F
9 yıl önce
Öteki filmine yorum yazdı:
The Frame filmine yorum yazdı:
Jamin Winans çok güzel bir adam. İlk olarak Spin adlı kısa filmini internette denk gelip izlemiştim. O zamanlar filmin ona ait olduğunu bilmiyordum tabii ki. Kendisiyle tanışmam Ink ile oldu diyebilirim. Ki kendisi iyi kötü savaşını ne ünlü bir oyuncu, ne de efekt kulanarak çok güzel anlatmıştır. Bu filmini de heyecanla bekliyorum ve biraz destek olunsa çok çok daha ses getirecek işler yapabileceğine inanıyorum.
Ayrıca filmin yapımcısı da olan eşi Kiowa Winans ile beraberhttp://double-edge-films.myshopify.com/adresinden film DVD'lerini, internet satışını falan yapıyorlar. Altyazısız izleyecek olan arkadaşlara duyurulur.
Bir de rica ediyorum filmdeki +18 uyarısını kaldırın. Geri bildirim de yaptım ama düzelmedi hala.
Başka Söze Gerek Yok filmine yorum yazdı:
Geçen seneki Filmekimi'nde niyetlenip bir türlü izleyememiştim. (Ya bilet bulamamıştım ya da bileti almama rağmen gidememiştim tam hatırlamıyorum.) Şimdi ise Seinfeld ve Sopranos'u paralel olarak izlediğim ve yarıladığım bir dönemde izleyebildim. Bu nedenle ayrı da bir yeri var.James Gandolfini kafamda hep Tony Soprano olarak dönse de filmdeki karakter de bir şekilde oturdu ve izlettirdi kendisini.Julia Louis-Dreyfus'u izlemek ise daha zordu diyebilirim. Dile kolay Seinfeld başlayalı 25 sene olmuş. Oradaki Elaine karakter hem yaştan hem de karakterden dolayı biraz fazla hiperaktif, özellikle "Get out of here" tepkilerini düşününce bu filmdeki haline alışmak zor oldu diyebilirim. Ama bu yine de kötü oynadığı anlamına gelmiyor, -ki gayet başarılıydı kendisi- sadece ben alışamadım diyeyim.
Filme gelirsek; özellikle çevremizdekilerin sevdiğimiz biri hakkındaki düşüncelerinin bizi nasıl etkilediği, aynı şeyleri nasıl farlı farklı gördüğümüzü çok da güzel anlatmıştır. Oyuncuların kalitesi v ... DevamıGeçen seneki Filmekimi'nde niyetlenip bir türlü izleyememiştim. (Ya bilet bulamamıştım ya da bileti almama rağmen gidememiştim tam hatırlamıyorum.) Şimdi ise Seinfeld ve Sopranos'u paralel olarak izlediğim ve yarıladığım bir dönemde izleyebildim. Bu nedenle ayrı da bir yeri var.James Gandolfini kafamda hep Tony Soprano olarak dönse de filmdeki karakter de bir şekilde oturdu ve izlettirdi kendisini.Julia Louis-Dreyfus'u izlemek ise daha zordu diyebilirim. Dile kolay Seinfeld başlayalı 25 sene olmuş. Oradaki Elaine karakter hem yaştan hem de karakterden dolayı biraz fazla hiperaktif, özellikle "Get out of here" tepkilerini düşününce bu filmdeki haline alışmak zor oldu diyebilirim. Ama bu yine de kötü oynadığı anlamına gelmiyor, -ki gayet başarılıydı kendisi- sadece ben alışamadım diyeyim.
Filme gelirsek; özellikle çevremizdekilerin sevdiğimiz biri hakkındaki düşüncelerinin bizi nasıl etkilediği, aynı şeyleri nasıl farlı farklı gördüğümüzü çok da güzel anlatmıştır. Oyuncuların kalitesi ve hiç sıkmadan izletmesini de düşünürsek çerezlikten daha üst seviyede gayet güzel bir film diyebiliriz.
Gökten Bir Uydu Düştü filmine yorum yazdı:
2 ya da 3 sene önceki Filmekimi'nde izlemiştim. Gayet eğlenceli, güzel bir filmdi diye hatırlıyorum. 6,4 biraz düşük bir puan gibi geldi bana.
Sen Şarkılarını Söyle filmine yorum yazdı:
Hiç bitmesin diyebileceğiniz filmlerden biri. Oyunculuklar, senaryo hepsi bir harika. Coen Kardeşler yine kendilerine has espri anlayışlarıyla filmin komedi tarafını da zenginleştirmişler. Ama hepsinden öte müziklerinçok çok iyi olduğunu söylemek gerek. Ve tabi ki Oscar Isaac'in sesi resmen bir harika. En yakın zamanda bir albüm çıkarması gerek.
Sevmek Gibi filmine yorum yazdı:
Tam bir hayal kırıklığı. Yönetmen, filmi sanki ’Japonya’ya gitti de film çekmedi dedirtmem.’ kafasıyla çekmiş gibi. Yani o kadar boş bir film ki aldığı puanın tamamı yönetmenin adına verilmiş diyebilirim.
He çok çok kötü mü? Hayır. Ama filmde, şunun için izleyebilirsin denilebilecek bir şey ya da çok güzel diyebileceğiniz bir iki diyalog dahi yok. Kamerayı sabitle, karakterleri ağır ağır konuştur, herhangi bir dizinin herhangi bir on dakikasında olabilecek diyalogları bir saate yay, al sana film. Zamanınızı değerlendirmek için etrafta izlenebilecek yeterince İran ve Japon sineması filmleri var. Vaktinizi bununla harcamaya değmez.
Bir de ekleyeyim; Filmekimi kapsamında gidip de pişman olduğum tek filmdir kendisi. Bu filme gitmek için aynı seanstaki No’ya gitmemiştim. Şimdi bin pişmanım. Ayrıca Beasts of the Southern Wild gibi bir şaheserden sonra bünyeye hiç iyi gelmiyor, onu da belirteyim.
Not: Şu eksi veren arkadaşlardan, en azından birisi bu filmde benim göremediğim şeyi söyleyebi ... DevamıTam bir hayal kırıklığı. Yönetmen, filmi sanki ’Japonya’ya gitti de film çekmedi dedirtmem.’ kafasıyla çekmiş gibi. Yani o kadar boş bir film ki aldığı puanın tamamı yönetmenin adına verilmiş diyebilirim.
He çok çok kötü mü? Hayır. Ama filmde, şunun için izleyebilirsin denilebilecek bir şey ya da çok güzel diyebileceğiniz bir iki diyalog dahi yok. Kamerayı sabitle, karakterleri ağır ağır konuştur, herhangi bir dizinin herhangi bir on dakikasında olabilecek diyalogları bir saate yay, al sana film. Zamanınızı değerlendirmek için etrafta izlenebilecek yeterince İran ve Japon sineması filmleri var. Vaktinizi bununla harcamaya değmez.
Bir de ekleyeyim; Filmekimi kapsamında gidip de pişman olduğum tek filmdir kendisi. Bu filme gitmek için aynı seanstaki No’ya gitmemiştim. Şimdi bin pişmanım. Ayrıca Beasts of the Southern Wild gibi bir şaheserden sonra bünyeye hiç iyi gelmiyor, onu da belirteyim.
Not: Şu eksi veren arkadaşlardan, en azından birisi bu filmde benim göremediğim şeyi söyleyebilir mi? Hayır eksiler dize kadar gidebilir umurumda değil, ama benim anlayamadığım şey ne, onu merak ettim. Film şaheser de ben mi göremedim? Bir adam sadece iyi yönetmen diye, bomboş çektiği bir filme eleştiri getirilemeyecek mi? Yönetmenin ismine güvenip filme gidiyorsunuz. Ama size verilen tek şey; bomboş bir hikayeden, dümdüz bir film çekmek oluyor. Hani yaratıcılık, hani hayal gücü? Hadi bunlar olmadı, hani artı puan verebilecek herhangi bir özellik?
Düşler Diyarı filmine yorum yazdı:
Çocuk oyuncusu, müzikleri ve görüntüleriyle tam bir görsel şölen. Hiçbiri olmasa da en iyi sinematografi dalında ödüller alacağını düşünüyorum. Kesinlikle izlenilmesi gereken, bir isyanın ve varoluş mücadelesinin filmi.
Çıplak filmine yorum yazdı:
Müziği inanılmaz derecede güzel. Bunun yanında diyaloglar da enfes. David Thewlis'in oyunculuğu hakkında ayrıca bir şey demeye gerek yok zaten; tek kelimeyle mükemmel.
Tanrı Amerika'yı Korusun filmine yorum yazdı:
Bolca eleştirel, hayli sert, ama gayet güzel ve biraz da komik bir film. Müzikleri de harika üstelik. İzlemek için tüm malzemeler hazır.
Darker Than Black dizisine yorum yazdı:
Çok güzel bir hikaye ne kadar kötü işlenebilir? İşte bunun cevabı bu animede. Kesinlikle kötü değil, senaryo falan gayet güzel ve muhtemelen Heroes'a da esin kaynağı olmuş bir dizi. Ama buna rağmen o kadar kötü işlenmiş ki... Ya da karanlık bir hava verilecek diye o kadar sıkıcı bir hale getirilmiş ki, senaryoyu beğenseniz, merak etseniz dahi devamını getirmekte zorlanıyorsunuz.
Kısaca; güzel, özgün bir senaryo ama daha yetenekli birinin elinde daha da güzel bir hale gelebilir ve belki de kült olabilirdi.
Bir de film, Kieslowski'nin Renk Üçlemesi'nden ya da Dekalog'tan esinlenmiş olabilir. Ancak Simon ve James'in arasındaki durum tamamen Dostoyevski'nin eseri. Çoğu yönetmenin üzerinde kendisinden bir iki kuşak öndeki yönetmenlerin etkisini görmek mümkündür. Böyle bir şey olabilir. Ama ben yine de İngiliz absürdlüğünün kıyılarında dolaşan Richard Ayoade ile Kieslowski'yi pek de eşleştiremiyorum kafamda.