şiirsiz yaşanır mı, sevdiğiniz şiirler ?

dün direniş sırasında gözaltına alınan enis akın'dan bir şiir.

HASAN MISINIZ?

bir gün hepimiz oh oluruz

yüzünü yıka çıkmaz bir kuşun sıkıntısıdır, oluruz

şimdi bütün yolcuların omuzlarında banane bakışları olsa da,

bu otobüs sizi de eve götürür

sıkışalım beyler oh oluruz,

arkada boş yer var, evde bana değer veren birileri

bir bakarız bir sağlam hüzüntü burmuş bir yanımızı

biz hep o sersemlere mi çarparız, bir gün bakarız

yani şimdi işte bu dünya böyle bize doğru şimdi öyle geliyor

bir gün hiç biri kendimize doğru değilmis, görürüz

yokolma tutkusu. öldür gücü.

birbirini anlamama teknolojisi. şofor terörü. size de çıkar

bir apansız. bir yersiz. adamın hiç biri. Herhangi

bir güpegündüz ele geçeriz. ama mutlaka

bir gün hepimiz de oh oluruz
Ben sana bok demem,

Boklar duyar ar eder.

Bir zerren düşse boka,

Onu da mundar eder.

Tanrı senin hamurunu

Necasetle yoğurmuş,

Anan seni s.ç.r iken

Yanlışlıkla doğurmuş.

Neyzen Tevfik
Uçaklı Gök

ya sen beni sevmedinse nolacak

beni seni sevdim de

bir şeyler katayım dedin de ortalığa

katamadıysan

eh bi de güç vardı da şuranda

hem de öylesine bir güç

duman attıramadıysan gökteki uçağa

işte o zaman bu deniz

o zaman işte bu gök

siyahı beyazı sinemanın

gecenin gündüze varması hep

yanımız yöremiz kıpırdar ya işte o iş

...

şiir yaz da onu kimselere deme

elin ekmek tutsun da kendin ye bi güzel

rakıyı bul da kanaraktan kendin iç

elbette o zaman elbette

için ısınamayacak şu üç beş kişiye

canın istemeyecek bu cıvıltıyı

bu nasıl aslan ağzı be

vay canına bu ne gök bu ne cavcavlı gök böyle

hele hele ispinozlara bak

derken söğesin gelecek

her güzel şeye.

Edip Cansever
Bir Martıyı Ağlattın Sen

(I.Kısım)

bir martıyı ağlattın iste

bir çocuk garanti intihar eder artık

kutur küfrediyor gece imanıma

bir yaprak kırılıp suya düşüyor

su yaralanıyor su kanıyor şelale!

ah nasıl titredim tensiz

bir piyanist büküldü sanki

kesişen ayrışık doğrular gibi

çarpışıverdim yüzünle. Yüzün

öyle düzgün suna bir el yazısı

yüzün yüzüme aksedince

yüzün ayna alnımda

yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!

bitmemiş bir ömrün yalanısın

sen: kabuslarımın tabiri

çocukluğumun arta kalanısın!

öldüreceğim kendimi dudaklarınla

dudakların etle, şehvetle seferber

sen! bana inen son kutsal kitap

son fakir yatır

son aciz peygamber!

bir martıyı ağlattın iste

bir çocuk garanti intihar eder artık

(II.Kısım)

sonra sabaha karşı bir ceren de ölür

benzin istasyonlarına çektiğin

otomobilden akan yeşil yaşlar

neyin nesi bir sabit aşkın tasviri,

suyun uykusu yok! su rüya işitmez artık!

indirin beni senin yüzünden

ucuz peynirler, ah kötü şaraplarla

ucuz hüzünler, ah kötü hatıralarla

geçtigeçtigeçti geç`ti ömrümüz

o zaman keserim ben de kötü kollarımı

ucuz jiletlerle

o zaman inlerim ben de kötü çocuklar

ucuz sevişmelerle

hep bir boka batmış hokkabaz fırlar

yaralaran

yaralardan lav gelir meni gelir

lav meniye bulanır ihanete dökülür

eskimiş sevgililer bulup geceleri

dövüşürüm sokak sokak

tırnaklarımı söke söke dirilir ihtiras

sen bir cam kırığısın kalbime gömülü

ilerliyorsun yavaş yavaş kanatarak

ha varlığın ha bir angın

ha temaslar ha bir kuran

farketmedi yağmur hiçbirimizi!

kaçışacağız içimize

karışacağız seninle hayat zerrelerine

senin avucunda bir tül ipliği kırıntısı

benim saçlarımda bir güz ikindiciği

karının biri arebesk okuyacak adımıza

içip içip sapıtacak birileri bizim için

sonra.. sonra, unutulacağız bir gün

derin bir yorgunluk kalacak yerimizde..

`bir martıyı ağlattın ben bir çocuk

sen bir çocuk intihar eder artık`

Küçük İskender.
Şiirlere Saklandım / Bul Beni

özneliğimi gizlediğim cümlelerde

sakla kendini satır aralarına

kimseler görmeden sevişelim kelimelerde...

son nefesini veriyor sözlerim / şiirlerle yıka, öyle göm

ısmarlama yüreklerle yaşanmaz

sevda kuytularına sığınır bir dilenci

avuç açar şiir avlularında

yaşlanırken bugünler

dünleri doğurur durur yeniden

yaşama sustum / sen de sus bana

gel diyebilmek kadar zor

bir gidişi beklemek

oyalanır korkular

bir çelmeyle hayaller düşünce

sus(a) mak kana kana

bir tutam nefese

ve aşka

sesimin gölgesinde kal / orada seni bulamazlar

bozulur aşkın tuttuğu lades

ve tutunduğu bileklerinden hoyratça

kesilebilir sevda buza

şiirlere sığınılır

üşüyünce duygular

anlamsızlıklılardan bozma anlamlar kuşatmasında

tek bir ses yankılanır boşlukta;

gelmeden gitme bir daha...

Dilek Akın
Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın

Biri seni bulacak,

Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan

Biraz ürkeceksin!

Ne kadar dirensen de nafile.

İnsansın sonuçta, seveceksin..

Eski acılara bakıp da küsme sevdalara..

Gavura kızıp da oruç bozulmaz!

Sök at kafandan acabaları!

Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz..

Can Yücel
şimdi bursada ipek çeken kızlar

bir karasevda halinde söylemektedir:

görmeğe alıştığımız nice yazlar

kimleri alıp götürdüler ama kimleri

karanfil bıyıklı genç teğmenleri

ak saçlı profesörleri, öğrencileri

adları şuramıza işlemektedir

ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler

bir karasevda halinde söylemektedir

şimdi bursada ipek çeken kızlar

şimdi erzurumda çift sürenlerin

geçit vermez kaşlarının altında

derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri

sabanın demiri girdikçe toprağa

hınçlarını gömmektedir içine yerin.

çünkü millet hayınları ankaralarda

çünkü izmirlerde, çünkü istanbullarda

çünkü başka yerlerinde memleketin

kanına girdiler masum gençlerin

işte onun için karanlıktır gözleri

şimdi erzurumda çift sürenlerin.

şimdi saat sekizdir başlar gecemiz

gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar

şimdi acının ve hüznün göklerinde

umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız

uykumuzun bir ucunda bombalar

bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar

ingiliz usulü piyade tüfekleriyle

insanca yaşamanın onuru arasında

milletcek bir gidip bir geliyoruz

şimdi saat sekizdir başlar gecemiz

şimdi ay doğar bulutlar arasından

kavat derebeyleri yüreksiz bolu beyleri

hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri

cebren ve hile ile haklarımızı alan

zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçken

biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi

türküleri duyuyor musunuz nice derin

yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda

karanlığı tutuşturup bir köşesinden

geceyi gündüze çevirenlerin

biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya

sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya

anamız çay demliyor ya güzel günlere

sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa

sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız

bu, böyle gidecek demek değil bu işler

biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz

ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını

işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.

cemalsüreya / 555k
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL