Metin, tiyatro veya sinema fark etmeksizin değerini korumuş ve derdini etkili bir biçimde aktarabilmiş. Dar bir mekan ve kadroya rağmen o dönem atmosferini ve belli başlı kesimleri yansıtmakta oldukça başarılı.
Lütfü ustanın "Ayrılmak mı zor, bu mutfakta hizmet etmek mi?" ikilemini "kaybedilecek olan bir zincir, kazanılacak bir dünya var -dışarda-" şeklinde karşılamak en mümkünü.
’Şener Şen 30 yıllık filmi tiyatroya uyarlamışsa bir bildiği vardır’ deyip izledik. Sürprizi kaçmasın diye filmin konusuna bile bakmadım. Bu zamana kadar izlemediğime üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. İlk 30 dakika anlamakla geçse de gerçekten müthiş bir film ortaya çıkmış. Tabi bu ilmek ilmek örülen eserin sahibi Vasif Ongören ile filmin yönetmeni Basar Sabuncu’nun da hakkını vermeden olmaz. :)
Film, 15-16 Haziran işçi hareketini ve yaşananları, zengin patron Kerim Bey’in mutfağından çıkmadan bize anlatıyor. 20 yıldır isyan ede ede çalışmaktan ve hizmet etmekten başka bir şey yapmamış olan aşçı Lütfü ustanın başı Kerim Bey’in ’saltanatını’ koruması için köşke getirilen köpeklerle derttedir. Kerim Bey’in köşkün dışındaki köpeklerini öldürme planları yapan Lütfü usta, köşkün içindeki ’köpeklere’ karşı ise eli kolu bağlanmıştır. "Faşistlik eşittir köpekliktir" vurgusu yapan filmde, Selim’in salyalarının aktığı -köpekleştiği- sahne görülmeye de... Devamı
’Şener Şen 30 yıllık filmi tiyatroya uyarlamışsa bir bildiği vardır’ deyip izledik. Sürprizi kaçmasın diye filmin konusuna bile bakmadım. Bu zamana kadar izlemediğime üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. İlk 30 dakika anlamakla geçse de gerçekten müthiş bir film ortaya çıkmış. Tabi bu ilmek ilmek örülen eserin sahibi Vasif Ongören ile filmin yönetmeni Basar Sabuncu’nun da hakkını vermeden olmaz. :)
Film, 15-16 Haziran işçi hareketini ve yaşananları, zengin patron Kerim Bey’in mutfağından çıkmadan bize anlatıyor. 20 yıldır isyan ede ede çalışmaktan ve hizmet etmekten başka bir şey yapmamış olan aşçı Lütfü ustanın başı Kerim Bey’in ’saltanatını’ koruması için köşke getirilen köpeklerle derttedir. Kerim Bey’in köşkün dışındaki köpeklerini öldürme planları yapan Lütfü usta, köşkün içindeki ’köpeklere’ karşı ise eli kolu bağlanmıştır. "Faşistlik eşittir köpekliktir" vurgusu yapan filmde, Selim’in salyalarının aktığı -köpekleştiği- sahne görülmeye değerdi. Lütfü ustanın filmin başında ve sonunda seyirciye yönelik konuşması da aslında bizim de Lütfü usta durumunda olduğumuzu anlatıyor.
Mükemmel bir film, mükemmel oyunculuklar... Tabi ki Şener Şen in performansı büyülüyor en çok. Nilüfer Açıkalın nasıl güzel, nasıl temiz kalpli sarılasım geldi birçok defa. Sürekli havlayan sinir bozucu köpek ve tabi köpek üzerinden verilmeye çalışılan siyasi mesajlar. O ürkek üniversiteli talebe Selim'in değişimi. Mutfaksa en başta onları koruyan bir sığınak gibiydi daha sonra ise dış dünyanın minyatür bir örneği haline geldi. Yalanlar, sahtelikler, siyaset, korku, şiddet... hepsi kendine mutfakta da yer buldu. Çok derin meseleler insanı sıkmadan ince bir biçimde işlenmiş. Gazeteyi sadece yemek artıklarını üzerine süpürmek için kullanan Lütfü Usta bile sonunda bir şeylerin ters olduğunu anladı ama yine de emin olamadığı için seyirciye sorarak filmin sonuna üç noktayı koyduTürk sinemasının en değerli yapımlarından biri bence.
şener şen in böyle bir filmi olduğunu yeni öğreniyorum. öğrenmekle kalmayıç acayip şaşırıyorum. şener şen bu yahu, tek başına bir sinema adam ve 88 yapımı olan bu filmden nasıl haberimiz olmaz. yuh bana.. hemen izleme listesine ekleyip ilk fırsatta keyifle geçiyorum karşısına..
Tekrar izlemeyi hak eden ama temiz bir kopyası bulunamayan filmde,1970'lerin siyasal atmosferine tek mekandan, gerçekçive esprili bir gözle bakılıyor...
Bu filmde sadece usta ve yanındaki elemanları arasında geçmiyor. Senaryo ve oyuncuların sunduğu canlılık sizlerin de hayalinizle katılmanızı sağlıyor.Filmde ismi geçen ama olmayan şahısları bilegörüşmüş kadar oluyorsunuz verilen samimiyet ve gerçeklik sayesinde. Derin konular veolaylar masaya koyuluyor adeta mutfakta. Malzemesiyse bakış açılarından oluşuyor. Beğenen yer, beğenmeyen yemez oluyor. Ciddiye alınması gereken filmlerden bir tanesi.
Tek bir mekanda (köşkün mutfağı) geçse de, bunu asla monoton hale getirmeyen; sürekli bir yoğun hareket halinde geçen bir film. Düşünüşü derin, metin içinde alt metinlere sahip... İdeolojilerin peşinde sürüklendikçe; toplumun, ilişkilerin bölünmesi, insanların ötekileşmesi, geçmişlerin silinip atılması temelinde gelişiyor. Olaylara eşit mesafede duran, halkın saflığını temsil eden aşçı karakteri, yine Şener Şen'in eşsiz sanatıyla can buluyor. Derin bir film, kesinlikle izlenmeli...
@ecosphere
1 yıl önce
8.8 / 10
Lütfü ustanın "Ayrılmak mı zor, bu mutfakta hizmet etmek mi?" ikilemini "kaybedilecek olan bir zincir, kazanılacak bir dünya var -dışarda-" şeklinde karşılamak en mümkünü.
Yürüdüler, hayat sokaktaydı...
@shalala
4 yıl önce
9 / 10
Sürprizi kaçmasın diye filmin konusuna bile bakmadım. Bu zamana kadar izlemediğime üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. İlk 30 dakika anlamakla geçse de gerçekten müthiş bir film ortaya çıkmış. Tabi bu ilmek ilmek örülen eserin sahibi Vasif Ongören ile filmin yönetmeni Basar Sabuncu’nun da hakkını vermeden olmaz. :)
Film, 15-16 Haziran işçi hareketini ve yaşananları, zengin patron Kerim Bey’in mutfağından çıkmadan bize anlatıyor. 20 yıldır isyan ede ede çalışmaktan ve hizmet etmekten başka bir şey yapmamış olan aşçı Lütfü ustanın başı Kerim Bey’in ’saltanatını’ koruması için köşke getirilen köpeklerle derttedir. Kerim Bey’in köşkün dışındaki köpeklerini öldürme planları yapan Lütfü usta, köşkün içindeki ’köpeklere’ karşı ise eli kolu bağlanmıştır. "Faşistlik eşittir köpekliktir" vurgusu yapan filmde, Selim’in salyalarının aktığı -köpekleştiği- sahne görülmeye de ... Devamı
Sürprizi kaçmasın diye filmin konusuna bile bakmadım. Bu zamana kadar izlemediğime üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim. İlk 30 dakika anlamakla geçse de gerçekten müthiş bir film ortaya çıkmış. Tabi bu ilmek ilmek örülen eserin sahibi Vasif Ongören ile filmin yönetmeni Basar Sabuncu’nun da hakkını vermeden olmaz. :)
Film, 15-16 Haziran işçi hareketini ve yaşananları, zengin patron Kerim Bey’in mutfağından çıkmadan bize anlatıyor. 20 yıldır isyan ede ede çalışmaktan ve hizmet etmekten başka bir şey yapmamış olan aşçı Lütfü ustanın başı Kerim Bey’in ’saltanatını’ koruması için köşke getirilen köpeklerle derttedir. Kerim Bey’in köşkün dışındaki köpeklerini öldürme planları yapan Lütfü usta, köşkün içindeki ’köpeklere’ karşı ise eli kolu bağlanmıştır. "Faşistlik eşittir köpekliktir" vurgusu yapan filmde, Selim’in salyalarının aktığı -köpekleştiği- sahne görülmeye değerdi. Lütfü ustanın filmin başında ve sonunda seyirciye yönelik konuşması da aslında bizim de Lütfü usta durumunda olduğumuzu anlatıyor.
@messiyg
4 yıl önce
10 / 10
@seinfeld
4 yıl önce
@tutankhom
11 yıl önce
@poormf
12 yıl önce
8.5 / 10
9/10
@dj_track
15 yıl önce
8.4 / 10
@dehsett
15 yıl önce
7.8 / 10