Diktatörle Görüşme

filmi daha bugün duydum ve izledim. zaten kuzey kore araştırmalarıma da daha bugünlerde başladım. ben filme siyasal değil ve hatta eleştirecek kadar bilgimde yok, bu yüzden eleştirelde bakmayacağım. sadece izlediklerim hakkında konuşmam gerekirse hiç güzel bir yanı yoktu.komikte değildi. açıp neden izledim, neden kapatmıyorum diye sorup durdum kafamda ama azıcık takıntılı bir insanım. bir filmi açmışsam sonuna kadar izlerim. Dave karakteri sürekli karar değiştiren bir karakter olarak çok zorlamaydı. james franco çok severim ama filmde en azından 'yüreğimi ağıma getirecek' bir yan yoktu. kim yong un karakteri yeterince korkutucu resmedilmemişti. kuzey kore içinden çıkılması mümkün olmayan bir yer olarak resmedilmemişti. haa bu film komedidiyorsanızda hiç gülmedim. filmde en beğendiğim kısım en başıydı. koreli kızın şarkısı, o zaman güzel bir film izleyeceğimi düşündürmüştü. sonunda amerka kazandı. çok klasik. bu sinema sektöründe görmediğimiz bir şey değil. neyse bu kadar

2014'ün bitmesine 2 gün kala, yılın en komik yorumu ödülünü isterim o vakit, kaerin :)

Şimdi benim filme yorumuma ilişkin yorumun pek yeri değildi aslında. Hani özelden de yazamadığım için buraya yazmak zorunda kaldım artık idare et. (Özelden mesaj atılamıyor takipleşmeden)

Benim gözümde bu film dolaylı olarak hakim Amerikan sinemasının sıkıntılarını çok güzel yansıtıyor. Maddeleyerek yazmak belki daha kolay olur:

1-) Film Kuzey Kore için yapılmamış,orası malum, zira bu film o ülkede yayımlanmayacak bile. Doğrudan kendi piyasalarına yönelik... Sanma ki,bu film çekilirken yapımcı ekip hiç tehdit almadı. Sanma ki, bu film çekildikten sonra Sony olabilecekleri tahmin etmedi. Oluşabilecek zararı bu düzeyde ciddiye alsalardı hala numerik kodlamayla sitelerini korumazlardı değil mi ? Film sandığın gibi zarar etmedi, zaten fark ettiysen sinema kopyaları üzerinden çok para kazanabilecek bir görsel şov değil film. 3 günde 15 milyon dolarlık internet satışı yaptı. Bütçesi ise sadece 44 milyon dolar. Zarar falan yok ortada. Aksine kara geçecek.

2-) Hackleme olayının Kuzey Kore kaynaklı olduğu söyleniyor. Eğer konumuz bir ülkenin,bu tür siber saldırılarla uğraşmasının ahlaki zaafiyetleriyse Amerika'nın da bu konuda pek temiz bir geçmişi yok. İran,Kuzey Kore, Almanya, Çin ve Rusya gibi çok sayıda ülkeye siber saldırılar düzenlemiş bir ülkenin bu konuda ağlaması da trajikomik. Örnek vermek gerekirse ilk başta aklıma gelen Stuxnet virüsü en basitinden CIA menşeilidir. Bu konuda çok şey söylerim ama uzatmayım. Şimdi ben Kuzey Kore'yi savunuyor gibi de görünmek istemem. Öyle bir kaygım yok.

3-) Bu film, bir absürt olma derdiyle çekilmemiş. Öyle gibi duruyor ama alttan alta laf koymalar, siyasi eleştirilerle dolu. Yani bir ideolojisi var. Ancak kullanılan dil,sığ. Amerikanize edilmiş,basit,adi bir bakış açısı var. Bu dil sadece bu filmde yok. Amerikanın temel sinema dili böyle. Yer altında bir örgüt bu sinemayı yönetmiyor olabilir ama pekala yer üstünde bir kastt, bu sinemaya hükmediyor. Finansörlerle,yapımcı tröstlerle ve lobilerle süslü bir kast,bu kastın sinemayı kendi siyasi ajandasına alet etme amacı 40 senedir devam ediyor. Bununla barışmak zorunda değilim, bu dili sevmek zorunda değilim. Bu dili taklit etmek zorunda değilim.

4-) Paran olursa sen de git kendi filmini çek diyorsun. Tut ki,param oldu. Bunu yapmam ben. Bu ahlakı tekrar etmem. İStemem böyle bir sinemam olsun. Herkesin dünyası kendisine. Kore'yi bu kadar dert ediyorsa Amerika, garantör devlet haklarından vazgeçsin. Karışmasın Kore'nin kuzeyine de güneyine de...Filmde buna dair bir iki cümle var mı ? Yok. Kore'nin tarihine bıçak gibi saplanıp kalmıştır Oryantalizm. Film bu ideolojiden sıyrılamadığı için,sözlerim de ideolojisi kadar olabiliyor. Yani sinematografik açıdan neyini değerlendireyim ?

Elbette bu filmin saldırıya uğraması olsa olsa kalitesiz duruşunu kutsamaya yarar. Şu saldırıyı kim yaptıysa iki kuruşluk aklı yokmuş. Bu filmi boş yere yüceltti. Sanırım uyuştuğumuz nokta sadece son kısım.

Diktatörlüğün çok farklı yüzleri var. Kim Yong bu dünyadaki en basit diktatör. Bu gezegene en az zararı dokunan diktatörlerden biri,şüphen olmasın. Uçak gemileri,nükleer silahları, biyolojik ve kimyasal bombaları, siber saldırı köpekleri ve korkunç silahları olan takım elbiseli diktatörlerden daha iğrenç biri olduğunu sanmıyorum. Kendi küçük dünyasında dönüp duruyor. O adam o dünyanın sorunu. Senin benim sorunumuz değil.

Sözlerim bu kadar. :) Sürçü lisan ettimse affola.

İzleyecek arkadaşlara iyi seyirler dilerim.

Amerikan sineması bir insan gibi düşünülüp sana ne demek dünyanın en komik yorumu olabilir heralde. Özel bir şirket, istediği yapımcıyla çalışıp, istediği filmi yayınlayabilir. ''Amerika propagandası!!!'' saçmalıklarından artık sıkıldık. Kimse yok o sinemanın başında yer altında film seçen, sen de bir Türk yapımcı olarak istediğin filmi yapıp yayınlayabilirsin. Beğenmiyorsan, o adamı tanımıyorsan, diktatör olarak görmüyorsan, böyle bir filmi ekranda görmek istemiyorsan izlemezsin, bu kadar basit.

Sansüre uğrayan, bu uğurda film şirketi hack'lemeye dahi başvuran bir ülkeden bahsediyoruz. Bunu da lobiyle, pazarlamayla açıklayan insanlar varmış, film zarar etti arkadaşlar, 1 milyonu bulmadı kazancı. Bu tip komplo teorileri artık zavallılık bana göre.

Filmle ilgili olarak ise diyeceğim,zaman zaman gerçekten tebessüm ettiriyor, ama beklendiği gibi vasatın da altı bir film. zaten amaç da o değildi. kimse bir şaheser beklemiyordu, absürd komedi bekledik, onu aldık.

finali sevdim eheh. diktatörlerle alay etmek her zaman muhteşem hissettirir. bunu yapabilmek, sansüre uğramadan kısıtlanmadan. yapımcısı amerikalı olsun ya da olmasın. kuzey kore insanının özgür olacağı günün yakın bir vakitte gelmesi dileğiyle.

Amerika’ya basit bir soru sormak zorunda hissettirtiyor bu tür filmler bana: Sana ne ?

Kuzey ve Güney Kore arasındaki çekişmenin tarihçesini yadsıyarak, tarihi çarpıtma hakkını size kim veriyor ? Bir milletin kendi iç meselesi senin t..sak malzemen mi ?

Kim Yong bilmem ne yada her ne kimse, nasıl bir insansa öyle bir insan. Sana ne ? Her yere demokrasi gelmek zorunda değil. Nitekim bunu Ortadoğu’da öğrenmiştiniz. Kendi ülkesinde kadınlara araba sürmeyi yasaklatan adamlarla gayet güzel geçiniyorsunuz. Finansmanını Arap ağalarının sağladığı Holywood sinemasını bu ağaları eleştirirken,yerin dibine sokarken pek göremezsin. Nitekim bundan da sana ne ? O ağalardan da sana ne arkadaş ?

Kendini nasıl bir konuma koyduysan artık ? Amerikan sineması ? Tepeden bakmayı kessen ya dünyaya ? Madem t..saklara bu kadar güveniyorsun, Shell’in Amazon yerlilerine yaptıklarıyla ilgili büyük bütçeli bir film çek ? Yada General Motors’un Naziler’le işbirliğine dair bir film çek ? Yada Truman’ın nasıl şantajla Henry Wallace gibi bir adamı yerinden ettiğine dair bir film çek ? Olmuyor mu ? Olmaz tabi. Nasıl olsun. Olamıyor yani.

Bak sana çok heyecanlı konular buldum,daha da bulurum Amerikan sineması...Ama olmaz. Yemezler. Büyük gelir o lokmalar size.

İşiniz gücünüz,milletle alay etmek.