7.9

418 OY
PUAN VER
5

Imdb: 8.5 (518.657 OY)

KONUSU
Fotoğrafçı L. B. “Jeff” Jeffries, geçirdiği kaza sonucunda bacağını kırar. New York’taki apartman dairesinde zorunlu tatili sırasında arka penceresinden komşularını dürbünle seyrederek zaman geçirmektedir. Jeff, yine bir seyri sırasında komşusunun, karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmal ... Devamı
Fotoğrafçı L. B. “Jeff” Jeffries, geçirdiği kaza sonucunda bacağını kırar. New York’taki apartman dairesinde zorunlu tatili sırasında arka penceresinden komşularını dürbünle seyrederek zaman geçirmektedir. Jeff, yine bir seyri sırasında komşusunun, karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmaları için fotomodel sevgilisi Lisa Carol Fremont ve hasta bakıcısı Stella’dan yardım ister.
James Stewart

L.B. 'Jeff...

Grace Kelly

Lisa Fremont

Wendell Corey

Det. Lt. T...

Raymond Burr

Lars Thorwald

Judith Evelyn

Miss Lonel...

Georgine Darcy

Miss Torso

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@furkandgn9

8 ay önce

8 / 10

Alfred Hitchcock'un filmlerinin temasını bir kelimeye sığdıracak olursak bu "şüphe" olurdu diye düşünüyorum. Üstelik öyle başarılı kurgular yapıyor ki nihai sonu bilmemize rağmen şüpheye düşüyoruz. Rear Window'da ise şüpheyi başka bir zemine taşımış. Film boyunca kendi düşüncelerimizden şüphe ediyoruz. Sürekli olarak fikirlerimizi ekleyip çıkartıyoruz. "Katil aslında o, yoksa biz mi yanılıyoruz? Ortada bir katil bile olmayabilir. Komşusu da mı işin içinde? Yoksa intihar mı edecek?" derken James Stewart'ın canlandırdığı Jeff karakterinin çabasına ortak oluyoruz. Belki de filmin en iyi yanı da karakterlerle aynı çabada buluşmamız oluyor.

Jeff bir fotoğrafçı ve mesleğini icra ederken bacağını kırmış. Bu yüzden vaktinin tamamını pencere kenarından komşularının evlerini dikizleyerek geçiriyor. Onların hakkında izlenimler elde ederek eğlendiği sırada muhtemelen bir cinayete de tanıklık ediyor. Onu ziyarete gelen sevgilisi ve hemşiresi de
... Devamı
Alfred Hitchcock'un filmlerinin temasını bir kelimeye sığdıracak olursak bu "şüphe" olurdu diye düşünüyorum. Üstelik öyle başarılı kurgular yapıyor ki nihai sonu bilmemize rağmen şüpheye düşüyoruz. Rear Window'da ise şüpheyi başka bir zemine taşımış. Film boyunca kendi düşüncelerimizden şüphe ediyoruz. Sürekli olarak fikirlerimizi ekleyip çıkartıyoruz. "Katil aslında o, yoksa biz mi yanılıyoruz? Ortada bir katil bile olmayabilir. Komşusu da mı işin içinde? Yoksa intihar mı edecek?" derken James Stewart'ın canlandırdığı Jeff karakterinin çabasına ortak oluyoruz. Belki de filmin en iyi yanı da karakterlerle aynı çabada buluşmamız oluyor.

Jeff bir fotoğrafçı ve mesleğini icra ederken bacağını kırmış. Bu yüzden vaktinin tamamını pencere kenarından komşularının evlerini dikizleyerek geçiriyor. Onların hakkında izlenimler elde ederek eğlendiği sırada muhtemelen bir cinayete de tanıklık ediyor. Onu ziyarete gelen sevgilisi ve hemşiresi de bu "amatör dedektiflik" uğraşına ortak oluyorlar. Jeff'in sevgilisi ile olan ilişkisinin gelişimi muhtemel cinayet ile paralel giderken, biz izleyicilerin tüm karakterler hakkında yargıları oluşuyor. Çünkü Hitchcock detayları çok iyi yerleştirmiş. Süregelen bu merakımızın filmdeki sebebi, basit bir şekilde sosyal medya kullanımına benzetilebilir. Başkalarının hayatına olan merak bir nebze de olsa çoğumuzu çekiyor.

Tek mekan filmleri arasında en zeki olanlarından biri. Set dizaynı, ışıklandırma, oyunculuklar ve kurgu da epey başarılı. Komedi öğeleri de çok iyi yerleştirilmiş.
2

@216

3 yıl önce

Hitchcock’un bir diğer tek mekanda geçen gerilimli filmi. Karakterler ve oyunculuklar çok sade, olay (günümüz suç filmlerine kıyasla) sıradan fakat bu filmi kesinlikle sıkıcı yapmıyor, temposu çok iyi ayarlanmış. Dedektifin soy isminin de Doyle olması gözden kaçmıyor.
S

@semihtzu

3 yıl önce

8.1 / 10

Bu izlediğim ilk Hitchcock filmiydi ve yönetmenin film bitene kadar izleyiciyi kamera açılarıyla hikayeye dahil etme tekniğiyle ünlü olduğunu düşündüm.

Arka pencere sahiden bir yönetmen filmi zira Grace Kelly ve güzelliği de olmasa filmi robotlar da oynasa çok fark etmezdi diyormuşum hayır seslerini bile duymadığımız penceredeki karakterler bile jest ve davranışlarla çok şey anlatıyordu :D ve en çok etkilendiğim sanki biz izleyicinin de James Stewartın yanında oturuyor ve olaya tanık olma fikir yürütme Hissiyatıydı.

*Buradan sonrası spoiler içerir*

Hitchcock daha filmin başlarında katili vermiş gibiydi bu açıdan günümüz polisiye filmlerinden farklıdır acaba katil kim uşak mı ahçı mı diye meraka düşürmüyor(ki şahsen ben ille de ters köşe yapılma klişesine çok da önem vermiyorum)

Her ne kadar Hitchcock usta katili ahan da bu diye göstermiş de olsa , başrol fotoğrafçının dedektif arkadaşı, adamın karısını öldürmediğine dair bulgular
... Devamı
Bu izlediğim ilk Hitchcock filmiydi ve yönetmenin film bitene kadar izleyiciyi kamera açılarıyla hikayeye dahil etme tekniğiyle ünlü olduğunu düşündüm.

Arka pencere sahiden bir yönetmen filmi zira Grace Kelly ve güzelliği de olmasa filmi robotlar da oynasa çok fark etmezdi diyormuşum hayır seslerini bile duymadığımız penceredeki karakterler bile jest ve davranışlarla çok şey anlatıyordu :D ve en çok etkilendiğim sanki biz izleyicinin de James Stewartın yanında oturuyor ve olaya tanık olma fikir yürütme Hissiyatıydı.

*Buradan sonrası spoiler içerir*

Hitchcock daha filmin başlarında katili vermiş gibiydi bu açıdan günümüz polisiye filmlerinden farklıdır acaba katil kim uşak mı ahçı mı diye meraka düşürmüyor(ki şahsen ben ille de ters köşe yapılma klişesine çok da önem vermiyorum)

Her ne kadar Hitchcock usta katili ahan da bu diye göstermiş de olsa , başrol fotoğrafçının dedektif arkadaşı, adamın karısını öldürmediğine dair bulgularıyla işi daha baştan kestirip atmış ve arkadaşının uğraşını boş bir uğraş olduğunu ima etmiştir bu açıdan dedektif bu filmde "bakan"ı temsil ederken gazeteci ve sevgilisi detaylara ve ayrıntılara önseziye dayanarak "gören’i temsil eder. Yani görmek her zaman gerçeği vermez , gerçek bakmayı da gerektirir. Bakmak ise her zaman göz ile değil önsezi ile de olur. Günlük hayat tecrübeleri insanı doğruya götürür.

Filmin sonlarına doğru bayan vücutun asıl aşığını görüyoruz, her ne kadar yakışıklı ve yüksek sınıf erkeklerle de görülse onları bir kariyer merdiveni olarak görmekte, grace kelly nin de dediği gibi en sükselisini seçmektedir.

Oysa bayan vücutun asıl aşığı kendisine göre daha kısa, gözlüklü bir tiptir ancak aralarındaki beden dili dahi özel bağı göstermektedir. Yani gazetecinin sevgilisini mükemmel oluşundan dolayı kendisine layık görmeyişinin de alt metine bakarak hurafe olduğunu yanlış bir kanı olduğunu söyleyebiliriz.

Velhasıl sıradışı çekimleri, tipoloji gösterimleri, ders çıkarma potansiyeli ile zamanın üzerinde kült bir film.

@cruachan

3 yıl önce

9.5 / 10

Bu filmi karantinaya alan tek vatandaşı merak ediyorum kendisine kadıköy de bira ısmarlayacağım ama içinde zehir olacak:) neyse film zevkine uymamış olabilir tabi ama bence tam bir baş yapıt kült bir film.

@nickimyokbenim

6 yıl önce

7.1 / 10

Sinema tarihine geçmesi gereken bir replik:

Şu portatif anahtar deliğini versene!

@enik_kral

7 yıl önce

Filmin başında ana karakter jeff’i, patronu ile konuşurken görürüz. Geçirdiği kaza yüzünden evde sıkıldığını ve evliliği kastederek, tehlikeli bir şeyler yapabileceğini söyler. Patron, ona artık evlenmelisin belki de dediğin de jeff, mızmızlanan bir kadını dinlemek için mi der. Patron ise kadınların artık tartıştıklarını söyler. Bunun üzerine jeff, belki zengin muhitlerde tartışıyorlardır, ama benim komşularım hala mızmızlanıyor der. Bay Thorwald’ın mızmızlanan karısını final ile birlikte öldürdüğünü anlıyoruz. Yine finalde jeff’in komşularından yeni evli çiftte de aynı şekilde kadının söylenmeye başladığını görüyoruz.

Sonra jeff ve kendisine bakan hemşire Stella’yı, sevgilisi hakkında konuşurlarken görürüz. jeff, sevgilisi Freemont ile ilgili olarak ’fazla mükemmel, fazla sofistik, fazla yetenekli, evlilik için fazla güzel, fazla her şey ama benim istediğim değil, o seçkin bir atmosfere ait,
... Devamı
Filmin başında ana karakter jeff’i, patronu ile konuşurken görürüz. Geçirdiği kaza yüzünden evde sıkıldığını ve evliliği kastederek, tehlikeli bir şeyler yapabileceğini söyler. Patron, ona artık evlenmelisin belki de dediğin de jeff, mızmızlanan bir kadını dinlemek için mi der. Patron ise kadınların artık tartıştıklarını söyler. Bunun üzerine jeff, belki zengin muhitlerde tartışıyorlardır, ama benim komşularım hala mızmızlanıyor der. Bay Thorwald’ın mızmızlanan karısını final ile birlikte öldürdüğünü anlıyoruz. Yine finalde jeff’in komşularından yeni evli çiftte de aynı şekilde kadının söylenmeye başladığını görüyoruz.

Sonra jeff ve kendisine bakan hemşire Stella’yı, sevgilisi hakkında konuşurlarken görürüz. jeff, sevgilisi Freemont ile ilgili olarak ’fazla mükemmel, fazla sofistik, fazla yetenekli, evlilik için fazla güzel, fazla her şey ama benim istediğim değil, o seçkin bir atmosfere ait, keşke sıradan biri olsaydı’der. Tüm bu söylemlerinden jeff’in güçlü kadınları kendisi için bir tehlike olarak gördüğünü, özgürlük ve otoritesini sarsabileceğini düşündüğünü anlıyoruz.

Jeff, arka penceresinden takip ettiği komşularına isim takmaktadır, bunlardan ’bayan yalnız kalpler’le ilgili olarak; tek başına uyuyabilmek için yine sarhoş oldu zavallı der. Başka bir sahnede ise bayan yalnız kalplerin evine gelen adamın kendisi için biraz genç olduğunu söyler. Oysa kendi sevgilisi de kendine göre daha gençtir.

Diğer komşusu ’bayan vücut’la ilgili olarak ise; kadının evde verdiği bir daveti gören jeff ve hemşire arasında şöyle bir diyalog geçer. Jeff, bayan vücut için tam bir ’ye, iç, eğlen kızı’der. Hemşire ise bunun üzerine, sonunda ’şişman, alkolik, ve sefil olacak’der.

Filmde hemşireden genel olarak evli olmayan kadınlara karşı olan söylemler duyuyoruz. Hemşirenin bu tutumunun sebebini, jeff’in sevgilisinin nikah yüzüğünü hiç evde unuttun mu diye sorduğunda ’benden onu almaları için parmağımı kesmeleri gerekir’cevabından evliliği yücelttiğini ve ona yüklediği değerden daha iyi anlayabiliyoruz.

finalde bayan yalnız kalpleri komşulardan müzisyenle, bayan vücudu ise üniformalı asker sevgilisi ile birlikte mutlu bir şekilde görüyoruz. Oysa bu kadınların film boyunca, yalnız olduklarından mutsuz ve zor durumda yani negatif olarak temsil edildiklerini görüyoruz.
Önermiyorum.

Filmi film yapan şey küçük ayrıntılarda gizlidir. Film ince ayrıntılardan uzak. İnce ayrıntı ile kasıt, kişinin pencereden düşüşü ya da helikopter sahnesindeki montajlar değildir. Bunlar çekilen dönem göz önüne alınarak bir şekilde sindirilebilir. Velhasıl benim yakaladığım, filmin kalitesini düşüren detaylar şunlar:

7-8 hafta bir odada tıkılı birinin saçı sakalı bırakmış olması gerek. En azından kirli sakal görmek isterdik.

Mahallede herkesi gözetlerken, bu kadar açık bir biçimde gözetlerken -neredeyse- kimsenin karakterin farkında bile olmaması gülünç.

Bayan Kırık Kalp’in sevişecekken perdeyi çekmek yerine yaptığı şey hiçbir şeyi değiştirmiyor oysa ki. Saçma Gibi gibi. Çok da yazıp blog’a dönüştürmek istemem burayı ancak bu filmde insanlar ne buluyor anlayamıyorum.
C

@cagdasbdy

9 yıl önce

8.3 / 10

Hitchcock bu filmiyle insanoğlunun kendisinden başka kişilerin neler yaptığını bilme ve çevresindekiler hakkında daha çok şey öğrenme merakını başarılı bir şekilde işliyor. Film boyunca kamerayı başkarakterinin dürbününe çevirerek ve birçok karakterin özel hayatını izleyerek seyircide bir nevi röntgenci hissiyatı oluşturuyor. Filmin öne çıkan teması röntgencilik olmasına rağmen, film bir yandan da evlilik ve ilişkileri irdeliyor.

Ana karakter Jeff, dairesinden bakarak aslında tüm formlarıyla hayatı ve insan ilişkilerini gözlemliyor. Yeni evlenmiş bir çift, uzun süredir evli karı koca, yalnızlıktan intihar etmeyi düşünen bir kadın, etrafı sayısız erkekle çevrili bir balerin, köpek besleyen çocuksuz bir çift, evlenmeyi hiç düşünmeyen bir adam ve evlenmek isteyen bir kadın.

Filmin çekimi sırasında yönetmen Alfred Hitchcock sadece Jeff'in dairesinde çalışmış ve diğer dairelerdeki aktörler direktifleri duyabilmeleri için ten renginden kula
... Devamı
Hitchcock bu filmiyle insanoğlunun kendisinden başka kişilerin neler yaptığını bilme ve çevresindekiler hakkında daha çok şey öğrenme merakını başarılı bir şekilde işliyor. Film boyunca kamerayı başkarakterinin dürbününe çevirerek ve birçok karakterin özel hayatını izleyerek seyircide bir nevi röntgenci hissiyatı oluşturuyor. Filmin öne çıkan teması röntgencilik olmasına rağmen, film bir yandan da evlilik ve ilişkileri irdeliyor.

Ana karakter Jeff, dairesinden bakarak aslında tüm formlarıyla hayatı ve insan ilişkilerini gözlemliyor. Yeni evlenmiş bir çift, uzun süredir evli karı koca, yalnızlıktan intihar etmeyi düşünen bir kadın, etrafı sayısız erkekle çevrili bir balerin, köpek besleyen çocuksuz bir çift, evlenmeyi hiç düşünmeyen bir adam ve evlenmek isteyen bir kadın.

Filmin çekimi sırasında yönetmen Alfred Hitchcock sadece Jeff'in dairesinde çalışmış ve diğer dairelerdeki aktörler direktifleri duyabilmeleri için ten renginden kulaklıklar giymişler. Film tek bir mekanda geçmesine rağmen izleyeni asla sıkmıyor ve sonlara doğru gerilim had safhalara ulaşıyor.
E

@ensysn

9 yıl önce

9.5 / 10

İzlediğim ilk Hitchcock filmidir kendisi, ben bu adamın tüm filmlerini izlerim dedirtmiştir. Muhteşem bir çekim yöntemi kullanılmış, harika oyunculuklar da eklenince gerim gerim gerilmemizi sağlamıştır.
F

@filmdahi

9 yıl önce

8 / 10

james Stewart oyunculuğu çok hoşuma gitti.Tek mekan filmlerinin en iyilerinden biri diyebilirim.12 Angry Men'den sonra bu filmi izlemelisiniz.Adam yerinden kıpırdamıyor fakat

gerilim hat safhada fakat hoş ve güzel.Kadın oyuncu'da rolune iyi gitmiş.Tek eksik yanı

olay biraz daha ilginç olabilirmiş.Süpriz sonlu fenan..

Puan:8
L

@laurapalmer

10 yıl önce

filmin en güzel yanları;

1. grace kelly

2. karşı mahalle,

hitchcock yine o açıdan yalnızca o apartmanlarda olanları 5 saatlik bir belgesel olarak verseydi, senaryosuz, arada da grace kelly etrafta yalnızca gezinip eldivenlerini taksaydı, çantasını boşaltsaydı yine izlerdim sanırım. isminin hakkını veren narin kadından zaten gözlerinizi almanız imkansız. bunun dışında film baştan sona merakla izlettiriyor, bir sahnesi hariç pek germiyor yalnızca o macerayı sanki siz de jeff ve lisa'yı bir pencereden gözetliyormuş gibi gözlemlemizi sağlıyor. birlikte izlediğim insanlar bazen sıkılmış, oflayıp puflamış ve bir macera bir aksiyon bekledilerse de benim için ne zaman izlesem çok güzel bir deneyim olmuştur.
N

@nezlelikelebek

10 yıl önce

Usta bu filmdede döktürmüş..Ama heyecan denildiğinde ben ''Torn Curtain'' filminden daha da heyecanlı değildi ..o filmi pek beğenen olmasa da...

@eymir66

10 yıl önce

1 / 10

Grace Kelly hatırına 40 puan verdim

film başından belli sıktı ne zaman gelişme olcak diye son 10 dakkası güzeldi sadce o flaşları palatması ve ordaki heycan yetti bana o kadar

@otlu_kek

10 yıl önce

grace kelly'nin güzelliği karşısında insanın nutku tutuluyor:)

fotoğraf makinasının ışığıyla katili/komşuyu durdurmaya çalışma sahnesi yamulmuyorsam saw filminde de vardı.İlişkiler ve evlilik üzerine yapılan konuşmalar hala güncel.O kısımları ayrı bir sevdim.Bir de insan gerçekten öyle bir mahallede oturmak istiyor izlerken:)

@rabia_kayahan

11 yıl önce

Gene önyargılarımın anlamsızlıgı yüzüme tokat gibi çarptı. Bu canım filmi izlemek için yoksa bu kadar gecikmezdim. Sırf tarihsel eskiliği bu önyargıyı yaratan. Alfred yönetince kötü olma ihtimali de olmuyor sanki. Bitiriş çok tatlıydı..
SPOILER

Arka Pencere filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Arka Pencere filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Arka Pencere filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL