7.9

218 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.9 (77.382 OY)

KONUSU
Chance, kendisini bildi bileli yanında yaşadığı yaşlı adamın evinde bahçıvanlık yaparak büyümüş ve hayatında bir kez olsun sokağa çıkmamıştır. Bütün hayatı bahçede bakımını yapıp büyüttüğü çiçeklerden ve televizyondan ibaret olan Chance, yaşlı adam bir gün ölünce ortada kalır. Çünkü ev artık satılac ... Devamı
Chance, kendisini bildi bileli yanında yaşadığı yaşlı adamın evinde bahçıvanlık yaparak büyümüş ve hayatında bir kez olsun sokağa çıkmamıştır. Bütün hayatı bahçede bakımını yapıp büyüttüğü çiçeklerden ve televizyondan ibaret olan Chance, yaşlı adam bir gün ölünce ortada kalır. Çünkü ev artık satılacaktır.

Kendi varlığının haricinde yaşadığına dair hiçbir kanıt olmayan Chance, avukatlara yıllardır yaşlı adamın yanında kaldığını kabul ettiremez. Nüfus kağıdı bile yoktur. Kendini birden sokaklarda bulunca yıllardır görüp bilmediği hayatın rutinleri ile tanışır. İlk defa sokaklarda yürür, arabaya biner... Ve birden şansı hiç tahmin etmediği bir yerde dönüverir.

Saf ve hayatı hiç tanımayan bir adamın toplum içine karışmasının trajikomik hikayesini anlatan Being There, Peter Sellers’ın muhteşem performansına tanık olmak isteyenlerin kesinlikle kaçırmamaları gereken bir Hal Ashby çalışması.

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@timkaptan

4 yıl önce

8.5 / 10

Üzerine düşünülecek bir film. Çok sevdiğim bir kişi bu filmi önerdiğinde şöyle söylemişti; film Katip Bartleby’i anımsatıyor. Bu anlaşılmazlık ve anlamın yalnızca ötekiden ya da anlamın yalnızca kişinin oluşturduğu yapıdan çıkması Katip Bartleby bağlamında ele alınabilir. Kim olduğu bilinmeyen ve yalnızca mesleğini icra eden birinin başkalarınca anlamlandırılması ve anlamın yalnızca ben’in içinde oluşması, anlamanın yapısı üzerine de düşündürtüyor. Televizyon meselesinden de çok güzel bir imaj eleştirisi oluşabileceğini düşünüyorum. Ki imaj temel konulardan biri olabilir. Çünkü, imaj denilen şey oluşturulan mı yoksa verilen midir? Ya da verilen bir şey olabilir mi? Hiç dışarıya çıkmayan biri oluşu ve kavramlarla ilişkisini televizyon üzerinden kuruşu daha farklı ve sağlam temellendirilebilirdi, insanın kendi doğasından kaynaklanan davranışlara yaptığı göndermenin de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kişinin bu zaman kadar hiç bir yargıyla
... Devamı
Üzerine düşünülecek bir film. Çok sevdiğim bir kişi bu filmi önerdiğinde şöyle söylemişti; film Katip Bartleby’i anımsatıyor. Bu anlaşılmazlık ve anlamın yalnızca ötekiden ya da anlamın yalnızca kişinin oluşturduğu yapıdan çıkması Katip Bartleby bağlamında ele alınabilir. Kim olduğu bilinmeyen ve yalnızca mesleğini icra eden birinin başkalarınca anlamlandırılması ve anlamın yalnızca ben’in içinde oluşması, anlamanın yapısı üzerine de düşündürtüyor. Televizyon meselesinden de çok güzel bir imaj eleştirisi oluşabileceğini düşünüyorum. Ki imaj temel konulardan biri olabilir. Çünkü, imaj denilen şey oluşturulan mı yoksa verilen midir? Ya da verilen bir şey olabilir mi? Hiç dışarıya çıkmayan biri oluşu ve kavramlarla ilişkisini televizyon üzerinden kuruşu daha farklı ve sağlam temellendirilebilirdi, insanın kendi doğasından kaynaklanan davranışlara yaptığı göndermenin de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Kişinin bu zaman kadar hiç bir yargıyla ilişkisi olmaması onu filmin sonunda suda yürüyebilecek bir ilahi kudrete erdirebilir mesajı da filmin bütündeki anlam karmaşasına uymamış çünkü; en sonunda bir anlama varılmış oluyor. İzlemeye değer, güzel bir filmdi.

@hashasin

4 yıl önce

Sanat dünyasında da çok daha yaygın bir psikolojiyi resmetmiş film. Basitçe bişey söylemeye çalışırsınız ama bir kere bir çevrede o veya bu şekilde olumlu kabul gördüyseniz söylediklerinizden oldukça komplike ve sofistike manalar çıkartmaya meyilli bir güruh yanıbaşınızda biter. Benim gözümde bir çok ressam heykeltraş yönetmen vs. insanların kabullenişlerinin ekmeğini gayet zekice yer. Karmaşık yorumlanabilecek ürünler sunup yorumu sanatsevere bırakır. Bu sanatsal ürünün 1 kere kabul görmesi devamını getirir. Oturup bu sosyolojik ve psikolojik mekanizmayı adım adım işlemeye gerek yok fakat buna benzer bir mekanizmanın varlığına herkes şahit olmuştur. Filme gelince ben bambaşka bişey bekliyordum bir miktar gülmeyi umuyordum, tebessüm ettirdi ama pek güldürmedi. Hatta bir miktar absürttü ama yinede sıradışı ve güzeldi.

@filmist

4 yıl önce

7.9 / 10

Televizyon bağımlısı, sosyal hayattan izole yaşamış bir adamın işler kötü gidince o izole olmuş hayata ilk adımını atıyor atmasıyla birlikte başına gelen olayların bolca mesaj verilerek aktarıldığı kara mizah örneği
tam bir başyapıt hiç sıkılmadan izleyeceksiniz
İlluminati sembol ve konuşmalarının o günlerde göze soka soka gösterildiği filmdir kendisi

@koprudekikiz

10 yıl önce

8.3 / 10

kosinski'nin "the painted bird"'den sonra en sevdiğim kitabı "being there".

kitap uyarlamaları bilindiği üzre çok zordur. çünkü okuyana kitaptaki o keyif hissini vermesi ve okuyucunun beklentisini karşılaması gerekir. bu açıdan bakıldığında hal ashby'ningüzel ve artılarla dolu bir film ortaya koyduğunu gördüm. örneğin o artılardan biri eve ve chance'in yatak odası sahnesi. inanılmaz eğlenceli ve komikti. ayrıca peter sellers, chance karakteri için mükemmel bir seçim olmuş.

trajikomik, keyifli ve düşündürücü bir uyarlama.

@mmasuktan

10 yıl önce

8.1 / 10

Şanın şöhretin aslında ne kadar ucuz olduğunu gösteren bir film, güzel bir film.

@esmeralda

11 yıl önce

8 / 10

Peter Sellers'ın müthiş oyunculuğu, Jerzy Kosinski'nin müthiş ironisiyle birleşince düşündürücü fazlasıyla absürd bir film ortaya cıkmıs.

Chauncey Gardiner :) havalı bir isim...

o bir aristokrat, tanınmıs bir ailenin bir bireyi, eski bir bürokrat, o soylu bir ailenin iyi eğitim almış bir varisi, hayır o gizli bir ajan :)

Yıllardır bahçevalık yaptığı evin bahçesinde yetıştırdıgı bır ot gıbı yasayan, yemek yiyen ve sadece TV izleyen Chance, ev sahibinin ölmesiyle evi terk etmek ve hiç bilmediği ve görmediği gerçek dünya ile yüzleşmek zorunda kalır.

Sokaklarda - elinde kumanda ile - yürürken ufak bir kaza geçirir şans eseri çok zengin bir bayanla tanısır. Change; olduğu gibi davranan, maskesiz dolaşan, nefret hırs gibi duygulardan uzak ve haliyle huzurlu bir insandır. "Kökler zedelenmedikçe birşey olmaz ve bahçede herşey yolunda gider" Başkanın sorduğu bir soruya, sadece bahcesinde yetiştirdiği
... Devamı
Peter Sellers'ın müthiş oyunculuğu, Jerzy Kosinski'nin müthiş ironisiyle birleşince düşündürücü fazlasıyla absürd bir film ortaya cıkmıs.

Chauncey Gardiner :) havalı bir isim...

o bir aristokrat, tanınmıs bir ailenin bir bireyi, eski bir bürokrat, o soylu bir ailenin iyi eğitim almış bir varisi, hayır o gizli bir ajan :)

Yıllardır bahçevalık yaptığı evin bahçesinde yetıştırdıgı bır ot gıbı yasayan, yemek yiyen ve sadece TV izleyen Chance, ev sahibinin ölmesiyle evi terk etmek ve hiç bilmediği ve görmediği gerçek dünya ile yüzleşmek zorunda kalır.

Sokaklarda - elinde kumanda ile - yürürken ufak bir kaza geçirir şans eseri çok zengin bir bayanla tanısır. Change; olduğu gibi davranan, maskesiz dolaşan, nefret hırs gibi duygulardan uzak ve haliyle huzurlu bir insandır. "Kökler zedelenmedikçe birşey olmaz ve bahçede herşey yolunda gider" Başkanın sorduğu bir soruya, sadece bahcesinde yetiştirdiği bitkilerden yola çıkarak verdiği bu cevap başkanı ve çevresindeki herkesi çok etkilemiştir ve Change'in hayatını değiştirir ki zaten kurduğu cümleler sadece ıkı üç kelimeden ibarettir. Farkında olmadan yaptığı her konusma insanlara bilgece gelir. Toplum içinde birden ilahlaşır. Ayrıca Chance'in bu tavırları kapitalist düzene bir hiciv niteliğindedir. normal bir hayata yabancılasmıs bır ınsanın, gercek hayatı tiiye alması da diyebiliriz.. illüminatiye selam çakan son sahnesi ve ardından gölün üzerindeki - birçok anlam yüklenebilir- yürüyüşü ve son replik hafızalarda kalacaktır.
"Hayat aklın geçirdiği bir evredir"

@jackrai

11 yıl önce

9 / 10

Peter Sellers harika oynamış bu filmde. Sırf onun için bile izleyebilecekken, filmin bu kadar harika bir konuya sahip olması, onu en iyiler listesine koyuyor. Dünya öylesine yozlaşmış ki, saflık ve dürüstlük, olması gerektiğinin tam tersine bir tepkiyle karşılanıyor. Filmde çok güzel eleştiriler mevcut. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.

@ladylazarus

11 yıl önce

Dünyadan haberi olmayan dünyalı için,Bay Şans'tan esinlenilmiştir:

"Hayat,aklın geçirdiği bir evredir." Herkesi, her şeyi seyredenlere istinaden,önce kendinizi sonra da bu filmi izleyin. Seyretmek dışındaki uzuvların yoksunluğu bir adamı,bir adamdan daha fazlasına nasıl dönüştürür iyi özetlenmiş.

@smaug

12 yıl önce

En iyi kitap uyarlamalarından biri. Chance karakterini Peter Sellers kadar iyi canlandırabilecek bir oyuncu daha var mıdır bilmiyorum.

@pnarpnar

12 yıl önce

chancey ve eve'in yatak odası sahnesinden bir replik

"ben izlemeyi severim eve"

peter sellers'in büyülüyeci filmi. filmin sonunda piramit ve göz ile illuminatiye selam çakması dikkatlerden kaçmıyor.

@gokturk_d

12 yıl önce

9.3 / 10

Doğru Zaman Doğru Yer

Şunu söyleyerek giriş yapsam abartmış olmam sanırım; bu kadar çok yönlü film az sayıda izledim. Being There yönetmen Hal Ashby'nin iki ünlü ve önemli filminden biri. Filmin içinde çok zarif durum komedisi örnekleri, yer yer absürd öğeler, biraz medya ve toplum hatta siyasi çevreler yani genel olarak dünya düzeni eleştirisi bulunuyor ama buna rağmen ölümlerle donatılmış bir hüzün ağı da filmin geneline hakim.Yani bu filme salt bir drama demek büyük haksızlık olur nasıl ki komedi ya da bir başka sınıflandırma haksızlık olacaksa.Tabi bu noktada filmle ilgili olumsuz bir önyargının önüne geçmek için şunu söylemeliyim bütün bu öğeler; filmi tabir-i caizse "sinematografik bir üzümlü kek modeli" havasına sokacak şekilde kopukluk yaratmıyor kurgu içerisinde Yani tuzsuz yemeğe tuz atmak gibi değil yönetmenin yaptığı; aksine filmden aldığımız tat tüm tatlarıyla

beraber pişmiş bir ye
... Devamı
Doğru Zaman Doğru Yer

Şunu söyleyerek giriş yapsam abartmış olmam sanırım; bu kadar çok yönlü film az sayıda izledim. Being There yönetmen Hal Ashby'nin iki ünlü ve önemli filminden biri. Filmin içinde çok zarif durum komedisi örnekleri, yer yer absürd öğeler, biraz medya ve toplum hatta siyasi çevreler yani genel olarak dünya düzeni eleştirisi bulunuyor ama buna rağmen ölümlerle donatılmış bir hüzün ağı da filmin geneline hakim.Yani bu filme salt bir drama demek büyük haksızlık olur nasıl ki komedi ya da bir başka sınıflandırma haksızlık olacaksa.Tabi bu noktada filmle ilgili olumsuz bir önyargının önüne geçmek için şunu söylemeliyim bütün bu öğeler; filmi tabir-i caizse "sinematografik bir üzümlü kek modeli" havasına sokacak şekilde kopukluk yaratmıyor kurgu içerisinde Yani tuzsuz yemeğe tuz atmak gibi değil yönetmenin yaptığı; aksine filmden aldığımız tat tüm tatlarıyla

beraber pişmiş bir yemek gibi.

Bazı performanslar vardır insan "bu oyuncu bu rol için doğmuş" dedirtir.Ben bunu söylediğimde bile herkesin aklında hali hazırda canlanıveren eşleşmeler vardır.Mesela Heath Ledger-The Dark Knight, Jean Reno-Leon, Peter Finch-Network, Peter O'Toole-Lawrence of Arabia gibi.Diğer filmlerinde istemeden de olsa filmlerindeki karakterleri arıyor insan.Ya da en azından bu filmlere bir gönderme.Peter Sellers'ı; 20. yüzyılın en önemli oyuncularından biri olarak görsem ve her filminden ayrı ayrı tarifsiz bir haz alsam da onun da bu rol için doğduğu hissiyatına kapılmadan edemiyorum.Biraz araştırma yapınca öğreniyorum ki filmdeki Chance karakteri onun en çok canlandırmak istediği karaktermiş hayatta. Ve bi kat daha saygı duyuyorum bu enterasan adama.Bu filmden sonra sanırım onu sadece bir komedi oyuncusu olarak gören kimse de pek kalmıyordur.Nitekim Sellers bu film ile yanılmıyorsam 3. ve son oscar adaylığını yaşıyor.Ama akademi "inadım inat" diyor ve Sellers'ı beyaz perdeden oscarsız uğurluyor.

Chance karakterine gelecek olursam.İlginç biri.Yaygın deyimle biraz "kendi halinde".Zihin sağlığı şüpheli bir karakter.Bir zenginin malikanesinde bahçıvanlık yapıyor doğduğu günden beri.Ve bahçıvanlık o günden beri tek öğrendiği şey.Yanında yaşadığı adamdan bile hala "yaşlı adam" diye bahsediyor. Yaşadığı evin dışına adım atmamış.Dış dünyayla tek bağlantısı obsesif bir ilişki içinde olduğu televizyon. Öyle ki yaşlı adamın ölmesi ve evin kapatılması ile dış dünyaya adım atmak zorunda kalan Chance bir eline bavulunu diğerine uzaktan kumandasını alıyor ve düşüyor yollara.

Yönetmen TV'nin tanımını aptal kutusu diye yaparken elinden tutacak daha güzel bir karakter bulamazdı. Aptal kutusu ve biraz "safça" Chance karakteri ilişkisi üzerinden günümüz insanın ağır bir eleştirel modeli ortaya konmuş oluyor böylece.Network filminde Howard Beale karakterinin canlı yayında insanların yüzüne bağardığı gerçekleri yönetmen; Chance karakterinin sessiz ve obsesif duruşu ile kulaklara fısıldıyor.

Evden dışarı adım atan Chance'in sokakları bilinçsizce adımlaması sırasında onun adına biz izleyenler korkarken Chance'in yüzünde şaşkınlık görürüz sadece.Ama zaten korktuğumuz gibi olmaz olaylar ve şans eseri ülkenin en nüfuzlu adamlarından birinin evinde bulur kendini.Bu ihtiyar adam ki kendisi Melvyn Douglas'tır onu Amerikan başkanıyla bile tanıştırır.(Melvyn Douglas bu rolle en iyi yardımcı erkek oscarını kazanır) Ve yine şans eseri Chance tek bildiği bahçe işleri ile ilgili söylemleri öyle kişilerce öyle güzel yerlere çekilir ki Chance hızla tanınır.Medya peşinde koşar ve bir dahi olarak lanse eder onu ülkeye.Medyanın sizi ülkenin gündemine oturtması için gereken tek şey şanstır zaten.Evet; yönetmen medyaya da çakmaktadır!

Film ilerledikçe perdenin en "şirin" kadınlarından Shirley MacLaine ; Chance karakterine aşık olmaya başlar. ve aslında bu durum bana göre tam da aşkın kaynağına çok ters köşe bir noktadan yapılan bir sorgu gibidir. Görmek istediği adamda görmek istediği kişiyi gören bir kadın."Birkaç hafta önceki Chance karakterini tanısa da aşık olur muydu acaba?"sorusunu soruyor insan ister istemez çünkü bu büyük değişime rağmen Chance'in hayatında hemen hiçbirşey değişmemiştir.TV aşkı devam etmektedir ve bu aşkla kendine bile yabancılaşmıştır Chance.Öyle ki kendi konuk olduğu şov programını da aynı yüz ifadesi ve saplantı hali içerisinde izler.Kendine bile yabancı bu adamda görmek istediğini görür hiç yoktan kendini aşık buluverir.

Final sahnesinde Chance'in suyun üzerinde bir peygamber edasıyla batmadan yürüyerek uzaklaşması, zihinsel geriliğinin farkına bile varılmadan amerikan başkanlığı önerilecek düzeye gelen karakterimizle özdeşleşecek ve izleyen için unutulmayacak bir kare olarak hafızalara kazınacaktır.

Sonuçta bu kadar öğeyi aynı potada eriten yönetmen filmini genel akım sinemadan da uzaklaştırmadan sona erdirir.Bir rivayete göre Chance karakteri ile eleştirilen eski ABD başkanı Jimmy Carter'mış.Gerçi başkanlık süresi 1977-81 yılları Carter'ın filmin uyarlandığı aynı adlı roman 1971 tarihli.Ama zaten çok fazla üzerine düşünmeye gerek görmüyorum çünkü öyle olsa da olmasa da zamanını aşan bir film.Bir de Peter Sellers'ın vizyona girdiğini görebildiği son filmi olması gibi de hüzünlü bir önemi var filmin.Filmden bir yıl sonra Peter Sellers,ondan bir yıl sonra da Melvyn Douglas hayata göz yummuşlar.

Velhasıl-ı kelam; hayata ve ölüme farklı bir yaklaşım ile temas eden ve günümüz düzenine de eleştirel bir bakış sunan izlenmemesini büyük kayıp olarak niteleyebileceğim bir film.Bilhassa Sellers-severlere şiddetle önerilir...

@tutaste

12 yıl önce

Yazıdan çok keyif aldım. Sellers ve filmle ilgili ara bilgiler fevkalade. Ellerinize sağlık.

@hamlet

13 yıl önce

8.6 / 10

"amerika da beyaz ol yeter, istediğini halledersin"
E

@eekibck

13 yıl önce

Ne güzel filmdir kendisi... Ufak sözlerin nasıl da büyüyebileceğine dair enteresan söylemler de üretir... Bir ara bu film üzerine yazı yazmalı.
Z

@zephyros

14 yıl önce

8.5 / 10

nedense hep budala yerine konulmaktan dem vururuz da öyle olabileceğimiz hiç aklımıza gelmez... (benim gelmez mesela)

bu film de bize sıklıkla hangi mizaçta olduğumuzu hatırlatıyor sanki. bir tür tersine metaforla.

(!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
hani bahçıvan chance'in de ne derin ne deruni biri olduğunu zannetirir ya film
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!

o manada yani... zan işte, alla göstermesin!)

neme lazım, yıl aşırı izlemeli...

@lazare_carnot

14 yıl önce

being there bir klasik...

ayrıca o rolü de peter sellers'dan başka kimse oynayamazdı. gülmekten bir sahneyi çekememişler filmde, 80 küsür deneme yapmışlar olmamış, sonra kaldırmışlar o kısmı.
SPOILER

Bir Yerde filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Bir Yerde filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Bir Yerde filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL