4 yıl önce
6.3
88 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.3 (2.665 OY)
KONUSU
İstanbulda ardarda yaşanan sarsıntılar, annesini depremde kaybeden Bilge üzerinde psikolojik rahatsızlıklar yaratmakta ve genç kadının ciddi travmalar yaşamasına neden olmaktadır. İki küçük çocuğu, eşi ve yeğenleriyle şehri terk ederek, olası İstanbul Depreminden kaçıp bu Küçük Kıyametten kurtulmaya
... Devamı
İstanbulda ardarda yaşanan sarsıntılar, annesini depremde kaybeden Bilge üzerinde psikolojik rahatsızlıklar yaratmakta ve genç kadının ciddi travmalar yaşamasına neden olmaktadır. İki küçük çocuğu, eşi ve yeğenleriyle şehri terk ederek, olası İstanbul Depreminden kaçıp bu Küçük Kıyametten kurtulmaya çalışan aile, gittikleri başka bir güney kasabasında bu kez başlarına gelen esrarengiz olaylar nedeniyle yine korkularıyla yüzleşirler.
-
Durul Taylan
Yönetmen
-
Yağmur Taylan
Yönetmen
-
Doğu Yücel
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Bilge
Zeki
Filiz
Ali
Batu
Eda
Didem
Alp
YORUM YAZ
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Başak Köklükaya ve İlker Aksum’un müthiş oyunculuğu dışında bir pek sevemedim.
Ancak,
Filmin son 20 dakikası İstanbul’da yaşayacağımız felaketi öyle bir gösteriyor ki anksiyetelerden anksiyete beğen. Of.
Ancak,
Filmin son 20 dakikası İstanbul’da yaşayacağımız felaketi öyle bir gösteriyor ki anksiyetelerden anksiyete beğen. Of.
Müziği, görüntüleri ve küçük çocuklarla beraber Başak Köklükaya ile İlker Aksum'un güzel oyunlarına ayak uyduramayan kadrosu ve zayıf senaryosuna karşın deprem gerilimini yansıtabilmiş. Cansel Elçin'in donuk ve yapay oyunu ile zombilere benzetilen köylülerin olduğu sahneler olmasa daha değerli bir film çıkacakmış ortaya.... 70/100
Küçük Kıyamet Hakkında Sıkıcı Birkaç Fikir
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim fil ... Devamı
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim fil ... Devamı
Küçük Kıyamet Hakkında Sıkıcı Birkaç Fikir
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim filmi de çekilemez. Sonunun klişe olması umrumda değil. Açıkçası hiçbir filmi hayatım boyunca sonu için izlemedim. O ana gelene kadar beni filme ne kadar bağladı, buna baktım. sadece Başak Köklükaya'nın (Anne Bilge) tüm film boyunca İlker Aksum'a bakışları bile o kadar ciddi bir derinlik katıyor ki filme (evet insan kendi kendine düşünüyor: Bu kadın bu adama neden böyle bakıyor? Tanımlanamayan bir ifade. Sanki içinde hayranlık şaşkınlık çekingenlik korku ve hatta eser miktarda tiksinti de var... Tüm bu duyguları ölüme karşı hissetmiyor muyuz? Başak Köklükaya'ya sanki biri "ölüme bak." demiş ve o da ölüm'e bakmış. Böylesi bir oyunculuk, ama bunu yönetmenin özel olarak arzu ettiği belli. Başak Köklükaya'nın kendi yorumu olduğunu sanmıyorum, ama belki de öyledir. Açıkçası ilk kabustan sonra sonunu tahmin ettim ama tahmin etmem filmi başka başka gözlerle izlememe yol açtı. Tüylerim diken diken izledim. Bir de deprem ülkesi olduğumuz için, o korkuyu çok başka duygularla hissediyoruz. 17 Ağustos gibi içinden acı dolu sözlü bir destan dahi çıkabilecek kadar tüm toplumu etkileyen bir travma yaşadık. Bu film o duyguyu sömürmeden, o duyguyu olduğu gibi vererek alnının akıyla çıkmış işten.
İlker Aksum (bekçi) daha ilk dakikada kalbimizi kazanıyor. Oyunculuğu muhteşem. Aslında Türk-islam medeniyetinde yorumlanan azraile son derece uygun. Türkiye halkının bilgeliği, aslında yaptığı işten pek memnun olmasa da "ev sahibi"ne hizmetten hem memnun olması hem de bir yanının kırık olması (bunu emir kulu olduğunu vurguladığı sahneden ve Bilge'nin Cansel Elçin (Zeki) bekçi tarafından canlı canlı gömülürken bekçinin verdiği tepkiden anlıyoruz. Orada, onu durdurmaya çalışan Bilge'ye "abla" diye hitap etmeye devam ediyor ve neredeyse sarılıyor.) ölülere de canlılara da saygısının sonsuz olması...
Aslında filmin sonunu tahmin edemeyen ancak dikkatli izleyiciler için o kadar çok göze çarpan ayrıntı var ki... Sivrisinekler, Bilge'nin sürekli kana kana su içişi, Ev Sahibi'nin inatla ortaya çıkmayışı, yatmadan önce komidine saati koymak gibi terkrar eden sahneler, sudan çıkmış balıklar, Bilge'nin kızının peri sopası, evdeki koku, Küçük Kıyametler sergi kitabına vurgu...
Özetle Türk sineması için önemli bir adım olarak görüyorum bu filmi. Umarım çok daha güzel korku/gerilim türünde filmlerimiz olur; çünkü Doğu kültürünün korku öğeleri açısından Batı'dan kat kat donanımlı olduğunu biliyorum. Hayallerin ve mistiszmin anavatanı Doğu bu hayalgücünü sinema perdesine de aktarmayı bilecektir diye düşünmekteyim.
Bu filmi tutup bugüne dek izlediğim korku, gerilim, felaket, psikolojik gerilim filmleri ile kıyaslayacak değilim. Senaryosu itibariyle klişe olmasa da bilindik olduğunun hepimiz farkındayız.
Ben bu filmi türk sineması özelinde ele alacağım ve hiç acımadan son dönem türk sineması içinde tepeye oturtacağım. (Elbette ki kendi kafamda.) Çok iyi dramlar çekiyoruz evet. Zaten o işte artık ustayız. "Gollerimi açeydim getme deyeydim." temalı pek çok filmimiz var ve çoğu da izlenesi. Ama gerilim? Hele ki böylesi felaketli, psikolojik gerilimli, yer yer korku öğeli? Neredeyse hiç geleneğin olmadığı bir alandan bahsediyoruz. Eğer Tanzimat sonrasındaki ilk dönem tiyatro eserlerine veya romanlara bakarsanız ne demeye çalıştığımı anlarsınız. Tragedyalarla kültürünü yoğurmuş bir medeniyet ile başa çıkıp pat diye nasıl sıkı tiyatrolar yapılamadıysa, korku/gerilim filmi de çekilemez. Sonunun klişe olması umrumda değil. Açıkçası hiçbir filmi hayatım boyunca sonu için izlemedim. O ana gelene kadar beni filme ne kadar bağladı, buna baktım. sadece Başak Köklükaya'nın (Anne Bilge) tüm film boyunca İlker Aksum'a bakışları bile o kadar ciddi bir derinlik katıyor ki filme (evet insan kendi kendine düşünüyor: Bu kadın bu adama neden böyle bakıyor? Tanımlanamayan bir ifade. Sanki içinde hayranlık şaşkınlık çekingenlik korku ve hatta eser miktarda tiksinti de var... Tüm bu duyguları ölüme karşı hissetmiyor muyuz? Başak Köklükaya'ya sanki biri "ölüme bak." demiş ve o da ölüm'e bakmış. Böylesi bir oyunculuk, ama bunu yönetmenin özel olarak arzu ettiği belli. Başak Köklükaya'nın kendi yorumu olduğunu sanmıyorum, ama belki de öyledir. Açıkçası ilk kabustan sonra sonunu tahmin ettim ama tahmin etmem filmi başka başka gözlerle izlememe yol açtı. Tüylerim diken diken izledim. Bir de deprem ülkesi olduğumuz için, o korkuyu çok başka duygularla hissediyoruz. 17 Ağustos gibi içinden acı dolu sözlü bir destan dahi çıkabilecek kadar tüm toplumu etkileyen bir travma yaşadık. Bu film o duyguyu sömürmeden, o duyguyu olduğu gibi vererek alnının akıyla çıkmış işten.
İlker Aksum (bekçi) daha ilk dakikada kalbimizi kazanıyor. Oyunculuğu muhteşem. Aslında Türk-islam medeniyetinde yorumlanan azraile son derece uygun. Türkiye halkının bilgeliği, aslında yaptığı işten pek memnun olmasa da "ev sahibi"ne hizmetten hem memnun olması hem de bir yanının kırık olması (bunu emir kulu olduğunu vurguladığı sahneden ve Bilge'nin Cansel Elçin (Zeki) bekçi tarafından canlı canlı gömülürken bekçinin verdiği tepkiden anlıyoruz. Orada, onu durdurmaya çalışan Bilge'ye "abla" diye hitap etmeye devam ediyor ve neredeyse sarılıyor.) ölülere de canlılara da saygısının sonsuz olması...
Aslında filmin sonunu tahmin edemeyen ancak dikkatli izleyiciler için o kadar çok göze çarpan ayrıntı var ki... Sivrisinekler, Bilge'nin sürekli kana kana su içişi, Ev Sahibi'nin inatla ortaya çıkmayışı, yatmadan önce komidine saati koymak gibi terkrar eden sahneler, sudan çıkmış balıklar, Bilge'nin kızının peri sopası, evdeki koku, Küçük Kıyametler sergi kitabına vurgu...
Özetle Türk sineması için önemli bir adım olarak görüyorum bu filmi. Umarım çok daha güzel korku/gerilim türünde filmlerimiz olur; çünkü Doğu kültürünün korku öğeleri açısından Batı'dan kat kat donanımlı olduğunu biliyorum. Hayallerin ve mistiszmin anavatanı Doğu bu hayalgücünü sinema perdesine de aktarmayı bilecektir diye düşünmekteyim.
''çünkü Doğu kültürünün korku öğeleri açısından Batı'dan kat kat donanımlı olduğunu biliyorum.'' Bu kısma özellikle katılıyorum. Ancak esas problem bu donanımı perdeye aktarabilmekte.
valla bazı sahnelerde gerilmedim desem Allah taş yapar :)) Türk Korku/ gerilim filmi ortalamasına bakarsak fena bir film değil. İlkerin oyunculuğu göz dolduruyor.. çok büyük beklentileriniz olmasın ama yinede izleyin derim :)
-------------spoylır----------------
yukarıda gök aşağıda yer.. bizde öyle işte arada....:)) diyen köylüler pelesenk oldu bir ara dilime:)) en çok o köylüler gerdi valla :))
-------------spoylır----------------
yukarıda gök aşağıda yer.. bizde öyle işte arada....:)) diyen köylüler pelesenk oldu bir ara dilime:)) en çok o köylüler gerdi valla :))
Giovanni scognamillo'nun bu film hakkındaki yorumunu dinlediğimden beri izlemek istiyordum...Fakat ne dvd'sini bulabilmiştim ne de internette herhangi bir sitede...3 senedir arıyordum.:)
Bugün şansım yardım etti.. İzlediğim en gerçekçi korku filmiydi...Gözümü kırpmadan izledim..Gerildim bile..:)
Belki de yorumdan etkilendiğim için ama bu filmi sevdim :)
Bugün şansım yardım etti.. İzlediğim en gerçekçi korku filmiydi...Gözümü kırpmadan izledim..Gerildim bile..:)
Belki de yorumdan etkilendiğim için ama bu filmi sevdim :)
Açıkçası ben çok beğenmedim,final sahnesi hoşuma gitmedi,konu itibariyle de iyi bir konuyu,kötü işlemişler diyebilirim.Fakat,İlker Aksum'un oyunculuğu müthişti,her türlü role girebiliyor...
ibdb'deki puanından daha fazlasını hakettiğini düşünüyorumm.. 7nin üstüne rahatça çıkabilir..
cansel elçin'in oyunculuk namına sıfır çektiği, öte yandan başak köklükaya ve özellikle de ilker aksum'un oyunculuklarının göz doldurduğu, biraz daha iyi işlense türk sinemasının yüz aklarından olabilecek iken bu fırsatı tepmiş bir taylan biraderler yapımı. sürpriz finali 10.dakikadan itibaren tahmin edilebilir olup, efektler ve ilker aksum hatrına şahsi notum 7/10 dir.
ev sahibini daha fazla bekletmeyelim ..
ev sahibini daha fazla bekletmeyelim ..
ilker aksum iyi bir karakter oyuncusu olduğunu bu filimde de gözümüze sokmuştur.bu adamı izlemek gerçekten aayrı bir keyif psikopat rolü de çok yakışmıştır kendilerine.
Küçük Kıyamet filmine Benzer Film ekliyorsun.
Küçük Kıyamet filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Küçük Kıyamet filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL