7.5

241 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7 (48.756 OY)

KONUSU
Devam etmeni ne sağlıyor Oscar? Cevap: Eylemin güzelliği. Bir gün içinde Pariste dokuz ayrı karaktere bürünen bir adam. Bazıları bu filmi yılın en iyi yapımı ilan etti, başkaları gözüpek ve dahiyane olarak tanımladı. Oscar bir işadamı. Çok zengin ve gizemli bir adam tarafından tuhaf bir iş için göre ... Devamı
Devam etmeni ne sağlıyor Oscar? Cevap: Eylemin güzelliği. Bir gün içinde Pariste dokuz ayrı karaktere bürünen bir adam. Bazıları bu filmi yılın en iyi yapımı ilan etti, başkaları gözüpek ve dahiyane olarak tanımladı. Oscar bir işadamı. Çok zengin ve gizemli bir adam tarafından tuhaf bir iş için görevlendiriliyor. Bir limuzinin içinde kılıktan kılığa girerek çeşitli randevulara gidecek. Bazen bir dilenci, bazen yeğenine veda eden yaşlı bir adam ya da bir cambaz olacak. Ama neden? Filmde, çok sayıda derin ve felsefi yorum yapılmasını sağlayacak malzeme var. Ama belki de hepsi sadece zevk içindir. Çünkü bir nedeni olsun ya da olmasın, bu filmi izlemek son derece büyülü ve esrarengiz bir deneyim: komik, hüzünlü, duygulu, çılgın ve gerçeküstü. Carax, sinemanın sınırlarını biçim ve içerik olarak sonuna kadar zorlayarak, sadece hikaye anlatmaya yaramadığını kanıtlıyor.

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@fsymg

3 yıl önce

5 / 10

Nurgül Yeşilçay’ın teklifi kabul etmeyip rolünü Eva Mendes’e kaptırdığı filmdir. Yıllar oldu izleyeli ama bir tek bu detay kaldı aklımda...

@oldirtysweater

7 yıl önce

Basit düşünmek istiyorum. Mr Oscar bir oyuncudur tıpkı Denis lavant gibi ki film yönetmenin uykusundan uyanıp bir kapının içinden girmesiyle başlar. Yönetmenin Denis Lavantı yazdığını düşünelim. Denis Lavant Mr Oscarı oynayan bir oyuncu ve Mr Oscar gördüğümüz kadarıyla -üstünkörü bi rakam-6 farklı karakteri oynayan bir oyuncu ve hala Mr Oscar. Ölüm döşeğindeki adamı canlandırdığı sahnede yardımcı oyuncu kadına teşekkür ediyor. Bir başka sahne de patronu diye düşündüğümüz bir adam yorulduğunu ve neden hala devam ettiğini sorduklarını söylüyor. Mr Oscar soran kişilerin kim olduğunu ve onu hala oyunda tutan şeyin oyunculuğun güzelliği olduğunu belirtiyor. Denis Lavant bir oyuncu ve hala Denis Lavant onu yorulduğu halde hayatta tutan şey yaşamanın güzelliği değil mi? Güzellik bakanın gözlerindedir. Oyunun güzelliği oyuncudan mı seyirciden mi ? Peki Mr Oscarın seyircisi kim ? Bir randevusuna giderken arabayı durduruyor ve olağan bir durum gi
... Devamı
Basit düşünmek istiyorum. Mr Oscar bir oyuncudur tıpkı Denis lavant gibi ki film yönetmenin uykusundan uyanıp bir kapının içinden girmesiyle başlar. Yönetmenin Denis Lavantı yazdığını düşünelim. Denis Lavant Mr Oscarı oynayan bir oyuncu ve Mr Oscar gördüğümüz kadarıyla -üstünkörü bi rakam-6 farklı karakteri oynayan bir oyuncu ve hala Mr Oscar. Ölüm döşeğindeki adamı canlandırdığı sahnede yardımcı oyuncu kadına teşekkür ediyor. Bir başka sahne de patronu diye düşündüğümüz bir adam yorulduğunu ve neden hala devam ettiğini sorduklarını söylüyor. Mr Oscar soran kişilerin kim olduğunu ve onu hala oyunda tutan şeyin oyunculuğun güzelliği olduğunu belirtiyor. Denis Lavant bir oyuncu ve hala Denis Lavant onu yorulduğu halde hayatta tutan şey yaşamanın güzelliği değil mi? Güzellik bakanın gözlerindedir. Oyunun güzelliği oyuncudan mı seyirciden mi ? Peki Mr Oscarın seyircisi kim ? Bir randevusuna giderken arabayı durduruyor ve olağan bir durum gibi bir cafede oturan bir bankacıyı vuruyor , bankacıyı da Denis Lavant oynuyor ve tabiki bankacıyı vuran adamı oynayan Mr Oscarı da Denis Lavant oynuyor. Bankacıyı vuran adam vuruluyor ölüyor Mr Oscarı Celine kaldırıyor. Bütün bunları izleyen sokaktakiler sadece vurulan bir bankacı ve hemen ardından öldürülen bir suikastçı görüyor. Onlar Mr Oscarı yada Denis Lavantı görmüyor. Peki Mr Oscarın seyircisi kim ? Bir sahne de Mr Oscar bir adamı vuruyor. Vurulan adamı da Denis Lavant oynuyor adamı vuran Alex i oynayan Mr Oscarı da. Alex vurulan adamın tipini değiştiriyor ve yerde kanlar içinde yatan adam Alex'e dönüşüyor. Bu adam da Alexi aynı yerden vuruyor. Yerde yatan iki Akex ve bir Alex gerçek. İkisini de Denis Lavant oynuyor fakat sadece bir Alexi MrOscar oynuyor. Sahne sonunda Alexlerden biri limuzinin yanına gidiyor. Peki bu hangisi? Vurulan adamı oynayan Denis Lavant Alexi oynayan MrOscar olup arabaya gitmiş olsa o hala Mr Oscar olur mu yoksa başka biri mi ? MR Oscar küçülen kameralardan ve paranoyalardan bahsediyor. Ve bir yolculuklarında Celine ona Paris gecesini gösteriyor Mr Oscar gece kamerasından bi çekim görüyor. Bunu çeken Celine in limuzinindeki kamera mı yoksa Yönetmenin kamerası mı ? Mr Oscar evinde çocuğuna veda edip randevularına yol alıyor. Denis Lavant Mr Oscarı oynayan bir oyuncu ve hala Denis Lavant. Mr Oscar tüm bu rolleri yapan ve görünmez bir seyirciyr sunan bir oyuncu ve hala Mr Oscar.
Sophienin Dünyasını andırdı film bana. Gerçek anlamda bir derinlik , varoluşsal sanrılara sahip bir film. Yönetmenin ikilemini anlattığını düşünüyorum. Görünmez izleyicilere oynayan insanlarız ve aynı zamanda oynadığımız karakterleriz. Zaman zaman fatkli karakter olsak da biz hem Mr Oscar hem Denis Lavantiz. Peki bu durumda yönetmen kendini ne olarak gördü ? Herşey onun bir rüyadan uyanıp başka bir rüyaya açılmasıyla başladı. Filmin yaratıcısı olan yönetmenin rüyası bir filmse burda yönetmen Tanrı bizde onun rüyası mıyız?
Mükemmel bir film. Büyük ihtimal saçmaladım. Ama film sizden saçmalamanızı istiyor , cevaplar üzerine değil sorular üzerine bir film.

@paranoidea

8 yıl önce

Sonucuna değil sürecine odaklanılması gereken, fantastik öğeleri olan enteresan bir film. Seyir esnasında bir yandan derin düşüncelere dalmayi sevenler asla sıkılmayacaktır.
M

@moribund

9 yıl önce

8 / 10

-Celine, gece yarısından önce gülmek zorundayız.

-Elimizden gelenin en iyisini yapacağız Mr. Oscar.

Başyapıt!

@mechulyolcu

10 yıl önce

limuzinleri insanın beyni olarak algılamamız lazım bence o zaman biraz daha mantıklı izlersiniz. insan bazen gittiği yere göre ayak uydurması lazımdır. ama beyinden geçirdiği saçma sapan hareketleri yada aslında her insanın içinde karmaşık ikiyüzlülük olduğunu anlatan bir film.

yada aklından o an kötü nedir ya da iyi nedir kavramını silen bir yapım.

@seko

10 yıl önce

Filmle ilgili bence an açıklayıcı bilgi:

Erkan Adıgüzel,

Kutsal Motorlar(Holy Motors) auteur yönetmen Leos Carax’ın beşinci uzun metraj filmi. Bir hikayeden diğerine atlayan yönetmen izleyicinin algısını ve sınırlarını zorlarken bunun yanında müthiş bir görsel deneyime de davet ediyor.

Yönetmenin bizzat kendisinin rol aldığı prolog bölümüyle açılan film bunu takiben dokuz epizot-la devam ediyor. Film, uykusu bölünmüş Leos Carax’ın yataktan kalkarak bedeninden bir parçaya dönüşmüş anahtar ile ağaç gövdesi desenleriyle bezeli duvarından bir geçit arayarak diğer bir boyuta geçmesiyle açılıyor. Daha sonra Mösyö Oscar’ın limuziniyle ayarlanan randevuları izliyoruz.

Dokuz Epizot

İlk epizot benzerliği bakımından Cosmopolis’in bir parodisi niteliğinde; Bankacı Mösyö Oscar telefonda borsa üzerine bir diyalog yaşayıp güvenlik açığından bahsediyor. İkinci randevusunda göçmen bir dilenci kılığına bürünürken, üçüncü randevuda bilgisayar oyunlar
... Devamı
Filmle ilgili bence an açıklayıcı bilgi:

Erkan Adıgüzel,

Kutsal Motorlar(Holy Motors) auteur yönetmen Leos Carax’ın beşinci uzun metraj filmi. Bir hikayeden diğerine atlayan yönetmen izleyicinin algısını ve sınırlarını zorlarken bunun yanında müthiş bir görsel deneyime de davet ediyor.

Yönetmenin bizzat kendisinin rol aldığı prolog bölümüyle açılan film bunu takiben dokuz epizot-la devam ediyor. Film, uykusu bölünmüş Leos Carax’ın yataktan kalkarak bedeninden bir parçaya dönüşmüş anahtar ile ağaç gövdesi desenleriyle bezeli duvarından bir geçit arayarak diğer bir boyuta geçmesiyle açılıyor. Daha sonra Mösyö Oscar’ın limuziniyle ayarlanan randevuları izliyoruz.

Dokuz Epizot

İlk epizot benzerliği bakımından Cosmopolis’in bir parodisi niteliğinde; Bankacı Mösyö Oscar telefonda borsa üzerine bir diyalog yaşayıp güvenlik açığından bahsediyor. İkinci randevusunda göçmen bir dilenci kılığına bürünürken, üçüncü randevuda bilgisayar oyunları ve filmlerde sıkça kullanılan profilleme seansına katılıyor. Eva Mendes’in yer aldığı güzel-çirkin masalı görsel açıdan en çok tatmin edici sonucu verirken daha sonra baba-kız arasındaki ilişkiye odaklanan bir randevuyla maceramız devam ediyor. Altıncı randevumuz bir yeraltı kapışmasına göz atarken, yedinci bölüm ise ölüm döşeğinde geçiyor. Kylie Minogue’un yer aldığı bir melodram ve Mösyö Oscar’ın evine dönmesiyle birlikte filmimiz de sonlanmış oluyor. Epizotlar arasındaki tek bağ kurulabilecek ilişki Paris sokaklarında gezinen limuzin. Onun dışında bölümler arasında herhangi bir ilişki kurmak oldukça güç. Mösyö Oscar öldüğünde bile yeniden kalkarak bir sonraki randevusuna doğru yol almaya devam ediyor. Randevuların amacını hiçbir şekilde bilmiyoruz. Ve film bitiminde bir bütün olarak kafamızda bir hikaye ve sonucu da oluşmamış oluyor. İzleyicisini sürekli taciz eden, gerçeklik algısını yerle bir eden yönetmen adeta bizleri bir labirentin ortasında yapayalnız bırakıyor.

Tweet Film

Peki bu denli takibi imkansız kılan, seyri oldukça güç filmi salonda bırakıp gitmemizi imkansız kılan, filmi kötü bir seyirlikten neredeyse bir başyapıt mertebesine ulaştırmamızı sağlayan nedir? Sinemada bir çok auteur yönetmen klasik anlatıyı ters-yüz ederek farklı anlatım yöntemleri denemiştir muhakkak. Kutsal Motorlar’da bu auteur yönetmenlerin izinden gitmektedir. Fakat filmi günümüz kitle iletişim araçlarına (sosyal medya) iliştirip öyle okumakta pekala mümkün. Mösyö Oscar’ın limuzindeki ;

"Kameraları özledim. Eskiden bizden daha ağırdılar. Sonra kafamızdan bile daha küçük hale geldiler. Şimdiyse onları göremiyorsun bile. Bazen ben de tüm bu olanlara inanmakta güçlük çekiyorum. Bu nostalji biraz da duygusal değil mi? Haydutlar varlıklarına inanmak için güvenlik kameralarını görmek zorunda değiller." günümüz dünyasına dair diyebileceğimiz serzenişini hatırlayalım. Günümüz sosyal medya kanalları ile adeta küresel bir köye dönüşen dünya devasa bir sahneden farksızdır. Mösyö Oscar’ın limuzinle Paris sokaklarında gezerken ara sıra yaşadığı maceralarını ve bu devasa sahnede sergilediği performansları, sosyal medyadan paylaşım yapmaktan pek bir farkı yoktur. (Her bir episodun süresinin kısalığını da düşünürsek bir tweetten farksız olacağını düşünebiliriz.) Mösyö Oscar’ın performanslarının herhangi bir tweet hesabından farkı yoktur. Nasıl ki sosyal medya üzerinden gündem her saniye, her dakika değişiyor ve bir ölüm haberi üzerine bir tweet atarken hemen arkasından çok güldüğünüz bir espriyi paylaşıyorsanız, Mösyö Oscar’da aslında bir tweeter sayfası yönetmekten farklı bir şey yapmıyor. İlk hikayesinde güldürüyor, ikinci hikayesinde düşündürüyor, üçüncü hikayesinde ölüyor, sonra tekrar diriliyor. Bizlerde zaten Mösyö Oscar gibi bazen enformasyon kirliliği yaşatan, bazen hayat kurtaran,saniyesinde güldürüp, saniyesinde ağlatan sosyal medya’da bu kaosun tam ortasında yaşamaya çalışmıyor muyuz? Ve bu kaosun ortasında yeri geldiğinde birçok farklı kimliği taşımıyor muyuz? İşvereninin kim olduğunu bile bilmediğimiz Mösyö Oscar gibi bizde işverenimiz olmadığı halde bu kanallarda mesai harcamıyor muyuz?

Kutsal Motorlar izleyiciyi diken üstünde tutan bir yapım, epizotlar arasında bütün oluşturacak bir bağ kurmak imkansız fakat günümüz dünyasında da işler tam da bu şekilde gitmiyor mu? Bu yüzden filmin yabancılaştırma geleneğinin yanında izleyicisini çokta yabancı olmadığı bir evrene davet ettiğindendir ki hikaye anlatıcılığı geleneğine ve sanat yoluyla duyguların boşalmasına da göz kırpmaktadır.

@az87

10 yıl önce

Bu filmden bir şey anlayan beri gelsin de endamını görelim :))
G

@gaspar_noe

10 yıl önce

çıkarım yapmak için çok zorlamak gerek. ve izleyipte kendini zorlayan arkadaşların %90’ının yaptığı "hayat sahnelenen bi oyundur, hepimiz birer oyuncuyuz, falanfişmekan" yorumunu nedense bi ben benimseyemedim sanırım. bu filmde başka bişey vardı. veya hiçbişey yoktu; sadece bişeyler hissedebilmemiz içindi. izleyin efendim, ama çok zorlamayın kendinizi.

@arween

10 yıl önce

8.1 / 10

kendinden apar topar kaçıyordu insan.öyle güzel kaçıyordu ki,rollerinin bir bir randevusunu hazırladı.yüzleşmek pek güçmüş,zormuş meğerse..boşluğun kayganlığında ayağa kalkmaya çalışmak..kimsenin kendisi olmadığı bu duruma ölesiye uzak kaldığı korktuğu ve acıttığı dünyada kendisi olarak bile ölememek. Ne hüzün bıraktın bana holy motors çok da hoş ettin..nefis bir seyirdi.

-Cehennemin dibinde bir balo düzenliyoruz. -Hepimiz sarhoş ölü ve sarhoş.

---spoiler---

@zangocyus

10 yıl önce

Yorumlardan da çıkarsak yola anlamadığını savunan çoğunluk olsa da bence başarılmış bir olay karşımızda.Tek tüklükten öte zengin yorum farklılıkları gerektiren bir film şüphesiz tonla mesajı var herkesin birbirine katacak bir çok şeyi var ,kafa patlatması gereken ayrıntılar var algı farklılıkları dolayısıyla değişik yorumlanabilecek çok yer var.Herkesten bir şey yansıtabilir olmuş.Bence istenilen ve olması gereken başarılmış haliyle çokta iyi çokta güzel filmdi.

@getoutofmyship

10 yıl önce

6 / 10

Hemen herkes gibi benim de filmin ne anlattığıyla ilgili hiçbir fikrim yok. Belki belirli bir şey de anlatmıyordur, olabilir. Filmin pek çok gönderme ve metaforla dolu olduğunu görünce (Bunu olumlu anlamda söylemiyorum, pek hoşuma gitmeyen bir olaydır), bu yönde fikrim daha da güçlendi. Fakat izlerken çok sıkılmadım. Zaten belli bir zaman sonra da ne anlatmaya çalışıyor diye çok kafa yormadım.

Sokak ortasında bağımsız bir tiyatro ya da sirk gösterisi izlemek gibi bir şey. Bunları izlerken hikayeye, arkadaki anlama odaklanmaktan çok, meraklı gözlerle "Şimdi ne yapacaklar acaba" diyor, keyif almaya çalışıyoruz.

Filmden bana kalan en güzel şey, akordeon sahnesiydi. Çok güzel bir parça, açıp açıp dinliyorum. İsmi de "Let My Baby Ride" imiş.

@venezue

10 yıl önce

---KAMU SPOTU---

Ekranın karşısına oturmadan önce, vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacak kadar sürükleyici bir filmle karşılaşacağımı ummuştum. Oysa ummadığım bir durumun beni beklediğini nereden bilebilirdim ki...

Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım ilk olarak açılış jeneriğinde sıkılmaya başladım. Fakat sonra "delikanlı adamsın, sabret be olum" diyerek teskin ettim kendimi ve bir müddet sabrettim. Ancak uzun sürmedi. İlk yarım saatten sonra ızdırabım bir an önce son bulsun diye önce 2x, ardından 4x ve sonrasında daha fazla dayanamayarak 16x hızla ileri sararak izlemeye çalıştım filmi, fakat yine de beynimde çakılan kıvılcımlara ve kafamın içinden yükselen dumanlara engel olamadım. Ruhumu kerpetenlerle bedenimden ayırmaya çalışıyorlardı sanki. Böyle bir acıyı, böyle bir ızdırabı daha evvel hiç yaşamamıştım. En sonunda kendimi kaybettim ve "YETEEERRRR" diye acı acı bağırdım... Sonrasını hatırlamıyorum. Komşular kapıyı kırarak içeri g
... Devamı
---KAMU SPOTU---

Ekranın karşısına oturmadan önce, vaktin nasıl geçtiğini anlayamayacak kadar sürükleyici bir filmle karşılaşacağımı ummuştum. Oysa ummadığım bir durumun beni beklediğini nereden bilebilirdim ki...

Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım ilk olarak açılış jeneriğinde sıkılmaya başladım. Fakat sonra "delikanlı adamsın, sabret be olum" diyerek teskin ettim kendimi ve bir müddet sabrettim. Ancak uzun sürmedi. İlk yarım saatten sonra ızdırabım bir an önce son bulsun diye önce 2x, ardından 4x ve sonrasında daha fazla dayanamayarak 16x hızla ileri sararak izlemeye çalıştım filmi, fakat yine de beynimde çakılan kıvılcımlara ve kafamın içinden yükselen dumanlara engel olamadım. Ruhumu kerpetenlerle bedenimden ayırmaya çalışıyorlardı sanki. Böyle bir acıyı, böyle bir ızdırabı daha evvel hiç yaşamamıştım. En sonunda kendimi kaybettim ve "YETEEERRRR" diye acı acı bağırdım... Sonrasını hatırlamıyorum. Komşular kapıyı kırarak içeri girmiş ve stop tuşuna basarak canımı son anda kurtarmış sağolsunlar. Ardından ambulans, yoğun bakım falan...

Bu olayın üzerinden yaklaşık bir ay geçti. Bu yorumu hastane odasından yazıyorum. Artık iyileştim. Doktorlar hastaneden yarın çıkabileceğimi ve sağlıklı bir insan olarak normal hayatıma kaldığım yerden devam edebileceğimi söylüyorlar. Bir daha sanat filmi izlemek mi? Tövbeler olsun. Değil filmlerden, hayattan soğudum yeminle.

Bu filmi henüz izlememiş, fakat izleme düşüncesi gafletine düşmüş arkadaşlara sesleniyorum: Kaçın, kurtarın kendinizi. Ben yandım, siz yanmayın.

Bu sözüm ise "aslında manyak bi film ama sanat filmi olduğu için siz anlamıyorsunuz" diyenlere: Ya bırakın allasen, kandırmayın insanları!

---KAMU SPOTU---

Son olarak, müsadenizle sanat filmi izleyicilerini ikiye ayırmak istiyorum:

1. Anlamadığı için sanat filmlerini kötü bulanlar,

2. Anlamadığı için sanat filmlerini iyi sananlar.

Sizce hangisi daha gerçekçi?

@denizo

10 yıl önce

Zorladıkça çıkarımlar olsa da ben bu film için birşey anlamadım derim. Ama izleyin değişikti.

@senadir

10 yıl önce

5 / 10

Sürekli bir beklenti içerisinde olduğunuz filmde her şey içinizde patlıyor. Bir yerlere mesaj mı vermeye çalışıyor. Yok yok mesaj kaygısı yok ama bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor derken en baştaki sahneyi aklınıza getirdiğinizde parçalar yerine oturmaya başlıyor. Sinema seyirlik değil de hayatın içinde olsun. Kurşunları yesin yesin ayağa kalksın , bıçaklansın az biraz rol yapsın ölüyor gibi ama yoluna devam etsin. Ve final sahnesi sinemasal yaşadığı hayatı insanlardan o kadar uzaklaştırmış ki gorillerle yaşıyor artık. Ben bu mesajı aldım. Almasam sıkıntıdan patlıyordum.
P

@perperiik

10 yıl önce

8.3 / 10

izliyorsun izliyorsun ne oluyor burda yahu diyorsun içinden. uğraşsada anlamlandıramıyor insan ama ne ilginçtir ki izlemektende sıkılmıyor keyif duyuyorsunuz hatta arkadaşlarınıza öneriyorsunuz :) belli ki biraz alt okuma gerektiriyor :)
SPOILER

Kutsal Motorlar filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Kutsal Motorlar filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Kutsal Motorlar filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL