14 yıl önce
6.3
271 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.8 (339.047 OY)
KONUSU
Çok uzak olmayan bir gelecekte, bir adam bir zamanlar Amerika olan çorak topraklarda tek başına yürüyor. Boş şehirler, çökmüş otobanlar, kavrulmuş toprak, etrafında sadece yıkım felaketinin izleri var. Burada uygarlık yok, kanun yok. Yollar ayakkabıları için, bir matara su için, ya da hiçbir şey içi
... Devamı
Çok uzak olmayan bir gelecekte, bir adam bir zamanlar Amerika olan çorak topraklarda tek başına yürüyor. Boş şehirler, çökmüş otobanlar, kavrulmuş toprak, etrafında sadece yıkım felaketinin izleri var. Burada uygarlık yok, kanun yok. Yollar ayakkabıları için, bir matara su için, ya da hiçbir şey için adam öldüren çetelere ait. Ama onlar bu yolcunun dengi değil.
-
Albert Hughes
Yönetmen
-
Allen Hughes
Yönetmen
-
Gary Whitta
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Eli
Carnegie
Solara
Redridge
Claudia
George
Mühendis
Martha
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Kitabın gücü!
Bu filmi izlemem şu günlerde gündemimizi meşgul eden Ahmet Şık'ın kitabının "Kitaptan korkan iktidar" tarafından toplatılması olayıyla örtüşünce daha ilginç bir tat bıraktı bende.
Filmin kahramanının içinde olduğu mantık hataları ve eleştiriler dile getiriliyor. Elbette yerinde eleştiriler bunlar, ancak farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum ben size, zira filmden güzel anlamlar çıkarılabilir. Aslında filmin temasını en iyi açıklayan yine filmde geçen şu diyalog bence, buyurun:
-30 yıldır yürüdüğünü söyledin, değil mi?
+Evet.
-Kayboldum diye hiç düşünmedin mi?
+Hayır.
-Doğru yönde yürüdüğünü nereden biliyorsun?
+"İnancım yol gösteriyor, gözlerim değil."
-Bu da ne demek?
+Bir şeyi bilmesen de bildiğin anlamına geliyor.
-Hiç mantıklı değil.
+Mantıklı olması gerekmiyor. Bu inanç. İnanç... Yani karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor. Anlıyor musun?
-Bu da kitaptan mı?
+Hayır, bu ... Devamı
Bu filmi izlemem şu günlerde gündemimizi meşgul eden Ahmet Şık'ın kitabının "Kitaptan korkan iktidar" tarafından toplatılması olayıyla örtüşünce daha ilginç bir tat bıraktı bende.
Filmin kahramanının içinde olduğu mantık hataları ve eleştiriler dile getiriliyor. Elbette yerinde eleştiriler bunlar, ancak farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum ben size, zira filmden güzel anlamlar çıkarılabilir. Aslında filmin temasını en iyi açıklayan yine filmde geçen şu diyalog bence, buyurun:
-30 yıldır yürüdüğünü söyledin, değil mi?
+Evet.
-Kayboldum diye hiç düşünmedin mi?
+Hayır.
-Doğru yönde yürüdüğünü nereden biliyorsun?
+"İnancım yol gösteriyor, gözlerim değil."
-Bu da ne demek?
+Bir şeyi bilmesen de bildiğin anlamına geliyor.
-Hiç mantıklı değil.
+Mantıklı olması gerekmiyor. Bu inanç. İnanç... Yani karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor. Anlıyor musun?
-Bu da kitaptan mı?
+Hayır, bu ... Devamı
Kitabın gücü!
Bu filmi izlemem şu günlerde gündemimizi meşgul eden Ahmet Şık'ın kitabının "Kitaptan korkan iktidar" tarafından toplatılması olayıyla örtüşünce daha ilginç bir tat bıraktı bende.
Filmin kahramanının içinde olduğu mantık hataları ve eleştiriler dile getiriliyor. Elbette yerinde eleştiriler bunlar, ancak farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum ben size, zira filmden güzel anlamlar çıkarılabilir. Aslında filmin temasını en iyi açıklayan yine filmde geçen şu diyalog bence, buyurun:
-30 yıldır yürüdüğünü söyledin, değil mi?
+Evet.
-Kayboldum diye hiç düşünmedin mi?
+Hayır.
-Doğru yönde yürüdüğünü nereden biliyorsun?
+"İnancım yol gösteriyor, gözlerim değil."
-Bu da ne demek?
+Bir şeyi bilmesen de bildiğin anlamına geliyor.
-Hiç mantıklı değil.
+Mantıklı olması gerekmiyor. Bu inanç. İnanç... Yani karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor. Anlıyor musun?
-Bu da kitaptan mı?
+Hayır, bu Johnny Cash'den. Bir şarkıcı.
(Söz konusu şarkı için bkz. Greystone Chapel)
Gördüğünüz gibi...böyle işte. Ayrıca filmin sonunda İncil rafa konarken yanına konduğu kitap da Kur'an idi, bilmem dikkat ettiniz mi? Kur'an'ın oraya nasıl ulaştığı değil de İncil'in nasıl ulaştığı anlatılmış film de. Her şey hikayeden ibaret ama biz hikayenin bu kısmını izliyoruz, bunun farkına varmak gerek. Yani dünyanın nasıl o hale geldiğini de göstermedi ama biz insanız yahu, düşünebiliyoruz, anlayabiliyoruz. Verdiği küçük ayrıntılarla bunu görmeden de fark edebiliyoruz: Öyleyse diğer mantıksız dediğiniz kısımlara da kendi mantığınızı iliştirin. Kasabadan giderken ensesinden vurulmasına rağmen hiçbir şey olmamasına mesela: Vurmaya kalkışan adamın yani Redrige'in, Eli(İlay)'ın kendinden emin duruşundan etkilenip ıskalaması olarak algılayabiliriz, sonuçta kan çıktığını görmedik. Nitekim, Redrige filmin sonuna yakın, doğru yolu bulmuş gibi öldü. Bu da teorimizi destekler biçimde. Karnından vurulduğunda da tıbbi müdahale almaksızın yoluna devam etmiş olmasını eleştirenlere artık bir şey diyemeyeceğim. Doğayla iç içe yaşama kavramını bu denli yitirmiş olmalarına mı, görmedikleri şeyin olmamış olduğunu kesinlikle dile getirmelerine mi yetişeyim bilemedim :)
Filmde çok az kişinin okuma bilmesiyle ilgili de bir şey söylemek istiyorum. O büyük patlamanın olduğu zamandan beri 30 seneden fazla zaman geçmiş ve filmde gördüğümüz çoğu kişi 30 yaşından küçüktü. Ayrıca filmde kitapların çoğunun yok olmuş olduğunu düşünmemiz sağlanıyor. Bir kasaba gördük filmde sadece, oradaki insanların okuma yazma bilmediğini görüyoruz. Niye öğretmemiş bilenler diye sormuş birisi. Kasabayı yöneten Carnegie (Gary Oldman) insanların cehaletinden yararlanmak istiyor, böyle bir kötü niyete sahipken öğretmemesi de gayet doğal karşılanabilir. Filmin sonunda varılan yer ise aydınlanmanın gerçekleştirilmeye çalışıldığı yerdir. Filmin sonunda kızın evine dönmesi de gayet makul bir tavırdır. Hani kasabayı ehlileştirmekten ziyade, annesini kurtarmak istemesi herhalde hala içinizde vardır diye umuyorum, aile değerlerini koruma güdüsüdür.
İNANÇ ALERJİSİ OLANLAR İZLEMESİN! diyorum. Bu kadar.
Bu filmi izlemem şu günlerde gündemimizi meşgul eden Ahmet Şık'ın kitabının "Kitaptan korkan iktidar" tarafından toplatılması olayıyla örtüşünce daha ilginç bir tat bıraktı bende.
Filmin kahramanının içinde olduğu mantık hataları ve eleştiriler dile getiriliyor. Elbette yerinde eleştiriler bunlar, ancak farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum ben size, zira filmden güzel anlamlar çıkarılabilir. Aslında filmin temasını en iyi açıklayan yine filmde geçen şu diyalog bence, buyurun:
-30 yıldır yürüdüğünü söyledin, değil mi?
+Evet.
-Kayboldum diye hiç düşünmedin mi?
+Hayır.
-Doğru yönde yürüdüğünü nereden biliyorsun?
+"İnancım yol gösteriyor, gözlerim değil."
-Bu da ne demek?
+Bir şeyi bilmesen de bildiğin anlamına geliyor.
-Hiç mantıklı değil.
+Mantıklı olması gerekmiyor. Bu inanç. İnanç... Yani karanlıklar vadisinde bir ışık çiçeği gibi bana devam etme gücü veriyor. Anlıyor musun?
-Bu da kitaptan mı?
+Hayır, bu Johnny Cash'den. Bir şarkıcı.
(Söz konusu şarkı için bkz. Greystone Chapel)
Gördüğünüz gibi...böyle işte. Ayrıca filmin sonunda İncil rafa konarken yanına konduğu kitap da Kur'an idi, bilmem dikkat ettiniz mi? Kur'an'ın oraya nasıl ulaştığı değil de İncil'in nasıl ulaştığı anlatılmış film de. Her şey hikayeden ibaret ama biz hikayenin bu kısmını izliyoruz, bunun farkına varmak gerek. Yani dünyanın nasıl o hale geldiğini de göstermedi ama biz insanız yahu, düşünebiliyoruz, anlayabiliyoruz. Verdiği küçük ayrıntılarla bunu görmeden de fark edebiliyoruz: Öyleyse diğer mantıksız dediğiniz kısımlara da kendi mantığınızı iliştirin. Kasabadan giderken ensesinden vurulmasına rağmen hiçbir şey olmamasına mesela: Vurmaya kalkışan adamın yani Redrige'in, Eli(İlay)'ın kendinden emin duruşundan etkilenip ıskalaması olarak algılayabiliriz, sonuçta kan çıktığını görmedik. Nitekim, Redrige filmin sonuna yakın, doğru yolu bulmuş gibi öldü. Bu da teorimizi destekler biçimde. Karnından vurulduğunda da tıbbi müdahale almaksızın yoluna devam etmiş olmasını eleştirenlere artık bir şey diyemeyeceğim. Doğayla iç içe yaşama kavramını bu denli yitirmiş olmalarına mı, görmedikleri şeyin olmamış olduğunu kesinlikle dile getirmelerine mi yetişeyim bilemedim :)
Filmde çok az kişinin okuma bilmesiyle ilgili de bir şey söylemek istiyorum. O büyük patlamanın olduğu zamandan beri 30 seneden fazla zaman geçmiş ve filmde gördüğümüz çoğu kişi 30 yaşından küçüktü. Ayrıca filmde kitapların çoğunun yok olmuş olduğunu düşünmemiz sağlanıyor. Bir kasaba gördük filmde sadece, oradaki insanların okuma yazma bilmediğini görüyoruz. Niye öğretmemiş bilenler diye sormuş birisi. Kasabayı yöneten Carnegie (Gary Oldman) insanların cehaletinden yararlanmak istiyor, böyle bir kötü niyete sahipken öğretmemesi de gayet doğal karşılanabilir. Filmin sonunda varılan yer ise aydınlanmanın gerçekleştirilmeye çalışıldığı yerdir. Filmin sonunda kızın evine dönmesi de gayet makul bir tavırdır. Hani kasabayı ehlileştirmekten ziyade, annesini kurtarmak istemesi herhalde hala içinizde vardır diye umuyorum, aile değerlerini koruma güdüsüdür.
İNANÇ ALERJİSİ OLANLAR İZLEMESİN! diyorum. Bu kadar.
bir Fallout hayranı olarak zevk alarak izlediğim bir film. Başka bir post-apocaliptic film için bkz; The Road
- Spoiler -
Son sahnede Kur'an ın yanına İncili koymaları hristiyanlık propagandasını bir nevi azaltıyor kanımca.
- Spoiler -
- Spoiler -
Son sahnede Kur'an ın yanına İncili koymaları hristiyanlık propagandasını bir nevi azaltıyor kanımca.
- Spoiler -
''O bir Silah'' Gary Olman ın kitap için söylediği bir söz. Ve filmin en can alıcı repliğidir bana göre. Şu kısacık replik çok şey anlatıyor aslında. Bir kitabın peşinden koşmasının sebebi başka ne olabilirdi ki...'' insanlar ihtiyaç duyduklarından çok daha fazlasına sahiptiler. neyin gerçekten değerli, neyin değersiz olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. insanların şu an uğruna birbirlerini öldürdükleri şeyleri, o zamanlar fırlatıp atardık.'' konuşması ise ders çıkarmamız gereken bir sözdür. Tüm insanlık adına. Din propagandası yapılıyor gibi yorumlara şu cevabı vermek istiyorum. Filmi dikkatli izliyor olsaydınız filmin sonunda İncil Kitaplığa konulurken onun yan tarafında Kuran ı Kerim i görecektiniz. Burda önemli olan Kitabın incil ve başka bir şey olması değil. Önemli olan anlamı. Önemli olan filmin vermek istediği mesajdır. Din malesef insanlık tarihi boyunca hep bir araç olarak kullan
... Devamı
''O bir Silah'' Gary Olman ın kitap için söylediği bir söz. Ve filmin en can alıcı repliğidir bana göre. Şu kısacık replik çok şey anlatıyor aslında. Bir kitabın peşinden koşmasının sebebi başka ne olabilirdi ki...'' insanlar ihtiyaç duyduklarından çok daha fazlasına sahiptiler. neyin gerçekten değerli, neyin değersiz olduğu hakkında en ufak bir fikrimiz yoktu. insanların şu an uğruna birbirlerini öldürdükleri şeyleri, o zamanlar fırlatıp atardık.'' konuşması ise ders çıkarmamız gereken bir sözdür. Tüm insanlık adına. Din propagandası yapılıyor gibi yorumlara şu cevabı vermek istiyorum. Filmi dikkatli izliyor olsaydınız filmin sonunda İncil Kitaplığa konulurken onun yan tarafında Kuran ı Kerim i görecektiniz. Burda önemli olan Kitabın incil ve başka bir şey olması değil. Önemli olan anlamı. Önemli olan filmin vermek istediği mesajdır. Din malesef insanlık tarihi boyunca hep bir araç olarak kullanıldı. İnsanları kontrol edecek bir güç olarak.Ciddi mesajları olan filmin teknik boyutuna da değinecek olursak Felaket sonrası dünyanın hali süper yansıtılmış. Mükemmel görsellik. Abartılmamış ve kaliteli aksiyon sahneleri var. Çok can alıcı anlamlı replikleri de var. 10/ 8.0
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Dinler ve din kitapları bir gün sadece müzelerde sergilenecek, aynı bu filmde gösterildiği gibi.
Film in en kısa özet anlatısı bu şekilde olabilir. Henüz hala imkanız gibi görünüyor fakat zaten birçok filmde ki hayali anlatılar eninde sonunda hiç gerçekleşmedi mi?
Dinler ve din kitapları iktidar olmak ve * adaletsiz * haksız * paylaşımsız yönetmeyi isteyen insanlar için önemli bir YÖNTEM ARACI.
Film in en kısa özet anlatısı bu şekilde olabilir. Henüz hala imkanız gibi görünüyor fakat zaten birçok filmde ki hayali anlatılar eninde sonunda hiç gerçekleşmedi mi?
Dinler ve din kitapları iktidar olmak ve * adaletsiz * haksız * paylaşımsız yönetmeyi isteyen insanlar için önemli bir YÖNTEM ARACI.
Aslında vermek istedikleri mesaj, dinden çook uzakta bir düşünceden ibaret. İnsanın, içindeki amaç uğruna savaşması gerektiğini ve bunun uğruna bir şeyler yaparken sana hiç kimse zarar veremediğini anlatan bir film olmuş.. Bence anlatılanı da çok güzel vermiş. İzlenilmesi gereken bir film.
kesinlikle en az bir kez izlenmesi gereken bir film.. konusu sizi şaşırtan olayları oyuncuların kalitesi.. imdb puanı az bence 7+ olmalı.. şimdiden iyi seyirler..
Burdaki Asıl mesele Kitabın İncil olması değildir. Asıl mesele Adamın KUTSAL KİTABI korumasıdır. Kitabın İncil veya Kuran ı Kerim olmasının bir önemi yok. Zaten filmin sonunda dikkat ettiyseniz İncil i kitaplıga koyarken sağ tarafında Kuran ı Kerim vardı. Yani filmin propaganda yaptıgını falan düşünmüyorum.
Ayrıca filmde oluşturulan dünya geleceği yansıtan bir dünya.Atmosferi müthişti. Oyuncu kadrosuna zaaten söz yok.Denzel Washington en favori 5 oyuncumdan biridir. Mila kUnis ve bence filmi alıp götüren Gary Oldman. Filmi her açıdan begendim. Gişede başarılı olmasına da sevindim.Mesajı ilettiklerini düşünüyorum.Art niyetli düşünmemek gerektiğinide düşünüyorum. Kısacası film hakkında iyi düşünüyorum. Tavsiye ederim. 10/ 8.0
Ayrıca filmde oluşturulan dünya geleceği yansıtan bir dünya.Atmosferi müthişti. Oyuncu kadrosuna zaaten söz yok.Denzel Washington en favori 5 oyuncumdan biridir. Mila kUnis ve bence filmi alıp götüren Gary Oldman. Filmi her açıdan begendim. Gişede başarılı olmasına da sevindim.Mesajı ilettiklerini düşünüyorum.Art niyetli düşünmemek gerektiğinide düşünüyorum. Kısacası film hakkında iyi düşünüyorum. Tavsiye ederim. 10/ 8.0
bu film aldığı puandan daha fazlasını hakkediyor.ben 'hristiyanlık propogandası'' göremedim.tam tersine kutsal kitapları değersizleştiren,alçaltan bir film her nekadar bir kitabı özenle koruma gibi gözükse de.bu film benim kutsal kitapları algılayış biçimim görsel sunumu gibi.bunu en iyi ''kötü karakterin'' kitabı almak istemesinin altındaki nedende açıkça görüyoruz.dur ben bunu bi daha izleyeyim...ayrıca filmin mantıksız bulunan herbir sahnesine yorumlarıyla katkıda bulunan filim insanını kutluyorum.bakınız EKOPYEN.
Eli'ni körlüğüne kimsenin değinmemiş olması tuhaf. Yolunu inancıyla bulan bir dindar diyebiliriz. Filmde birçok nokta boş bırakılmış ve bu boşluklar yine filmde verilen küçük bilgiler ışığında doldurulabiliyor. Büyük savaş sonrası atmosferde büyük bir delik açılması ve güneş ışınlarının bu delikten dünyayı kavurduğu teorisi var. Film iyiydi ya da kötüydü demiyorum sadece ilginçti. Film için kurulan mekan ise gerçekten iyiydi
yeryüzünde kalan tek incili hayatı pahasına koruyup güvenli yere götürmek için her türlü zorlukla mücadele eden bir adamın hikayesi anlatılıyor.
gayet güzel bir film olduğunu düşünüyorum ve mila kunis ide bu filmle tanıdım.
gayet güzel bir film olduğunu düşünüyorum ve mila kunis ide bu filmle tanıdım.
Gerçekten başarısız bir filmdi. İlk olarak filmde önceden var olan/olduğu söylenen her şey içi boş bir şekilde bırakılmış. Yani o evrenin detayına inmek yerine yüzeysel bir aksiyon içerisinde geçiyor film. Verilmesi istenilen atmosfer gerçekten başarıyla yaratılmış lakin içerikten yoksun bir görsellik yetersiz kalıyor. Oysa ki o kadar başarılı bir atmosfer çok daha güzel kullanılabilirdi. Bir de filmde hristiyan propagandası yapıldığı söylense de bunu söyleyenler kısmen yanılıyorlar. Sadece hristiyanlıktan değil genel olarak din propagandası yapılıyor. Yani dinsizin hakkı çorak topraklarda ölmek, dinlininki ise mutlu bir yaşam. Kısacası hristiyanlık baş köşeye konularak genel bir din propagandası yapılmış. İnanç alerjisi olanlardan ziyade televangelismden hoşlanmayanların izlememesi gereken bir film. Filmdeki tek ve en güzel şey Eli'ın ipodunda çalan "How Can You Mend A Broken Heart"dı.
ben gibi ıssız ortamlarda çekilen terkedilmişlik hissi uyandıran filmlerden hoşlananlar sevecektir..
eli nin peygamberliğini ilan etmesi bu filmin mesajı. resmen adam bir çeşit peygamber olarak tasvir edilmiş. zaten film boyunca söylediği anekdotlar, peygamberlere bahşedilen, her türlü kötülükten korunma, allah yolunda hiç birşeyden korkmadan ilerme vs vs bu mesajı veriyor. filmin sonunda kitap benim ben anlatıcam sen yazıcan bölümüde asıl olayı gün yüzüne çıkartıyor. tam bir peygamber diyemesekte co-peygamber havası verilmiş. okuma yazma bilmeyen solara nın araba kullanabilmesi ayrıca tuhafıma gitti. nerde ve nasıl öğrendi acaba? bahseidlen savaş a hiç dfeğinmemişler niye oldu ne zaman oldu, parlama diye bahsedilen şey nükleer silah nedeniyle olduysa kim başlattı vs vs. sadece bazsılarının din yüzünden çıktığını düşündüğünü söyledi bir sahnede. eli nin kurşunu yedikten sonra tıbbi müdahaleye bile gerek duymadan kalkıp yola düşmesi, yaşına rağmen oldukça seri ve çevik olması gibi özellikler normal bir insan olmadığı, ilahi bir kudretle
... Devamı
eli nin peygamberliğini ilan etmesi bu filmin mesajı. resmen adam bir çeşit peygamber olarak tasvir edilmiş. zaten film boyunca söylediği anekdotlar, peygamberlere bahşedilen, her türlü kötülükten korunma, allah yolunda hiç birşeyden korkmadan ilerme vs vs bu mesajı veriyor. filmin sonunda kitap benim ben anlatıcam sen yazıcan bölümüde asıl olayı gün yüzüne çıkartıyor. tam bir peygamber diyemesekte co-peygamber havası verilmiş. okuma yazma bilmeyen solara nın araba kullanabilmesi ayrıca tuhafıma gitti. nerde ve nasıl öğrendi acaba? bahseidlen savaş a hiç dfeğinmemişler niye oldu ne zaman oldu, parlama diye bahsedilen şey nükleer silah nedeniyle olduysa kim başlattı vs vs. sadece bazsılarının din yüzünden çıktığını düşündüğünü söyledi bir sahnede. eli nin kurşunu yedikten sonra tıbbi müdahaleye bile gerek duymadan kalkıp yola düşmesi, yaşına rağmen oldukça seri ve çevik olması gibi özellikler normal bir insan olmadığı, ilahi bir kudretle gözetilip korunduğu izlenimi çok fazlasıyla veriyor. zaten kızla olan muhabbetinde, ses duydum, yürü ya kulum dedi derken 3. dereceden hafif bi peygamberlik havasına giriyor.
amerikan muhafazakar sinema seyircisine yönelik, kilise sponsorluğunda çekilmiş, sanat yönetmeni ve danzel abimizin hatına izlenebilecek vasat bir film.
amerikan muhafazakar sinema seyircisine yönelik, kilise sponsorluğunda çekilmiş, sanat yönetmeni ve danzel abimizin hatına izlenebilecek vasat bir film.
Ben hayatımda böyle mükemmel bir sinematografi gördüğümü hatırlamıyorum.
Filmde özellikle Gary Oldman'ın canlandırdığı karakter ayakta alkışlamama sebep olmuştu.
Yaratılan post-apocalytic dünya; film çekiminde kullanılan filtreler; insancıkların olaylara olan tepkileri; sosyolojik ortam... bence çok başarılıydı.
İzlemeyenlere, özellikle 'hristiyanlık propogandası yapıyor'' şeklindeki yorumlardan sıyrılarak izlemelerini öneririm.
Sonuçta bu filmi Müslüman camiası çekmiş olsaydı bu sefer müslümanlık propogandası yapılacaktı. Ki filmde alenen yapılmış hiç bir şey yok aksine kitaba her 2 yönden eleştiri de yöneltilmiş.
Bence propoganda yorumu çok ağır ve gereksiz bir eleştiri. Filmi ilk izlediğimde ben de öyle bir havaya bürünmüştüm. (ilkinde izlediğimde kafam çok dağınıktı) Lakin, 2. izleyişimde filmi abartı derecede beğenmiştim asıl anlatmak istediği ve sanat yönetmeninin çabalarını çok daha iyi anladığımda...
Saygılar
Filmde özellikle Gary Oldman'ın canlandırdığı karakter ayakta alkışlamama sebep olmuştu.
Yaratılan post-apocalytic dünya; film çekiminde kullanılan filtreler; insancıkların olaylara olan tepkileri; sosyolojik ortam... bence çok başarılıydı.
İzlemeyenlere, özellikle 'hristiyanlık propogandası yapıyor'' şeklindeki yorumlardan sıyrılarak izlemelerini öneririm.
Sonuçta bu filmi Müslüman camiası çekmiş olsaydı bu sefer müslümanlık propogandası yapılacaktı. Ki filmde alenen yapılmış hiç bir şey yok aksine kitaba her 2 yönden eleştiri de yöneltilmiş.
Bence propoganda yorumu çok ağır ve gereksiz bir eleştiri. Filmi ilk izlediğimde ben de öyle bir havaya bürünmüştüm. (ilkinde izlediğimde kafam çok dağınıktı) Lakin, 2. izleyişimde filmi abartı derecede beğenmiştim asıl anlatmak istediği ve sanat yönetmeninin çabalarını çok daha iyi anladığımda...
Saygılar
Her ne kadar hrıstiyanlık propagandası gibi biraz huylandıran bir senaryosu olsa da izlemeye değer sağlam bir post-apokaliptik film olduğu gerçeğini göz ardı etmemk lazım.Gary Oldman, Mila Kunis ve Danzel Washington'ın olduğu bir film her türlü izlenir bence.
Yıl 2047 insanlık, Mad Max, Resident Evil, Postman, Planet of Apes vb... filmlerin vermeye çalıştığı dersleri tam olarak müşahede edememiş, havzalası bu filmlerin uyarılarını anlamakta yetersiz kalmıştır. Sonuçta, Mel Gibson'ın da dediği gibi; tarih bir kere daha tekerrür eder. Bir zamanlar masmavi bir inci tanesini andıran gezegenimiz, ölümün karanlığına bürünmüştür.
Beytüllahim'den kalktı Tren, Vatikan'da yaptı fren............
Eli, alıştığımız kıyamet sonrası yalnız adamlarından biri. Tek başına çalışıyor, karıya kıza fazla meyletmiyor, bir misyonu var ama kimselere anlatmıyor, asosyal, antisosyal, bela aramıyor ama elini kana bulamaktan da çekinmiyor. Şablon çok değişmemiş,kısaca. Bu haliyle Eli ve Eli'ın yolculuğu klasik bir distopik fantazya olanağı sunmakta.
Ancak gel gelelim, bu Eli kimdir, derdi nedir, nereye gitmektedir soruları cevap buldukça, filmi bir arada tutan mantık zinciri bozuluyor. Filmin merkezine konulan metafor ... Devamı
Beytüllahim'den kalktı Tren, Vatikan'da yaptı fren............
Eli, alıştığımız kıyamet sonrası yalnız adamlarından biri. Tek başına çalışıyor, karıya kıza fazla meyletmiyor, bir misyonu var ama kimselere anlatmıyor, asosyal, antisosyal, bela aramıyor ama elini kana bulamaktan da çekinmiyor. Şablon çok değişmemiş,kısaca. Bu haliyle Eli ve Eli'ın yolculuğu klasik bir distopik fantazya olanağı sunmakta.
Ancak gel gelelim, bu Eli kimdir, derdi nedir, nereye gitmektedir soruları cevap buldukça, filmi bir arada tutan mantık zinciri bozuluyor. Filmin merkezine konulan metafor ... Devamı
Yıl 2047 insanlık, Mad Max, Resident Evil, Postman, Planet of Apes vb... filmlerin vermeye çalıştığı dersleri tam olarak müşahede edememiş, havzalası bu filmlerin uyarılarını anlamakta yetersiz kalmıştır. Sonuçta, Mel Gibson'ın da dediği gibi; tarih bir kere daha tekerrür eder. Bir zamanlar masmavi bir inci tanesini andıran gezegenimiz, ölümün karanlığına bürünmüştür.
Beytüllahim'den kalktı Tren, Vatikan'da yaptı fren............
Eli, alıştığımız kıyamet sonrası yalnız adamlarından biri. Tek başına çalışıyor, karıya kıza fazla meyletmiyor, bir misyonu var ama kimselere anlatmıyor, asosyal, antisosyal, bela aramıyor ama elini kana bulamaktan da çekinmiyor. Şablon çok değişmemiş,kısaca. Bu haliyle Eli ve Eli'ın yolculuğu klasik bir distopik fantazya olanağı sunmakta.
Ancak gel gelelim, bu Eli kimdir, derdi nedir, nereye gitmektedir soruları cevap buldukça, filmi bir arada tutan mantık zinciri bozuluyor. Filmin merkezine konulan metaforlar çok yüzeysel. Bir tür din alegorisi yapılmaya çalışılmış, ancak izahatta ciddi sorunlar var.
İnsanlık, dinsiz,imansız bir gelecekte, bir litre şaşal su için birbirlerini gırtlaklıyorlar. "Fuck" kelimesinin unutulmamış ama "amen" çoktan hafızalardan yitip gitmiş. Film, bu haliyle bir din propagandasını andırıyor. Ancak bu kanaatte değilim.
Eli,dini bir ilaç olarak sunmuyor. Kimseye vaaz verdiği falan yok. Aksine bunu ilaç olarak kullanmaya çalışan kişi Carnegie. Eli,sadece bir tür postacı, bir haberci konumunda.
Bunun dışında; oldukça iyi işlenmiş bir film. Hafif bir Western havası var. Karakterler klişelerin dışına taşınmaya çalışılmış. Görsel olarak, bir distopyanın olması gerektiği gibi. Ayrıntılar üzerinde çalışılmış. Aksiyon sahneleri çok kısa ancak bu sahneler oldukça işlek ve hızlı. Bir altevrene sahip. Eli'ın dışında bir dünya olduğu belli.
Tabi ne yazık ki,Eli'ın amacını düşünce, inandırıcılık başlı başına bir sorun haline geliyor. Küllerinden doğmaya hazırlanan bir dünyanın son eksiği Kutsal Kitaplar Seti imiş. Bence,Ana Britannica'nın 6. Cildi olmadan yola çıkmayın.
Beytüllahim'den kalktı Tren, Vatikan'da yaptı fren............
Eli, alıştığımız kıyamet sonrası yalnız adamlarından biri. Tek başına çalışıyor, karıya kıza fazla meyletmiyor, bir misyonu var ama kimselere anlatmıyor, asosyal, antisosyal, bela aramıyor ama elini kana bulamaktan da çekinmiyor. Şablon çok değişmemiş,kısaca. Bu haliyle Eli ve Eli'ın yolculuğu klasik bir distopik fantazya olanağı sunmakta.
Ancak gel gelelim, bu Eli kimdir, derdi nedir, nereye gitmektedir soruları cevap buldukça, filmi bir arada tutan mantık zinciri bozuluyor. Filmin merkezine konulan metaforlar çok yüzeysel. Bir tür din alegorisi yapılmaya çalışılmış, ancak izahatta ciddi sorunlar var.
İnsanlık, dinsiz,imansız bir gelecekte, bir litre şaşal su için birbirlerini gırtlaklıyorlar. "Fuck" kelimesinin unutulmamış ama "amen" çoktan hafızalardan yitip gitmiş. Film, bu haliyle bir din propagandasını andırıyor. Ancak bu kanaatte değilim.
Eli,dini bir ilaç olarak sunmuyor. Kimseye vaaz verdiği falan yok. Aksine bunu ilaç olarak kullanmaya çalışan kişi Carnegie. Eli,sadece bir tür postacı, bir haberci konumunda.
Bunun dışında; oldukça iyi işlenmiş bir film. Hafif bir Western havası var. Karakterler klişelerin dışına taşınmaya çalışılmış. Görsel olarak, bir distopyanın olması gerektiği gibi. Ayrıntılar üzerinde çalışılmış. Aksiyon sahneleri çok kısa ancak bu sahneler oldukça işlek ve hızlı. Bir altevrene sahip. Eli'ın dışında bir dünya olduğu belli.
Tabi ne yazık ki,Eli'ın amacını düşünce, inandırıcılık başlı başına bir sorun haline geliyor. Küllerinden doğmaya hazırlanan bir dünyanın son eksiği Kutsal Kitaplar Seti imiş. Bence,Ana Britannica'nın 6. Cildi olmadan yola çıkmayın.
aslında filmin başı fena değil hani hakkını yemeyelim aksiyon sahneleri gayet başarılıydı bence kullandığı pala da epey güzeldi
ama mad max'ten çıkma elemanlar vardı filmde birde film'in sonunda ki çakma hafız durumları bozmadı değil beni...
sonuç olarak seyretseniz de olur seyretmesenizde öyle bir film işte..
ama mad max'ten çıkma elemanlar vardı filmde birde film'in sonunda ki çakma hafız durumları bozmadı değil beni...
sonuç olarak seyretseniz de olur seyretmesenizde öyle bir film işte..
Tanrı'nın Kitabı filmine Benzer Film ekliyorsun.
Tanrı'nın Kitabı filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Tanrı'nın Kitabı filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL