belirebilir.
Dipnot olaraktan; 2011 senesinde yer aldığı The Help, The Tree of Life gibi filmlerle dikkat çeken Jessica Chastain bu filmdeki rolünün de başarıyla üstesinden gelmiş.
Gelecek senelerde ismini sıkça duymaya başlayacağımız oyunculardan biri olacaktır.
Aramızdaki Sarışın filmine yorum yazdı:
Edward Norton'ın yönetmenlik yerine sadece oyunculuğa devam etmeli tezini güçlendiren bir film olmuş. Evet belki ilk denemesi lakin epey zayıf kalmış.
1999 senesinde çektiği bu filmden sonra yönetmenlik adına gerisi gelmediği ortada.
Aslında güzel giriş yapan film, ilerledikçe havasını kaybediyor. Zaten süre olarak gereksiz derecede uzun, hatta son 40 dakikası biraz sıkmaya başladı ki internette gezinerek filmi tamamladım ve de hiçbir şey kaçırmadım.
Komedi yönü fena olmasa da Dram ve Romantizm yönleri vasat durmuş.
Başroldeki bayan Jenna Elfman son derece kötü bir seçim, filmden uzaklaştıran en önemli etken. Düşünüyorum da o rolde mesela Cameron Diaz, Kirsten Dunst ayarında bir oyuncu olsaydı filmin havası biraz değişebilirdi.
Sonuç olarak çok kötü diyemeyiz. Ben Stiller ve Edward Norton ikilisinin oyunculuğunu birarada görmek adına tek seferlik göz atılabilir.
Tehlikeli İlişki filmine yorum yazdı:
Yönetmenin önceki birkaç çalışması ilgimi çeken filmler olduğundan haliyle bunu da seyretmek istedim.
Yalnız bu sefer çıtayı düşürmüş gibi geldi.
Cinsel dürtüleri ele alan Psikiyatrik Dramaodaklı filmi biraz yüzeysel kalmış kanımca.
Madem bu tarz bir konu sinemaya uyarlanıyorsa daha cüretkar ve etkin bir işleniş bekledim açıkçası, hele ki David Cronenberg'den.
Hemen hemen hiç bir olayın gerçekleşmediği, sürekli diyaloglarla bezeli filmi;
yapısına da uygun olarak durağan şekilde akıyor ama bunaltmıyor.
Psikanalizin doğuşunu izlemek yer yer keyifli gelse de;
bu filmi ileride bir kez daha seyretmek ister miyim? Hiç sanmıyorum.
Sigmund Freud, psikoloji gibi alanlara ilgi duyanlar için uygun bir seçim olabilir.
5 - 6 / 10
Tutku Günlükleri filmine yorum yazdı:
Filmin yorumlanacak pek birşeyi yok aslında. Tropikal ortamları ve de birkaç sahnesi dışında çok da keyif vermeyen vasat bir film " çerezlik " bile değil bence.
65 imdb puanının da tamamen Johnny Depp fanlarının yüklenmesi sonucu olduğunu düşünüyorum.
4,5 / 10
Demir Leydi filmine yorum yazdı:
Tam anlamıyla bir biyografi beklerken, halüsinasyonlar gören yaşlı bir kadının irdelendiği psikolojik drama tarzı sunumu etkili bulmadım şahsen.
Belki de filmden yüksek beklentim olduğundan mıdır bilemiyorum da oldukça yavan bir çalışma olmuş. İzlerken bir türlü içine çekmedi. Ana karakter fazla pasifize edilmiş.
Merly Streep oyunculuğu ile evet belki Oscar'ın en büyük favorisi lakin;
2009 yapımı Julie & Julia filminde bile benzer çapta bir rolde performansı çok daha çarpıcı ve başarılıydı açıkçası.
Özetle İngiliz yakın tarihine göz atmak için seçenek teşkil edebilir.
Yalnız şundan eminim ki bir izleyenin hayatı boyunca bir kez daha izlemek istemeyeceği ayarda bir yapım.
5,5 / 10
Ejderha Dövmeli Kız filmine yorum yazdı:
Orjinal filmle ilgili kıyaslamalarda herkes zevkine ve algısına göre muhakkak farklı yorumlar getirebilir, saygı duymak gerekir.
Önceden sunulmuş filmlere (hele ki Avrupa yapımlarına) Hollywood elinin değmesi bana da gereksiz geliyor aslında.
Yalnız buradaki hikayenin ise Fincher çalışması neticesinde daha etkin olabileceğini düşünüyordum. (keza İsveç yapımı filmin yorumunda belirtmiştim)
Beklediğimi de aldım diyebilirim.
Zaten öyle harikulade bir senaryo yok ortada. (tabii kendi görüşüm)
Ne orjinal film ne de bu Amerikan uyarlaması öyle başyapıt statüsünde olamayacak ayarda. Bu sebeple seyretmeden önce beklentileri iyi ayarlamak gerekiyor.
Nispeten silik İsveç versiyonuna oranla biraz daha sağlam bir işleniş ve uzun süresine rağmen daha sürükleyici olmuş Fincher sayesinde.
Son olarak ise naçizane bir sinemasever olarak;
büyük yönetmen David Fincher'ın artık uyarlama senaryoları bırakıp,
Fight Club, Se7en, The Game, Benjamin Buttonbenzeri yeni film çalışmalarına dönmesini umuy ... DevamıOrjinal filmle ilgili kıyaslamalarda herkes zevkine ve algısına göre muhakkak farklı yorumlar getirebilir, saygı duymak gerekir.
Önceden sunulmuş filmlere (hele ki Avrupa yapımlarına) Hollywood elinin değmesi bana da gereksiz geliyor aslında.
Yalnız buradaki hikayenin ise Fincher çalışması neticesinde daha etkin olabileceğini düşünüyordum. (keza İsveç yapımı filmin yorumunda belirtmiştim)
Beklediğimi de aldım diyebilirim.
Zaten öyle harikulade bir senaryo yok ortada. (tabii kendi görüşüm)
Ne orjinal film ne de bu Amerikan uyarlaması öyle başyapıt statüsünde olamayacak ayarda. Bu sebeple seyretmeden önce beklentileri iyi ayarlamak gerekiyor.
Nispeten silik İsveç versiyonuna oranla biraz daha sağlam bir işleniş ve uzun süresine rağmen daha sürükleyici olmuş Fincher sayesinde.
Son olarak ise naçizane bir sinemasever olarak;
büyük yönetmen David Fincher'ın artık uyarlama senaryoları bırakıp,
Fight Club, Se7en, The Game, Benjamin Buttonbenzeri yeni film çalışmalarına dönmesini umuyorum.
7 / 10
Aşırılı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın filmine yorum yazdı:
Bu film için gelecek şu tarz yorumları şimdiden duyar gibiyim:
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;T ... DevamıBu film için gelecek şu tarz yorumları şimdiden duyar gibiyim:
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;The Reader'ın yönetmeni olunca...
Doğal olarak bu ikilinin yeni filmi ilgi çekmekte.
Yaşıtlarına göre zeki ve bilgili fakat epey takıntılı bir çocuğun 11 Eylül'de babasını kaybetmesiyle birlikte içine girmiş olduğu macera vari bir olay ekseninde ilerliyor.
Çocuk karakterimiz oldukça sinir bozucu tavırlarıyla yer yer filmden uzaklaştırsa da son 40-45 dakikası itibariyle filmin güzelleştiği kesin.
Fonda çalan müzikleri epey beğendim, gerçekten dinlenesi hoş melodilerdi.
Genel olarak öyle çok da eleştirilecek kadar kötü bir film olmamasının yanında mükemmel de değil bana göre.
Alt metinde her yöne çekilebilecek 11 Eylül teması olmayıp;
çok daha farklı bir hikaye üzerinden benzer konu işlenseydi puanlamaları daha yüksek olabilirdi.
Tabii OSCAR jürisi ise bu fırsatı hiç kaçırır mı! Tam da istedikleri eksende bir filme adaylık verip Dünya genelinde izlenmesini sağlayarak reklamına da katkıda bulunacaklar bir nevi. (bakınız The Hurt Lockerda olduğu gibi)
Zaten son yıllarda yaptıkları film seçimleri ortada ya neyse...
6,5 / 10
" vakit nakittir " prensibini gerçek hayata birebir geçirmiş bir kapitalist düzen izlemekteyiz.
Berbat bir kurgu akışı vardı. Saçma sapan kovalamaca sahneleri bir noktadan sonra bayıyor. Aksiyon sahneleri vasatın da altında kalmış.
Bilim Kurgu olmasına rağmen gayriciddi bir işleniş hakim. Mantıksız noktalar fazlasıyla mevcut.
Bu arada Amanda Seyfried iyice zayıflamış kurumuş. Açıkçası kötü durmuş.
Alabileceği en yüksek puan 6/10 bence.