Malena

kasaba kadınlarının zoru malena’nın güzelliğiyledir.malena’nın zor durumda olması, açlıktan ölmemek için fahişelik yapması, babasının ölmesi ( kasaba erkeklerinin malena’yı yanağından öpebilmek için ona baş sağlığı dilemesi sahnesi), kocası öldüğü zaman üzüntüden cenazeye gelememesi ( cenaze töreninde kadınlarının malena için çoktan yeni birini bulmaya çıkmıştır o yüzden gelemiyodur demesi) kimsenin umrunda değildir.

filmin sonlarına doğru amerikalılar kasabaya girdikten sonra malena meydanda linç edilir, kasaba kadınları büyük bir mutlulukla kadının saçlarını keserler, malena sersefil bir halde kasabadan gider.

sonrasında ise malena’nın öldü bilinen kocası savaştan döner, tek kolu kopmuştur.her yanda karısını arar, malena’ya selam vermek için kırk takla eden kasaba erkekleri karısını arayan savaş gazisiyle alay ederler.filmin başından sonuna kadar çocuk saflığıyla malena’yı korumaya çalışan genç delikanlı gaziye bir mektupla malena’nın hep ona sadık kaldığını kasabadaki dedikodulara inanmamasını söyler.filmin sonunda ise kasabadaki linçten bir yıl geçmiştir.malena, kocasını koluna takmış.biraz kilo almış, saçları hafif uzamış...yani kocası başında olan, erkeklerin pek de ilgisini çekmeyecek sıradan bir kadına dönüşmüştür.bilenler bilmeyenlere malena’yı anlatır.ve güzelliği yüzünden hor görülen malena, sıradanlığı sayesinde kasabada rahatça dolaşabilir.bir yıl önce malena’yı öldüresiye döven kasaba kadınları artık ’içlerinden biri’ olan malena’yı bağırlarına basar, ondan biraz çekinmekle beraber ona günaydın der, selam verir, pazardaki tezgahlarından bedavaya mal verirler.pişman olduklarından değil, malena’nın kıskanılacak bir cazibesi kalmadığı için.erkeklerin kadınlar kadar, kadınların da en az erkekler kadar aşağılık olabileceğini; sözü uzatıp da sapıtmadan(!), kısaca yani, insanların zaman zaman ne kadar utanmaz, ne kadar haysiyetsiz, ne kadar insanlık dışı olabileceğini göstermesi açısından şahane-ül vakvaka bir film...