Philomena, bu yıl Nebraska ile birlikte izlediğim en iyi biyografiydi. Karşılaştırılacak filmler değiller tabi ki. Birisi amaç arzusunu diğeri ise geçmişte kaybedilenler için bir arayışı odak noktasına alıyor.
Oscar'ı ben verseydim eğer 'en iyi uyarlama senaryo' dalında 12 Yıllık Esaret'i değil Philomena'yı tercih ederdim.
Philomena, 60'ların ortasında yaşlı bir bayandır. Gençliğinde anlık bir ilişki sonucu hamile kalmıştır. Bağlı olduğu kilise çocuğunu ondan ayırmış ve evlatlık vermiştir. 50 yıl sonra Philomena, gazeteci Martin Sixsmith ile birlikte çocuğunu bulmaya karar veriyor. Ateist ve olabildiğince realist olan Martin'in iyi bir hikaye umuduyla Philomena ile birlikte hareket ederken, istemese de onun durumuna acır ve onunla duygusal bir bağ kurar. Ayrıca film boyunca aralarında tanrının varlığına dair tartışmalar geçer.
Hiç kuşku yok ki bir nevi dedektiflik hikayesi kıvamında ilerleyen filmin en can alıcı noktası, Philomena'nın olanlara karşı kayıtsız(belkide fazlasıyla ka... Devamı
Philomena, bu yıl Nebraska ile birlikte izlediğim en iyi biyografiydi. Karşılaştırılacak filmler değiller tabi ki. Birisi amaç arzusunu diğeri ise geçmişte kaybedilenler için bir arayışı odak noktasına alıyor.
Oscar'ı ben verseydim eğer 'en iyi uyarlama senaryo' dalında 12 Yıllık Esaret'i değil Philomena'yı tercih ederdim.
Philomena, 60'ların ortasında yaşlı bir bayandır. Gençliğinde anlık bir ilişki sonucu hamile kalmıştır. Bağlı olduğu kilise çocuğunu ondan ayırmış ve evlatlık vermiştir. 50 yıl sonra Philomena, gazeteci Martin Sixsmith ile birlikte çocuğunu bulmaya karar veriyor. Ateist ve olabildiğince realist olan Martin'in iyi bir hikaye umuduyla Philomena ile birlikte hareket ederken, istemese de onun durumuna acır ve onunla duygusal bir bağ kurar. Ayrıca film boyunca aralarında tanrının varlığına dair tartışmalar geçer.
Hiç kuşku yok ki bir nevi dedektiflik hikayesi kıvamında ilerleyen filmin en can alıcı noktası, Philomena'nın olanlara karşı kayıtsız(belkide fazlasıyla kayıtlı ama sakin) tutumu ve sadece hikaye için bunu yaptığını zanneden Martin'in öfkelendiği sahne.
Bu sahne öyle muhteşem bir diyalogla süslenmiş ki kalitesini saniyeler içerisinde izleyiciye gösteriyor. Seyirci olarak kendinizi duygusal yönden Martin'e yakın hissediyorsunuz ve Philomena'nın tavrı karşısında ne kadar aciz olduğunuzu fark ediyorsunuz.
Tabi seçimler dünyasındayız. Aciz de olsan, yanlış da olsan bir şeyi seçiyorsun. Filmin bu seçiminizi size sorgulatacağından şüpheniz olmasın! Yılın en iyilerinden bu filmi kaçırmayın!
"Ama ben insanlardan nefret etmek istemiyorum.Senin gibi olmak istemiyorum.Şu haline bak."
@maviucurtma
8 yıl önce
6 / 10
artık izlediğim ortamdan mıdır bilemiyorum duyguyu tam hissedemedim. 6/10
@uniqueen
9 yıl önce
@asdf_13
10 yıl önce
8.5 / 10
Oscar'ı ben verseydim eğer 'en iyi uyarlama senaryo' dalında 12 Yıllık Esaret'i değil Philomena'yı tercih ederdim.
Philomena, 60'ların ortasında yaşlı bir bayandır. Gençliğinde anlık bir ilişki sonucu hamile kalmıştır. Bağlı olduğu kilise çocuğunu ondan ayırmış ve evlatlık vermiştir. 50 yıl sonra Philomena, gazeteci Martin Sixsmith ile birlikte çocuğunu bulmaya karar veriyor. Ateist ve olabildiğince realist olan Martin'in iyi bir hikaye umuduyla Philomena ile birlikte hareket ederken, istemese de onun durumuna acır ve onunla duygusal bir bağ kurar. Ayrıca film boyunca aralarında tanrının varlığına dair tartışmalar geçer.
Hiç kuşku yok ki bir nevi dedektiflik hikayesi kıvamında ilerleyen filmin en can alıcı noktası, Philomena'nın olanlara karşı kayıtsız(belkide fazlasıyla ka ... Devamı
Oscar'ı ben verseydim eğer 'en iyi uyarlama senaryo' dalında 12 Yıllık Esaret'i değil Philomena'yı tercih ederdim.
Philomena, 60'ların ortasında yaşlı bir bayandır. Gençliğinde anlık bir ilişki sonucu hamile kalmıştır. Bağlı olduğu kilise çocuğunu ondan ayırmış ve evlatlık vermiştir. 50 yıl sonra Philomena, gazeteci Martin Sixsmith ile birlikte çocuğunu bulmaya karar veriyor. Ateist ve olabildiğince realist olan Martin'in iyi bir hikaye umuduyla Philomena ile birlikte hareket ederken, istemese de onun durumuna acır ve onunla duygusal bir bağ kurar. Ayrıca film boyunca aralarında tanrının varlığına dair tartışmalar geçer.
Hiç kuşku yok ki bir nevi dedektiflik hikayesi kıvamında ilerleyen filmin en can alıcı noktası, Philomena'nın olanlara karşı kayıtsız(belkide fazlasıyla kayıtlı ama sakin) tutumu ve sadece hikaye için bunu yaptığını zanneden Martin'in öfkelendiği sahne.
Bu sahne öyle muhteşem bir diyalogla süslenmiş ki kalitesini saniyeler içerisinde izleyiciye gösteriyor. Seyirci olarak kendinizi duygusal yönden Martin'e yakın hissediyorsunuz ve Philomena'nın tavrı karşısında ne kadar aciz olduğunuzu fark ediyorsunuz.
Tabi seçimler dünyasındayız. Aciz de olsan, yanlış da olsan bir şeyi seçiyorsun. Filmin bu seçiminizi size sorgulatacağından şüpheniz olmasın! Yılın en iyilerinden bu filmi kaçırmayın!
"Ama ben insanlardan nefret etmek istemiyorum.Senin gibi olmak istemiyorum.Şu haline bak."
@tenekteplaz
10 yıl önce
@basak
10 yıl önce
10 / 10
@vipassana
10 yıl önce