Emir Kusturica-Terk-i Diyar

yanlış+yanlış = doğru olmuyor.

yanlış+yanlış bize yanlışın karesini verir.

bütün bunları, bir yanlışı aklamak adına yaptığımızda ise yanlışın kübünü elde ediyoruz ki, yanlışın kübü, argümanlarımızı üzerine inşa etmememiz gereken bir temel; diye düşünüyorum.

Avrupa'nın tam orta yerinde, dönemin Sırp yönetimi, kendisini; "Sırp" olarak tanımlamayan binlerce insanı öldürdü. Daha da kötüsü, toplama kamplarında korkunç işkencelerle öldürdükleri bu insanların görüntülerini, dünya kamuoyuna "ibret" olsun diye dağıtmaktan çekinmediler. Bugün o kamplarda çalışan, çalıştırılan hiç kimse, öyle veya böyle, hesap vermedi. Biz bugün o görüntüleri hala hatırlıyoruz. İnsan Hakları Örgütü'nün konu ile ilgili raporunu okumanızı öneririm.

O gördüğünüz, iğrenç, insanlık dışı görüntülerden dolayı hiç kimse "yargılanmadı". Hiç kimse efendim. Ailelerini o kamplarda kaybetmiş insanlar, bugün hiç kimseyi affetmek zorunda değiller. Kusturica ve düşüncelerine anlayış göstermek zorunda ise "hiç değiller".

Eğer, Kusturica, bütün bunlar "hiç yaşanmamış gibi olsun" diye ortalığa çıkıp, bunun sözcülüğünü sanatsal ve siyasi bakımdan üstlendiyse bunun adı en basit tanımıyla, en kibar ifadesiyle "ayıp".Orada hala "ölü" olarak sayılmayan,"kayıp" adı altında geçen ve akibetlerine dair hiç bir bilgimizin olmadığı binlerce insan var. Kusturica, resmi ölüm rakamlarında dahi tahammül gösteremiyorsa bu rakamlara ne diyecektir, merak ediyorum.

Birileri, Kusturica'nın burnunu kırar diye, şahsın misyonunun edepsizliğini ifade edemiyorsak, ortada düşünsel bir sorun var demektir.

Kısaca Kusturica ayıp etmiştir. Kendisine şimdiye kadar çok farklı platformlardan, çok sert tepkiler geldi. Sebebi, ortak vicdan denen şeyin varlığı. Gittiği her yerde de tepki görmeye devam edecek. Zira insanlığın ne olursa olsun, hala onuruyla taşıyabildiği bir vicdanı var. Aklı başında insanlar,kendisine tepki verecekler. Kenya'da da, İsrail'de de, Almanya'da da, Papua Yeni Gine'de de, bu böyle olmak zorunda. Böyle de olacak. Kendiniz göreceksiniz.
"Kusturica'ya benziyor diye dayak yedi- Antalya Film Festivali'ne katılan İsviçreli oyuncu, bir grup izleyici tarafından dövüldü."

olacağı buydu..

yaşasın linç kültürü o vakit!

http://www.ntvmsnbc.com/id/25141660/
muhabir: çoluk çocuk 250 bin insankatledilmiş ve onbinlerce kadına tecavüz edilmiş sayın kusturica, ne diyorsunuz?

k: o kadar da değil ama çok abarttıldı bu olaylar. bakın gerçek rakam 150 bin....

m: hay alla olay sandığımızdan da farklıymış...

k: oldu mu şimdi. burda aile parçalanmasın diye üstadım miloseviç ve kardeşim karadziç'le emperyalizme karşı savaşıyoruz. şu yaptığınız rezilliğe bakın. siz düşmana mı hizmet ediyorsunuz?

m: gaflet işte hocam, hem siz de haklısınız. ayrıca sanatınıza saygımız sonsuz,kafamız dolandı yanlış anlamayın. kampanyanın kurbanıyız, affedersiniz. sayın kusturica bu bizim çocuk için bi imza acab...

k: tabi tabi haydi hep beraber YAŞASIN POLARİZASYON !!!
Olayın sandığımızdan çok daha karmaşık olduğu bir gerçek. Kusturica Türk basınında "Sırp milliyetçisi" olmakla itham ediliyor fakat filmlerinden de anlayabileceğimiz gibi adamın politik görüşü çok açık. O Yugoslavyanın devamından yana olan ve Titonun mirasını devam ettiren bir politik geleneğin temsilcisi. Adam Yugoslavyanın parçalanmasıyla yaşanan savaşların, Sırpların değil emperyalist güçlerin bir oyunu olduğunu düşünüyor. Tutarsız bir durum söz konusu değil yani. Fakat ortada yaşanan bir trajedi varken, bu trajediyi küçümsemek yine de vicdani bir tavır değil.

Okunmasını tavsiye ettiğim bir yazı var:

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/kusturica-karsiti-kampanyanin-ideolojik-arkaplani-haberi-34476

Bu arada "Filistin İçin İsrail'e Karşı Boykot Girişimi", Semih Kaplanoğlu'ndan, İsrail'deki bir film festivalinden aldığı ödülü iade etmesini istemiş:

http://bianet.org/bianet/dunya/125417-aktivistlerden-yonetmen-kaplanogluna-kusturicayi-protesto-ettiniz-israili-de-edin
o gün bir ırkçının/milliyetçinin; bir ırkçıyı protesto etmesi ironik gelmişti...

en korkuncu "tecavüz, ensest, çocuk istismarı" durumlarında tepki koymak, evrensel bir norma, herkesin(?) bir şekilde mutabık olduğu bir etiğe uymanın sahip çıkmanın da yolu..

ırkçılık/milliyetçilik; herkesin sözcüklerin özsüz şekilde kullandığı bir dünyada flulaştığı (tanımı anlamında!, yoksa devamlılık anlamında değil) için "aynı siyasi görüşün" farklı "milletleri-etnisiteleri" mensubu olup birbirlerini protesto etmleri kolaya kaçmaktır..

Sanat olayına gelince, WAGNER, SALVADOR DALİ gibilerin "political correct" olmadıkları kabul edilir; ama onların sanata kazandırdıkları da görmezden gelinmez..
kusturica'nın savunulacak hiç bir tarafı yok. tecavüz'e bakış açısı böyle olan biri sadece türkiye'de değil hiç bir ülkede barınamaz nitekim öyle de olmuştur. cannes'da juri başkanlığı bile yapan kustircian'ın filmleri gibi prestiji de düşmüştür.

çözüm olarak kustirica'yı feministlerin eline vermek gerekiyor bence. onlar gerekeni yapacaktır bu şahısa.

kaplanoğlu ise aklınca bu işten nemalanmaya mı çalıştı orasını anlayamadım. çünkü adana'da filmi zaten ödül aldığı için kurallar gereği antalya'da yarışamayacaktı. olsa olsa filmi gösterilebilirdi sadece. bal'da önceden gösterildiğinden pek ilgi çekmeyecekti.

çekilmesi prestijini korumak amaçlı mıydı yoksa kustirica'ya olan tepkisinden mi bilinmez.
ben size söyleyeyim semih kaplanoğlu'nun böyle bir tepki vermeye hakkı vardır. herkes garipsediği her durumu protesto edebilir. ama popülistlikle suçlamayalım kaplanoğlu'nu çünkü adamın filmleri bir kere popüler kültür içinde yer almıyor, buna gerek yok. ha adamın üzerinden sağcılar da solcular da çıkar çatışması içine girmişlerdir ben iki tarafı da haksız buluyorum. ama kusturica'nın da sütten çıkmış ak kaşık olduğunu düşünmüyorum.
Bu konuyu aristoteles'e danışmak gerekiyor.
AKp hükümeti ve birtakım şahıslar olayı bir şov haline getirdiler. Kusturica'nın daha evvel de, ülkemize geldiği ancak ne Ertuğrul Günay'dan ne de Semiha teyzeden bir tepki görmediği, gerçek. Bunu atlayamayız. Demek ki ortada siyasi bir hesap var. Bu elinizdeki doğrudur,cebinize koyunuz. Dahası, Kusturica zamanında Sırp milliyetçileri ile de kavga etmiş. Sanırım çok damarına basmışlar, bu da doğrudur.

Ama olayı tek tarafına bakarak değerlendirsiniz ortaya sütten çıkma bir akkaşık çıkıyor. Daha da kötüsü, şikayet ettiğiniz zihniyetin bir benzerini sergilemiş oluyorsunuz.

Kusturica, bir ülküye sahip. O, geçmişte yaşanan soykırımın, ülkeyi bölme hevesindeki "dış güçlerin" tezgahı olduğunu, aslında o coğrafyada yaşayan herkesin birer Sırp, dolayısıyla da Hristiyan sayılması gerektiği kanaatinde.Kendisi öldürülen Boşnaklar için üzgün olduğunu ama kimsenin öldürülen Sırplar'dan bahsetmediğini söylüyor. Tecavüz ve işkence iddialarının abartılı olduğunu savunuyor. ( Gerçekten kaç Sırp ölmüş,bu ölü Sırplar'ın kaç tanesi sivil ve şu an nerede yatmaktalar,kendisinin belirtmesini beklerdik. )

Tanıdık geldi mi ?

Gelmediyse ben bir adres vereyim. İsmet Özel abiyi bulup bir sorun.

Nedense bu sözlerin, "Türk" değişkenli denklemlerini zırvaladığı için; İsmet Özel'i "gerizekalı" diye etiketleyenler, Kusturica'yı neredeyse Demokrasi cengaveri sayacaklar.Her iki kalem de bir noktada "gerizekalı" olmak zorunda.

Bütün bu tartışma bizi, ister istemez; sanat mı zihniyet mi noktasına taşıyor.

Ne sanat ne zihniyet diyorum.

Zihniyetiniz size aittir ve peşinizden gelir. Arkanızı dönüp ama benim sanatım deme lüksünüz olmaz. Ağzınızdan çıkanlar size aittir. Sizin kimliğinizi, kişiliğinizi yansıtırlar. Sözleriniz,sissinizdir. Kaldı ki, Kusturica, eskiden berri, tek kimlikliliği savunmuş,eserlerini bu yönde oluşturmuş bir isim.

Kusturica'ya laf edilememesinin sebebi, işin içine AKp parmağı ve popülist kimliklerin girmesi mi ?

İyi de ortaya bir de vicdan konmalı.
Bu tartışmada bence yanlış olan şey şu: Bir sanatçının başka bir sanatçıya tepkisini dile getirmesi kadar doğal bir şey yok. Sanatçı diye eleştirilme dokunulmazlığına sahip olmak ise son derece saçma. Herkes eleştirilebilir. Bu anlamda Semih Kaplanoğlu Kusturica'yı ister eleştirir, ister protesto eder. Kaldı ki filmini festivalden çekmiş falan da değil, bu konuda hem Taraf gazetesine hem NTV'ye konuştu. Yalnızca ekip olarak festivalde bulunmayacaklarını söyledi. Fakat ne zaman işin içine politikacılar ve linç etmeye pek meraklı Türk medyası girdi, o zaman işin suyu çıktı. Politikacıların ya da festival organizasyonu ile ilgisi olmayan birtakım insanların konuyla ilgili olur olmaz açıklama yapmasıdır bence yanlış olan. Daha Tophane olayını yeni yaşadık. Linç kültürü aşırı gelişmiş toplumlarda bu tür açıklamalar yaparken çok dikkatli olmak gerek.

Bir diğer mesele de tartışmada taraf olma meselesi. Ben Kaplanoğlu'nu da eleştiriyorum, Kusturica'yı da. İlla birine taraf olmak zorunda mıyım? Kusturica Balkan'larda yaşanan bir insanık dramını küçümsemekle kendi değerini gözümde bitirmiştir ama diğer taraftan Kaplanoğlu da tutarlı davranmamıştır. Politik olarak tutarlı bir davranış Bal filmini iki ay önce İsrail'de yapılan film festivaline göndermemek olurdu mesela.

Necati Sönmez'in bir yazısı var bu konuyla ilgili. Katılmadığınız noktalar olabilir ama bir tartışmaya müdahil olunuyorsa her türlü görüşe kulak vermek gerekir gibime geliyor:

http://bianet.org/bianet/siyaset/125371-kusturicaya-linc-cifte-standarttan-kim-olmus
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL