11 yıl önce
Siyah filmine yorum yazdı:
oyunculuklar muhteşem konunun işlenişi her bir şeyi gerçek ve dokundu. evet, çok dokundu.
Siyah filmine yorum yazdı:
oyunculuklar muhteşem konunun işlenişi her bir şeyi gerçek ve dokundu. evet, çok dokundu.
Küçük Kıyamet filmine yorum yazdı:
Küçük Kıyamet Hakkında Sıkıcı Birkaç Fikir
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim filmi de çekilemez. Sonunun klişe olması umrumda deği ... DevamıKüçük Kıyamet Hakkında Sıkıcı Birkaç Fikir
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim filmi de çekilemez. Sonunun klişe olması umrumda değil. Açıkçası hiçbir filmi hayatım boyunca sonu için izlemedim. O ana gelene kadar beni filme ne kadar bağladı, buna baktım. sadece Başak Köklükaya'nın (Anne Bilge) tüm film boyunca İlker Aksum'a bakışları bile o kadar ciddi bir derinlik katıyor ki filme (evet insan kendi kendine düşünüyor: Bu kadın bu adama neden böyle bakıyor? Tanımlanamayan bir ifade. Sanki içinde hayranlık şaşkınlık çekingenlik korku ve hatta eser miktarda tiksinti de var... Tüm bu duyguları ölüme karşı hissetmiyor muyuz? Başak Köklükaya'ya sanki biri "ölüme bak." demiş ve o da ölüm'e bakmış. Böylesi bir oyunculuk, ama bunu yönetmenin özel olarak arzu ettiği belli. Başak Köklükaya'nın kendi yorumu olduğunu sanmıyorum, ama belki de öyledir. Açıkçası ilk kabustan sonra sonunu tahmin ettim ama tahmin etmem filmi başka başka gözlerle izlememe yol açtı. Tüylerim diken diken izledim. Bir de deprem ülkesi olduğumuz için, o korkuyu çok başka duygularla hissediyoruz. 17 Ağustos gibi içinden acı dolu sözlü bir destan dahi çıkabilecek kadar tüm toplumu etkileyen bir travma yaşadık. Bu film o duyguyu sömürmeden, o duyguyu olduğu gibi vererek alnının akıyla çıkmış işten.
İlker Aksum (bekçi) daha ilk dakikada kalbimizi kazanıyor. Oyunculuğu muhteşem. Aslında Türk-islam medeniyetinde yorumlanan azraile son derece uygun. Türkiye halkının bilgeliği, aslında yaptığı işten pek memnun olmasa da "ev sahibi"ne hizmetten hem memnun olması hem de bir yanının kırık olması (bunu emir kulu olduğunu vurguladığı sahneden ve Bilge'nin Cansel Elçin (Zeki) bekçi tarafından canlı canlı gömülürken bekçinin verdiği tepkiden anlıyoruz. Orada, onu durdurmaya çalışan Bilge'ye "abla" diye hitap etmeye devam ediyor ve neredeyse sarılıyor.) ölülere de canlılara da saygısının sonsuz olması...
Aslında filmin sonunu tahmin edemeyen ancak dikkatli izleyiciler için o kadar çok göze çarpan ayrıntı var ki... Sivrisinekler, Bilge'nin sürekli kana kana su içişi, Ev Sahibi'nin inatla ortaya çıkmayışı, yatmadan önce komidine saati koymak gibi terkrar eden sahneler, sudan çıkmış balıklar, Bilge'nin kızının peri sopası, evdeki koku, Küçük Kıyametler sergi kitabına vurgu...
Özetle Türk sineması için önemli bir adım olarak görüyorum bu filmi. Umarım çok daha güzel korku/gerilim türünde filmlerimiz olur; çünkü Doğu kültürünün korku öğeleri açısından Batı'dan kat kat donanımlı olduğunu biliyorum. Hayallerin ve mistiszmin anavatanı Doğu bu hayalgücünü sinema perdesine de aktarmayı bilecektir diye düşünmekteyim.
İnsan Kırkayak filmine yorum yazdı:
bu filmle beraber şunu anladım. abi ben boklu filmleri sevmiyorum. daha doğrusu oralarda acayip midem bulanıyor. her türlü cinsel bedensel şiddeti izleyebiliyorum gözümü kırpmadan (rahatsız olsam da) ama söz konusu bok püsürse... o nasıl bir sahnedir "feed her feed her" allah belanı versin senin manyak doktor. hayatımı sikti attı o sıçmalı sahnede. sodom’un 120 günündeki boklu sahnede de öyle olmuş. öykkk
Womb filmine yorum yazdı:
İçinde aşk olan bir film. Bir de konusunu hiç ama hiç okumadan izlerseniz, on numara olur.
Zenne filmine yorum yazdı:
kalbi eline alıp tırnaklarını batıran filmlerden. acımasız ve gerçek.
Not: Seni Seviyorum filmine yorum yazdı:
Kadınların aradığı erkek kabul ama elde ettiğinde de hayatından def edeceği erkek...
Saplantılı ve tutkulu bir aşkın insanlara yarar sağladığı görülmemiştir. Filmdeki en doğru sahne kadının kocasının arkadaşıyla seviştiği sahne.
GATTACA filmine yorum yazdı:
evet, başladığı gibi biten bir film. zaten başladığı gibi bitmeyen, öyle farklı bitireceğiz diye içine edilen filmlerle kıyaslandığında bu yüzden çok özel bir film.
sadece diyaloglar ve o yüzme sahnesi için bile izlenir. film akıyor mu? hayır. çünkü bu film de ayda yürüyor.
Drakula filmine yorum yazdı:
cinsel açıdan kışkırtıcı bir film. zaten vampir filmlerinin tamamı öyle kadınlar için. kadının kıllı bir canavarla seviştiği o sahneyi freudyen arkadaşlar çözümlese güzel olur.
Kesinlikle, Belki filmine yorum yazdı:
bir romantik komedi uzmanı olarak diyebilirim ki son derece ortalama bir romantik komedi. ha başka açıdan yaklaşıp seven varsa bilemem.