8 yıl önce
Suicide Squad: Gerçek Kötüler filmine yorum yazdı:
The Walking Dead dizisine yorum yazdı:
2010 yılından beri, bazen gerilerek bazen üzülerek bazen "kaç dakka kaldı yea" diyip evin içinde dolanarak ama yine de vazgeçmeyerek hep severek izlediğim bir dizi oldun sen twd. 1. sezonun harikuladenin de harikuladesi olduğunda sanırım bütün twd izleyicileri olarak mutabıkızdır. 2. sezon için de ben yine aynı fikirdeyim, ilgiyle izlediğim bir sezon olmuştu. 3. sezon için de şööyle bir düşündüğümde kötü şeyler söyleyemem sanırım. Governor olsun Michonne olsun bunlar ivme kazandıran karakterlerdi. Amma velakin burdan sonra feleğini şaşırdın, şirazeni kaydırdın. Twd’nin yavaş ve durgun akan, aksiyon vb faktörlerden ziyade karakterlerin kişilik ve psikolojik analizlerine yer veren bir dizi olduğu bir gerçek. Ben de zaten bu özelliğini seviyorum. (bir diğer örneği için bkz: Breaking Bad) Lakin bu bahsettiğim özelliği korumak ile konu bulamamak ve senaryoyu b*ka sardırmak arasında ince diye tabir edeceğimiz bir çizgi var ve sen bu çizgide duramadın be iki gözüm. Nasıl sıkılarak izlediğimi, ... Devamı2010 yılından beri, bazen gerilerek bazen üzülerek bazen "kaç dakka kaldı yea" diyip evin içinde dolanarak ama yine de vazgeçmeyerek hep severek izlediğim bir dizi oldun sen twd. 1. sezonun harikuladenin de harikuladesi olduğunda sanırım bütün twd izleyicileri olarak mutabıkızdır. 2. sezon için de ben yine aynı fikirdeyim, ilgiyle izlediğim bir sezon olmuştu. 3. sezon için de şööyle bir düşündüğümde kötü şeyler söyleyemem sanırım. Governor olsun Michonne olsun bunlar ivme kazandıran karakterlerdi. Amma velakin burdan sonra feleğini şaşırdın, şirazeni kaydırdın. Twd’nin yavaş ve durgun akan, aksiyon vb faktörlerden ziyade karakterlerin kişilik ve psikolojik analizlerine yer veren bir dizi olduğu bir gerçek. Ben de zaten bu özelliğini seviyorum. (bir diğer örneği için bkz: Breaking Bad) Lakin bu bahsettiğim özelliği korumak ile konu bulamamak ve senaryoyu b*ka sardırmak arasında ince diye tabir edeceğimiz bir çizgi var ve sen bu çizgide duramadın be iki gözüm. Nasıl sıkılarak izlediğimi, kendimi "kızım 6 senedir izliyosun bozma işte sık dişini bee" diye telkin ettiğimi iyi hatırlıyorum evlat. Buraya kadar iyi gömdükten sonraaa hadi seni sevindireyim, bu telkinler sayesinde evrene ve atlanta yöresine iyi mesajlar göndermişim demek ki son sezonda bir toparlanmaya falan başladın, mimoza çiçeğüm oldun gene kalp kalp. Hele sezon finali ve dün ellerim böğrümde izlediğim fragmanımsı şeyden sonra seni çok özlediğimi farkettim. O kadar gerilmişim ki rüyamda bile gördüm twd’yi. Negan hepimizi lucille’le kovalıyodu tövbe est. Nette orda burda zaten yeterince teori var kimin Hakkın rahmetine kavuştuğuna dair. Umarım bizim fix tayfadan değildir ya. Çizgi romanı falan sallayın nolur zaten bunca senedir uyduğunuz da söylenemez. Reyting uğruna bizim ekibiharcamayın, azıcık Arka Sokaklardan örnek alın gözünüzü sevem. Her neyse çok uzattım özetle, kutupta yaz gibi özledim seni gel artık...
The Night Of dizisine yorum yazdı:
Hakikaten büyük boşluğa düştüm ya bitince, başka şeyi izleyemiyorum, tamam be izliyorum da odaklanamıyorum :)Nabdın be night of bana? Olsa da izlesek şöyle 1 sa. bölümleri gerile gerile. Çok sağlamdı çook. Her karakteri efsaneydi ama avukat Stone
Hell on Wheels dizisine yorum yazdı:
Sessiz sedasız, gayet naif ve yüzlerde ağlamaklı bir tebessüm bırakarak bitmiştir. Finali izlediğimden beri hakkında bir iki kelam etmeyi kendime görev bildim ama ne yazacağımı da hiç bilmiyorum. Çok sevdiğim bir diziydi. Konusuyla, oyuncularıyla, senaryosuyla, diyaloglarıyla, kıyafetleriyle, dekorlarıyla, aurasıyla, müzikleriyle nazarımda eşsiz bir seridir. Gayton Biraderlerin ismini duymama ve müstakbel işlerini takip edeceğim kanaatinin oluşmasına da vesile olmuştur. Dizinin ilk 2- 3 sezonu benim için çok farklıdır, karakterlerle, yaşanan olaylarla vs. Çok sevdiğim ama genç yaşta hakkın rahmetine kavuşan Lily bacım, atara atar gidere gider ve sonradan kafayı sıyıran, ayıyla güreşmesiyle Leo'ya örnek oluşturan Elam aga, gelmiş geçmiş en en en psikopat manyak villain Norveçli Sweden (benden uzak Allaha yakın), İrlanda aksanını yediğim Mickey ve Allah affetsin sonradan azıtmış Sean biraderler, paranın köpeği olmuş ama dizideki sonuyla kalbimi sı ... DevamıSessiz sedasız, gayet naif ve yüzlerde ağlamaklı bir tebessüm bırakarak bitmiştir. Finali izlediğimden beri hakkında bir iki kelam etmeyi kendime görev bildim ama ne yazacağımı da hiç bilmiyorum. Çok sevdiğim bir diziydi. Konusuyla, oyuncularıyla, senaryosuyla, diyaloglarıyla, kıyafetleriyle, dekorlarıyla, aurasıyla, müzikleriyle nazarımda eşsiz bir seridir. Gayton Biraderlerin ismini duymama ve müstakbel işlerini takip edeceğim kanaatinin oluşmasına da vesile olmuştur. Dizinin ilk 2- 3 sezonu benim için çok farklıdır, karakterlerle, yaşanan olaylarla vs. Çok sevdiğim ama genç yaşta hakkın rahmetine kavuşan Lily bacım, atara atar gidere gider ve sonradan kafayı sıyıran, ayıyla güreşmesiyle Leo'ya örnek oluşturan Elam aga, gelmiş geçmiş en en en psikopat manyak villain Norveçli Sweden (benden uzak Allaha yakın), İrlanda aksanını yediğim Mickey ve Allah affetsin sonradan azıtmış Sean biraderler, paranın köpeği olmuş ama dizideki sonuyla kalbimi sızlatmış Durant, her zaman ayaklarının üstünde durmaya çalışan, Elam'a deli gibi aşık şahane hatun Eva, -yanlış hatırlamıyorsam- kılıçla kafa kesen babaya sahip olan ama buna rağmen akıl sağlığı korumuş tatlı rahibemsi Ruth ve Civil War'dan daha yeni çıkmış,ailesini kaybetmiş ve intikam duygusuyla yanıp tutuşan ama sonra tüm bunları unutan??, gerek Cheyenne gerek Utah gerek Green River City gibi pek çok cephede savaşmış, bahriyeli gibi her kasabada bir hanımın gönlünü çalmış ve pek tabii o sert bakışlarıyla benim de göynümü fethetmiş olan, dizideki akıbetini pek hoş bulmadığım Cullen'ım Bohannan'ım... Hepiniz gerçekten çok iyi şekilde işlenmiş şahane karakterlerdiniz. Unutmayacağım sizleri.
Son sezondaki çinli kardeşlerimizi de şöyle bir analım yeter bence. Çok ilgilenmedim onlarla. O fong mudur nedir ayrıca. Sen haksızsın ve sana laflar hazırladım.
Bu biricik dizimin bana kazandırmış olduğu şu enfes parçayı da bırakayım ve yavaşça süzülerek uzaklaşayım.
https://www.youtube.com/watch?v=bkviU7EKtG8
Game of Thrones dizisine yorum yazdı:
Baya b*ktan sezonu amazing şekilde kapattınız ya her seferinde yenik düşüyorum size. :(( Anam ne olayla ne olaylaa..Spoiler falan vermeyelim sadece Lyanna Mormont reyizi ve Ramin abiyi burdan selamlamak istiyorum, kendilerini çok seviyorum. Lyanna seninle her yere giderim bacım. Ramin abi gadasını aldığım o nasıl soundtrack öyle ya, sezon finalinin açılış sekansında resmen kilitlendim tüylerim diken diken oldu, napıyosun sen nasıl bir kafa var nasıl bir oksijen var sizin evde. Hafiften Godfather'ın da infaz sahnesine selam çakmışsın sanki :)) Öyledir yani büyük ihtimal bence adjhfj.. İzleyenler zaten direk arayıp bulmuşlardır bu awesome şeyi de ben de paylaşayım içimde kalmasın. Hadi selametle.
https://www.youtube.com/watch?v=pS-gbqbVd8c
Hannah Arendt filmine yorum yazdı:
Ödevime katkısı olacağı düşüncesiyle izledim bu filmi. Bitişi ile beni gayet verimli ve mutlu bir şekilde arkasında bıraktı. Zira hem ödevime katkısı olacağını biliyorum hem de bu kadar güzel ve dört başı mamur şekilde aktarılmış bir filmi izlediğim için de memnunum. Filmden zevk alabilmek için Hannah Arendt’e ve siyaset felsefesi, kamusal alan gibi konulara aşina olmak gerekiyor. Gerçi film kamusal alan hususundan ziyade Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı eserini ve Eichmann Yargılamasını temel almış. Arendt alışılmışın dışına doğru çizgilerini çizmiş bir kadın. Düşünceleri yaşadığı dönem için epey abes kalacak nitelikte. Gerçi onun durumu her çağa her döneme her zaman dilimine uyarlanabilir. Azınlık görüşün kendine yer edinme çabası. Nitekim bir nazi ss subayının 60’lı yıllarda yargılanmaya başlaması ile Arendt, Eichmann ekseninde kötülük kavramını sorgulamaya başlamış ve düşünerek, tasarlanarak yapılan kötülük ile düşünmeden, sorgulamadan örneğin Yahudi soykırımı olayında olduğu gibi e ... DevamıÖdevime katkısı olacağı düşüncesiyle izledim bu filmi. Bitişi ile beni gayet verimli ve mutlu bir şekilde arkasında bıraktı. Zira hem ödevime katkısı olacağını biliyorum hem de bu kadar güzel ve dört başı mamur şekilde aktarılmış bir filmi izlediğim için de memnunum. Filmden zevk alabilmek için Hannah Arendt’e ve siyaset felsefesi, kamusal alan gibi konulara aşina olmak gerekiyor. Gerçi film kamusal alan hususundan ziyade Arendt’in Kötülüğün Sıradanlığı eserini ve Eichmann Yargılamasını temel almış. Arendt alışılmışın dışına doğru çizgilerini çizmiş bir kadın. Düşünceleri yaşadığı dönem için epey abes kalacak nitelikte. Gerçi onun durumu her çağa her döneme her zaman dilimine uyarlanabilir. Azınlık görüşün kendine yer edinme çabası. Nitekim bir nazi ss subayının 60’lı yıllarda yargılanmaya başlaması ile Arendt, Eichmann ekseninde kötülük kavramını sorgulamaya başlamış ve düşünerek, tasarlanarak yapılan kötülük ile düşünmeden, sorgulamadan örneğin Yahudi soykırımı olayında olduğu gibi emir üzerine yapılan kötülüğün farklı olduğu kanaatine ulaşmıştır.
Kötülüğün Sıradanlığı, her ne kadar ilk başta çok acımasız, duygusuz bir ibare olarak gözükse de işin iç yüzü diğer deyişle madalyonun diğer yüzünü de anlayıp kavramaya çalıştıkça aslında oldukça ince düşünülmüş ve tasnif edilmiş bir ibare olduğu anlaşılacaktır. Fikrimce en azından. Kötülüğe ilişkin sorgulama mevzuuna bir diğer örnek de Nürnberg Yargılamasıdır. Bunu seven bunu da sevebilir :)
Penny Dreadful dizisine yorum yazdı:
Samimiyetle soruyorum, dokuzuncu bölümde final mi yapılır ?? Dokuzuncu (9) bölüm bir dizinin final bölümü olması için çok abes bir seçenek bence. 10 olur 12 olur 24 olur ama 9 olmaz arkadaşım. Niye diye sorarsan cevaplayamam, hissikablelvuku derim, canım öyle istiyo derim, derim bişeyler. Şayet ben sorsam size bu dizi nasıl birden şak diye 9. ! bölümde biter diye, siz nasıl cevaplayacaksınız sayın yapımcı ve senarist ? Yani avucunuzda, cebinizde ööyle güzel konular, öyle bol hikayeler varken niye bitti nasıl bitti? Zaten afedersiniz kaka gibi bir sondu onu da söyleyeyim. Baya üzdünüz yani ne diyeyim ki ben....
Özleyeceğim seni gotik viktorya dönemli dizim...Güle güle...
Rab Ne Bana Di Jodi filmine yorum yazdı:
SRK'dan ilk defa hoşlanmaya başladığım film olmuştur. Surinder karakterini gayet doğal bir şekilde canlandırmış. Demek ki yapmacıklıktan sıyrılabiliyormuşsun kanka :)))
İkinci yarı biraz sıkıcı gibiydi fakat genel olarak hoş bir izleti. Müzikleri gerçekten çok güzel, bilhassa haule haule.
Breaking Bad dizisine yorum yazdı:
https://www.youtube.com/watch?v=eTKQKq4lFsI
Benim gibi bu zamana kadar izlemeyen, denk gelmeyen bb hayranları varsa diye... Yine ağlattı, hey Allahım ya..he final spoilerı var bu arada.
Better Call Saul dizisine yorum yazdı:
İkinci sezonu yine gerim gerim gererek noktalamış, 40 dakikalık kısa film silsilesidir. Çok seviyorum. Ayrıca:
https://eksisozluk.com/entry/59806914
Off ama ya hakikaten gün sayarak beklemiştim şu filmi, izlediğim tarihe bak. Bi de Ben Affleck vardı üstüne. Ay daha fazla yazamıycam....