T
12 yıl önce
Teksas Katliamı filmine yorum yazdı:
Teksas Testere Katliamı: İleriki Nesil filmine yorum yazdı:
Benim bildiğim seri filmlerde sonraki filmler bir nebze daha kaliteli olur. Fakat Texas Katliamı serisi tersine gidiyor. İlk film büyük sükse yaptı ondan sonraki düşüşe geçti. Bir önceki 90 yılı yapımı da kaliteyi(kalitesizliği) aşağıya çekmişti ama bu yerlerde sürünüyor. Yani Matthew McConaughey olmasa filmde, film olmaktanda çıkacak. Rene Zellweger'in bile oyunculuğu berbattı.
Senaryo saçma, kurgu rezalet en önemlisi oyunculuklar berbattı. Bence serinin en zayıf halkası. Bu yapımda Leatherface karakterini bu kez Robert Jacks'e vermişler. Aynı zamanda filmin müziklerinde de bu ismi görüyoruz. Ama ne yazık ki fimin çekimlerinden 6 yıl sonra 41 yaşında damar genişlemesi yüzünden ölmüş. Tabii filmin kötü oluşunun nedenlerine bakarsak en büyük etken filmin 600 bin dolarlık komik bütçesi. Sonuçta Amerikan halkı gişede 185 bin dolardan fazla haketmediğini düşünmüş olmalı ki filmi film olmaktan çıkaranlara iyi bir ceza vermişler. Bu sonuçtan ders alan yapımcılar bir sonraki yapımda(2003 yap ... DevamıBenim bildiğim seri filmlerde sonraki filmler bir nebze daha kaliteli olur. Fakat Texas Katliamı serisi tersine gidiyor. İlk film büyük sükse yaptı ondan sonraki düşüşe geçti. Bir önceki 90 yılı yapımı da kaliteyi(kalitesizliği) aşağıya çekmişti ama bu yerlerde sürünüyor. Yani Matthew McConaughey olmasa filmde, film olmaktanda çıkacak. Rene Zellweger'in bile oyunculuğu berbattı.
Senaryo saçma, kurgu rezalet en önemlisi oyunculuklar berbattı. Bence serinin en zayıf halkası. Bu yapımda Leatherface karakterini bu kez Robert Jacks'e vermişler. Aynı zamanda filmin müziklerinde de bu ismi görüyoruz. Ama ne yazık ki fimin çekimlerinden 6 yıl sonra 41 yaşında damar genişlemesi yüzünden ölmüş. Tabii filmin kötü oluşunun nedenlerine bakarsak en büyük etken filmin 600 bin dolarlık komik bütçesi. Sonuçta Amerikan halkı gişede 185 bin dolardan fazla haketmediğini düşünmüş olmalı ki filmi film olmaktan çıkaranlara iyi bir ceza vermişler. Bu sonuçtan ders alan yapımcılar bir sonraki yapımda(2003 yapımı) 10 milyon dolarlık bütçe ayırarak 110 milyon dolar gişe yaptılar. Bu filmin tek artısı Vilmer rolündeki Matthew'ün iyi performansı ve finalde cameo olarak gözüken 1974 yapımı ilk Texas Katliamı filminin etkin figürü Sally Hardesty karakterini oynamış olan Marilyn Burns.
Seriyi izlemek isteyenlere bu kısmı atlamalarını tavsiye ederim.
Teksas Katliamı 3 filmine yorum yazdı:
Tobe Hooper(senarist) madenin kaynağını bulmuş anlaşılan. Leatherface karakterinden iyi iş çıkardılar. Tabii bunda Amerikanın bilinen ilk nebbaş seri katili Ed adlı insan müsveddesinin hayatından esinlenerek film yapılması filmin sansasyonel olmasının en büyük nedeni.
Oyuncu kadrosu ve filmin kurgusu ilk iki filme nazaran daha iyiydi. Yüzüklerin efendisi, Hidalgo, Şiddetin Tarihçesi ve Şark Vaatleri gibi filmlerin unutulmaz yıldızı Vigo Mortensen'i oyunculuğunun ilk yıllarındaki haliyle izliyoruz ve gelecek için iyi bir yüz olduğunu bizlere kanıtlıyor. İlginç bir anektod; Ryan rolündeki William Butler o yıllarda Vigo Mortensen ile 5 yıl boyunca ev arkadaşlığı yapmış. Kate Hodge TV dizileri ile yıldızı parlayan bir oyuncuydu ama hiçbir zaman önemli yapımlarda oynayamadı. Ken Foree ise Benny rolü ile iyi bir oyunculuk çıkarmış. Vigo Mortensen'in üzerine giydiği bayan önlüğü kanımca seri katilin (ed g...) gerçek yaşamında ölen annesinin eski elbiselerini giymesini çağrıştırıyor. Aynı şe ... DevamıTobe Hooper(senarist) madenin kaynağını bulmuş anlaşılan. Leatherface karakterinden iyi iş çıkardılar. Tabii bunda Amerikanın bilinen ilk nebbaş seri katili Ed adlı insan müsveddesinin hayatından esinlenerek film yapılması filmin sansasyonel olmasının en büyük nedeni.
Oyuncu kadrosu ve filmin kurgusu ilk iki filme nazaran daha iyiydi. Yüzüklerin efendisi, Hidalgo, Şiddetin Tarihçesi ve Şark Vaatleri gibi filmlerin unutulmaz yıldızı Vigo Mortensen'i oyunculuğunun ilk yıllarındaki haliyle izliyoruz ve gelecek için iyi bir yüz olduğunu bizlere kanıtlıyor. İlginç bir anektod; Ryan rolündeki William Butler o yıllarda Vigo Mortensen ile 5 yıl boyunca ev arkadaşlığı yapmış. Kate Hodge TV dizileri ile yıldızı parlayan bir oyuncuydu ama hiçbir zaman önemli yapımlarda oynayamadı. Ken Foree ise Benny rolü ile iyi bir oyunculuk çıkarmış. Vigo Mortensen'in üzerine giydiği bayan önlüğü kanımca seri katilin (ed g...) gerçek yaşamında ölen annesinin eski elbiselerini giymesini çağrıştırıyor. Aynı şekilde küçük kız(jennifer Banko) elinde oynadığı oyuncağın adının Sally olması ilk filmde ki kurban Sally Hardesty karakterine gönderme içeriyor. Kızın odasında ki kemikten yapılma oyuncaklarda Ed G... in Amerikan şerifleri tarafından yakalandığında evinde yapılan aramalarda bulunan iğrenç şeylere bir gönderme niteliğinde. Her filmde Leatherface karakterini bir başkası canlandırıyor. Bu filmdede aygır oyuncu R.A. Mihalioff oynuyor. İlk iki film kara mizah türündeydi bence bu kara mizah değil korku öğeleri bir nebze barındırsada gerilim filmi olmuş. Ama yinede iğrenç sahneleri koymadan edememişler. Kafa kaşıma sahneleri de bir önceki filmde ki Chop-Top karakterine gönderme yapmışlar. İzlenilebilir..
Teksas Katliamı 2 filmine yorum yazdı:
İlk filmin devamı olarak çekilmesi düşünülen fakat baş karakter Leatherface rolünü oynayan Gunner Hansen'e yapılan 1250 dolar haftalık teklifini kabul etmemesi(ilk filmde 800 dolar almıştı) ve diğer bir takım nedenlerden dolayı L.M. Kit Carson tarafından yeniden bir senaryo yazılmıştır. Yapım şirketi sahibi İsrail'li Menahem Golan ve Yoram Globus adına Cannon şirketinin direktifleri ile senaryo değişmiştir. İlk filmde ki otostopçu Edwin ilede anlaşılamamış yerine Haloween filminin oyuncusu Bill Moseley Chop-Top(metal kafa) karakteri ile karşımıza çıkıyor.
Aslında filmin konusu Amerikalı cani ve nebbaş Ed adlı yaratığın yapmış olduğu çirkef işlerin beyazperdeye abartılarak yansımasıdır. Özellikle filmin değişik sahnelerinde gördüğünüz kafatasından yapılma çanak çömlek, aksesuarlar ve yüzülmüş deriler Ed'in yakalandığında evinden çıkan malzemeler. İlk film gibi bu da bir kara mizah türüne giriyor. Yani öyle bir korku filminden çok iğrençlik ve tiksindirici özelliği ile beraber yer yer ... Devamıİlk filmin devamı olarak çekilmesi düşünülen fakat baş karakter Leatherface rolünü oynayan Gunner Hansen'e yapılan 1250 dolar haftalık teklifini kabul etmemesi(ilk filmde 800 dolar almıştı) ve diğer bir takım nedenlerden dolayı L.M. Kit Carson tarafından yeniden bir senaryo yazılmıştır. Yapım şirketi sahibi İsrail'li Menahem Golan ve Yoram Globus adına Cannon şirketinin direktifleri ile senaryo değişmiştir. İlk filmde ki otostopçu Edwin ilede anlaşılamamış yerine Haloween filminin oyuncusu Bill Moseley Chop-Top(metal kafa) karakteri ile karşımıza çıkıyor.
Aslında filmin konusu Amerikalı cani ve nebbaş Ed adlı yaratığın yapmış olduğu çirkef işlerin beyazperdeye abartılarak yansımasıdır. Özellikle filmin değişik sahnelerinde gördüğünüz kafatasından yapılma çanak çömlek, aksesuarlar ve yüzülmüş deriler Ed'in yakalandığında evinden çıkan malzemeler. İlk film gibi bu da bir kara mizah türüne giriyor. Yani öyle bir korku filminden çok iğrençlik ve tiksindirici özelliği ile beraber yer yer güldürü öğelerinin olduğu garip bir yapım.
İzlemek isteyenlere tavsiyem filmi yemek,çay ve meyve faslından sonra seyredin ne demek isteğimi filmi izlerken anlıyacaksınız.
İncir Reçeli filmine yorum yazdı:
Halil Sezai filmin en etkili figürü. Müzisyen olarak başarı halkasına oyunculuğuda eklemiş. Karakterin ruh halini çok iyi yansıtmış. Takdir ettim doğrusu. Duygu karakteri olarak Melike Güner ismini görünce açıkçası filmin izlenilebilirliliği adına tereddüte düştüm. Çünkü Ekmek Teknesi dizisinden aşina olduğum oyunculuğuna bir türlü kanım ısınamamıştı. Hele Doktorlar dizisinde bu duygularım ayyuka çıkmıştı. Lakin bu filmde bence en iyi işini çıkarmış. Yönetmenin ilk filmi olmasına karşın kanımca geleceğe yönelik olumlu izlenimler bıraktı. Yapım, yönetim ve senaryo kısmının tümünde kendi imzası olması ve filmi vasat statüsünün altına düşürmeyişi başarılı olduğunun ispatı niteliğinde. Zaten gişede fena değil.
Teksas Katliamı filmine yorum yazdı:
Leatherface karakteri gelmiş geçmiş en korkutucu karakter seçilmesi herhalde bu filmle özdeşleştirilemez çünkü filmde 1.93,lük İzlanda kökenli oyuncu Gunnar Hansen'e gülmekten öldüm. Filmde tek etkin öge filmin özgün teen slasher konseptinin ilk uygulayıcısı olması. Senaryo gerçekten daha önce böylesine yaratıcı fikirlerle yola çıkmış bir korku yapımı yok. Fakat bu 80'li yıllara dair bir öngörü. Çünkü filmi seyrederken hiçbir korku yada en ufak bir gerilme hissetmedim. Aksine gülünç ve iğrenç bir yapım seyrettim. İzlemek isteyenler IMDB puanına aldanıp büyük bir beklenti içine girmesinler.
Av Mevsimi filmine yorum yazdı:
Filme dair tek düşüncem "dağ fare doğurdu". Yavuz Turgul gibi dev bir senaristten ilköğretim çağındaki bir bireyden çıkma diyebileceğim vasat bir senaryo çıkmış. Daha lebe gerek kalmadan leblebiyi anlıyoruz. Kurgu bu kadar basit, senaryo bu kadar sığ olabilirmi? Demek ki olabiliyormuş. Şener Şen gibi bir oyuncuyu bile kendi basit senaryosunun kurbanı yaptı sözde onun üzerine yazılmış. Şener Şen "avcı" rolü ile o kadar karikatürize oldu ki üzülmemek elde değil. Filmin iyi yönleri yokmu tabii ki var. Bir filme 4 milyon dolar kaynak ayırırsan tabii ki bir şeyler iyi olacak. Örneğin kadro çok iyi, görüntü yönetmeni iyi iş çıkarmış ve müzikler özelliklede Cem Yılmaz’ın seslendirdiği "Hayde" kısmı harikaydı. Ama filmi film olmaktan çıkaran yegane unsur senaryo. Tabii ki Yavuz Turgul’dan "Akıl Oyunları" gibi mantıksal öğelerle bezeli bir yapım beklemiyoruz ama biz izleyicilerde karagöz-hacivat izlemiyoruz. Biz izleyicilerin IQ oranını ortalamaya vurduğumuzda en azından ikisinin ortası mantıkl ... DevamıFilme dair tek düşüncem "dağ fare doğurdu". Yavuz Turgul gibi dev bir senaristten ilköğretim çağındaki bir bireyden çıkma diyebileceğim vasat bir senaryo çıkmış. Daha lebe gerek kalmadan leblebiyi anlıyoruz. Kurgu bu kadar basit, senaryo bu kadar sığ olabilirmi? Demek ki olabiliyormuş. Şener Şen gibi bir oyuncuyu bile kendi basit senaryosunun kurbanı yaptı sözde onun üzerine yazılmış. Şener Şen "avcı" rolü ile o kadar karikatürize oldu ki üzülmemek elde değil. Filmin iyi yönleri yokmu tabii ki var. Bir filme 4 milyon dolar kaynak ayırırsan tabii ki bir şeyler iyi olacak. Örneğin kadro çok iyi, görüntü yönetmeni iyi iş çıkarmış ve müzikler özelliklede Cem Yılmaz’ın seslendirdiği "Hayde" kısmı harikaydı. Ama filmi film olmaktan çıkaran yegane unsur senaryo. Tabii ki Yavuz Turgul’dan "Akıl Oyunları" gibi mantıksal öğelerle bezeli bir yapım beklemiyoruz ama biz izleyicilerde karagöz-hacivat izlemiyoruz. Biz izleyicilerin IQ oranını ortalamaya vurduğumuzda en azından ikisinin ortası mantıklı bir polisiye kurgusuyla donatılmış bir senaryo ile çekilmiş bizi salak yerine koymayan bir film beklemek en doğal hakkımız. Ha izlenmezmi izlenir ama büyük bir beklenti ile değil.
Tehlikeli Masumiyet filmine yorum yazdı:
Filme geçmeden evvel birkaç anektod aktarayım; Yönetmen Rebeca Miller filmin başrol oyuncusu Daniel D. Lewis'in eşidir. Aynı zamanda Marlyn Monroe ile ölümünden 1 sene öncesine kadar evli kalmış ünlü senarist Arthur Miller'in de kızıdır. Annesi İnge Morath. Arthur Miller laik yahudidir yani dini zayıftır(2006'da öldü). Daniel D. Lewis anne tarafından yahudidir. Neden bu bilgileri verdim şöyle; Rebeca Miller babasının geleneğini yani fazla özgür düşünceye sahip bir senaristtir. Bunuda filmlerine yansıtmış. Yani genelde çarpık cinsel fantazi dünyasında kendini kaybetmiş bir ruh hali mevcuttur.
Filmin adı Vanesa Paradise'ın Jack and Rose adlı şarkısından geliyor zaten filmin finalinde boy gösteriyor. Jack ve Rose gerçekte Johanny Depp ile olan evliliklerinden olma çocuklarıdır. Bir başka ilginçlik Rose rolünü oynayan Camilla Belle'in gerçek yaşantısında babasının adıda filmde ki gibi Jack'tir. Film gişe kaygısı taşımıyor. Film zaten 4, 5 kişi etrafında kurgulanmış yinede odak nokta Jack ... DevamıFilme geçmeden evvel birkaç anektod aktarayım; Yönetmen Rebeca Miller filmin başrol oyuncusu Daniel D. Lewis'in eşidir. Aynı zamanda Marlyn Monroe ile ölümünden 1 sene öncesine kadar evli kalmış ünlü senarist Arthur Miller'in de kızıdır. Annesi İnge Morath. Arthur Miller laik yahudidir yani dini zayıftır(2006'da öldü). Daniel D. Lewis anne tarafından yahudidir. Neden bu bilgileri verdim şöyle; Rebeca Miller babasının geleneğini yani fazla özgür düşünceye sahip bir senaristtir. Bunuda filmlerine yansıtmış. Yani genelde çarpık cinsel fantazi dünyasında kendini kaybetmiş bir ruh hali mevcuttur.
Filmin adı Vanesa Paradise'ın Jack and Rose adlı şarkısından geliyor zaten filmin finalinde boy gösteriyor. Jack ve Rose gerçekte Johanny Depp ile olan evliliklerinden olma çocuklarıdır. Bir başka ilginçlik Rose rolünü oynayan Camilla Belle'in gerçek yaşantısında babasının adıda filmde ki gibi Jack'tir. Film gişe kaygısı taşımıyor. Film zaten 4, 5 kişi etrafında kurgulanmış yinede odak nokta Jack ve Rose. Ucuza kotarılmış bir film pek bir maliyet yok sonuçta gişede yok. Bence yönetmen kendi iç dünyasındaki egolarını tatmin etmek için çekmiş çünkü amaçsız ve anlamsız bir yapım olmuş. Vakit kaybı bir film.
Bu Son Olsun filmine yorum yazdı:
Yönetmenin ilk uzun metraj filmi ve senaryoda ortak çalışması var. Lakin bir film çekmek hele bir de dönem filmi çekmek tecrübe, araştırma ve analiz işidir. 80 doğumlu bir yönetmen kanımca 80 darbesi döneminin ruhunu yakalayamamış. Gerçi bizde o günlere yetişmedik ama böyle filmde ki gibi safsalak komutanlar ve cezaevi personelinin olmadığı aşikar. Gaddarlıkları ve istihbaratı ile ünlü o dönem kolluk kuvvetlerini hiçmi hiç yansıtamamışlar. Bir Engin Altan'ın bıyığına kafayı taktım. O ne öyle abi ya:)) sanki bir tutam tel kadayıf sıvamışlar burnunun altına.... öyle bıyıkmı olur? Filmde sözüm ona trajikomik bir unsur oluşturulmaya çalışılmış ama senaryo öylesine sığ ki oyunculuklar ister istemez sırıtmış. Bu tarz filmleri o dönemleri yaşamış eski kulağı kesik yönetmenlerin çekmesi taraftarıyım. Orçun Benli bu işlere kaşık sallayacağına kendi stilini oluştursun.
Tehlikeli Çiçekler filmine yorum yazdı:
Normalde Tayland menşei olan filmlerden gıcık kaparım ama bu başka birşey olmuş. Yapım ekibi bayağı bir para harcamış bu filme anlaşılan. Masraftan kaçmamışlar. Her ne kadar senaryo saçma ve Tayland kültürü anlaşılmaz ve komik olsada film kendini izlettiriyor. Film "Charlie'nin Melekleri" filminin birebir çakması. "Chai Lai" okunuşu çayli. Biraz matrak biraz fantastik ögeler barındırıyor kurgusunda. Konusu 5 melek kızımız ünlü birinin kaçırılan kızını kurtarma görevini üstlenmesi ile başlıyor. Peşinden şenlik, fantastik dövüş sanatı, curcuna, komedi ve birazda aşk serpiştirilip fırına veriliyor. İzlemek isteyenlerin sıkılmayacağı türden değişik bir film.
Dikkat ettimde serinin yapımcıları hiç star oyuncu oynatmıyor. Her filmde 2 yada 3 film geçmişi olan sıradan oyunculara başrol verip onları film sayedinde star yapıyor. Vigo Mortensen, Matthew McConaghey, Rene Zelwegger ve Jessica Biel gibi.
Yalnız bu filmde de iğrenç sahneler sözkonusu. Filmin ilkyarısında birşey beklemeyin olay örgüsü Hewitt'lerin evine giren gençlerin kaybolmasıyla başlıyor.
Filmde korkudan ziyade gerilim had safhada