9 yıl önce
Örgüt filmine yorum yazdı:
Nvllivs in Verba.
La Commune (Paris, 1871) filmine yorum yazdı:
Komünü izlemiyor, yaşıyorsunuz. Replikler ise kitap okurken altını çizip not aldığınız cümleler tadında.
Aynı zamanda sadece 1871 paris komününe değil, o zaman dilimi ve mekanı içinde oyuncuların doğaçlama bir şekilde günümüz dünyası hakkında fikirlerine de tanık olabileceğiniz bir başyapıt.
Beyaz Tanrı filmine yorum yazdı:
Biz beyaz tanrılar, yani gücü elinde tutanlar, bizden olmayan bütün ötekilere tasmalarını takıp sindirme, sömürme, sesini çıkartma başarısını gösterenlerin başını ezme, susturmaya çalışma, işkence etme, istemediğiniz şartlarda sizi köle gibi çalıştırıp emeğinizden cebimizi doldurma ve hatta sizleri öldürme gibi haklara sonuna kadar sahibiz. Siz ise, bu insanlık dışı davranışlarımız sonucu sokaklarda hakkını arama, isyan etme, toplanıp birlik olma, sesinizi duyurma gibi haklara pek tabii sahipsiniz. Hatta bu mide bulandırıcı davranışlarımızı izlerken bize kızacak, ötekilere üzülecek ve onlardan taraf olacak çok kişi olduğunun da farkındayız. Ama şunu unutmamalısınız ki siz ötekiler en nihayetinde biz beyaz tanrıların önünde diz çökmeye mecbur kalacaksınız çünkü sizleri dizginlemek için kullanabileceğimiz bir çok yöntem var. Olmadı müziğin evrenselliğini kullanıp tasmalarınızı takarız.
Filmde yer alan bu düşünceler aşırı rahatsız edici ama bu düşünceyi öven, filme ismini veren beyaz tan ... DevamıBiz beyaz tanrılar, yani gücü elinde tutanlar, bizden olmayan bütün ötekilere tasmalarını takıp sindirme, sömürme, sesini çıkartma başarısını gösterenlerin başını ezme, susturmaya çalışma, işkence etme, istemediğiniz şartlarda sizi köle gibi çalıştırıp emeğinizden cebimizi doldurma ve hatta sizleri öldürme gibi haklara sonuna kadar sahibiz. Siz ise, bu insanlık dışı davranışlarımız sonucu sokaklarda hakkını arama, isyan etme, toplanıp birlik olma, sesinizi duyurma gibi haklara pek tabii sahipsiniz. Hatta bu mide bulandırıcı davranışlarımızı izlerken bize kızacak, ötekilere üzülecek ve onlardan taraf olacak çok kişi olduğunun da farkındayız. Ama şunu unutmamalısınız ki siz ötekiler en nihayetinde biz beyaz tanrıların önünde diz çökmeye mecbur kalacaksınız çünkü sizleri dizginlemek için kullanabileceğimiz bir çok yöntem var. Olmadı müziğin evrenselliğini kullanıp tasmalarınızı takarız.
Filmde yer alan bu düşünceler aşırı rahatsız edici ama bu düşünceyi öven, filme ismini veren beyaz tanrıyı yermesini beklerken tam tersine onu yücelten bu filmin bu kadar sevilmiş olması ise emin olun daha da rahatsız edici.
The Trotsky filmine yorum yazdı:
Son derece keyifli ve özgün bir senaryoya sahip film. Politik filmlerde mizahla anlatım fazla yok. Ve bu şekilde mizahla birlikte mesajlar vermeye çalışan filmlere denk geldiğimizde ise yüzümüzde tebessümle izliyoruz. Ne de olsa gülmek devrimci bir eylemdir.
Leon müdürü esir almışken, artık uyanan gençlerin sokak köşelerinden gruplar halinde gelmeye başladığı sahnede "ellerinde pankartlar gidiyor bu çocuklar" ezgisini mırıldandım gözlerim dolu bir şekilde.
Madımak: Carina'nın Günlüğü filmine yorum yazdı:
Üzerinden 22 yıl geçmiş, katillerin yargılanmak yerine zaman aşımıyla hayatlarına devam ettiği Sivas Katliamı ile ilgili belgesel, tiyatro oyunu ve film sayısı ne yazık ki çok az. Hatta bu yapım katliam ile ilgili çekilen tek film şu an için. O yüzden bu yaşanan insanlık suçunu anlatabilme uğraşına girmiş kişilerin emeğine saygımdan dolayı olumsuz yorum yapmak istemem ki yönetmen / senarist Ulaş Bahadır karşılaştıkları baskılar yüzünden ellerinden bu kadar geldiğini ama ilerde daha iyilerini yapan kişilerin olacağını söyledi.
Filmde eksik, yanlış bulduğum yerler var ama ne olursa olsun merdivende oturan üç şairden biri olan Uğur Kaynar'ın çıkarılarak yerine Hasret Gültekin'in konulmasını ne yazık ki anlayamayacağım.
Körlük filmine yorum yazdı:
Aynı zaman diliminde yaşayabildiğim için büyük mutluluk duyduğum, bana göre gelmiş geçmiş en büyük yazar, kelimelerin efendisi, edebiyat tanrısı Jose Saramago’nun kendine has dil bilgisi kuralıyla yazdığı cümlelerde işlenen politik içerik malesef filme yansıtılamamış. Bu yüzdendir ki kitabın seviyesinin fazlasıyla gerisinde kalmış film.
Belki taraflı bir yorum olacak ama hangi Saramago romanı beyazperdeye aktarılsa hep eksik kalacak gibi.
Saramago’ya ve yönetmenle filmi izledikten sonra akan gözyaşlarına http://www.youtube.com/watch?v=7XzBkM_LdAk olan saygımdan izledim.
Yersiz Yurtsuz filmine yorum yazdı:
Çantamı sırtıma alıp düşmek istiyorum yollara diyen insanlarla dolu etrafım. Cesaret edebileni görmedim filmdeki gibi. Bir tane arkadaşım var otostopçu o da biriktirdiği parasıyla bir şeyler yapıyor ülke sınırları içinde, uluslararası gezmek için planları var ama para biriktiriyor hala. Sosyal medyadan imrenerek takip ettiğim gezginler var bir de. Onların da belli birikimleri var ya da takipçileri para yolluyor. Sonuç olarak hepsinin ihtiyacı öncelikle para çünkü hepsi ne kadar özgür olmaya çalışsa da sistemin işleyen çarkının köleleri, Mona’nın aksine. Hemen şu özlü söz geliyor aklıma; "Ancak her şeyini kaybettikten sonra gerçekten özgür olabilirsin." Mona için bizlerin vazgeçemediği paranın bir anlamı kalmamıştı artık ve fazlasıyla her şeyini kaybetmiş gibiydi ki bu kadar özgürdü.
Sophie'nin Seçimi filmine yorum yazdı:
Yaşam bize Sophie’ninki kadar ciddi bir seçim yaptırmak durumunda bırakmaz umarım.
Kalemlerin Gecesi filmine yorum yazdı:
Arjantin'deki Erdal Eren'lerin filmi.
"büyü de baban sana
büyü de büyü
baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar
zindanlar alacak
büyü de baban sana
büyü de büyü
büyüyüp de on yedine geldiğine baban sana
idamlar alacak"
İzlerken bir kez daha görüyoruz ki nerede olursa olsun devlet aynı devlet, polis aynı polis. Yasal mermiyle öldürülen insanların isimleri ve davaya adı karışan kişilerin yargılanması (ancak hiçbiri örgütle ilgili olarak ceza almıyor) dışında bize benzerlikleri çok.
Düşük imdb puanı yanıltmamalı, işleyiş tarzı gayet başarılı olmuş bir film.