5.9

77 OY
PUAN VER
5

Imdb: 6.7 (48.313 OY)

KONUSU
Dünyaca ünlü İngiliz yazarı Sarah Morton, tatil yapmak ve biraz da çalışmak amacıyla, editörünün Fransa’daki evine misafir gelir. Bir gece, Fransız editörün genç kızı Julie, Sarah’ın hayatına altüst edici bir giriş yapar ve kadın yazarın yaşamındaki tüm sukünet, bir daha geri dönmemek üzere bozulur. ... Devamı
Dünyaca ünlü İngiliz yazarı Sarah Morton, tatil yapmak ve biraz da çalışmak amacıyla, editörünün Fransa’daki evine misafir gelir. Bir gece, Fransız editörün genç kızı Julie, Sarah’ın hayatına altüst edici bir giriş yapar ve kadın yazarın yaşamındaki tüm sukünet, bir daha geri dönmemek üzere bozulur.

8 Kadın ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tanınıp sevilen yönetmen François Ozon, bu filminde de sadık oyuncusu Charlotte Rampling’ten (Kumun Altında) vazgeçmiyor. Bununla da kalmıyor ve 8 Kadın’ın en masumu ve küçüğünü, Ludivine Sagnier’i de ’fettan kız’ rolüyle olaya dahil ediyor.

Ozon, İngiliz kadın yazar karakterini yaratırken, bu konuların uzmanı psikolog François Riviere’den yardım almış. Riviere’e göre bu kadınlar "alkolik ve lezbiyen eğilimleri kadar sapkınlığa da temayülü olan tehlikeli bir ipte yürüyorlar." Biz onların yalancısıyız. Ancak Fransız yönetmenin bir kez daha kadınların dünyasında gezinen ilgi çekici bir filme imza attığına kuşku yok.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar
Z

@zes

4 ay önce

8 / 10

Gerçeğin ve düşün birbiri içinde eridiği, bu eşsiz etkileşim içinde neyin gerçek neyin düş olduğunun önemini kaybettiği film.
Film, başarılı ve bilinir olmasına rağmen evvelki yazdıklarından kıvanç duymayan ve bu sebepten yeni bir metin yazmak için motivasyon bulmayan bir polisiye yazarı Sarah ile başlıyor. Sonrasında editörünün önerisiyle onun Fransadaki yazlık evine kafa dinlemeye, ve bu yeni ortamdan ilham almaya gidiyor. Burada aniden editörünün habersiz gelen kızı ve onun başına buyruk hayatı ile başa çıkmak zorunda kalıyor.
Filmin sonunda esas Julie'yi görmemiz üzerine, film boyunca izlediğimiz Julie'nin Sarah'ın hayal ürünü olduğunu, ve basımcısı John'un hayatını belki de kendi gençlik yıllarıyla karıştırarak kitabınım ana karakteri Julie'yi yarattığını anlıyoruz.
Film boyunca süren iki kadının çatışmasını,
Julie'nin güzelliğini ve Charlotte Rampling'in oyunculuğunu izlemek ayrı bir
... Devamı
Gerçeğin ve düşün birbiri içinde eridiği, bu eşsiz etkileşim içinde neyin gerçek neyin düş olduğunun önemini kaybettiği film.
Film, başarılı ve bilinir olmasına rağmen evvelki yazdıklarından kıvanç duymayan ve bu sebepten yeni bir metin yazmak için motivasyon bulmayan bir polisiye yazarı Sarah ile başlıyor. Sonrasında editörünün önerisiyle onun Fransadaki yazlık evine kafa dinlemeye, ve bu yeni ortamdan ilham almaya gidiyor. Burada aniden editörünün habersiz gelen kızı ve onun başına buyruk hayatı ile başa çıkmak zorunda kalıyor.
Filmin sonunda esas Julie'yi görmemiz üzerine, film boyunca izlediğimiz Julie'nin Sarah'ın hayal ürünü olduğunu, ve basımcısı John'un hayatını belki de kendi gençlik yıllarıyla karıştırarak kitabınım ana karakteri Julie'yi yarattığını anlıyoruz.
Film boyunca süren iki kadının çatışmasını,
Julie'nin güzelliğini ve Charlotte Rampling'in oyunculuğunu izlemek ayrı bir keyifli.
Çok iyi film. 8/10

@parfenrogojin

4 yıl önce

9 / 10

Ozon’un bu filmi ana temalarının sürdürüldüğü bir çalışma. Ben sitcom, dans la maison, by the grace of god, under the sand, frantz filmlerini izlemiş olduğum için bu filmlerde gördüğümü düşündüğüm şeyi söylemek istersem: yönetmenin ana meselelerinden biri anlatılar, hikayeler ve onların gerçekliği bozması. Bu hikayeler, anlatılar, inançlar vb bireysel veya toplumsal anlamda işleyişi bozuyor, sorunlara sebep oluyor ve gerçekliğin doğru bir şekilde algılanamamasına sebep oluyorlar. Sözünü saydığım her filmde bunu görebiliriz. Frantz’da Adrien Frantz’la ilgili bir hikaye anlatır ama bu yalandır. Dans La Maison tamamen başka bir hayatın hikaye edilmesi, kağıda dökülmesi üzerinedir. By the grace of god , din adına anlatılan hikayelere, anlatılara bakar ve gerçeğin ortaya çıkmamasına sebep olmasını tecrübe eder bu hikayelerin. Kumların Altında’da karakterimiz gerçeği algılayamaz, onu çünkü kendini inandırdığı hikâye ile tamamen bozmuştur. Sit
... Devamı
Ozon’un bu filmi ana temalarının sürdürüldüğü bir çalışma. Ben sitcom, dans la maison, by the grace of god, under the sand, frantz filmlerini izlemiş olduğum için bu filmlerde gördüğümü düşündüğüm şeyi söylemek istersem: yönetmenin ana meselelerinden biri anlatılar, hikayeler ve onların gerçekliği bozması. Bu hikayeler, anlatılar, inançlar vb bireysel veya toplumsal anlamda işleyişi bozuyor, sorunlara sebep oluyor ve gerçekliğin doğru bir şekilde algılanamamasına sebep oluyorlar. Sözünü saydığım her filmde bunu görebiliriz. Frantz’da Adrien Frantz’la ilgili bir hikaye anlatır ama bu yalandır. Dans La Maison tamamen başka bir hayatın hikaye edilmesi, kağıda dökülmesi üzerinedir. By the grace of god , din adına anlatılan hikayelere, anlatılara bakar ve gerçeğin ortaya çıkmamasına sebep olmasını tecrübe eder bu hikayelerin. Kumların Altında’da karakterimiz gerçeği algılayamaz, onu çünkü kendini inandırdığı hikâye ile tamamen bozmuştur. Sitcom zaten tv dizilerinin gerçeği anlatıyormuş gibi gözüküp aslında onu manipüle ederek orta sınıf değerlerini ve bunun tek hakikat olduğunu pazarlamasını anlatır. Havuz filminde ise yazar karakterimiz hikâyeyi herhangi bir psikolojik sorunundan dolayı değil, Dans La Maison filmini andıran ama asla onunla aynı olmayan sebeplerle tamamen bozarak kendi kurgusunu yaratır ve böylece neyin gerçek olduğunu anlayamayız: Sarah hasta mıdır? Hayır. Sadece yazardır ve yazarlar hikaye anlatırlar ve hikayeleriyle gerçeği yeniden kurgularlar.

Dört dörtlük bir filmdi Havuz. Ozon’un iyi filmlerini art arda izleyerek kendime korona günlerinde büyük bir iyilik yapmış oldum ama, gördüğüm kadarıyla bundan sonra izleyeceklerimde çıta biraz aşağı düşecek gibi. Ama Sitcom kadar rahatsız edici bir filmine denk gelmem zor olsa gerek.

Havuz’u Ozon’u tanımak isteyen herkese öneririm.

@naksidil

5 yıl önce

8.3 / 10

" Bir ben var benden içeri .. "
Okyanusa koşmak istediği halde, henüz küçücük bir havuzunda dahi özgürleşememiş ve nihayetinde solmuş gitmiş bu enfes kadına bayıldım ... Ailesine olan bağlılığını , sadakatini ve gem vurduğu bütün tutkun düşüncelerini yazarak ta olsa delip geçti.
Ve el salladı coşkuyla sonunda duyurabildiği için, tatmin olduğu için .......... :)
Birçok erkek izleyicinin aksine elbette ki ben sana aşık oldum sırılsıklam Charlotte Rampling.
İzlerken çok keyif aldım hem de çok ..

@seinfeld

6 yıl önce

Sıradan görünen insanların bilinmeyen, kendilerine bile itiraf etmekten çekindikleri gizli kalmış yönlerini böyle tarafsızca, sakince anlatan filmleri çok beğeniyorum ve François Ozon bunu çok iyi yansıtıyor. Özellikle de bu psiklojik durumu gerilimle ve fonda çalan müzikle daha da merak uyandırıcı bir hale getiriyor. Zekice kurgulanmış çok beğendiğim bir film.

Filmde Julie bir sahnede kendisini ahlaksızlıkla suçlayan Sarah'ya " senin gibi kadınlar yaşamak istediklerini yapmayıp sadece yazmakla kalırlar" gibi bir şeyler söylemişti. Bu cümle ve sonunda John'un kızını görerek yüzünde hafif bir tebessümle kapıda dikilmesi aslında film boyunca anlatılanların kitabın konusu olduğu her şeyin yazarın kafasında olduğunu gösteriyor. Yazar kendi fantezilerini Julie aracılığıyla gerçekleştirmiş oluyor.Polisiye romanı yazdığı için bir cinayet de kurguluyor ve böylece kitap tamamlanmış oluyor.
B

@basak

16 yıl önce

10 / 10

bu filmi daha önce izlemişim ama bi daha isledim ve 42. dakkada bir daha koptum gülmekten..bence rahatlatıcı bir film..komedi hatta.. Charlotte Rampling tam bir polisiye kadın...
SPOILER

Havuz filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Havuz filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Havuz filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL