4 yıl önce
İşe Yarar Bir Şey filmine yorum yazdı:
Babamın Sesi filmine yorum yazdı:
Konu çarpıcı, duyarlık had safhada ancak bunun sinema diline tercümesi tam bir sukut-u hayal...
Dionysus in '69 filmine yorum yazdı:
Filme konu olan oyununyönetmeni Dionysusu mantıksız, hükmedilemez, coşku dolu bir yaşam gücü olarak yorumlamış. Bu, Bakkhalar'da Euripidesin tanrıyı ironik, kendine hakim olan ve zekice düşünen, dahası bir ölüm erki olarak sunmasına biraz ters düşmüş. Tanrıdaki bu iki-anlamlılık Dionysus in 69un temelini oluşturmuş, bu yolla, 60'ların yeni solunun politik devrimden geri çekilmesinde saklı olan faşist eğiliminin ve drug kültüründeki içedönük cinsel özgürleşmenin betimlenmesi amaçlanmış...
İlgilisi için tarihi değerde, arşivlik bir kayıt.
Şeytanın Tangosu filmine yorum yazdı:
size aşina olmadığınız nadir bir tecrübe sunuyor film.
ha, zevkten dörtköşe olacabileceğiniz yahut bambaşka anlamlarla tıkabasa dolu bir 7 saatiniz varsa geçirebileceğiniz, tez uzaklaşın zaten.
yok, ben göze aldım, kendimi vereceğim derseniz de, hayatınıza yeni bir katman (göz izan) katacağınızdan süpheniz olmasın. tavsiye ederim.
Summer Guests filmine yorum yazdı:
faydalı not: yaz misafirleri, kuşağının parlak yönetmenlerinden biri olarak kabul gören peter stein'in, rus devrimini merceğe aldığı, ikinci evresinden bir oyun aslında. gorki'nin romanından usta yazar botha strauss'la beraber sahneye uyarlamışlar.
zamanımızla paralellikler kuran bir yorum...
Kedi Dokuz Canlıdır filmine yorum yazdı:
Altyazısı internet ortamında yok maalesef. İzlemek isteyenler "uçan süpürge"den isteyebilir. verirler herhalde.
Ebediyen Büyülenmiş filmine yorum yazdı:
Oyunculuk üslubuyla 20. yy'ın büyük üstadları Stanislavski, Meyerhold ve Brecht'i etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda Brecht'in ünlü "yabancılaştırma efekti"nin de kaynağı oldu. Brecht onu sahnede gördükten sonra epik tiyatrodan vaz geçip diyalektik-yabancılaştırma eksenli üslup arayışlarına yönelmişti.
Filmi merakla bekliyorum.
Elizabeth: Altın Çağ filmine yorum yazdı:
Çağın başlangıcına tekabül etse de, altın çağ'i salt metal çağ olarak anlamışlar zannımca!
Suluzırtlak duygusallık, resimsel sahneleme çağrışımlarımızı havalandıramadı maalesef.
A Man Without a Country filmine yorum yazdı:
sampiyonlarin kahvaltisi, kedi beşiği, mezbaha no:5, gece ana gibi enfes eserlerin yaratıcısı,hiciv ustasıkurt vonnegut'un romanından uyarlanan film, ermenilerin uğradığı zalimliğe arka plandaki göndermeleriyle de dikkat çeken bir hikaye.
romandan bir anekdot aktarmadan edemem:
romanın kahramanı karabekian, vicdanın huzur bulması için türklerin ne yapmaları gerektiğini sorar babasına. babasının verdiği cevap manidardır:
"ben sadece oranın artık biz olmadığımız için daha çirkin ve mutsuz bir yer olduğunu itiraf etmelerini istiyorum."
daha çirkin. öyle.
zira filmlerinin, konu olarak parlak hikayeler olsa da, sinema sanatını edebiyattan ayıran çok temel nosyonlardan yoksun bulduğumu söylemeden edemem. olay örgüsünü birbirine bağlayan eylemlerden türemiş konuşmalar yerine mecazlardaki aşırılıklara yaslanması ve diyaloglardaki ritim bozuklukları ile zincirleme tumturaklı anlam bombardimanı zaten işin baya baya acemisi olduğunu yüzeye vuruyor hemen.
sinema kalemi yok maalesef.