1 yıl önce
Doktor Strange: Çoklu Evren Çılgınlığında filmine yorum yazdı:
Thor: Aşk ve Gök Gürültüsü filmine yorum yazdı:
"Hedefledikleri tüm amaçlara ulaşmışlar" demişti çok yakın bir arkadaşım ve çok da doğru söylemiş. Elbette bu film çok iyiydi demek değil. Ben keyif aldım. Bale her sahneye çıktığında tüm diğer oyuncuları germiş. O'nun olduğu sahnelerdeki Hemsworth'un oyunculuk performansı ile Bale'ın olmadığı zamanlardaki performansı oldukça farklı geldi bana. Aslında film ile ilgili söylenebilecek belki de tek güzel şey bu olabilir. Ancak Crowe'un olduğu sekanslar bütününden çok emin değilim. Aşırı komikti güldük ettik tamam da, Koskoca Yunan ve Nors Mitolojisindeki ihtişamın içinden geçmeseler daha mı iyi olurdu diye de sormadan edemiyorum.
Black Panther: Yaşasın Wakanda filmine yorum yazdı:
Filmdeki tüm siyahı karakterleri beyaz tenli karakterler ile değiştirdiğiniz an filmin imdb puanı 4-5'i geçmezdi muhtemelen. Captain Marvel'a laf edip durduk (eh iyi de değil zaten), bir önceki filmin başrolünü ne kadar sevmiş, aktörün ölümüne ne kadar üzülmüş olsak da bu durum, içinde neredeyse hiç bir şey olmayan bu filme akademi ödülü verilmesine ya da beğenmemize sebebiyet vermemeli. Filmin özeti aslında şu:
Reklam Kokan Hareketler Bunlar.
Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisine yorum yazdı:
İlk 2 bölümü izledikten sonra emin olun en az en feci neo-tolkein-nazisinden biraz daha az küfür etmişimdir. Galadriel çok kötüydü (aslında cast genel anlamda çok amatör). Karakterleri ve hikayeyi anlatırken ortak bir tasarım dili henüz oluşmamıştı (çünkü ilk sezonu ar-ge olarak tasarlamışlar)
3. ve 4. bölümler ile karakterlerin zenginlikleri ve Tolkein dünyasını tamamiyle kendi yorumuyla yeniden anlatan bir hikaye olduğuna tamamen emin olunca dikkat etmeye başladığım tek şey kendi şekillendirdikleri destanın kendi içerisinde tutarlı olup olmadığıydı.
ilk 2 bölümde karşılaşılan garip ve ucuz bir takım mavi ekran sahneleri (çok sırıtan arka planlar vardı) ya da aynı tasarım dilini paylaşmayan sinematografik kararlar, 5 ve 6. bölümlerde giderek azalmaya ve son 2 bölümde de epikleşmeye başladı.
Sanmıyorum ki tv dizi tarihinde 6. bölümün eşi benzeri bir bölüm olsun. En azından şu ana kadar ben (onca amatörlüğüne; çok kritik 1-2 sahnedeki makyaj-cgi hatalarına rağmen hem de!) öylesine ze ... Devamıİlk 2 bölümü izledikten sonra emin olun en az en feci neo-tolkein-nazisinden biraz daha az küfür etmişimdir. Galadriel çok kötüydü (aslında cast genel anlamda çok amatör). Karakterleri ve hikayeyi anlatırken ortak bir tasarım dili henüz oluşmamıştı (çünkü ilk sezonu ar-ge olarak tasarlamışlar)
3. ve 4. bölümler ile karakterlerin zenginlikleri ve Tolkein dünyasını tamamiyle kendi yorumuyla yeniden anlatan bir hikaye olduğuna tamamen emin olunca dikkat etmeye başladığım tek şey kendi şekillendirdikleri destanın kendi içerisinde tutarlı olup olmadığıydı.
ilk 2 bölümde karşılaşılan garip ve ucuz bir takım mavi ekran sahneleri (çok sırıtan arka planlar vardı) ya da aynı tasarım dilini paylaşmayan sinematografik kararlar, 5 ve 6. bölümlerde giderek azalmaya ve son 2 bölümde de epikleşmeye başladı.
Sanmıyorum ki tv dizi tarihinde 6. bölümün eşi benzeri bir bölüm olsun. En azından şu ana kadar ben (onca amatörlüğüne; çok kritik 1-2 sahnedeki makyaj-cgi hatalarına rağmen hem de!) öylesine zengin içeriğe sahip bir dizi bölümü izlediğimi hatırlamıyorum. (Bu temada varsa söyleyin izleyelim)
7. bölümün puanının düşük olmasını halen idrak edemesem de, 8. bölümde dizinin ulaştığı noktanın, ilk 2 bölümde ettiğim küfürlerin en az 10 katı kadar övgü hak ettiğini de söylemeden geçemeyeceğim.
1 sezon içerisinde doğan bir bebeğin emeklemesinden koşturmasına kadar olan süreci tüm tutarsızlıklarıyla ve gereklilikleriyle izlettiler. Burada bebek hem stüdyonun kendisini hem de amatörlermiş gibi izlenim verdikleri senaryoyu temsil ediyor.
Beğenmeyen beğenmeyebilir saygım sonsuz, ancak en azından "tv dizi tarihinde hele ki kendi kategorisinde bu kalitede ne izledik daha önce acaba?" sorusunu sormuyorsak, bence kendimizin ne kadar iyi bir filmMadamı olduğunu sorgulama vaktimiz gelmiş (Yani dinozorlaşmışız) demektir.
Not: 8/10 çünkü neticede amatör ve tasarım dilini bozan sahneler vardı. 2. sezonda muhtemelen ya 10/10'a ya da 2/10'a çekeceğim. Çünkü hala batırma ihtimalleri yok diyemem.
Ek Not: Ben daha önce bu kadar rezil başlangıç yapıp bu kadar mükemmel biten ve sonunda da gerçekten beni doyuran bir şey de izlememiştim. Monotonlaşmış ve tekrara giren senaryoların havada uçuştuğu bu filimortaMı'nın zıttına gitmek istemişler, güzgarı karşılarına almışlar. Sadece bu bile takdire layık bir hareket. farklı bir şeylerin denendiğini ne zaman gördük en son (geçtim TV'yi)
Erşan Kuneri dizisine yorum yazdı:
Herhalde 100 kişiye "Cem Yılmaz ne iş yapıyor?" diye sorsak, en az 50'si "komedyen"; diğer 30-40 tanesi "stand-up"çı; geriye kalanların çoğunluğu da "küfürbaz" falan der. 2-3 kişi de "O iş öyle değil" diyecek. Ben de o 2-3 kişiden biriyim. Aslında duruşum hep öyleydi ancak bu son çalışması ile gözlem yeteneğinin ne kadar kusursuz ve adil olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.
Kaldı ki ilk izleme çabamda (Dizi ilk bölümüyle beni kapamadığından başka bir işle uğraşırken izleyince Kooperatif Kemal şaheserini bile fark edememişim. Dikkatsizliğin de böylesi!) "bu ne rezillik! Beklentilerimi karşılamadı! Yaptığı göndermeler çok daha iyi olabilirdi! Bazı gereksiz sahneleri aşırı uzun tutmuş!" gibi kendi kendime ahkam kestim.
...O iş öyle değilmiş!
100/100
The Batman filmine yorum yazdı:
Her filmi enine boyuna tartıştığım çok yakın arkadaşıma 1 senedir "Pattison" olur diyordum, o da sürekli karşı çıkıyordu. Filmin yakaladığı başarıyı düşünürsek, hele ki Nolan'ın olağanüstü "Batman spin-off"u bu kadar yakın geçmişteyken (Evet o bir spin-off idi ama mükemmel ötesiydi orası başka) ve film kadrosu Nolan'ın serisiyle kıyaslanamayacak kadar ortalama iken bence oldukça iyi bir iş çıkarmışlar. Ancak şu da var, Filmin adını "The Riddler" koysalarmış da olurmuş çünkü Dano beklediğimden çok daha iyi bir iş çıkarmış. Ayrıca filmin birden fazla karaktere detaylıca eğilmiş olması ve bunların aralarındaki ilişkileri anlatma çabası gerçekten takdire şayandı (Nolan örneğinde detayına girilen karakter sayısı çok çok azdır ve "samimi" ilişkiler fazla dramatize edilmez. O'nun olayı müthiş sinematografi, daha müthiş müzik ve ondan da müthiş senaryo anlatısıdır.)
Beklentim oldukça yüksekti ve tam da bu beklentime uygundu. bu devinimi devam ettirirlerse Batman v Superman; Justice League, ... DevamıHer filmi enine boyuna tartıştığım çok yakın arkadaşıma 1 senedir "Pattison" olur diyordum, o da sürekli karşı çıkıyordu. Filmin yakaladığı başarıyı düşünürsek, hele ki Nolan'ın olağanüstü "Batman spin-off"u bu kadar yakın geçmişteyken (Evet o bir spin-off idi ama mükemmel ötesiydi orası başka) ve film kadrosu Nolan'ın serisiyle kıyaslanamayacak kadar ortalama iken bence oldukça iyi bir iş çıkarmışlar. Ancak şu da var, Filmin adını "The Riddler" koysalarmış da olurmuş çünkü Dano beklediğimden çok daha iyi bir iş çıkarmış. Ayrıca filmin birden fazla karaktere detaylıca eğilmiş olması ve bunların aralarındaki ilişkileri anlatma çabası gerçekten takdire şayandı (Nolan örneğinde detayına girilen karakter sayısı çok çok azdır ve "samimi" ilişkiler fazla dramatize edilmez. O'nun olayı müthiş sinematografi, daha müthiş müzik ve ondan da müthiş senaryo anlatısıdır.)
Beklentim oldukça yüksekti ve tam da bu beklentime uygundu. bu devinimi devam ettirirlerse Batman v Superman; Justice League, WW2, Aquaman gibi facialarla rezil olan DC UNIVERSE kurtarılabilir gibi geliyor.
Örümcek-Adam: Eve Dönüş Yok filmine yorum yazdı:
Tam anlamıyla "overrated". Film görücüye çıkana kadar imdb'yi bile ayarlayıp aşırı önemli 2 oyuncuyu gizlemiş olmaları ve bu oyuncuların aslında senaryo açısından son derece kritik olmaları gerçekten film tarihinde eşine rastlanmamış nitelikteydi. ancak beni en çok şaşırtan görsel efektlerin "ortalama" seviyeyi geçememiş olmasıydı. Senaryo da tema olarak çok basitti. Willem Dafoe bile çok çok iyi de olsa tam olarak formunda değildi. Eğlenmedim diyemem ancak beklentilerim o kadar yüksekti ki altında kaldı.
Kedi Kadın filmine yorum yazdı:
İlk 20 dakikasına bir bakayım dedim bu kadar rezil olmasına ne sebep olmuş diye. Anlamak hiç zor değildi. Aslında çekildiği döneme göre gerek kamera çekim teknikleri, gerekse görsel efektler gerçekten ötede ancak bu ikisi o kadar abartılmış ki işin tadı fena kaçmış (özellikle o sürekli 360 derece gezinen kamera 3dsmax viewportunda kontrolsüz bir şekilde orbiter ile oynuyormuşum hissi verdi)
Oyunculuk konusundan hiç bahsetmemek lazım diyeceğim ama zaten varlığı olmayan bir şey üzerine konuşamayız. Koskoca oscarlı berrie’nin mimikleri bile korkunç ötesiydi.
Tüm vu yazdıklarımı 20 dakikalık serüvenim ile yazdım. Hepsini izlesem herhalde kafamı duvarlara vura vura hastanelik olacaktım…
Kulüp dizisine yorum yazdı:
-Şahsiyet kadar başarılı mıydı? Hayır.
-Sonlarına doğru tahmin edilebilir detaylar arttı mı? Evet.
-Peki Şahsiyet ve Kulüp kadar yüksek prodüksiyon kalitesine sahip başka dizi izledik mi bu ülkeden çıkan? Hayır.
Diyeceklerim bu kadar.
Dune: Çöl Gezegeni filmine yorum yazdı:
Kitabı okuduktan sonra filmi izleyenlerdenim. Epik film müziği eksiği (Hans Zimmer artık bitmiş gerçekten) ve Bene Geseritlerin en çarpıcı öğretilerinden olan "Ses" olgusunun 3. sınıf korku filminden fırlamışçasına yorumlanması haricine Kusursuz bir uyarlama. Karakter seçimi olsun, atmosfer olsun, kitaptaki bir takım teknolojik öğelerin tasarımı olsun (Yahu Ornitopter ve kalkanı nasıl aktarmış sahneye!. Hayal ettiğimden 20 kat daha güzeldi) hepsi mükemmeldi. Kitabı okumamış olanlar için de bölüm başlarında yer alan hayali özlü sözlerin en önemlilerini ve kehanetlere dayalı "iç ses"leri yaratıcı bir şekilde sahneye aktarmış.
Frank Herbert'in sadece şu sözünden yarım sayfalık bir kitap olabilirdi ve üstüne milyonlarca sayfalık makale üretilebilirdi:
"Hayatın gizemi çözülecek bir problem değil, tecrübe edilecek bir gerçekliktir."
Filmde bolca klişe ve Marvelin artık kabak tadı veren detayları göze çarpmıyor diyemeyiz elbette, ancak olmuş şeyleri de değerlendirmek lazım. Niyetleri o muydu bilemem ancak Wanda'nın "Amerikan Rüyası"na kapıldığı andan sonuna kadar sergilediği tavırları düşününce burada metalaştırılan aile kavramına ciddi anlamda bir saldırı görüyorum. Böylesine çerezlik kıvamda olan bir film için bu yönüyle takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
"Film müthişti, harikaydı" falan demek çok aklıma yatmıyor açıkçası ancak, filmin saçma bulduğum anlarında bile sıkılmamış olmam vasat senaryoyu "paralel evrene" göndermemi sağladı.
6.5-7.0 arası bir puan fazlasıyla yeterli. Objektif değerlendirme ile puanını daha aşağı çekenlere ise itiraz etmem. Benim yorumum biraz taraflı çünkü ... Devamı
Filmde bolca klişe ve Marvelin artık kabak tadı veren detayları göze çarpmıyor diyemeyiz elbette, ancak olmuş şeyleri de değerlendirmek lazım. Niyetleri o muydu bilemem ancak Wanda'nın "Amerikan Rüyası"na kapıldığı andan sonuna kadar sergilediği tavırları düşününce burada metalaştırılan aile kavramına ciddi anlamda bir saldırı görüyorum. Böylesine çerezlik kıvamda olan bir film için bu yönüyle takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
"Film müthişti, harikaydı" falan demek çok aklıma yatmıyor açıkçası ancak, filmin saçma bulduğum anlarında bile sıkılmamış olmam vasat senaryoyu "paralel evrene" göndermemi sağladı.
6.5-7.0 arası bir puan fazlasıyla yeterli. Objektif değerlendirme ile puanını daha aşağı çekenlere ise itiraz etmem. Benim yorumum biraz taraflı çünkü.