The Legend of Korra

Aang'in içerisinde yer aldığı 3 kitabı ele aldığımızda, onun samimiyetine, güzelliğine hiç bir açıdan yaklaşamaz diyordum ki, Aang'in Ateş ulusu liderini alt etme şekline benzer bir sonla karşılaşana kadar...

--------SPOILER İÇERME İHTİMALİ SON DERECE MUHTEMELDİR :))--------

Evet gene sürpriz bir son aynı bir önceki seride olduğu gibi, ancak bu biraz aceleye gelmiş. Muhtemelen devam ettiremeyeceklerini anladıkları için böyle bir yol seçmişler. Aslında buna bakıldığında bir önceki serideki kötülüğü yenme şekline tersten bir bakış açısı. İlki buna bakıldığında gereksiz uzatılmış da denebilir, ona bakıldığında buradaki çok yalapşap gelmiş olabilir. Tamamen nasıl bir izleyici olduğunuzla alakalı. O noktada, nadiren söylediğim, zevkler ve renkler tartışılmaz demek yanlış olmaz.

Gene şaşırttı ancak bu şaşırtma kimi için bu mudur yani, kimi için de hmmmm e iyiymiş de dedirtebilir.

Bunun haricinde teknolojinin kısa bir süre de olsa ruhani güçleri alt etmiş olduğunu, fakat sonunda gene o ruhani ve iyi güçlerin kazandığını görebiliyoruz. Bu noktada da söylenecek bir şey var. Gerçek yaşamdan örnek vermek gerekirse; Bilirsiniz ki kediler tüm memeliler dünyasında ses frekanslarını en geniş ölçekte duyabilen canlılardır. Bilmeyenler de artık biliyordur. Bunun yanında insan gözünün ihtiyacı olan ışığın 1/6'sı kadar ışıkta rahatça her objeyi tanımlayabilirler. Bunun yanında birçok hayvanda olmayan refleksleri ve bu yüksek elastik vücuda karşın, son derece dayanıklı bir vücuda sahiptirler.

Peki bu kadar özelliğe sahip bir hayvan nasıl olur da, bırakın hayatında ilk kez duyduğu seslere korkuyla tepki vermesini, nasıl olur da o sesler, yeni nesneler karşısında ne yapacağını bilemez ve ancak belirli bir süreden ve alıştırmadan sonra esas güçlerini kullanmaya başlayabiliyor?

Şimdi bu adam neden bunu anlattı diyeceksiniz... Şu yüzden; O kadar bükücü nasıl ki yer altında senelerdir yürütülen son derece gizli bir örgütle ilk başta nasıl tepki vereceğini, sorunu nasıl çözeceğini bilemediyse, kediler de aynı durumda defalarca kalır. Onu demek istedim.

Dolayısıyla son 1 dakikanın oldu bittiye getirilmesi dışında Amon o kadar çabuk ölür müymüş, ki bu kesin bile değil, yok efendim o kadar bükücüyle bir Amon'un elini bükememişler falan... bunlar boş laf.

Tarih değil midir bize bir çok zaman zafere ulaşıldığında, aslında en zayıf noktanın orası olduğunu gösteren....

Saygılar

SPOILER SPOILER.... içerme ihtimali söz konusudur, ancak kilit karakterler ve hikaye hakkında sürprizlerden bahsetmedim :)

Kısa bir sürede dünya çok değişmiş....

Gerçekten, kusura bakmayın ama, çok naif ve gerçek dışı bir söylem. 1920'ler ile 1850'ler arasındaki farktan bile çok bir atlama yok. Ayrıca sosyo ekonomik durumun da bir anda değişmesi gelişimi tetiklemiş. Basitçe açıklamak istedim, uzun uzun, sosyolojik ve teknolojik gelişimlerin kendi geçmişimizdeki benzetmesini yapamayacağım.

Bunun yanında geleneksel kıyafetlerde de garipsenecek hiç bir durum yok. Halen Tibet'de keşişlerimiz, bırakın televizyonu, denizi bile görmemiş hem de; Eskimolarımız; kendi fotoğrafını dahi görmemiş kızılderililerimiz yok mu? Var Hem de bu devirde.

Kısaca şunu diyorum. Çağ atlamışlık görecelidir ama, ben sadece eski senaryodan alışık olmadığım için garipsedim. 5 dk sürdü. Burada tek katılabileceğim nokta Başkentin inanılmaz büyük olması. Yoksa teknoloji geri kalmış bile denebilir. Zaten ateş ulusu 70 sene önce de uçuyordu Arabalar dahi yokken.

Haa bir de... Anti-bükücülük yeni bir şey değil. Yani oluşum yeni de, zaten bükücüleri etkisiz hale getiren tarikatlar daha önce de vardı. Buradaki oluşum, bu eski sporu kendi amaçları için kullanıyor yalnızca.

Senaryo ile ilgili olarak, malesef günümüz amerikan gençlik dizilerinden az da olsa fırlamışlık var. Yani bir önceki serinin samimiyeti ile çok bağdaştıramadım. Fakat bu sadece nostaljik bir bakış açısı. Kendi içerisinde başarılı denebilir, ancak bunu zaman gösterecek.

Kesinlikle izlemeye devam edeceğim bir seri. Bir arkadaşın dediği gibi, diyaloglar eski seri ile bağ kurmamı sağladı, ancak, özellikle avatarımsı ablamız, bazı karakterler konusunda şüphelerim yok değil :)

Bunun yanında 'dil' ile ilgili söylemler trajikomik bir hal almış. Bu zaten amerikan yapımı. Ağız hareketleri dahi ingilizce konuşma sekansı ile bire bir aynı. Esas Japonca izlemek saçma hem Amerikan yapımı hem de senaryonun, konuşmaların İngilizce olmasından ötürü...

Saygılar ve 'güzel' paylaşımlar dileğiyle :)

70/100 (dilerim ilerleyen zamanlarda yükseltmek zorunda kalırım)

Ang den sonra hikayeye nasıl devam edileceğini açıkcası merak etmekteydim.

Tahmin ettiğim gibi eksiklikler var. Zaman aşınımında çok ileriye gidilmiş. 70 yıllık bir zaman diliminde sanki çağ atlanmış gibi duruyor, mimari, teknoloji falan acayip gelişmiş gösterilmiş ama kızımız korra ve diğerleri hala geleneksel ang zamanından kalma giysiler içinde (demek ki modaya o kadar da önem verilmemiş:D)

Sevdiğim diyebileceğim yönleri çizimlerin ve diyalogların korunmuş olması. Yaratılan karakterlere ve karakter kişiliklerine yabancılık çekmedim. -Korra nın aşırı kaslı vücudu dışında- Karakterler samimi, eğlenceli ve bükücüleri izlemek hala keyifli.

anti-bükücülerin olması ilginç geldi. Tabi cumhuriyetin geldiği, modern sayılabilecek bir ortamda normallerin bazı kötü bükücülerce zulme uğraması veya uğramış gösterilmesi anormal değil ama nasıl desem eski klasik yaklaşımla modern çağın getirdiklerini örtüştüremedim.

son olarak iyi ki başladı, çok da güzel oldu.