7

29 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.4 (5.694 OY)

KONUSU
1982 yılı: Polonya sıkıyönetim ile yönetilmektedir ve Solidarity yasaklanmıştır. Orwell’de çalışan bir tercüman olan Ulla aniden avukat kocası Antek’i kaybeder. Ulla kendinden geçercesine kocasının yasını tutmaktadır, kocası Antek ise arada sırada ona görünmeye devam etmektedir. İşte, oğluyla olan i ... Devamı
1982 yılı: Polonya sıkıyönetim ile yönetilmektedir ve Solidarity yasaklanmıştır. Orwell’de çalışan bir tercüman olan Ulla aniden avukat kocası Antek’i kaybeder. Ulla kendinden geçercesine kocasının yasını tutmaktadır, kocası Antek ise arada sırada ona görünmeye devam etmektedir. İşte, oğluyla olan ilişkisinde, sekste ve hipnozda kendini bu yastan kurtarmanın yollarını aramaktadır. Filmde ikincil olarak devam eden bir hikayede, Ulla kocasının eski müvekkillerinden olan hapse atılmış Solidarity grev organizatörlerinden Darek’in karısına hayatından bezmiş yaşlanmakta olan bir avukat olan Labrador’u önerir. Labrador Darek’i kurtarmak için çeşitli politik manipülasyonlara ve psikolojik manevralara başvurur.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@rashomon

2 ay önce

6.8 / 10

Politik bir film adaletin eleştirisi üzerine yalın bir hikaye ama izlemesi gerçekten zor kieslowskinin en sıkıcı filmiydi izlediklerim arasında.Film dağınık oyunculuklar bayağıydı çekimler bitsede gitsek dercesine bir yavanlık vardı.

@mehmetm

3 yıl önce

Görüntünün Aciz Bırakmışlığı ya da Urszula'nın Büyük Çaresizliği

Bu yazıyı akademik bir dille ele almayacağımı yazının başında belirtmekte fayda görüyorum; çünkü yazı yargı cümleleriyle, subjektif bir üslupla ele alınacaktır. Bu yazı sinemanın sanat olarak ilk defa şahsıma dokunduğu zamanlardan kalma bir tasarıdır. İlk defa bu yazının konusundaki sahne bana sinemanın sanat olmaklığının önemini kavrattı ve onun eğlencelik bir şey olmadığını gösterdi.

Sadece beş-on dakikalık bu sahne muhtemelen hiç kimseyi beni etkilediği kadar etkilememiştir; ancak sanat da tam olarak böyle bir şey değil midir? Tarkovski’nin deyişiyi ile, sinema bizlere bir şeyler hissettirdiyse amacını yerine getirmiştir. Zerkalo üzerine yazısında, bunu açıklıkla belirtmişti. Şiirin hissettirdiğine bakın, sahnelerin sinematografisini izleyin, bir şeyler hissedin ve yaşadığınızı anlayın demişti bizlere. Bu sahne Kieslowski’nin B
... Devamı
Görüntünün Aciz Bırakmışlığı ya da Urszula'nın Büyük Çaresizliği

Bu yazıyı akademik bir dille ele almayacağımı yazının başında belirtmekte fayda görüyorum; çünkü yazı yargı cümleleriyle, subjektif bir üslupla ele alınacaktır. Bu yazı sinemanın sanat olarak ilk defa şahsıma dokunduğu zamanlardan kalma bir tasarıdır. İlk defa bu yazının konusundaki sahne bana sinemanın sanat olmaklığının önemini kavrattı ve onun eğlencelik bir şey olmadığını gösterdi.

Sadece beş-on dakikalık bu sahne muhtemelen hiç kimseyi beni etkilediği kadar etkilememiştir; ancak sanat da tam olarak böyle bir şey değil midir? Tarkovski’nin deyişiyi ile, sinema bizlere bir şeyler hissettirdiyse amacını yerine getirmiştir. Zerkalo üzerine yazısında, bunu açıklıkla belirtmişti. Şiirin hissettirdiğine bakın, sahnelerin sinematografisini izleyin, bir şeyler hissedin ve yaşadığınızı anlayın demişti bizlere. Bu sahne Kieslowski’nin Bez Konca lehçe adlı, Sonsuz türkçe adlı filminden bir sahneydi. Bu filmde Urszula olarak karşımıza çıkan, A Short Film About Love’da da erkekleri baştan çıkaran ve aşka asla inanmadığına bizi inandıran Grazyna Szapolowska vardı.

Filmde Urszula kocasını kaybeder, çocuğuyla yalnız başına kalır. Bu yalnız başına kalmışlık, onun için çok acı bir şeydir; çünkü yunan mitolojisindeki titanlar gibi eksiktir artık. Kendini tamlayan yarımdan ayrı kalmış ve artık hayatını olduğu gibi devam ettirememektedir, sadece zaman geçirmeye çalışmaktadır. Ne bildiği ingilizcesiyle yaptığı çeviriler ne de çocuğu hayatına tutunması gerektiğini sağlayamamaktadır. Adeta içi boş bir kabuk gibi etrafta dolanmaktadır. Bu süreç kocasının peşinde hayalet gibi dolanmasıyla da alakalıdır, çünkü kocası da her ne kadar madden ölmüş olsa da ruhunu Urszula’nın yanından ayıramaz ve devamlı onun yanında dolanır. Yani ortada aslında boyutlar arası garip-çapraşık bir ilişki bulunmaktadır, Urszula ruhsuz bir şekilde etrafta dolanırken, kocası da bedensiz bir şekilde Urszula’nın etrafında dolanmaktadır. Urszula suskundur ve bu durumu kimselere anlatamamaktadır, bundan ötürü bulunduğu durumdan kendisini kısa süreli de olsa kurtarabilecek bir şeye yönelmiştir; içkiye.

Barda tek başına içtiği zaman, yanına her halinden polonyalı olmadığı belli olan birisi yanaşır, lafa ingilizce başlar ve Urszula ona cevap verir aynı şekilde, biraz konuşurlar ve artık her halinden amerikalı olduğu belli olan adam Urzsula’ya How much? diye sorusunu sorar. Film 1985’te çekilmiştir, o dönemde sovyetlerde baş gösteren siyasi-ekonomik istikrarsızlıklar Polonya’da da fazlasıyla hissedilir ve doğu bloğuna ait olan ülkeler sosyal, siyasi, ekonomik birçok sorunla baş etmek durumundadır. Bunu bilen amerikalı adam da lafa sondan girer ve niyetini doğrudan belli eder. Bu kadar fakirliğin olduğu bir ülkede, güzel bir kadın tek başına içiyorsa işe çıkmıştır diye tahmin yürütür ve değerli olan parasıyla biraz güzel zaman geçirmek ister. Urszula buna şaşırır önce, sonrasında başetmeye çalıştığı sorunun yanında bu ona çok küçük bir şeymiş gibi gelir ve içi boş bir kabuk gibi hayatına devam ettiği için, adamla gider. Otelde onunla sevişir, sonrasında bir sigara yakar. Urszula fazlasıyla amerikalı duran bu adamın fazlasıyla aptalda göründüğünü anlayıp, ona tek kelime lehçe bilip bilmediğini sorar, o da not a word diyerek Urszula’nın bundan emin olmasını sağlar. Bu durumda zekice kurgulanmış, beni çok derinden etkileyen sahneyi doğurur.

Urszula, lehçe konuşmaya başlar. Kocasını ne kadar özlediğini, onun ölümünü nasıl kabullenemediğini ve artık dayanamadığını, çocuğunu, işini, evini. Kısacası her şeyini anlatır Urszula bu tek kelime lehçe bilmeyen adama. Rahatlamıştır, çünkü içinden atamadığı, kimselere anlatamadığı durumunu anlatmış ve içindeki ukdeden kurtulmuştur. Burada olan mucizevi olaya tanık olan şaşkın amerikalı ise, Urszula’nın sözlerini bitirdiğinden emin olduğunda onun yanına yaklaşıp, söylediklerinden tek kelime anlamadığını belirtir ve Urszula bunu duyunca sıcak, samimi bir gülümseme ile ona karşılık verip dudağından öper ve oradan ayrılır.

Urszula final sahnesinde her şeyi bırakıp gider, çünkü başka türlü yaşayamaz. Bulunduğu durumu terk eder ve diğer yarısı ile birleşir. Bana kalırsa bütün film, bu sahne için çekilmiştir, çünkü uzun zamandır içimde saklı olan ve sonrasında yüzkırk karakterle anlatmaya çalıştığım bir cümleyi aklıma tekrardan getirmiştir: Kimselerin bilmediği bir dili bilseydim, ne olduğunu bilmediğim derdimi anlatabilirdim.

@ustilago

8 yıl önce

müthiş bir onaltının başlangıcı izlenmeli tavsiye ediyorum metaforlarla dolu bir hukuk eleştirisidir.

@poormf

10 yıl önce

6.5 / 10

Çarpıcı bir açılış sahnesiyle başlayan başta yaşlı avukatı oynayan Aleksander Bardini olmak üzere tüm oyuncuların çok iyi olduğu filmde, kısmi gerçeküstü bir yaklaşımla siyasal sistem, insan, inanç, bağlılık kavramları sorgulanırken, yönetmenin şöyle dedim böyle oldu tavrı net anlaşılır olamamış ya da çekimser bir tavır olarak ortada kalmış... 65/100

@jarmushwenders

11 yıl önce

8.7 / 10

çok etkileyici bir girizgahı olan kieslowski filmi
SPOILER

Sonsuz filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Sonsuz filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Sonsuz filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL