Film içerik ve işleniş olarak çok güzel. Herhangi bir sıkılma, bunaltma durumu yok ama, yine ben isme takıldım. Yani adı Fransız Süiti olan bir filmin ismini niye aşk uğruna diye keko bir şey olarak çevirirsin ki? Hani konuyla alakası da yok, daha doğrusu ana temasıyla. İnsan bu ismi görünce sonunda daha farklı şeyler bekliyor.
Dönem filmleri deyince bende akan sular duruyor. Bir de dram ve romantikse benim için daha da bir tadından yenmez oluyor. Seviyorum böyle filmleri, beni bir anda içine çekiyor. Sanırım biraz da o dönemin sadeliğini sevdiğimden kaynaklanıyor. Neyse asıl konumuz olan filme gelecek olursak; benden tam not aldı. İkinci Dünya Savaşı?nın getirdiği zorluğu ve Almanya?nın Fransa?yı işgali son derece başarılı bir şekilde anlatılmış. Aslında tam anlamıyla bir savaş filmi sayılmaz. Daha çok, savaşın tam göbeğinde geçen zorlu ve imkansız bir aşka şahit oluyoruz. Yani kalkıp da kimse kan revan içinde geçen bir savaş filmi beklemesin. Veya bol bol çatışma ummasın. Ama bu, filmi negatif değil aksine daha da çekici yapıyor. Dönemin, insanlar için ne kadar zor ve yıkıcı olduğunu gözümüze sokmuyorlar ama perdenin arkasında, yaşanan bütün o sıkıntıları görebiliyoruz. Bu bana göre çok büyük bir artı sayılır. İkincisi yönetmen ve senaristler hiçbir şekilde duygu sömürüsü gibi bir yola başvurmamış. Savaşın ... Devamı
Dönem filmleri deyince bende akan sular duruyor. Bir de dram ve romantikse benim için daha da bir tadından yenmez oluyor. Seviyorum böyle filmleri, beni bir anda içine çekiyor. Sanırım biraz da o dönemin sadeliğini sevdiğimden kaynaklanıyor. Neyse asıl konumuz olan filme gelecek olursak; benden tam not aldı. İkinci Dünya Savaşı?nın getirdiği zorluğu ve Almanya?nın Fransa?yı işgali son derece başarılı bir şekilde anlatılmış. Aslında tam anlamıyla bir savaş filmi sayılmaz. Daha çok, savaşın tam göbeğinde geçen zorlu ve imkansız bir aşka şahit oluyoruz. Yani kalkıp da kimse kan revan içinde geçen bir savaş filmi beklemesin. Veya bol bol çatışma ummasın. Ama bu, filmi negatif değil aksine daha da çekici yapıyor. Dönemin, insanlar için ne kadar zor ve yıkıcı olduğunu gözümüze sokmuyorlar ama perdenin arkasında, yaşanan bütün o sıkıntıları görebiliyoruz. Bu bana göre çok büyük bir artı sayılır. İkincisi yönetmen ve senaristler hiçbir şekilde duygu sömürüsü gibi bir yola başvurmamış. Savaşın içinde iki insanın yaşadığı aşk son derece sade bir şekilde anlatılmış. Her şey o dönemde olması gerektiği gibiydi belki de. Abartılı olabilecek hiçbir unsur yoktu. Ki Michelle Williams ve Matthias Schoenaert arasındaki uyum son derece güzeldi. Aralarında geçen duyguları aktarmayı çok iyi başarmışlar. Sanırım aşk, her yerde aşk? Yani kim arasında yaşanırsa yaşansın, hangi şartlar altında ve nerede olursa olsun sanırım imkansız bir şey? Belki de insana en cazip gelen tarafı da budur, yani imkansız olması? Yine de her ne koşulda olursan olsun seven her insanın kavuşmasını temenni ederim? Finali de son derece başarılı tamamlanmış. Diğer türdaşlarına göre daha sade, daha yalın, anlatmak istediğini biraz daha yumuşak ele alan bir yapım Suite Française? Ancak bu türü seven, sevmeyen herkes izlemeli, kaçırılmamalı bana göre. Son olarak Sam Riley?i de görmek ayrı güzel oldu. Keyifli seyirler herkese. 10/8
@horrorpheliac
9 yıl önce
@film_kadini
9 yıl önce
8.5 / 10
@uhtred
9 yıl önce