7 yıl önce
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
(2014)But Muzeyyen That's the Deepest Desire
6.9
206 OYPUAN VER
5
Imdb: 6.6 (3.838 OY)
KONUSU
Kendi deyimiyle, henüz hiçbir kitabı yayınlanmamış yazar Arif tam da kadınları ve aşkı anlamaya çalıştığı bir sırada Müzeyyene rastlar. Arif kadınların kendisinden hep bir şeyler beklemesinden bıkmıştır. Fakat Müzeyyen çoktan kendi hayatını kurmuştu. Arife göre, kadınlar kendilerinden söz etmeyi sev
... Devamı
Kendi deyimiyle, henüz hiçbir kitabı yayınlanmamış yazar Arif tam da kadınları ve aşkı anlamaya çalıştığı bir sırada Müzeyyene rastlar. Arif kadınların kendisinden hep bir şeyler beklemesinden bıkmıştır. Fakat Müzeyyen çoktan kendi hayatını kurmuştu. Arife göre, kadınlar kendilerinden söz etmeyi severler. Fakat Müzeyyen hep Arifi konuşturur Müzeyyen saçlarını kendisi keser, iyi bir kadın olmak istemez, konuşurken gözlerini kaçırmaz Bir yandan kitabını bitirmeye çalışan Arif bir yandan da Müzeyyenin gizemli ve tutkulu dünyasında dolaşır. Sonunda Müzeyyen Arife büyük acılar ve bu acıların içinde de aradığı cevapların bazılarını verecektir.
-
Çiğdem Vitrinel
Yönetmen
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Arif
Müzeyyen
Poyraz
Burak
Pınar
Hale
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Aslında film zannedildiğinden daha çok şey anlatıyor. Hayatınızın herhangi bir döneminde müzeyyenle tanışmadıysanız film sizi içine almıyor. Müzeyyenler ağlamaz. Müzeyyenler bir vardır bir yoktur. Ne zaman gittiğini asla anlayamazsınız. Ve gariptir, müzeyyenler genelde orta sınıf beyaz yakalıdır. Müzeyyen karakteri bire bir uymuş. Karakter her şeyiyle hayattan. Diğer yandan bu filmin sadece bir aşkı anlattığı konusunda soru işaretleri var. Burada bir ora sınıf beyaz yakalı eleştirisi de yok mu? Müzeyyen üretken değildir, iyi bir okur ve bu anlamda bir tüketicidir. Müzeyyeni üretmekten alıkoyan şey cesaretsizliğidir. Mesela müzeyyen gidip bir gün dahi arif’in kaldığı otelde kalamaz. Hepsi birer yansıma. Müzeyyenin edebi bir yanı olsa da üretemez bu yüzden yazarlarla sevgili olur. Bu boşluğu böyle tamamlar. Tamamlamaya çalışır. Müzeyyenin gemileri yakacak cesareti de yoktur, kendi hayatının ulaştığı yaşam seviyesinden vazgeçemez. Üretmek
... Devamı
Aslında film zannedildiğinden daha çok şey anlatıyor. Hayatınızın herhangi bir döneminde müzeyyenle tanışmadıysanız film sizi içine almıyor. Müzeyyenler ağlamaz. Müzeyyenler bir vardır bir yoktur. Ne zaman gittiğini asla anlayamazsınız. Ve gariptir, müzeyyenler genelde orta sınıf beyaz yakalıdır. Müzeyyen karakteri bire bir uymuş. Karakter her şeyiyle hayattan. Diğer yandan bu filmin sadece bir aşkı anlattığı konusunda soru işaretleri var. Burada bir ora sınıf beyaz yakalı eleştirisi de yok mu? Müzeyyen üretken değildir, iyi bir okur ve bu anlamda bir tüketicidir. Müzeyyeni üretmekten alıkoyan şey cesaretsizliğidir. Mesela müzeyyen gidip bir gün dahi arif’in kaldığı otelde kalamaz. Hepsi birer yansıma. Müzeyyenin edebi bir yanı olsa da üretemez bu yüzden yazarlarla sevgili olur. Bu boşluğu böyle tamamlar. Tamamlamaya çalışır. Müzeyyenin gemileri yakacak cesareti de yoktur, kendi hayatının ulaştığı yaşam seviyesinden vazgeçemez. Üretmek adına fakirliği göze alamaz. Bunun yansıması da çekip gitmek olur. İlişkiyi pat diye bitirmek. Müzeyyen bu boşluğu da böyle kapattığını düşünür. Belki arif’ten daha fazla kitap okumuştur, daha fazla tiyatroya gitmiş, daha fazla film izlemiş. Belki en az iki dil biliyordur. Ailesini kaybetmiştir belki ama arif’ten daha iyi şartlarda yaşamıştır. Sonuç itibariyle müzeyyen’in tutkusuz yaşamı arif’in ve diğer yazarların ya da fotoğrafçıların ona duyduğu aşkla anlam bulur. Sonuç itibariyle müzeyyen müzeyyendir. O bir beyaz yakalıdır ve tutku ona yabancıdır.
kitapla çok da uyuşmayan bir seneryo aslına bakarsanız çok farklılar var derim hatta. kitap için aynı şeyleri söyleyemem ama film için gereksiz demek için hayatın gerekliliğini ne kadar sorgulamış olmak da gereklidir kendi kanımca film güzeldir bir başyapıt değil ama öğreniceğimiz şeyler olan bir film olduğunu düşünüyorum her insan kendi hatalarından ders çıkarır zeki insan başkalarının da hatalarından ders çıkarır ders çıkarmaya bakın derim iyi geceler
"Tüm aşk hikayeleri başlangıçta farklı görünür ama sonları hep aynı biter."
Her şeye rağmen Müzeyyen i bulmak, ona gitmek için bir bilet almak kadar kolay olsa...
" sabahları çayını tek şekerli içtiğini bilirim, günün diger saatlerinde ise şekersiz. O tek şekeri hep ben atardim çayına..."
Her şeye rağmen Müzeyyen i bulmak, ona gitmek için bir bilet almak kadar kolay olsa...
" sabahları çayını tek şekerli içtiğini bilirim, günün diger saatlerinde ise şekersiz. O tek şekeri hep ben atardim çayına..."
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
logline'ını ıssız adamla barney stinson'ın başarısız karışımı müzeyyen hanımefendi ile ted mosby özentisi arif efendinin 3 günlük platonik hikayesi, şeklinde önerebileceğim bir film olmuş. bu zamana kadar izlemeyişim, herkesin çokça bu filmden bahsetmesi ile ilişkiliymiş gerçekten, Médiocrité Partout. bazen insanlar giderler, bazen de gelirler, hayatın olağan akışında bunlar olur,
film izlerken sürekli kaybedenler kulübüne benzettim ve maalesef pek beğenmedim..
Rahat, hızlı insanlar gördük tabii filmlerde ama buradaki şımarık insanlar resmi geçidi gibi. Henüz filmin başında erkekler kadınlar hakkında fikir beyan ederlerken film de rengini belli etti. Büyük büyük laflar etmeye kalktıkça küçülen diyaloglar zorlama, yapay. Hal böyle olunca oyunculuklar için de iyi bir laf etmek mümkün değil. Film kadın erkek ilişkilerine dair bişeyleri sorguluyor da değil, olsa olsa yönetmenin senaristin kafa karışıklığını yansıttığı söylenebilir. Sahi dertleri neydi?
Filmin sonunda;
- Çay içer misin?
- Birini mi bekliyorsun?
- Her zaman yanımda fazladan bir bardak taşırım, hayat... ne olacağı belli olmaz.
Böylesi anlam yüklü dehşetengiz diyaloğuyla başlayan konuşma Müzeyyen'in ilişkiyi tekrar yaşayabilir miyiz anlamında "bir çay daha içelim mi? diye sormasıyla devam eder.. Onca yaşanmışlıktan ya da yaşanamamışlıktan sonra böylesi bir sorunun ne kadar abesle iştiga ... Devamı
Filmin sonunda;
- Çay içer misin?
- Birini mi bekliyorsun?
- Her zaman yanımda fazladan bir bardak taşırım, hayat... ne olacağı belli olmaz.
Böylesi anlam yüklü dehşetengiz diyaloğuyla başlayan konuşma Müzeyyen'in ilişkiyi tekrar yaşayabilir miyiz anlamında "bir çay daha içelim mi? diye sormasıyla devam eder.. Onca yaşanmışlıktan ya da yaşanamamışlıktan sonra böylesi bir sorunun ne kadar abesle iştiga ... Devamı
Rahat, hızlı insanlar gördük tabii filmlerde ama buradaki şımarık insanlar resmi geçidi gibi. Henüz filmin başında erkekler kadınlar hakkında fikir beyan ederlerken film de rengini belli etti. Büyük büyük laflar etmeye kalktıkça küçülen diyaloglar zorlama, yapay. Hal böyle olunca oyunculuklar için de iyi bir laf etmek mümkün değil. Film kadın erkek ilişkilerine dair bişeyleri sorguluyor da değil, olsa olsa yönetmenin senaristin kafa karışıklığını yansıttığı söylenebilir. Sahi dertleri neydi?
Filmin sonunda;
- Çay içer misin?
- Birini mi bekliyorsun?
- Her zaman yanımda fazladan bir bardak taşırım, hayat... ne olacağı belli olmaz.
Böylesi anlam yüklü dehşetengiz diyaloğuyla başlayan konuşma Müzeyyen'in ilişkiyi tekrar yaşayabilir miyiz anlamında "bir çay daha içelim mi? diye sormasıyla devam eder.. Onca yaşanmışlıktan ya da yaşanamamışlıktan sonra böylesi bir sorunun ne kadar abesle iştigal olacağını öykücü, senarist, yönetmen nasıl olmuş da düşünememiş hayret... Ula üçü aynı kişiymiş. Anlamalıydım... 20/100
Filmin sonunda;
- Çay içer misin?
- Birini mi bekliyorsun?
- Her zaman yanımda fazladan bir bardak taşırım, hayat... ne olacağı belli olmaz.
Böylesi anlam yüklü dehşetengiz diyaloğuyla başlayan konuşma Müzeyyen'in ilişkiyi tekrar yaşayabilir miyiz anlamında "bir çay daha içelim mi? diye sormasıyla devam eder.. Onca yaşanmışlıktan ya da yaşanamamışlıktan sonra böylesi bir sorunun ne kadar abesle iştigal olacağını öykücü, senarist, yönetmen nasıl olmuş da düşünememiş hayret... Ula üçü aynı kişiymiş. Anlamalıydım... 20/100
Final sahnesi gelene dek ileri sarılası film.
filmi aman aman beğenmemekle birlikte, kitabın ilginç bir yorumu olduğunu düşünüyorum.
bu kadar iyi bir roman bu kadar berbat ve alakasız nasıl uyarlanır örneği. ilhami algör romanlarının okuyucuları için baştan sona hayal kırıklığı olan bir ıssız adam varyasyonu.
bir deartık erdal beşikçioğlu'nu bu hep aynı tiplerde görmeyelim ya, baydı.
bir deartık erdal beşikçioğlu'nu bu hep aynı tiplerde görmeyelim ya, baydı.
Diyalog niyetine bolca özlü söz (twitter a laflarımız düşsün). 2 ana karakter ve küçük rollerde bir kaç tanıdık sima (fazla masraflı olmasın), deniz görüntüsü üzerine yazı yazmalı (youtube'da dönsün), hiçbir yere varmayan (aman o da eksik kalsın), boş bir yapım.
Güneşin en az Arif & Müzeyyen kadar başrolde olduğu aşk filmi. Eksikleri yok mu? Çok var. Ama Erdal Beşikçioğlunu övmek dururken eksiklerin lafı bile edilmez. Ah müzeyyen yaktın bizi :)
Erdal Beşikçioğlu’nun oyunculuğuysa her zamanki gibi çok başarılı. Filmin Beyoğlu ve mekanlarında geçmesi ayrı bir güzellik katıyor. 85/100
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmine Benzer Film ekliyorsun.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL