7.7

188 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.7 (123.405 OY)

KONUSU
İyiden iyiye yaşlanmakta olan alkolik baba Woody Grant, piyangodan büyük ödülü kazandığını öğrenerek ödülünü almak için Montana’dan Nebraska’ya doğru uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Ailesinden kimse söylediklerini ciddiye almasa da yirmili yaşlardaki oğlu pek de istemeyerek bu yolculuk esnas ... Devamı
İyiden iyiye yaşlanmakta olan alkolik baba Woody Grant, piyangodan büyük ödülü kazandığını öğrenerek ödülünü almak için Montana’dan Nebraska’ya doğru uzun bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Ailesinden kimse söylediklerini ciddiye almasa da yirmili yaşlardaki oğlu pek de istemeyerek bu yolculuk esnasında babasının yanında yer almaya karar verir.

Sideways ve The Descendants filmlerinin senaryolarıyla iki Oscar ödülü kazanan yönetmen Alexander Payne’in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Bruce Dern, Bob Odenkirk ve Will Forte paylaşıyor...

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@monco

2 ay önce

8 / 10

Herkes güzel yorumlar yazmış. Ben de şunu ekleyeyim. Filmdeki kamera kullanımı muazzam. Sırf bunun için bile izlenebilir.
S

@siyahtuval

7 yıl önce

8.2 / 10

mükemmel bir filmdi. Sıkılacağımı düşündüm ilk başlarda ama tatlı bir tebessümle izledim...

@alosmanabi

8 yıl önce

8.4 / 10

müzikleriyle senaryosuyla tarzıyla little miss sunshine tadı veren en çok etiketi hak eden filmlerden bir tanesi.çerezlik arayanın da dehşetengiz replik arayanın da gene olsa izlerim arayanın da özgün senaryo arayanın da izlemesi gereken bir film

@poeticnorth

8 yıl önce

bu filmde çalan müziği asla unutamam.

tatlı bir müzik, gidilecek uzun bir yol ve sımsıcak bir hikaye.
J

@josephwhite

9 yıl önce

7.3 / 10

İnsanoğlu; hep aynı, her yerde aynı dürtüler, fırsatçılık, kıskançlık ama şu para ile olan ilişkimiz hiç bitmeyecek ve kazanan ki varsa böyle bir sonuç, hiç bir zaman biz olmayacağız... değerler, örfler, yaşanan yıllar, değişmeyen bir toprak, değişen insanlar ve tavırlar ve sonsuz doğru : ölüm...

@gundula

9 yıl önce

Beklediğimin çok dışında oldu...insan ilişkilerinin dünyanın her tarafında benzer çerçevede yaşandığını gösteren film: Baba-oğul-şans-umut-hüsran üzerine iyi bir film.

@basribabam

9 yıl önce

8 / 10

Amerikan orta sınıfının da bizden bi farkı olmadığını bu filmde gördüm; yıllar sonra bir araya gelme şansı(?)nı yakalamış tüm akraba-ü taallükat, iki lafın belini kırmak yerine oturmuşlar maç izliyorlar. Sonra ana kadının işi gücü dır dır, işi gücü kocasının tarafını eleştirmek; mezardakileri bile...

Yaşlı adam ile küçük oğlunun ilişkisi içimi burktu. Keşke herkesin yaşlandığında böyle bir evladı olsa dedim. Şahane bir film; siyah beyaz olması hüznü artırıyor ama yer yer kahkaha atmanıza da engel olmuyor. Sıkmadan akıp giden bu film, her film severe şiddetle tavsiye edilir.

80/100

@yektin

9 yıl önce

7.8 / 10

Filmin konusunu özetini okumadan izlemistim. Okusam izlemezdim belki ama yalın anlatımı ve özgün tarzı ile herhangi bir hayat kesiti de anlatsa yine mükemmel bir film olurdu.

@aydogdu63

9 yıl önce

7.8 / 10

valla ben öyle fazla bi laf kalabalığı yapmadan söylüyorum film harika idi belkide ben filmde kendimden bişeyler gördüğüm için bu kadar hoşuma gitmiştir.
C

@cognomentum

9 yıl önce

8.9 / 10

Öncelikle "hayatıma kaç insan sığar" sorusu sizin için çok önemli ve sosyalliğinizden gurur duyan biri iseniz bana güvenin ve bu filmi boşverin...

Hava atmanız için kısaca filmi anlatayım huysuz bir ayyaş kendisine loto çıktığı konusunda bir yalan söylüyor ancak muhtelif olaylar sonunda yalanı ortaya çıkıyor.Size hitap etmeyecek sıkıcı ve yavaş bir film.Bu kadarı size yeter...CİDDİYİM :)

Bunları spoiler olarak belirtmeden yazıyorum çünkü aklı başında izleyici zaten bu filmin konusundan ibaret olamdığnı anlayacaktır... Bu film bence bir yalnızlık hikayesi... Ama öyle klişe ve ilgi bekler bir yalnızlık değil bu film Camus’un bulantıları ve hatta Dostoyevski’nin "Yer altından notlar"ından fırlamış bir sıradanlığı bir yalnızlığı ve çaresiz bir boşvermişliği, bir "siyah beyaz"lığı anlatıyor...

Bazı filmler ve bazı kitaplar için büyük ovgüler cakalı laflar sarfedemezsiniz.Evet cerezliktirler ve çok temel, çok klasik şeylerden söz ederler.
... Devamı
Öncelikle "hayatıma kaç insan sığar" sorusu sizin için çok önemli ve sosyalliğinizden gurur duyan biri iseniz bana güvenin ve bu filmi boşverin...

Hava atmanız için kısaca filmi anlatayım huysuz bir ayyaş kendisine loto çıktığı konusunda bir yalan söylüyor ancak muhtelif olaylar sonunda yalanı ortaya çıkıyor.Size hitap etmeyecek sıkıcı ve yavaş bir film.Bu kadarı size yeter...CİDDİYİM :)

Bunları spoiler olarak belirtmeden yazıyorum çünkü aklı başında izleyici zaten bu filmin konusundan ibaret olamdığnı anlayacaktır... Bu film bence bir yalnızlık hikayesi... Ama öyle klişe ve ilgi bekler bir yalnızlık değil bu film Camus’un bulantıları ve hatta Dostoyevski’nin "Yer altından notlar"ından fırlamış bir sıradanlığı bir yalnızlığı ve çaresiz bir boşvermişliği, bir "siyah beyaz"lığı anlatıyor...

Bazı filmler ve bazı kitaplar için büyük ovgüler cakalı laflar sarfedemezsiniz.Evet cerezliktirler ve çok temel, çok klasik şeylerden söz ederler...Kimselerle onlar hakkında çok konuşamayacsksınızdır... Ancak duygular zaten ortak değil midir? Yani temelde hepimiz aynı duygları -hüzün, haz, korku, sevgi hatta yalnızlık vs. vs.- hissetmez miyiz? Ve önemli olan aslında bu TEMEL güdüleri güzel ifade etmek ve kişiselleştirmek/karakterize etmek değil midir? Evet bazı kitaplar ve bazı filmler çok temel ve basit şeylerden bahsederler ancak ölmeden önce kesinlikle bir kere okunmalı/izlenmelidirler... Çünkü hayat bazen raylarda diş aramak bazen kamyonetle köyde turlamak, sevgisini kazanamadığın sevgiline hava atmak ve bazen "kazandın" yaftalı bir şapkayı lotoya tercih etmektir...Bu yeterdir, kafidir...

Ayrıca;

-Does he have Alzheimer’s?

-No, he just believes what people tell him...

@sarhosatlarzama

10 yıl önce

yer yer kara mizah öğeleri de içeren, genel olarak dramatik bir öyküye sahip, lanse edildiği üzereyol değil, bir baba-oğul, hatta benim yorumlayışımca bir varoluş hikayesinin anlatıldığı son zamanların en iyi filmlerinden bir tanesi. gerek sinematografisi, gerek müzikleri, gerekse de senaryosuyla olsun, çok sağlam, izlenilmesi ve izlettirilmesi gereken bir filmdir.

filmin baş kahramanı eski bir alkolik olan woody, dünyada neredeyse hiçbir şeye sahip olmamış, olamayan, artık bu dünyada son düzlüğe girmiş, bir ayağı çukurda, zorlukla yürüyebilen, evlenmiş ve iki çocuğu olmasına karşın onlar tarafından dahi pek anlaşılmayan, bilinmeyen, neredeyse iplenmeyen tam bir kaybeden karakteri. film, woodynin zorlukla, ayağını sürükleye sürükleye nebraskaya doğru yürümesi sekansıyla açılıyor. nebraskaya gitmek istemesinin nedeni ise, yakın zamanda kendisine gelen 1 milyon dolar kazandığını ve bu ödülü almak
... Devamı
yer yer kara mizah öğeleri de içeren, genel olarak dramatik bir öyküye sahip, lanse edildiği üzereyol değil, bir baba-oğul, hatta benim yorumlayışımca bir varoluş hikayesinin anlatıldığı son zamanların en iyi filmlerinden bir tanesi. gerek sinematografisi, gerek müzikleri, gerekse de senaryosuyla olsun, çok sağlam, izlenilmesi ve izlettirilmesi gereken bir filmdir.

filmin baş kahramanı eski bir alkolik olan woody, dünyada neredeyse hiçbir şeye sahip olmamış, olamayan, artık bu dünyada son düzlüğe girmiş, bir ayağı çukurda, zorlukla yürüyebilen, evlenmiş ve iki çocuğu olmasına karşın onlar tarafından dahi pek anlaşılmayan, bilinmeyen, neredeyse iplenmeyen tam bir kaybeden karakteri. film, woodynin zorlukla, ayağını sürükleye sürükleye nebraskaya doğru yürümesi sekansıyla açılıyor. nebraskaya gitmek istemesinin nedeni ise, yakın zamanda kendisine gelen 1 milyon dolar kazandığını ve bu ödülü almak için nebraskaya gelmesini bildiren bir bildirim pusulası. oğulları ve eşi bunun artık modası geçmiş bir dolandırıcılık numarası olduğunu söylemelerine rağmen, woody nebraskaya gitmekte ısrarcı davranıyor. çünkü o, şimdiye kadar hiç kimseye hayır diyememiş ve her söylenene inanmış saf bir yapıya sahip. onun şimdiye kadar bir şeye sahip olamamasını sağlayan yani onu kaybeden yap şey de tam olarak bu saflık işte. zaten kaybedenler, biraz da saflığından kaybetmezler mi? neyseoraya gitmek istemesinin bir sebebi de, bir kamyonet almak. kamyoneti neredeyse kullanabilecek durumda olmamasına rağmen, oğlu neden alacağını sorduğunda verdiği cevap son derece manidar: sahip olmak için. bir diğer nedeni de hemen arkasından oğullarının durumu yerinde olmasına rağmen, onlara bir şeyler bırakmak için olarak açıklıyor. filme bu açıdan bakılınca ki ben bu açıdan bakıyorum baştan ayağa varoluş kokuyor film. tabi ki bunlar filmin başında değil, replikler arasında gizlenmiş birçok şekilde açığa çıkıyor yavaş yavaş. tekrar filme dönecek olursam, babasının ısrarlarına dayanamayan oğlu david onu 1500km uzaklıktaki nebraskaya götürmeye razı oluyor ve beraber yola çıkıyorlar. filmi yol filmi olarak lanse edenlerin de çıkış noktasının tam olarak burası olduğunu düşünüyorum ama filmin çoğunluğu yolda geçmiyor. keza woody ve david araya haftasonu girdiği için, yol üzerinde bulunan woodynin hayatının önemli bir kısmının geçtiği, hala birçok arkadaşının ve akrabasının bulunduğu hawthorne kasabasına uğruyorlar. bu iki günlük haftasonu durağı, bizimle birlikte davidin de babasını tanıdığı zaman dilimi oluyor. akrabalarla bir kaynaşılma ortamı olsun diye david, annesi ve diğer erkek kardeşini de çağırıyor. bu şekilde son derece dominant ve biraz da ukala olan woody nin eşi kate i de tanımış oluyoruz. filmin belki de tek ve en anlaşılmayan noktası, woody nin neden bu kadar içine kapanık ve sessiz bir yapıda olduğu. bununla ilgili ise sadece varsayımlarda bulunabiliyorum. şunu da belirtmek gerekir ki giant* ailesi genel olarak konuşmayı sevmeyen bir yapıya sahip. bunu da söz konusu haftasonu tüm giant kardeşlerin toplandığı bir vakit, birbirleriyle konuşmayıp sessiz sedasız bir şekilde hep beraber bir futbol maçı izlemelerinden anlıyoruz. ancak woody nin özel durumunu, bunlar bir yana, kore savaşı sırasındaki ciddi yaralanmasına, hayatta hiçbir istediğini elde edemeyişin verdiği bir umutsuzluk ve takmayışa ve eşinin dominant tavırlarına bağladım ben. filmdeki kara mizah ya da komedi öğelerinin en yoğun şekilde yaşandığı sahneler yine bu kasabadaki sahnelerde meydana geliyor. woody saflığından dolayı, nebraskaya kazandığı ödülü almaya gittiğini söyleyince, kendimizi birden şener şenin namuslu-namussuz filminde buluveriyoruz. woody nin eşi ve oğulları bunun aslı astarı olmayan bir olay olduğunu söylediklerinde de, kimse bunu ciddiye almıyor haliyle. artık yavaş yavaş filmi sonlandırmam gerekirse dedavid, babası woody i sonunda nebraskadaki ödülü alacağı yere götürdüğünde bildirimde eğer talihli numara sizdeyse 1 milyon dolar kazanacaksınız- yazdığını ve o numaranın da woody de olmadığını görüyoruz. bundan sonra ikna olan woody, derginin verdiği, üzerinde gerçek kazanan yazan bir şapkayla boynu bükük bir şekilde eve dönmeye hazırlanırken oğlu kendisine bir jest yapıyor ve arabasını satıp kamyonet alıyor. filmin finali ise, eve dönerken geçilen hawthorne kasabasında kamyoneti kullanan woody nin, eski arkadaşlarını ve sevgilisini görürken gururla ve tatminle parlayan yüzündeki zafer gülümsemesi oluyor ki sırf o sahne için bile izlenir bu film.

@camerman

10 yıl önce

7.6 / 10

Sakin,durağan karelerle bir film ancak bu kadar akıcı olabilirdi.Belki senaryosu,belki oyunculuklar ya da kurgusu buna sebep oldu bilemiyorum ama sanırım hepsinin katkısı olmuştur.Bizim için çok önemli anne-baba sevgisinin Hollywood üzerinden değişik bir konu ile önemini izledik.Bir babayı mutlu etmek için gerekirse akla uymayan fedakarlıkları yapmak gerektiğini her çocuğun bilmesi ve bunu yaparkende zevk alması ne kadar güzeldir.
G

@goncafem

10 yıl önce

7.5 / 10

baktım da; siteden bir kişi karantinaya almış.. siz ona bakmayın :)

gün gelir ebeveynlerimizle tanışırız ve yüzleşiriz, bu bazen başkalarının sözleriyle olur, bazen de ona ayırdığımız zamanla, siz siz olun zaman ayırın bu filme veizleyin derim..

özellikle ipucu( (yeniler buna spoiler mı diyor) babından olan o son sahnelerdeki bakışları ve araba sürüşlerini kaçırmayın..

@pispapaz

10 yıl önce

Nebraska

Kaleminin yönetmenliğinden çok daha güçlü olduğunu düşündüğüm bir isimdiAlexander Payne. Election, About Schmidt, Oscarlı Sideways ve The Descendants eserleri içinyazdığı uyarlama senaryolar kariyerinin bu anlamdaki yapı taşlarını oluşturuyordu. Metninikaleme aldığı filmleri aynı zamanda yönetmiş olmasınedeniyle zihnindekileri daha kolay ilettiği izlenimine kapılıyordum. Bireradaptasyon olan şahsına ait textler kontrolü onaverdiği içinbu kadar düzgün ve uyumlu eserler çıkarıyor zannediyordum. AncakOscar iddialısı yeni filmiNebraska sayesinde yönetmen hakkındaki düşüncelerim yeni bir boyut kazandı. Bob Nelson'un yazdığı,uyarlama olmayan ve enfes bir doluluğa sahip metin üzerinden çıkardığı işle Payne, rüştünü herkese ispat etmiş oldu. Zekice yazılmış içeriğiniusta işi oyunculuk performanslarıylabirleştirenNebraska'yı 2013 yılının en sıcak ve keyifliçalışması ilan ettim. Filmi seyrederken
... Devamı
Nebraska

Kaleminin yönetmenliğinden çok daha güçlü olduğunu düşündüğüm bir isimdiAlexander Payne. Election, About Schmidt, Oscarlı Sideways ve The Descendants eserleri içinyazdığı uyarlama senaryolar kariyerinin bu anlamdaki yapı taşlarını oluşturuyordu. Metninikaleme aldığı filmleri aynı zamanda yönetmiş olmasınedeniyle zihnindekileri daha kolay ilettiği izlenimine kapılıyordum. Bireradaptasyon olan şahsına ait textler kontrolü onaverdiği içinbu kadar düzgün ve uyumlu eserler çıkarıyor zannediyordum. AncakOscar iddialısı yeni filmiNebraska sayesinde yönetmen hakkındaki düşüncelerim yeni bir boyut kazandı. Bob Nelson'un yazdığı,uyarlama olmayan ve enfes bir doluluğa sahip metin üzerinden çıkardığı işle Payne, rüştünü herkese ispat etmiş oldu. Zekice yazılmış içeriğiniusta işi oyunculuk performanslarıylabirleştirenNebraska'yı 2013 yılının en sıcak ve keyifliçalışması ilan ettim. Filmi seyrederken çok ama çok eğleneceksiniz.

Payne, Montana'dan Nebraska'ya uzanan,tebessüm dolubir yol hikayesi sunuyor izleyicisine. Kazandığı 1 milyon dolarlık ikramiyeyi almak için önündeki kilometreleri eritmesi gereken, yaşlı vekafasındaki birkaç tahtayı eskitmiş Woody'nin (Bruce Dern)kale alınmayan ödül azmi maceranın temelini oluşturuyor. Eşi Kate (June Squibb)ve büyük oğluRoss (Bob Odenkirk), çekilmez tavırları nedeniyle birlikte yaşanması zor bu adamı huzurevine göndermek isteseler de diğer oğuları David (Will Forte)duruma el koyuyor. Hayırlı evladın, herkesin delilikolarak nitelendirdiği uzun yolculuktababasınaeşlik etmeyekarar vermesi keyifli bir öykünün de fitilini ateşliyor. Açıkçası ilk otuz dakikadakidüşük tempoyu gördükten sonra olumsuz düşünmeye başlamıştım. Yapıma biraz zaman tanımak gerekiyormuş halbuki. Bahsettiğim yarım saatlik dilimin ardındanmetin ve kurgudesteğiyle toparlanıp tadını bulan Nebraska, rayına oturmuş bir tren gibi dumanını tüttüre tütüre ilerliyor.

Nebraskaenfesbir senaryoya sahip, kesinlikle yılın en iyilerinden. Bob Nelson'un kaleminden dökülen diyaloglar ve karakterler muazzam, harika okumalar yapabiliyorsunuz. Özellikle June Squibb'in canlandırdığı patavatsız Kate için yazılmış metingülmekten yerlere yatırıyor. Bu durum aynı zamanda karakterle özel bir bağ kurmanızı sağlamış. Akıllıcahazırlanmış satırlarhem keyifli hem de yaratıcı. Tekstinkurgusu sayesinde her anın tadını çıkarıyorsunuz. Hikaye altyapısında bazıklişelere başvurulmuş olunsa datotalebakıldığında hepsi görmezden gelinebiliyor. Zenginiçerikten aldığınız haz olumsuz tarafların tamamınıunutturuyor. Nelson da kocaman bir tebriği hak ediyor.

Bruce Dern canlandırdığıWoody Grant ile çok keyifli bir portre işlemiş. Zor bir rolün altından başarıyla kalktığını görebiliyorsunuz. Cannes'dan ödülle dönen aktörün ikinci Oscar adaylığı çok yakın duruyor. Ancak Nebraska'nın yıldızı net bir biçimde June Squibb olmuş. Yapılandırdığı Kate Grant karakteriiçin senenin en özgün profili denebilir. Tecrübeli aktris 2013 içerisinde en keyif alarak izlediğimoyuncuydu. Kendisinin tadını sindire sindire çıkardım. 12 Years A Slave'de övgüleryağdırdığım Lupita Nyong'o'dan çok daha parlak bir performans sergilemiş bana göre. Bob Odenkirk ve Stacy Keachde varlıklarıyla filme renk katmışlar. Nebraska?nın en zayıf yanı ise kabiliyetsiz Will Forte'du. Son derece sıradan ve duygudan uzak oynamış. Tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.

Yazının başında da belirttiğim gibi kendisinin yazmadığı ve uyarlama olmayan senaryonun altından başarıyla kalkmış Alexander Payne. Ustaca işlediği hikaye sayesinde her şartta iyi bir yönetmen olabileceğini kanıtlamış bana göre. Yakalamış olduğumetne ayak uyduran, sevimli tarzı çok beğendiğimi itiraf etmeliyim. Kadın-erkek ilişkisi anlatmayanbir Woody Allen gördüm çoğu yerde. Kadrajına konuk ettiği orijinal sahnelerden zevk almamanız olanaksız. Karakterleri öne çıkaran siyah-beyaz tondakifonu vesade dili ile çoksevdim Nebraska?daki Payne'i. Akademi de kendisini es geçmeyerek Oscar adaylığıyla ödüllendirdi zaten.

Harika karakterlerle bezenmiş, keyifli bir yol hikayesi olan Nebraska, beklentilerimin çok üstünde bir yapım olmuş. Sıkıcı bir macera beklerken son derece tatmin olduğum ve kaliteli zaman geçirdiğim birçalışma buldum karşımda. June Squibb?den Bruce Dern'e, Bob Nelson'dan Alexander Payne'e kadar herkes formunun zirvesindeydi. Bir tek Will Forte'u buraya dahil etmiyorum. Ülkemizde ilk olarak Randevu İstanbul ile arz-ı endam eden Nebraska, geçtiğimiz yılın en iyileri arasındaki yerini söke söke alıyor.

@antimatter

10 yıl önce

babanızı ölmeden önce köyüne götürün.
SPOILER

Nebraska filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Nebraska filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Nebraska filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL