13 yıl önce
5.7
129 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.4 (108.276 OY)
KONUSU
David Cronenberg’in merakla beklenen son filmini kendi oyunundan Christopher Hampton beyazperdeye uyarladı. Dünya prömiyeri Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde yapılan film, psikolojinin iki büyük öncüsü Carl Jung ve Sigmund Freud arasındaki dostluğun nasıl bozulduğunu anlatıyor. 1904 yılındayız
... Devamı
David Cronenberg’in merakla beklenen son filmini kendi oyunundan Christopher Hampton beyazperdeye uyarladı. Dünya prömiyeri Eylül ayında Venedik Film Festivali’nde yapılan film, psikolojinin iki büyük öncüsü Carl Jung ve Sigmund Freud arasındaki dostluğun nasıl bozulduğunu anlatıyor. 1904 yılındayız. Akli dengesi bozuk olan Sabina Spielrein adında bir Rus kadın, tedavisi için Carl Jung’a teslim edilir. Burghölzli Akıl Hastanesi’nde, hocası Sigmund Freud ile birlikte çalışmakta olan Jung, bu hastasıyla yakınlaşmaya başlar. Ancak bu durum meşhur usta ile yükselmekte olan genç çırağının arasının açılmasına neden olacaktır.
-
David Cronenberg
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Sabina Spi...
Sigmund Freud
Carl Jung
Emma Jung
Otto Gross
Professor ...
Sándor Fer...
Jung's Sec...
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
SF: Sigmund Freud
CJ: Carl Jung
OG: Otto Gross
OG: Kardeş, fazla kafaya takmayacaksın, keyfine bakacaksın. Mesela bak bana, biri karımdan biride en taş metresimden olmak üzere iki errkek evladım oldu. Ne demektir bu? Ben artık dünyaya imzamı atmışım demektir. Bundan sonra dünya işlerini mi düşüncem, keyfime bakıcam tabii. Zaten bi hemşireyi gözüme kestirdim onunlada işim bitsin, alemlere akıcam. Sen de dürtülerine engel olma, hayatını yaşa...
CJ: Ya aslında doru diyosun da işte hanım zengin, mahalle baskısı felan bulaşmıyorum pek bu metres işlerine... Aslında bi Rus hastam var onunla ilgili kötü şeyler düşünmüyor değilim.
OG: Tamam işte mercimeği fırına ver kardeş. İçine atma hasta olursun mazallah. Olmadı, Zürih Gölüne nazır geniş bahçeli malikanene eşi dostu çağır mangal yap. Tut gölden balığını, yak mangalını, aç Absentini bitti ya. Ama içine atma...
.
.
SF: Pek durgunsun Jung. Kişisel Bilinçaltı teorini mi düşünüyorsun?
CJ: ... Devamı
CJ: Carl Jung
OG: Otto Gross
OG: Kardeş, fazla kafaya takmayacaksın, keyfine bakacaksın. Mesela bak bana, biri karımdan biride en taş metresimden olmak üzere iki errkek evladım oldu. Ne demektir bu? Ben artık dünyaya imzamı atmışım demektir. Bundan sonra dünya işlerini mi düşüncem, keyfime bakıcam tabii. Zaten bi hemşireyi gözüme kestirdim onunlada işim bitsin, alemlere akıcam. Sen de dürtülerine engel olma, hayatını yaşa...
CJ: Ya aslında doru diyosun da işte hanım zengin, mahalle baskısı felan bulaşmıyorum pek bu metres işlerine... Aslında bi Rus hastam var onunla ilgili kötü şeyler düşünmüyor değilim.
OG: Tamam işte mercimeği fırına ver kardeş. İçine atma hasta olursun mazallah. Olmadı, Zürih Gölüne nazır geniş bahçeli malikanene eşi dostu çağır mangal yap. Tut gölden balığını, yak mangalını, aç Absentini bitti ya. Ama içine atma...
.
.
SF: Pek durgunsun Jung. Kişisel Bilinçaltı teorini mi düşünüyorsun?
CJ: ... Devamı
SF: Sigmund Freud
CJ: Carl Jung
OG: Otto Gross
OG: Kardeş, fazla kafaya takmayacaksın, keyfine bakacaksın. Mesela bak bana, biri karımdan biride en taş metresimden olmak üzere iki errkek evladım oldu. Ne demektir bu? Ben artık dünyaya imzamı atmışım demektir. Bundan sonra dünya işlerini mi düşüncem, keyfime bakıcam tabii. Zaten bi hemşireyi gözüme kestirdim onunlada işim bitsin, alemlere akıcam. Sen de dürtülerine engel olma, hayatını yaşa...
CJ: Ya aslında doru diyosun da işte hanım zengin, mahalle baskısı felan bulaşmıyorum pek bu metres işlerine... Aslında bi Rus hastam var onunla ilgili kötü şeyler düşünmüyor değilim.
OG: Tamam işte mercimeği fırına ver kardeş. İçine atma hasta olursun mazallah. Olmadı, Zürih Gölüne nazır geniş bahçeli malikanene eşi dostu çağır mangal yap. Tut gölden balığını, yak mangalını, aç Absentini bitti ya. Ama içine atma...
.
.
SF: Pek durgunsun Jung. Kişisel Bilinçaltı teorini mi düşünüyorsun?
CJ: Eee.. şey... hocam ben nazara büyüye inanıyorum.
SF: Was!!
CJ: Hocam bence tüm sorunların kaynağı cinsellik değildir. Metafiziği de önemsemeliyiz. Ayrıca biraz sonra odadan garip sesler gelecek ve yakında dünya savaşı başlayacak rüyamda gördüm, hayrolur inşallah...
SF: Hay Davud’un Yıldızı aşkına... Evladım ne diyosun sen... Alp eteklerinde fazla kaldında kafayımı üşüttün...
Filmin seviyesi bu yazdıklarımdam biraz daha hallice. Eğer ucundan azıcık psikolojiye meraklıysanız, veya "Nietzsche Ağladığında" , "Bir Cinayetin Psikanalizi" gibi kitapları okuduysanız bu kadrodan böyle bir film çıktığına inanamayabilirsiniz. Film sanki 20 dakika daha uzunmuş da yapımcıların zoruyla bazı sahnelerin sonradan çıkartılmış gibi durması kurgudaki sorunu açıklayabilir belki. Ancak Freud’u purolu dedikoducu, Jung’u pipolu kılıbık ve Sabina Spielrein’ı evlenince geçer tiplerinde göstermesinin açıklaması senarist ve yönetmenin ayıbıdır kanısındayım. Hatta filmi biraz daha kırpsalar kostümlü aşk dramasına benzeyecekmiş neredeyse. Bu filmden daha yaratıcı ve zor bir film arayanlara Prezit svuj zivot’u önerebilirim. En azından "insan" hakkında bu filmin yapması gerekenden daha fazla şey söylüyor...
CJ: Carl Jung
OG: Otto Gross
OG: Kardeş, fazla kafaya takmayacaksın, keyfine bakacaksın. Mesela bak bana, biri karımdan biride en taş metresimden olmak üzere iki errkek evladım oldu. Ne demektir bu? Ben artık dünyaya imzamı atmışım demektir. Bundan sonra dünya işlerini mi düşüncem, keyfime bakıcam tabii. Zaten bi hemşireyi gözüme kestirdim onunlada işim bitsin, alemlere akıcam. Sen de dürtülerine engel olma, hayatını yaşa...
CJ: Ya aslında doru diyosun da işte hanım zengin, mahalle baskısı felan bulaşmıyorum pek bu metres işlerine... Aslında bi Rus hastam var onunla ilgili kötü şeyler düşünmüyor değilim.
OG: Tamam işte mercimeği fırına ver kardeş. İçine atma hasta olursun mazallah. Olmadı, Zürih Gölüne nazır geniş bahçeli malikanene eşi dostu çağır mangal yap. Tut gölden balığını, yak mangalını, aç Absentini bitti ya. Ama içine atma...
.
.
SF: Pek durgunsun Jung. Kişisel Bilinçaltı teorini mi düşünüyorsun?
CJ: Eee.. şey... hocam ben nazara büyüye inanıyorum.
SF: Was!!
CJ: Hocam bence tüm sorunların kaynağı cinsellik değildir. Metafiziği de önemsemeliyiz. Ayrıca biraz sonra odadan garip sesler gelecek ve yakında dünya savaşı başlayacak rüyamda gördüm, hayrolur inşallah...
SF: Hay Davud’un Yıldızı aşkına... Evladım ne diyosun sen... Alp eteklerinde fazla kaldında kafayımı üşüttün...
Filmin seviyesi bu yazdıklarımdam biraz daha hallice. Eğer ucundan azıcık psikolojiye meraklıysanız, veya "Nietzsche Ağladığında" , "Bir Cinayetin Psikanalizi" gibi kitapları okuduysanız bu kadrodan böyle bir film çıktığına inanamayabilirsiniz. Film sanki 20 dakika daha uzunmuş da yapımcıların zoruyla bazı sahnelerin sonradan çıkartılmış gibi durması kurgudaki sorunu açıklayabilir belki. Ancak Freud’u purolu dedikoducu, Jung’u pipolu kılıbık ve Sabina Spielrein’ı evlenince geçer tiplerinde göstermesinin açıklaması senarist ve yönetmenin ayıbıdır kanısındayım. Hatta filmi biraz daha kırpsalar kostümlü aşk dramasına benzeyecekmiş neredeyse. Bu filmden daha yaratıcı ve zor bir film arayanlara Prezit svuj zivot’u önerebilirim. En azından "insan" hakkında bu filmin yapması gerekenden daha fazla şey söylüyor...
Filmin 30 dakikasında iki Dr ilk buluşmalarının değerlendirmesini yapmaktadırlar. Tam 13 saattir konuşmakta olduklarını söylerler. Ama izleyiciler olarak biz onların 13 saat boyunca konuşmalarına tanıklık edemediğimiz gibi geçen süreyi ve oluşan yorgunluklarını göremeyiz hissedemeyiz (klişe de olsa en azından dolu bir kültablası, gevşetilmiş bir kravat görebilmeliydik). Yani filmin izleyiciyi içine çekme sıkıntısı burada kendini gösteriyor.
Yaka paça getirilen bir hasta ile başlar her şey ama üç erkeğin zapt edemediği o hasta ne hikmetse Dr.un karşısında (ardında) bülbül kesiliverir. Ama birden iyileştiğini hatta onun da Dr olacağını görürüz hasta kızımızın. İyileşme süreci ayrıntılı verilmeliydi ki hem kişileri hem de Dr.un öğretilerini anlayabilelim.
Bir çok filmi fazla cinsellik içerdiği için eleştiririz ama burada tersine seksüel sorunlara odaklı bir konu olduğu için daha fazla cinsellik iç ... Devamı
Yaka paça getirilen bir hasta ile başlar her şey ama üç erkeğin zapt edemediği o hasta ne hikmetse Dr.un karşısında (ardında) bülbül kesiliverir. Ama birden iyileştiğini hatta onun da Dr olacağını görürüz hasta kızımızın. İyileşme süreci ayrıntılı verilmeliydi ki hem kişileri hem de Dr.un öğretilerini anlayabilelim.
Bir çok filmi fazla cinsellik içerdiği için eleştiririz ama burada tersine seksüel sorunlara odaklı bir konu olduğu için daha fazla cinsellik iç ... Devamı
Filmin 30 dakikasında iki Dr ilk buluşmalarının değerlendirmesini yapmaktadırlar. Tam 13 saattir konuşmakta olduklarını söylerler. Ama izleyiciler olarak biz onların 13 saat boyunca konuşmalarına tanıklık edemediğimiz gibi geçen süreyi ve oluşan yorgunluklarını göremeyiz hissedemeyiz (klişe de olsa en azından dolu bir kültablası, gevşetilmiş bir kravat görebilmeliydik). Yani filmin izleyiciyi içine çekme sıkıntısı burada kendini gösteriyor.
Yaka paça getirilen bir hasta ile başlar her şey ama üç erkeğin zapt edemediği o hasta ne hikmetse Dr.un karşısında (ardında) bülbül kesiliverir. Ama birden iyileştiğini hatta onun da Dr olacağını görürüz hasta kızımızın. İyileşme süreci ayrıntılı verilmeliydi ki hem kişileri hem de Dr.un öğretilerini anlayabilelim.
Bir çok filmi fazla cinsellik içerdiği için eleştiririz ama burada tersine seksüel sorunlara odaklı bir konu olduğu için daha fazla cinsellik içeren görüntülere yer verilmeliydi.
Bu haliyle kendi sorunlarını çözemeyen psikanalistlerin, derinliği olmayan yaşamlarından kesit sunan sıradan bir yapım görüntüsü veren filmde, Keira Knightly de fazlasıyla abartılı oynamış... 40/100
Yaka paça getirilen bir hasta ile başlar her şey ama üç erkeğin zapt edemediği o hasta ne hikmetse Dr.un karşısında (ardında) bülbül kesiliverir. Ama birden iyileştiğini hatta onun da Dr olacağını görürüz hasta kızımızın. İyileşme süreci ayrıntılı verilmeliydi ki hem kişileri hem de Dr.un öğretilerini anlayabilelim.
Bir çok filmi fazla cinsellik içerdiği için eleştiririz ama burada tersine seksüel sorunlara odaklı bir konu olduğu için daha fazla cinsellik içeren görüntülere yer verilmeliydi.
Bu haliyle kendi sorunlarını çözemeyen psikanalistlerin, derinliği olmayan yaşamlarından kesit sunan sıradan bir yapım görüntüsü veren filmde, Keira Knightly de fazlasıyla abartılı oynamış... 40/100
Freud'un işlendiği bir filmde Freud'un daha fazla ön planda olmasını istemiştim filmin başlarında.Keira Knightley'nin de baştaki psycho karakteri güzeldi fakat film git gide kendini bozdu ve amacını aştı.Buna ek olarak madem cinsel dürtüleri ve duyguları ele alan bir film yapılıyor,yönetmenin bu konuları daha cesür ve daha şok edici işlemesi lazımdı.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Carl Jung ön planda ve Freud sanki kötü tanıtılmaya çalışılmış. Viggo Mortensen'in Freud'u yansıttığını düşünmüyorum. Konu olarak güzel. Psikolojiye ilgi duyuyosanız sıkılmadan izlersiniz ama sinematografik açıdan tatmin edici bulmadım filmi, şahsen.
Abi yok ben Freud'u sevmiyorum kesin :D En sevdigim aktorlerden biri oynamasına ragmen gıcık oldu isem yine var birşey demek ki :D Kişisel gıcıklığımı kenara koyarsak , psikanalizin iki ünlü ismi ve el attıkları üçüncü ismin de büyümesini anlatan film haliyle sıksa da kendini izlettirdi bir sekilde. Beyin jimnastigini sevenlere önerilir ;) notum:5/10
''bazen hayata devam etmek için affedilmez birşey yapmanız gerekir...''
Psikolojiye meraklı olanların ilgi duyacağını düşünüyorum...Akıl sağlığı yetersiz olan bir genç kız bir kliniğe getirilir.Doktor genç kız üzerinde alışılmışın dışında metodlar uygulayarak kızı iyileştirmeye çalışmaktadır.Kız zamanla iyileşmek konusunda ilerleme kaydetmektedir fakat aynı zamanda doktorla bir ilişkisi olur.Gerçek yaşam öykülerinden esinlenilmiş olan hikayeyi kaçırmayın.
cronenberg'in bu filmi diğer yaptıkları işlere bakıldığında pek bir alakasız duruyor benim için.. filmde isimleri geçen zatı muhteremleri pek tanıdığımı söyleyemeceğim ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim, psikolojinin öncüsü diye ifade edilen kişilerle ilgili öyle çok doyurucu bir hikaye değil..
yönetmenin favori oyuncusu viggo mortensen, son dönem nereye el atsak altından çıkan michael fassbender, en sevdiğim adamların başında olan vincent cassel'a kadın oyuncu olarak, bu filme kadar sadece domino filmindeki oyunculuğunu beğendiğim (ve buna rağmen bir çok yapımda yer alan acaba nerden torpilli dedirten) ve bu filmdeki oyunculuğuna ise hayran kaldığım keira knightley eşlik ediyor. bu çok iyi oyuncu kadrosuna karşın çok ta iyi olmayan bir hikayeye sahip vasat bir film a dangerous method....
yönetmenin favori oyuncusu viggo mortensen, son dönem nereye el atsak altından çıkan michael fassbender, en sevdiğim adamların başında olan vincent cassel'a kadın oyuncu olarak, bu filme kadar sadece domino filmindeki oyunculuğunu beğendiğim (ve buna rağmen bir çok yapımda yer alan acaba nerden torpilli dedirten) ve bu filmdeki oyunculuğuna ise hayran kaldığım keira knightley eşlik ediyor. bu çok iyi oyuncu kadrosuna karşın çok ta iyi olmayan bir hikayeye sahip vasat bir film a dangerous method....
Fikirden çok vakaya takılıp kalmış, cinsellik dozunu abartarak reyting kaygısını kameraya yansıtmıştır.
Freud ve Adler'ın içinde olduğu bir filmde bu kadar bireysellikten çok fikirlerin dalaşını görmek daha iyi olurdu.
Freud ve Adler'ın içinde olduğu bir filmde bu kadar bireysellikten çok fikirlerin dalaşını görmek daha iyi olurdu.
A Dangerous Method... En sevdiğim yönetmenlerden birisi olan David Cronenberg'in en çok beklediğim filminin, en çok hayal kırıklığına uğradığım 2. film olması tuhaf bir ironi oldu benim için... Özellikle Cronenberg, Trier ve Nuri Bile Ceylan son filmlerinde sinemaları adına büyük bir değişim geçirdiler. Trier ve Nuri Bilge bu sinemasal dönüşümü kanımca başarıyla gerçekleştirirken,
Cronenberg sınıfta kalmış gibi duruyor. Tamamen replik üzerine kurulu bir film olan ve sinematografik özellik pek aranmaması gereken bir film olan A Dangerous Method, Cronenberg'in en basit, en sade ve düz filmi. Belki de bu özelliklere sahip tek filmi!? Açıkçası senaryoyu çok güçlü bulamadım ve bunun temel sebebi inandırıcılık sorunları yaşamam oldu. 12 Angry Men'i ele alalım. Sinemasallaştırılması ve inandırıcılık sağlanması en zor filmlerden biridir. Çünkü 11 farklı karar veren insanın 11'inin birden karşıt düşünceye geçmesini saniye saniye, hem mimiklerle ... Devamı
Cronenberg sınıfta kalmış gibi duruyor. Tamamen replik üzerine kurulu bir film olan ve sinematografik özellik pek aranmaması gereken bir film olan A Dangerous Method, Cronenberg'in en basit, en sade ve düz filmi. Belki de bu özelliklere sahip tek filmi!? Açıkçası senaryoyu çok güçlü bulamadım ve bunun temel sebebi inandırıcılık sorunları yaşamam oldu. 12 Angry Men'i ele alalım. Sinemasallaştırılması ve inandırıcılık sağlanması en zor filmlerden biridir. Çünkü 11 farklı karar veren insanın 11'inin birden karşıt düşünceye geçmesini saniye saniye, hem mimiklerle ... Devamı
A Dangerous Method... En sevdiğim yönetmenlerden birisi olan David Cronenberg'in en çok beklediğim filminin, en çok hayal kırıklığına uğradığım 2. film olması tuhaf bir ironi oldu benim için... Özellikle Cronenberg, Trier ve Nuri Bile Ceylan son filmlerinde sinemaları adına büyük bir değişim geçirdiler. Trier ve Nuri Bilge bu sinemasal dönüşümü kanımca başarıyla gerçekleştirirken,
Cronenberg sınıfta kalmış gibi duruyor. Tamamen replik üzerine kurulu bir film olan ve sinematografik özellik pek aranmaması gereken bir film olan A Dangerous Method, Cronenberg'in en basit, en sade ve düz filmi. Belki de bu özelliklere sahip tek filmi!? Açıkçası senaryoyu çok güçlü bulamadım ve bunun temel sebebi inandırıcılık sorunları yaşamam oldu. 12 Angry Men'i ele alalım. Sinemasallaştırılması ve inandırıcılık sağlanması en zor filmlerden biridir. Çünkü 11 farklı karar veren insanın 11'inin birden karşıt düşünceye geçmesini saniye saniye, hem mimiklerle, hem tezlerle, yedire yedire, işleye işleye inandırılması gerekir ve bunda da oldukça başarılı olmuştur. Fakat A Dangerous MEthod bu konuda o kadar yavan kalıyor ki... Bir fikrin değişmesi kadar zor birşey yoktur bu dünyada. Fakat Carl Jung gibi bir adam sadece 2 cümleyle ve 1-2 saatlik sohbette yaşam biçimi olarak o ana kadar benimsediği fikrin, tam tersinin önemli bir temsilcisi haline gelebiliyor. Ve bu kanımca filmin en basit ve sorumsuzca yanı oluyor. Keira Knightley sürekli öne çıkan çenesiyle o kadar dengesiz bir oyun sergiliyor ki, performansının iyi mi kötü mü olduğuna bir türlü karar veremiyorsunuz. Vincent Cassell'ı filmden çıkarınca ise filmin birşey kaybedeceğini zannetmiyorum. Çok zorlama yazılmış bir karakterdi ve 10 dk oynadı çekti gitti. Viggo Mortensen ve Michael Fassbender'ın performansları iyi olsa da, senaryo ve alan dar olunca ve Cronenberg hiçbir çılgınlık ya da hep beklediğimiz bomba gibi bir adım! gerçekleştirmeyip düz bir zeminde devam edince onların da pek yapabilecekleri birşey kalmıyor açıkçası...
Cronenberg sınıfta kalmış gibi duruyor. Tamamen replik üzerine kurulu bir film olan ve sinematografik özellik pek aranmaması gereken bir film olan A Dangerous Method, Cronenberg'in en basit, en sade ve düz filmi. Belki de bu özelliklere sahip tek filmi!? Açıkçası senaryoyu çok güçlü bulamadım ve bunun temel sebebi inandırıcılık sorunları yaşamam oldu. 12 Angry Men'i ele alalım. Sinemasallaştırılması ve inandırıcılık sağlanması en zor filmlerden biridir. Çünkü 11 farklı karar veren insanın 11'inin birden karşıt düşünceye geçmesini saniye saniye, hem mimiklerle, hem tezlerle, yedire yedire, işleye işleye inandırılması gerekir ve bunda da oldukça başarılı olmuştur. Fakat A Dangerous MEthod bu konuda o kadar yavan kalıyor ki... Bir fikrin değişmesi kadar zor birşey yoktur bu dünyada. Fakat Carl Jung gibi bir adam sadece 2 cümleyle ve 1-2 saatlik sohbette yaşam biçimi olarak o ana kadar benimsediği fikrin, tam tersinin önemli bir temsilcisi haline gelebiliyor. Ve bu kanımca filmin en basit ve sorumsuzca yanı oluyor. Keira Knightley sürekli öne çıkan çenesiyle o kadar dengesiz bir oyun sergiliyor ki, performansının iyi mi kötü mü olduğuna bir türlü karar veremiyorsunuz. Vincent Cassell'ı filmden çıkarınca ise filmin birşey kaybedeceğini zannetmiyorum. Çok zorlama yazılmış bir karakterdi ve 10 dk oynadı çekti gitti. Viggo Mortensen ve Michael Fassbender'ın performansları iyi olsa da, senaryo ve alan dar olunca ve Cronenberg hiçbir çılgınlık ya da hep beklediğimiz bomba gibi bir adım! gerçekleştirmeyip düz bir zeminde devam edince onların da pek yapabilecekleri birşey kalmıyor açıkçası...
Sabina Spielrein'ın hayatını anlatan başka bir film daha vardı sanırım. Bazı sahnelerde passolini aklıma gelmedi değil nede olsa işin içindefreud var
Alışageldik bi David Cronenberg filmi değil. Daha çok psikoanalizin kuruluş yıllarında Carl Jung,Sabina Spielrein veFreaud arasındaki ilişkileri anlatan belgesel ayarında.
Hayal kırıklığı yaratabilir ya da psikoloji özel ilgi alanınız ise çok beğeninizi kazanabilir.
Sinema adına ne yapılması gerekiyorsa yapmışCronenberg ama sonuçta öyküsünden dolayı kısır bi film.
Konunun meraklısına tavsiye edilir.
Hayal kırıklığı yaratabilir ya da psikoloji özel ilgi alanınız ise çok beğeninizi kazanabilir.
Sinema adına ne yapılması gerekiyorsa yapmışCronenberg ama sonuçta öyküsünden dolayı kısır bi film.
Konunun meraklısına tavsiye edilir.
David Cronenberg'in "et", "kan" ve "teknolojinin insan vücuduyla metamorfozu" formülündeki fantastik-bilimkurgu-gerilim türü eski filmlerini özlemeyen yoktur sanırım. 2005 yılında "Şiddetin Tarihçesi" ile başlayıp "Şark Vaatleri" ile devam eden yeni bir sürece girdi yönetmen. Bu 3 formülden 3.sünü sisteminden çıkarıp "et" ve "kan" formülüyle devam ederek daha realistik fakat eskisi kadar cesur, sert ve şoke edici filmlere imza attığı bir dönem getirdi. Fakat "A Dangerous Method" Cronenberg için büyük bir kariyer hatası oldu belki de. Sigmund Freud ve Carl Jung ile ilgili bir filmin Cronenberg dokunuşuyla nasıl olacağı düşüncesi fragmanıyla bile tüyleri diken diken etmişti. Fakat filmde görünenler büyük bir hayal kırıklığıydı. Görsel olarak dönemini fotoğraflandırmada yetersiz kalan, fragmanının 10'da 1'i kadar cesur olamayan, psikanalizi birkaç kitabi diyalogla basite indirgeyip olabildiğine yüzeysel işleyen, Cronenberg dokunuşunu birka
... Devamı
David Cronenberg'in "et", "kan" ve "teknolojinin insan vücuduyla metamorfozu" formülündeki fantastik-bilimkurgu-gerilim türü eski filmlerini özlemeyen yoktur sanırım. 2005 yılında "Şiddetin Tarihçesi" ile başlayıp "Şark Vaatleri" ile devam eden yeni bir sürece girdi yönetmen. Bu 3 formülden 3.sünü sisteminden çıkarıp "et" ve "kan" formülüyle devam ederek daha realistik fakat eskisi kadar cesur, sert ve şoke edici filmlere imza attığı bir dönem getirdi. Fakat "A Dangerous Method" Cronenberg için büyük bir kariyer hatası oldu belki de. Sigmund Freud ve Carl Jung ile ilgili bir filmin Cronenberg dokunuşuyla nasıl olacağı düşüncesi fragmanıyla bile tüyleri diken diken etmişti. Fakat filmde görünenler büyük bir hayal kırıklığıydı. Görsel olarak dönemini fotoğraflandırmada yetersiz kalan, fragmanının 10'da 1'i kadar cesur olamayan, psikanalizi birkaç kitabi diyalogla basite indirgeyip olabildiğine yüzeysel işleyen, Cronenberg dokunuşunu birkaç ufak sahne dışında hiç hissetmediğimiz bir film A Dangerous Method. Cronenberg de bu hatasını anlamış olmalı ki, yeni filmi Cosmopolis'in fragmanından anladığımız kadarıyla "et", "kan" ve "teknolojinin insan vücuduyla metamorfozu" formüllü eski fantastik-bilimkurgu-gerilim türündeki filmlerine geri dönmeyi amaçlıyor.
Açıkcası filmi pek beğenmedim. Belki beklentilerimi yüksek tuttuğum içinde olabilir, zira sağlam bir film bekliyordum, ama olmamış. Oyunculuklara bir lafım yok. Özelliklede Keira mükemmeldi.Yönetmen, filmin başlarında verdiği havayı devam ettirememiş ve film sıkıcı olmuş en azından benim için...
Yönetmenin önceki birkaç çalışması ilgimi çeken filmler olduğundan haliyle bunu da seyretmek istedim.
Yalnız bu sefer çıtayı düşürmüş gibi geldi.
Cinsel dürtüleri ele alan Psikiyatrik Dramaodaklı filmi biraz yüzeysel kalmış kanımca.
Madem bu tarz bir konu sinemaya uyarlanıyorsa daha cüretkar ve etkin bir işleniş bekledim açıkçası, hele ki David Cronenberg'den.
Hemen hemen hiç bir olayın gerçekleşmediği, sürekli diyaloglarla bezeli filmi;
yapısına da uygun olarak durağan şekilde akıyor ama bunaltmıyor.
Psikanalizin doğuşunu izlemek yer yer keyifli gelse de;
bu filmi ileride bir kez daha seyretmek ister miyim? Hiç sanmıyorum.
Sigmund Freud, psikoloji gibi alanlara ilgi duyanlar için uygun bir seçim olabilir.
5 - 6 / 10
Yalnız bu sefer çıtayı düşürmüş gibi geldi.
Cinsel dürtüleri ele alan Psikiyatrik Dramaodaklı filmi biraz yüzeysel kalmış kanımca.
Madem bu tarz bir konu sinemaya uyarlanıyorsa daha cüretkar ve etkin bir işleniş bekledim açıkçası, hele ki David Cronenberg'den.
Hemen hemen hiç bir olayın gerçekleşmediği, sürekli diyaloglarla bezeli filmi;
yapısına da uygun olarak durağan şekilde akıyor ama bunaltmıyor.
Psikanalizin doğuşunu izlemek yer yer keyifli gelse de;
bu filmi ileride bir kez daha seyretmek ister miyim? Hiç sanmıyorum.
Sigmund Freud, psikoloji gibi alanlara ilgi duyanlar için uygun bir seçim olabilir.
5 - 6 / 10
"A Dangerous Method, yönetmen David Cronenbergin 2000lerdeki diğer işlerinin yanında belki biraz ham kalan, belki olması gerekenden daha geveze, fakat buna rağmen işleyen, tahrik edici bir film."
Devamı ve filmin Freudyen bir analizi için;
http://herseydenanlayanadam.blogspot.com/2011/10/filmekimi-2011-dangerous-method_16.html
Bu arada filmin Türkiye'deki gösterim tarihi 17 Şubat 2012, yok artık demek istiyorum...
Devamı ve filmin Freudyen bir analizi için;
http://herseydenanlayanadam.blogspot.com/2011/10/filmekimi-2011-dangerous-method_16.html
Bu arada filmin Türkiye'deki gösterim tarihi 17 Şubat 2012, yok artık demek istiyorum...
Tehlikeli İlişki filmine Benzer Film ekliyorsun.
Tehlikeli İlişki filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Tehlikeli İlişki filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL