10 yıl önce
7.2
141 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.5 (52.998 OY)
KONUSU
Simon çekingen bir adamdır; farklı bir dünyada insanlardan uzak yaşamaktadır. İş yerinde küçümsenir, annesi tarafından hor görülür ve hayallerinin kadını tarafından görmezden gelinir. Yeni bir çalışanın gelmesiyle denge kurulacak gibi görünür. James hem Simonın tip olarak aynısıdır hem de karakter o
... Devamı
Simon çekingen bir adamdır; farklı bir dünyada insanlardan uzak yaşamaktadır. İş yerinde küçümsenir, annesi tarafından hor görülür ve hayallerinin kadını tarafından görmezden gelinir. Yeni bir çalışanın gelmesiyle denge kurulacak gibi görünür. James hem Simonın tip olarak aynısıdır hem de karakter olarak tam tersidir; kendine güvenli, karizmatik bir adamdır. Simon Jamesin yavaş yavaş tüm hayatını çaldığını fark edecektir.
-
Richard Ayoade
Yönetmen
-
Avi Korine
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Simon Jame...
Hannah
Mr. Papado...
Melanie
Harris
The Colonel
Kiki
Simon's Mo...
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Delicatessen’den sepyayı çıkarın, işte öyle distopik bir atmosfer yaratmış Richard Ayoade. Yönetmen, Submarine’den sonra ikinci bir edebiyat uyarlamasını da başarıyla tamamlamış. Görüntü yönetimi ve müzik seçimleri muazzamdı. Jesse Eisenberg ise ’’sen neymişsin be abi’’ dedirtti. Canlandırdığı iki karakterin de duygu durumunu müthiş bir şekilde yansıtan oyuncu alkışı hakediyor.
Mükemmel bi' film. Puanının bu kadar düşük olması herkese hitap etmemesinden olsa gerek.
Dosto'nun kitabından uyarlama bi' film ve oyuncular çok iyi oynamış. Hele başroldeki arkadaş çok çok iyiydi.
Müzikler bi' harika dostum.
Dosto'nun kitabından uyarlama bi' film ve oyuncular çok iyi oynamış. Hele başroldeki arkadaş çok çok iyiydi.
Müzikler bi' harika dostum.
film görsellikten, kurguya, kurgudan senaryoya kadar gayet güzel.
insan filmi izlerken akıl yürütmeden edemiyor, film bittikten hemen sonra bu filmin kesin kitabı vardır yoksa bu kadar derin bir film yazacak film senaristi kim acaba diye imdb'ye koştum. yanılmamışım dostoyevski'den alıntıymış.
cok güzeldi, 1 bucuk saatin nasıl bittiğini anlamadım bile.
insan filmi izlerken akıl yürütmeden edemiyor, film bittikten hemen sonra bu filmin kesin kitabı vardır yoksa bu kadar derin bir film yazacak film senaristi kim acaba diye imdb'ye koştum. yanılmamışım dostoyevski'den alıntıymış.
cok güzeldi, 1 bucuk saatin nasıl bittiğini anlamadım bile.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Film hakkında hiçbir bilgim ve dostoyovskiden esinlenildiğini bilmeden izledim.
basit bir hollywod klon filmi zannederek başladım.
Filmin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum, böyle bir eseri, nasıl oldu da kaçırmışım.
distopyaları çok severim, bu film için distopya denilemez elbet, sanırım distopik bir evrende geçen psikolojik bir drama iyi bir tabir olabilir.
çekimleri, yarattığı atmosfer, oyunculuklar ve müzik mükemmele yakın. kesinlikle tavsiye edeceğim bir film, tabii ki sıradan film izleyicileri hariç.
bunu çeken kişi ve cumali ceberi çeken kişinin (izlememiş olsam dahi aşağılayabilirim.) meslek hanesinde "yönetmen" yazması ne kadar dramatik.
basit bir hollywod klon filmi zannederek başladım.
Filmin bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum, böyle bir eseri, nasıl oldu da kaçırmışım.
distopyaları çok severim, bu film için distopya denilemez elbet, sanırım distopik bir evrende geçen psikolojik bir drama iyi bir tabir olabilir.
çekimleri, yarattığı atmosfer, oyunculuklar ve müzik mükemmele yakın. kesinlikle tavsiye edeceğim bir film, tabii ki sıradan film izleyicileri hariç.
bunu çeken kişi ve cumali ceberi çeken kişinin (izlememiş olsam dahi aşağılayabilirim.) meslek hanesinde "yönetmen" yazması ne kadar dramatik.
Su gibi akıp gitti. Kaotik senaryoları seviyorsanız kesinlikle izlemelisiniz.
25 güneş yılı ama kafası kimbilir kaç Dostoyevski'nin bu kitabı yazdığında... Black swan, the red shoes gibi filmlerin sonunda "Dostoyevski ye teşekkürler" yazılmadığı için olsa gerek, yönetmen bu filmi aynı adla perdeye taşımış. Kitabı efsanedir, filmi de güzel olmuş. Ayrıca müzik seçimleri ve sahneler de ayrı bir leziz, cidden keyifliydi ve bir o kadar depresif, bak işte ikisi bir arada da güzel duruyormuş
Dostoyevski'nin ne kadar çağları aşan bir yazar olduğunu anlamak için güzel fil , yönetmenin kendi kattığı şeyler elbet çok fazla ama Dostoyevski olmasaydı çıkar Mıydı bu film ?
Filmin genelini beğenmediğiniz diyelim. İntihar sahneleri bile ilgi çekici değil miydi? Bence öyle.
Karışık.
Dostoyevsky deyince zaten akla hep karışıklıklar geliyor. Bunalım edebiyatı klasiklerine girecek bir kurgu var karşımızda. Öteki filmi de bu yazarın fikirlerini yönetmenin gözünden bizlere yansıtıyor. Aslında karşık bir senaryo gibi gözükse de olay basit. Psikolojik bunalımda bir adam ve kendi içinde savaşı. İd ve superego arasındaki savaş da diyebiliriz. Tabi bu benim çıkarırım olmayadabilir. Bir kişi isterse her şeye dönüşebilir. Bunun getirisi her ne kadar sosyal kültürel ve ekonomik sebeplere dayansa da insan olmak insana bağlı bir nevi. İçinde saklı gizem filmi izletse de bazen sıkılmıyorsunuz diyemem. Jesse Eisenberg'in oyunculuğunu pek beğenmiyorum zaten. Her filmde aynı mimik hareketleri beni kendinden soğutuyor ha bu onun çok da umurunda ama işte sevmiyorum. Film izlenmeye değer dursa da izlerken anlık zaman yanılmasına göre beğenip beğenmeyebilirsiniz.
İyi seyirler.
P: 6
Dostoyevsky deyince zaten akla hep karışıklıklar geliyor. Bunalım edebiyatı klasiklerine girecek bir kurgu var karşımızda. Öteki filmi de bu yazarın fikirlerini yönetmenin gözünden bizlere yansıtıyor. Aslında karşık bir senaryo gibi gözükse de olay basit. Psikolojik bunalımda bir adam ve kendi içinde savaşı. İd ve superego arasındaki savaş da diyebiliriz. Tabi bu benim çıkarırım olmayadabilir. Bir kişi isterse her şeye dönüşebilir. Bunun getirisi her ne kadar sosyal kültürel ve ekonomik sebeplere dayansa da insan olmak insana bağlı bir nevi. İçinde saklı gizem filmi izletse de bazen sıkılmıyorsunuz diyemem. Jesse Eisenberg'in oyunculuğunu pek beğenmiyorum zaten. Her filmde aynı mimik hareketleri beni kendinden soğutuyor ha bu onun çok da umurunda ama işte sevmiyorum. Film izlenmeye değer dursa da izlerken anlık zaman yanılmasına göre beğenip beğenmeyebilirsiniz.
İyi seyirler.
P: 6
>> Dikkat ağır psikoloji; ve derin derin bir kaç şey içeriyor... kapasiteniz doğrultusunda hareket edip izlemelisiniz... yoksa yan etkileri olabilir.... kusursuz... başarılı kusursuz ve etkileyici olmuş....
tam kıvamında; biraz sarsıcı hepsi bu ........ >>>
tam kıvamında; biraz sarsıcı hepsi bu ........ >>>
Gayet güzel, olmuş bir film. Dostoyevski'nin zaten yeterince enteresan olan romanının daha absürd bir evrende üstüne daha fazla enteresanlık katılarak sinemaya uyarlanmış hali. Bu nedenle de tam olarak özgün diyemeyiz. Ama gayet özgün bir uyarlama demek doğru olur diye düşünüyorum.
Bir de film, Kieslowski'nin Renk Üçlemesi'nden ya da Dekalog'tan esinlenmiş olabilir. Ancak Simon ve James'in arasındaki durum tamamen Dostoyevski'nin eseri. Çoğu yönetmenin üzerinde kendisinden bir iki kuşak öndeki yönetmenlerin etkisini görmek mümkündür. Böyle bir şey olabilir. Ama ben yine de İngiliz absürdlüğünün kıyılarında dolaşan Richard Ayoade ile Kieslowski'yi pek de eşleştiremiyorum kafamda.
Bir de film, Kieslowski'nin Renk Üçlemesi'nden ya da Dekalog'tan esinlenmiş olabilir. Ancak Simon ve James'in arasındaki durum tamamen Dostoyevski'nin eseri. Çoğu yönetmenin üzerinde kendisinden bir iki kuşak öndeki yönetmenlerin etkisini görmek mümkündür. Böyle bir şey olabilir. Ama ben yine de İngiliz absürdlüğünün kıyılarında dolaşan Richard Ayoade ile Kieslowski'yi pek de eşleştiremiyorum kafamda.
Film beni çok rahatsız etti. Başından beri karşımıza çıkan ögelerin neredeyse hepsi Krzysztof Kieslowski filmlerine ait. Simon'un vazgeçemediği dürbünle izleme sevdası ve umutsuzca aşkı (Aşk üzerine kısa bir film'de), Hannah'ın evindeki mavi taşlı süs (Üç renk: Mavi'de), Simon ve James arasındaki ikili durum (Veronique'nin ikili yaşamı'nda) zaten işlenmişti. Ve bu kadarla da kalmayıp çekim tekniklerinden de "esinlenmeler" o kadar fazla ki düşündükçe sinirleniyorum. Kieslowski izlememiş olanlar izlesin başka da bir şey demiyorum.
Kasvetli bir film, izleyecekler bunu bilerek izlesin.
Oyunculuklar, sinematografi mükemmel, senaryo özgün ve filmin tatmin eden bir finali var.
2013'te izlediğim en iyi filmlerden biri, tabii böyle dememin nedeni, yönetmeni Richard Ayoade'ye The IT Crowd'tan duyduğum sempati ve çok düşük bir beklentiyle izlemem.
Oyunculuklar, sinematografi mükemmel, senaryo özgün ve filmin tatmin eden bir finali var.
2013'te izlediğim en iyi filmlerden biri, tabii böyle dememin nedeni, yönetmeni Richard Ayoade'ye The IT Crowd'tan duyduğum sempati ve çok düşük bir beklentiyle izlemem.
Sizi psikolojik olarak bağlayan , görselliğinde ki farkla dikkat çeken güzel bir uyarlama...
Yakın zamanda izlediğin "Delicatessen" filmiyle kıyaslamalar olmuş fakat çok çok altında olduğunu söylemeliyim.Birde her bünyenin bu filmi kaldıracağını düşünmüyorum.İzlemeyip izleyecekler varsa bunu göze almalı...
Yakın zamanda izlediğin "Delicatessen" filmiyle kıyaslamalar olmuş fakat çok çok altında olduğunu söylemeliyim.Birde her bünyenin bu filmi kaldıracağını düşünmüyorum.İzlemeyip izleyecekler varsa bunu göze almalı...
filmin ilk anlardından itibaren distopik yapıyı hissetmeye başlıyoruz..ancak filmin ilerleyen kısımlarında bu distopik yapıdan çok psikolojik durumlar ağırlık kazanmaya başlıyor.distopya sadece belli belirsiz kendisini gösteriyor arada sırada.film 2013 yapımı olmasına rağmen kullanılan iletişim ve medya araçları bizi geçmişe doğru götürüyor.ancak ayrıca geleceğin de böyle bişey olabileceği durumu da göz önünde bulunduruluyor.o yüzden zamansız bir durum ortaya çıkıyor.
filmin ana karakteri simon tıpkı kafka nın yazdıklarından çıkmış gibi karşımızda duruyor.ürkek,çekingen,karanlık,kendini ifade edemeyen beyni bir çok şeyle dolu bir adam karşımıza çıkıyor.sürekli kendini bulmaya çalışan ve bunu başaramayan bir adam.bunu içinde bulunduğu çevre ve iş ortamı da tetikliyor..filmin karanlık havasından sıyrılamıyoruz.bu sıyrılış tam olacak derken yine karanlığa gömülüyoruz.
ortaya çıkan james bir anda s ... Devamı
filmin ana karakteri simon tıpkı kafka nın yazdıklarından çıkmış gibi karşımızda duruyor.ürkek,çekingen,karanlık,kendini ifade edemeyen beyni bir çok şeyle dolu bir adam karşımıza çıkıyor.sürekli kendini bulmaya çalışan ve bunu başaramayan bir adam.bunu içinde bulunduğu çevre ve iş ortamı da tetikliyor..filmin karanlık havasından sıyrılamıyoruz.bu sıyrılış tam olacak derken yine karanlığa gömülüyoruz.
ortaya çıkan james bir anda s ... Devamı
filmin ilk anlardından itibaren distopik yapıyı hissetmeye başlıyoruz..ancak filmin ilerleyen kısımlarında bu distopik yapıdan çok psikolojik durumlar ağırlık kazanmaya başlıyor.distopya sadece belli belirsiz kendisini gösteriyor arada sırada.film 2013 yapımı olmasına rağmen kullanılan iletişim ve medya araçları bizi geçmişe doğru götürüyor.ancak ayrıca geleceğin de böyle bişey olabileceği durumu da göz önünde bulunduruluyor.o yüzden zamansız bir durum ortaya çıkıyor.
filmin ana karakteri simon tıpkı kafka nın yazdıklarından çıkmış gibi karşımızda duruyor.ürkek,çekingen,karanlık,kendini ifade edemeyen beyni bir çok şeyle dolu bir adam karşımıza çıkıyor.sürekli kendini bulmaya çalışan ve bunu başaramayan bir adam.bunu içinde bulunduğu çevre ve iş ortamı da tetikliyor..filmin karanlık havasından sıyrılamıyoruz.bu sıyrılış tam olacak derken yine karanlığa gömülüyoruz.
ortaya çıkan james bir anda simonun hayatına nüfuz etmeye başlıyor.bu nüfuz okadar yoğun ki rahatsız edici bir boyut alıyor.ancak bu james denilen adam kimin nesi sürekli kafa kurcalayıcı bir duruma neden oluyor..simon james ve james simon isimleri bize ipuçları sunuyor.simon olmak istediği kişiyi james de görüyor..filmin sonlarına doğru bize simon ve james in aynı kişiler olduğu zannı nı veriyor.james aslında simonun alt egosu mu demeye başlıyoruz..ve bu bana fight club ı hatırlatıyor..
filmin ana karakteri simon tıpkı kafka nın yazdıklarından çıkmış gibi karşımızda duruyor.ürkek,çekingen,karanlık,kendini ifade edemeyen beyni bir çok şeyle dolu bir adam karşımıza çıkıyor.sürekli kendini bulmaya çalışan ve bunu başaramayan bir adam.bunu içinde bulunduğu çevre ve iş ortamı da tetikliyor..filmin karanlık havasından sıyrılamıyoruz.bu sıyrılış tam olacak derken yine karanlığa gömülüyoruz.
ortaya çıkan james bir anda simonun hayatına nüfuz etmeye başlıyor.bu nüfuz okadar yoğun ki rahatsız edici bir boyut alıyor.ancak bu james denilen adam kimin nesi sürekli kafa kurcalayıcı bir duruma neden oluyor..simon james ve james simon isimleri bize ipuçları sunuyor.simon olmak istediği kişiyi james de görüyor..filmin sonlarına doğru bize simon ve james in aynı kişiler olduğu zannı nı veriyor.james aslında simonun alt egosu mu demeye başlıyoruz..ve bu bana fight club ı hatırlatıyor..
..Bana bir derinlik oluşturamıyor (kafamda yaratabileceğim hikayeler), izledikten sonra beni çapracak hamleleri, atraksiyonları yapamıyorsan o zaman sen (film) başarısızsındır..
VE- iyi ve kötü çok barizdir..
ve bu film KÖTÜdür..
-
SABUN KÖPÜKLERİnin etkileri yoktur..
"VASAT, YUTTURULABİLİR ÖZELLİKLERE DE sahiptir.."
Adios..
--
VE- iyi ve kötü çok barizdir..
ve bu film KÖTÜdür..
-
SABUN KÖPÜKLERİnin etkileri yoktur..
"VASAT, YUTTURULABİLİR ÖZELLİKLERE DE sahiptir.."
Adios..
--
golyadkin'i bilmeyenlerin çok da seveceğini sanmıyorum. sevdiklerini sanıyorlarsa film hakkındaki sezgilerini sevmişlerdir. doğru dürüst anlamamışlardır. Golyadkin'den yola çıkılıp uyarlanmış evet ama çıkış noktası, filmin ruhu, atmosferi aslında hep Dostoyevski'nin Golyadkin'i. bu nedenle kitabını okumadan filmini sevenler "aaa filmin kitabı da varmış" bölümünde sınıfta kalacaklardır.
Öteki filmine Benzer Film ekliyorsun.
Öteki filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Öteki filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL