7.3

78 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.2 (42.628 OY)

KONUSU
Lüks bir yolcu gemisiyle İstanbula seyahat eden İngiliz çift Nigel ve Fiona, yolculuk sırasında Oscar adında tekerlekli sandalyeye mahkum bir adamla tanışırlar. Oscar, başından geçen saplantılı, çarpık bir aşk ilişkisini ve tüm sırlarını Nigela anlatır. Genç ve güzel bir Fransız kadınıyla yaşadığı b ... Devamı
Lüks bir yolcu gemisiyle İstanbula seyahat eden İngiliz çift Nigel ve Fiona, yolculuk sırasında Oscar adında tekerlekli sandalyeye mahkum bir adamla tanışırlar. Oscar, başından geçen saplantılı, çarpık bir aşk ilişkisini ve tüm sırlarını Nigela anlatır. Genç ve güzel bir Fransız kadınıyla yaşadığı bu ilişkinin ayrıntıları kibar bir adam olan Nigelı çok etkiler. Üstelik sözü edilen kadın da aynı gemidedir.Nigel bir yolculuk sırasında evliliğindeki seks ateşini tekrar yakalamak istemektedir. Artık tek problem ise başka bir kadına aşık olmasıdır.Vahşi takıntının bu olağandışı ve orijinal yolculuğu, aşka, sadakate, evliliğe ve şehvete yepyeni bir bakış açısı getirir.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@tiamath

4 yıl önce

8.5 / 10

Gerçekten çok kaliteli bir film. Aşk-sevgi-seks üzerine neredeyse her konuyu ele almışlar desem yeridir. 7 yıllık evliliklerine renk katman için hindistana bir yolculuğa çıkan çift (Nigel ile Fiona) gemideki kişilerle haşir neşir olarak yolculuklarını sürdürmektedir. Nigel, Mimi’nin sahnede dans edişini görür ve etkilenir. Kendisine ilk açılışı pek başarılı olmaz, kamarasına dönerken kocası Oscar ile tanışır. Oscar, kendisini uyarır ve odasına davet edip, Mimi ile olan ilişkilerini baştan anlatmaya başlar. İşte film bu noktadan sonra başlar.

Film, bir ilişkinin veya bir kişiyi sevmenin nasıl saplantı olacağını güzel anlatmıştır. Mimi, Oscar’ı ona taparcasına sevmektedir. Böylesi saplantılı bir aşk, cinselliğe döküldüğünde her yaptıklarından sıkılmaya ve hep bir tık üstünü aramaya başlarlar. Tabii böyle bir arayış bir noktadan ileriye gidememektedir. Oscar bu durumun sıkıcılığından dolayı, Mimi’ye karşı tavırlarını değiştirmeye başlar.
... Devamı
Gerçekten çok kaliteli bir film. Aşk-sevgi-seks üzerine neredeyse her konuyu ele almışlar desem yeridir. 7 yıllık evliliklerine renk katman için hindistana bir yolculuğa çıkan çift (Nigel ile Fiona) gemideki kişilerle haşir neşir olarak yolculuklarını sürdürmektedir. Nigel, Mimi’nin sahnede dans edişini görür ve etkilenir. Kendisine ilk açılışı pek başarılı olmaz, kamarasına dönerken kocası Oscar ile tanışır. Oscar, kendisini uyarır ve odasına davet edip, Mimi ile olan ilişkilerini baştan anlatmaya başlar. İşte film bu noktadan sonra başlar.

Film, bir ilişkinin veya bir kişiyi sevmenin nasıl saplantı olacağını güzel anlatmıştır. Mimi, Oscar’ı ona taparcasına sevmektedir. Böylesi saplantılı bir aşk, cinselliğe döküldüğünde her yaptıklarından sıkılmaya ve hep bir tık üstünü aramaya başlarlar. Tabii böyle bir arayış bir noktadan ileriye gidememektedir. Oscar bu durumun sıkıcılığından dolayı, Mimi’ye karşı tavırlarını değiştirmeye başlar. Mimi dibe vurduktan sonra filmin ikinci kısmı başlar ve bu sefer kadının erkeği esir edişini izlemeye başlıyoruz. Aynı zamanda da 7 yıllık evliliğin durağanlığının farkına varan Nigel’in nasıl farkında olmadan bir duygu esintisine kapıldığını da izliyoruz.

Filmin anlatılışı, işlenişi ve sanat yönetmenliği çok güzeldi. Özellikle dans sahneleri harikaydı. Filmin sonunda Fiona/Mimi ilişkisi yersiz geldi bana. Daha mantıklı bir hamleyle son olmasını isterdim.
H

@halen

8 yıl önce

7 / 10

enteresan konulu bir film. açıkçası bu kadar gerileceğimi beklemiyordum bu filmi izlerken.biraz tesadüfi bir şekilde izlediğim için sanırım. Keyifle başlayan karışık ilişkiler yumağına dönüşen bir film. Aklımda en çok muhteşem dans sahneleri kaldı.

@naksidil

8 yıl önce

Sevişmeye tutulmak ! Her insan ay gibidir . Göstermediği bir yüzü vardır . O yüz çirkinlikleri , acıları kapatır kiminde, kiminde çok özel sırları . Erkek egoizminin sınır tanımazlığı , bir kadının asla affetmeyeceği , tutkulara körü körüne esir olmanın kısa dönemde zevkli ama uzun dönemde yok ediciliği..

@fruit_fly

10 yıl önce

Tutku, ihtiras, saplantı, tıksıntı, nefret yani aşkın tüm hallerini izleyebileceğiniz bir başyapıttır bu film.

@poormf

11 yıl önce

8 / 10

Bitter Moon - Acı Ay

Romantik görüntüler ile başlayan film ustaca evrilerek bir efendi-köle ilişkisine dönüşüveriyor. Yükselen, düşen, sonra tersine yükselen ve düşen bu ilişkinin dinamiği, gerçek olamayacak kadar yapay, can yakacak kadar gerçeklik hissi ile veriliyor.

Film, müziklerin seçiminden başlayarak her sahnesinde, her diyalogta bir şeylere atıfta bulunan zekice kotarılmış senaryosuyla; önce kadının sonra erkeğin nasıl köleleştirildiğini anlatırken, soğuk görünümlü eşe (Fiona-Kristin Scott Thomas) alternatif seksi bir kadının (Mimi-Emmanuelle Seigner) cazibesinin esiri olma yönünde giden şaşkın adamın (Nigel-Hugh Grant) tutkularının esiri olmasının önündeki engel erdem mi, ahlak anlayışı mı? Yoksa bu konudaki basiretsizliği mi sorusunu sorduruyor en temelde.

Film boyunca Oscar'da ki fiziksel ve ruhsal değişim Peter Coyote tarafından sıradışı bir oyunculuk ile anlatılmış. Çektiği acının
... Devamı
Bitter Moon - Acı Ay

Romantik görüntüler ile başlayan film ustaca evrilerek bir efendi-köle ilişkisine dönüşüveriyor. Yükselen, düşen, sonra tersine yükselen ve düşen bu ilişkinin dinamiği, gerçek olamayacak kadar yapay, can yakacak kadar gerçeklik hissi ile veriliyor.

Film, müziklerin seçiminden başlayarak her sahnesinde, her diyalogta bir şeylere atıfta bulunan zekice kotarılmış senaryosuyla; önce kadının sonra erkeğin nasıl köleleştirildiğini anlatırken, soğuk görünümlü eşe (Fiona-Kristin Scott Thomas) alternatif seksi bir kadının (Mimi-Emmanuelle Seigner) cazibesinin esiri olma yönünde giden şaşkın adamın (Nigel-Hugh Grant) tutkularının esiri olmasının önündeki engel erdem mi, ahlak anlayışı mı? Yoksa bu konudaki basiretsizliği mi sorusunu sorduruyor en temelde.

Film boyunca Oscar'da ki fiziksel ve ruhsal değişim Peter Coyote tarafından sıradışı bir oyunculuk ile anlatılmış. Çektiği acının ağırlığı altında ezilmekte olan Oscar, paylaşma gereksinimi duymaktadır. Bu nedenle kurban olarak Nigel'i seçer. Oscar, Nigel üzerinde tartışmasız tahakküm kurar. Nigel zaten zayıf karakterli biridir. Bu nedenle Oscar Fiona üzerinden öyküsünü paylaşmadığına pişman olur.

Aşk, sevgi, bağlılık, tutku, korku gibi duyguların kontrol edilemediğinde ne denli tehlikeli olabileceğine dikkat çeken önemli bir film Acı Ay...

@princhard

12 yıl önce

Ne zaman Karaköye demirlemiş lüks tur gemilerini görsem, aklıma şu lanet film gelir. Bu nedenle bir kez bile, o gemide ben de olsaydım diye düşünmek içimden gelmedi. Dekadan ve Nihilist Yolcular! Bizden soyca bir farkınız yok. Sadece sizin kadar ileri gitmek, derece farkını sıfırlamak için gerekli imkanı, olanağı sağlayacak maddi kudrete erişemedik. Maneviyat deseniz, Piç hergelenin Kelamını duyan Efendi oğlanda ne itikat kaldıysa o kadar. Sözüm ayrıca size Bruckner ve Polanski - Bilseydiniz aşağıdaki dizeleri, limana adım atmaya dahi mecaliniz kalmazdı. Kavafisden gelsin o zaman, Oscarın kenti Paris şerefine :

dedin "bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.

bundan daha iyi başka bir kent bulunur elbet.

yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;

ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.

aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.

nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam

hayatımın kayıp yıkıntıları çıkıyor karşıma,

yıllarıma kıydığım, bo
... Devamı
Ne zaman Karaköye demirlemiş lüks tur gemilerini görsem, aklıma şu lanet film gelir. Bu nedenle bir kez bile, o gemide ben de olsaydım diye düşünmek içimden gelmedi. Dekadan ve Nihilist Yolcular! Bizden soyca bir farkınız yok. Sadece sizin kadar ileri gitmek, derece farkını sıfırlamak için gerekli imkanı, olanağı sağlayacak maddi kudrete erişemedik. Maneviyat deseniz, Piç hergelenin Kelamını duyan Efendi oğlanda ne itikat kaldıysa o kadar. Sözüm ayrıca size Bruckner ve Polanski - Bilseydiniz aşağıdaki dizeleri, limana adım atmaya dahi mecaliniz kalmazdı. Kavafisden gelsin o zaman, Oscarın kenti Paris şerefine :

dedin "bir başka ülkeye, bir başka denize gideceğim.

bundan daha iyi başka bir kent bulunur elbet.

yazgıdır yakama yapışır neye kalkışsam;

ve yüreğim gömülü bir ceset sanki.

aklım daha nice kalacak bu çorak ülkede.

nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam

hayatımın kayıp yıkıntıları çıkıyor karşıma,

yıllarıma kıydığım, boşa harcadığım."

yeni ülkeler bulamayacaksin, başka denizler

bulamayacaksin.

bu kent peşini birakmayacak. ayni sokaklarda

dolaşacaksın. ayni mahallede yaşlanacaksın;

ayni evlerde kır düşecek saçlarına.

bu kenttir gidip göreceğin yer. bir başkasını umma -

bir gemi yok, bir yol yok sana.

değil mi ki, hayatına kıydın burada

bu küçücük köşede, ona kıydın demektir bütün dünyada. ( Meal : gimeno - 21858 versiyonu )

Not : Amerikan Tarzı özgürlük anlayışına özenen arkadaşlara, bu türden bir yaşamın dayandığı sınırları ve nihayetinde toslamaya mahkum olduğu çıkmaz ve açmazları irdelemesi nedeniyle, bu esere dikkat etmelerini öneririm. Zaten hepimize dayatılan düşler de bu anlayıştan ibaret değilmiş gibi tepeden, züppe eleştirmenler gibi bakmanın lüzümü yok. Polanski’nin Amerika macerasını bilenler, neden bu gemiye atlayıp, yolculuğa çıktığını anlayacak, ayrıca filmin geçmiş zaman deneyimleri üzerine sunduğu çeşitlemeleri, tecrübe abidesi bir sanatçının itiraflarını dinlermiş gibi, bir tür ender bulunan estetik duyumsama hazzı eşliğinde, dimağında ve yüreğinde içselleştirebilecektir.

@poormf

13 yıl önce

8 / 10

Romantik görüntüler ile başlayan film ustaca evrilerek bir efendi-köle ilişkisine dönüşüveriyor. Yükselen, düşen, sonra tersine yükselen ve düşen bu ilişkinin dinamiği, gerçek olamayacak kadar yapay, can yakacak kadar gerçeklik hissi ile veriliyor.

Film, müziklerin seçiminden başlayarak her sahnesinde, her diyalogta bir şeylere atıfta bulunan zekice kotarılmış senaryosuyla; önce kadının sonra erkeğin nasıl köleleştirildiğini anlatırken, soğuk görünümlü eşe(Fiona-Kristin Scott Thomas) alternatif seksi bir kadının (Mimi-Emmanuelle Seigner) cazibesinin esiri olma yönünde giden şaşkın adamın (Nigel-Hugh Grant) tutkularının esiri olmasının önündeki engel erdem mi, ahlak anlayışı mı? Yoksa bu konudaki basiretsizliği mi sorusunu sorduruyor en temelde.

Film boyunca Oscar’da ki fiziksel ve ruhsal değişim Peter Coyote tarafından sıradışı bir oyunculuk ile anlatılmış. Çektiği acının ağırlığı altında ezilmekte olan Oscar, paylaşma gereksinimi duy
... Devamı
Romantik görüntüler ile başlayan film ustaca evrilerek bir efendi-köle ilişkisine dönüşüveriyor. Yükselen, düşen, sonra tersine yükselen ve düşen bu ilişkinin dinamiği, gerçek olamayacak kadar yapay, can yakacak kadar gerçeklik hissi ile veriliyor.

Film, müziklerin seçiminden başlayarak her sahnesinde, her diyalogta bir şeylere atıfta bulunan zekice kotarılmış senaryosuyla; önce kadının sonra erkeğin nasıl köleleştirildiğini anlatırken, soğuk görünümlü eşe(Fiona-Kristin Scott Thomas) alternatif seksi bir kadının (Mimi-Emmanuelle Seigner) cazibesinin esiri olma yönünde giden şaşkın adamın (Nigel-Hugh Grant) tutkularının esiri olmasının önündeki engel erdem mi, ahlak anlayışı mı? Yoksa bu konudaki basiretsizliği mi sorusunu sorduruyor en temelde.

Film boyunca Oscar’da ki fiziksel ve ruhsal değişim Peter Coyote tarafından sıradışı bir oyunculuk ile anlatılmış. Çektiği acının ağırlığı altında ezilmekte olan Oscar, paylaşma gereksinimi duymaktadır. Bu nedenle kurban olarak Nigel’i seçer. Oscar, Nigel üzerinde tartışmasız tahakküm kurar. Nigel zaten zayıf karakterli biridir. Bu nedenle Oscar Fiona üzerinden öyküsünü paylaşmadığına pişman olur.

Aşk, sevgi, bağlılık, tutku, korku gibi duyguların kontrol edilemediğinde ne denli tehlikeli olabileceğine dikkat çeken önemli bir film Acı Ay...

8/10
SPOILER

Acı Ay filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Acı Ay filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Acı Ay filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL