Kış uykusu, Nuri Bilge Ceylan sinemasını incelemek ve üzerinde derin tahliller yapabilmek adına son derece uygun bir film. Gerek strüktürü gerek atmosferi bakımından, hem ödüllü yönetmenin yeni arayışlarının tezahürünü, hem de geçmiş filmlerinden aşina olduğumuz özgün dokunuşları görebildiğimiz ve bu değerler arasında mukayeseler yapabildiğimiz bir eser. Nuri Bilge Ceylanın, ilk kısa filmi olan Koza ile inşa etmeye başladığı sinematik dile hkim olanlar için Kış Uykusu hayli cesur tercihler içeriyor. Ceylanın Rus edebiyatına olan düşkünlüğünü tüm çıplaklığıyla gözlemleyebildiğimiz eser, nitelikli diyalogları ile de sıyrılıyor. Ceylan, Çehov esintilerini filmlerinde sıklıkla kullanmasını röportajlarında şöyle açıklıyor: Edebiyat sinema alanında beni filmlerden daha çok besliyor. Bu cümle, Nuri Bilge Ceylanın çeşitli sinematik eleştirilere maruz kaldığı kitap gibi film yapmak durumunu da açıklıyor.
... Devamı
Kış Uykusu Üzerinden Nuri Bilge Ceylan Sineması
Kış uykusu, Nuri Bilge Ceylan sinemasını incelemek ve üzerinde derin tahliller yapabilmek adına son derece uygun bir film. Gerek strüktürü gerek atmosferi bakımından, hem ödüllü yönetmenin yeni arayışlarının tezahürünü, hem de geçmiş filmlerinden aşina olduğumuz özgün dokunuşları görebildiğimiz ve bu değerler arasında mukayeseler yapabildiğimiz bir eser. Nuri Bilge Ceylanın, ilk kısa filmi olan Koza ile inşa etmeye başladığı sinematik dile hkim olanlar için Kış Uykusu hayli cesur tercihler içeriyor. Ceylanın Rus edebiyatına olan düşkünlüğünü tüm çıplaklığıyla gözlemleyebildiğimiz eser, nitelikli diyalogları ile de sıyrılıyor. Ceylan, Çehov esintilerini filmlerinde sıklıkla kullanmasını röportajlarında şöyle açıklıyor: Edebiyat sinema alanında beni filmlerden daha çok besliyor. Bu cümle, Nuri Bilge Ceylanın çeşitli sinematik eleştirilere maruz kaldığı kitap gibi film yapmak durumunu da açıklıyor.
Ceylanın atmosfer odaklı filmleri için en uygun ortam Kış Uykusu ile oluşturulmuş. Filmin ana karakterleri, eski bir tiyatrocu olan, halkın nispeten entelektüel kesiminde yer alan Aydın, Aydının hayata karşı memnuniyetsiz bir tavrı olan, rasyonel ve geçimsiz kız kardeşi Necla ve Aydının boğucu bir ilişkisi içinde bulunduğu karısı Nihaldir. Temelde bu üç karakterin çatışmalarını ele alan film, ustaca kullanılan görsel bulmacalar ve kompleks diyaloglar ile seyir zevki yüksek bir esere dönüşüyor.
Aydın ve ailesi, babasından kalan bir oteli işletmek için Kapadokyaya yerleşir. Küçük ve kendine has bir köyde yaşamını sürdüren Aydın ve ailesi, Nuri Bilge Ceylanın hemen hemen her filminde üzerinde durduğu yersiz yurtsuzluk hissini yaşamak için gereken tüm koşullara sahiptir.
Nuri Bilge Ceylanın filmlerinde mekn, oldukça önemli bir öğe olarak konumlandırılmıştır. Meknın kişiler üzerindeki etkisinden yola çıkarak oluşturulan çatışmalar, izleyiciye tanıdıklık ve empati hissini yaşatma görevini başarıyla yerine getirir. İstanbulun önde gelen ailelerinden olan Aydın, Kapadokyanın küçük bir köyünde inzivaya çekilip kendini yazmaya adar. Ancak bu durum, kız kardeşi Necla ve karısı Nihal için uzun vadeli buhranların kapısını aralar.
Kış Uykusunda yer alan diyaloglar, ana karakter olan Aydının eski bir tiyatrocu olması ve buna mukabil halkın entelektüel kesiminde yer alması nedeniyle son derece organik bir şekilde gelişmiş izlenimi vermektedir. Bu sahicilik, zaman zaman etrafındaki kişilere küçümseyici bir tavır takınmasına ve bölgenin yerlileriyle arasındaki iletişimin kopukluğuna kadar devam eder. Görmüş geçirmişliğinin getirdiği sakinlik ve babacanlık ile bir yandan insanlara yardım etme gayreti içinde olan Aydın, bu tavır nedeniyle bölgenin imamı Hamdi ile irtibata geçmek durumunda kalır. Aydının, aynı zamanda kiracısı olan imam Hamdi ile yaşadığı olaylar, dini eleştiriler hakkında köşe yazıları kaleme almasına yol açar. Hamdi, Aydına göre İslam dininin temsili için fazlasıyla özensiz, cahil ve pişkin bir adamdır. Bu yoksul ve ısrarcı adama yardım etme gayesi taşıdığını samimiyetsiz bir üslupla aktaran Aydın, aynı zamanda yetersizliği ve ne idüğü belirsizliği hakkında uzun uzadıya eleştiriler yazmaktan da geri durmaz.
Bu gel gitler ile tanırız Aydını. İyi niyetli ancak muhatap aldığı kişiyi her koşulda yetersiz hissettirmeyi başaran bir tiyatrocu. Bu tavrı, uzun zamandır kendi içinde savaşlar veren karısı Nihali bezdirecek ve iki tarafın da yıllardan beri ertelediği kaçınılmaz hesaplaşmanın gerçekleşmesine neden olacaktır.
Mevcut durumlardan memnun olmayan tek kişi Nihal değildir. Kız kardeş Necla da, her şeye bir kulp bularak kişisel huzursuzluğunu yaratmada hayli başarılıdır. Bu nedenle abisi Aydın ile sık sık uzun tartışmalara giren ve bu sırada kendince rasyonel temellere dayanan argümanlarını abisine kabul ettirmeye çalışan Necla, mütemadiyen bir bıkkınlık hali taşımaktadır. Kış Uykusunun en kıymetli diyalogları, Aydın ile Necla karakteri arasındaki tartışmalar sırasında vuku bulur. Bu iki aydın karakterin durağan bir ortamda gerçekleştirdiği hararetli sohbetler, Anton Çehovun yansımalarını en net görebildiğimiz anlardır.
Bazen dakikalarca süren bu tartışmalar, gözünüzü kapattığınız takdirde okunan incelikli bir kitabı dinliyormuşsunuz hissi verir. Bu özellik, kimi izleyiciler tarafından film izlemeyi yorucu bir hale getirse de, çoğu izleyici, sunuluş şekli ile keyifli bir aktiviteye dönüştüğünü savunur.
Kış Uykusu bünyesinde barındırdığı tüm bu özellikler sayesinde Cannes Film Festivalinden ödülle dönmeyi başarmıştır. Nuri Bilge Ceylanın, diyalog ağırlıklı ilk filmi özelliği taşıması hasebiyle de, ayrıca kıymetlidir. Daha sonra çektiği filmlerle de, sahip olduğu başarıyı sürdüren Nuri Bilge Ceylan, yıllanmış birikimiyle üretmeye devam ediyor.
Kış uykusu, Nuri Bilge Ceylan sinemasını incelemek ve üzerinde derin tahliller yapabilmek adına son derece uygun bir film. Gerek strüktürü gerek atmosferi bakımından, hem ödüllü yönetmenin yeni arayışlarının tezahürünü, hem de geçmiş filmlerinden aşina olduğumuz özgün dokunuşları görebildiğimiz ve bu değerler arasında mukayeseler yapabildiğimiz bir eser.
Nuri Bilge Ceylanın, ilk kısa filmi olan Koza ile inşa etmeye başladığı sinematik dile hkim olanlar için Kış Uykusu hayli cesur tercihler içeriyor. Ceylanın Rus edebiyatına olan düşkünlüğünü tüm çıplaklığıyla gözlemleyebildiğimiz eser, nitelikli diyalogları ile de sıyrılıyor. Ceylan, Çehov esintilerini filmlerinde sıklıkla kullanmasını röportajlarında şöyle açıklıyor: Edebiyat sinema alanında beni filmlerden daha çok besliyor. Bu cümle, Nuri Bilge Ceylanın çeşitli sinematik eleştirilere maruz kaldığı kitap gibi film yapmak durumunu da açıklıyor.
... Devamı
Kış uykusu, Nuri Bilge Ceylan sinemasını incelemek ve üzerinde derin tahliller yapabilmek adına son derece uygun bir film. Gerek strüktürü gerek atmosferi bakımından, hem ödüllü yönetmenin yeni arayışlarının tezahürünü, hem de geçmiş filmlerinden aşina olduğumuz özgün dokunuşları görebildiğimiz ve bu değerler arasında mukayeseler yapabildiğimiz bir eser.
Nuri Bilge Ceylanın, ilk kısa filmi olan Koza ile inşa etmeye başladığı sinematik dile hkim olanlar için Kış Uykusu hayli cesur tercihler içeriyor. Ceylanın Rus edebiyatına olan düşkünlüğünü tüm çıplaklığıyla gözlemleyebildiğimiz eser, nitelikli diyalogları ile de sıyrılıyor. Ceylan, Çehov esintilerini filmlerinde sıklıkla kullanmasını röportajlarında şöyle açıklıyor: Edebiyat sinema alanında beni filmlerden daha çok besliyor. Bu cümle, Nuri Bilge Ceylanın çeşitli sinematik eleştirilere maruz kaldığı kitap gibi film yapmak durumunu da açıklıyor.
Ceylanın atmosfer odaklı filmleri için en uygun ortam Kış Uykusu ile oluşturulmuş. Filmin ana karakterleri, eski bir tiyatrocu olan, halkın nispeten entelektüel kesiminde yer alan Aydın, Aydının hayata karşı memnuniyetsiz bir tavrı olan, rasyonel ve geçimsiz kız kardeşi Necla ve Aydının boğucu bir ilişkisi içinde bulunduğu karısı Nihaldir. Temelde bu üç karakterin çatışmalarını ele alan film, ustaca kullanılan görsel bulmacalar ve kompleks diyaloglar ile seyir zevki yüksek bir esere dönüşüyor.
Aydın ve ailesi, babasından kalan bir oteli işletmek için Kapadokyaya yerleşir. Küçük ve kendine has bir köyde yaşamını sürdüren Aydın ve ailesi, Nuri Bilge Ceylanın hemen hemen her filminde üzerinde durduğu yersiz yurtsuzluk hissini yaşamak için gereken tüm koşullara sahiptir.
Nuri Bilge Ceylanın filmlerinde mekn, oldukça önemli bir öğe olarak konumlandırılmıştır. Meknın kişiler üzerindeki etkisinden yola çıkarak oluşturulan çatışmalar, izleyiciye tanıdıklık ve empati hissini yaşatma görevini başarıyla yerine getirir. İstanbulun önde gelen ailelerinden olan Aydın, Kapadokyanın küçük bir köyünde inzivaya çekilip kendini yazmaya adar. Ancak bu durum, kız kardeşi Necla ve karısı Nihal için uzun vadeli buhranların kapısını aralar.
Kış Uykusunda yer alan diyaloglar, ana karakter olan Aydının eski bir tiyatrocu olması ve buna mukabil halkın entelektüel kesiminde yer alması nedeniyle son derece organik bir şekilde gelişmiş izlenimi vermektedir. Bu sahicilik, zaman zaman etrafındaki kişilere küçümseyici bir tavır takınmasına ve bölgenin yerlileriyle arasındaki iletişimin kopukluğuna kadar devam eder. Görmüş geçirmişliğinin getirdiği sakinlik ve babacanlık ile bir yandan insanlara yardım etme gayreti içinde olan Aydın, bu tavır nedeniyle bölgenin imamı Hamdi ile irtibata geçmek durumunda kalır. Aydının, aynı zamanda kiracısı olan imam Hamdi ile yaşadığı olaylar, dini eleştiriler hakkında köşe yazıları kaleme almasına yol açar. Hamdi, Aydına göre İslam dininin temsili için fazlasıyla özensiz, cahil ve pişkin bir adamdır. Bu yoksul ve ısrarcı adama yardım etme gayesi taşıdığını samimiyetsiz bir üslupla aktaran Aydın, aynı zamanda yetersizliği ve ne idüğü belirsizliği hakkında uzun uzadıya eleştiriler yazmaktan da geri durmaz.
Bu gel gitler ile tanırız Aydını. İyi niyetli ancak muhatap aldığı kişiyi her koşulda yetersiz hissettirmeyi başaran bir tiyatrocu. Bu tavrı, uzun zamandır kendi içinde savaşlar veren karısı Nihali bezdirecek ve iki tarafın da yıllardan beri ertelediği kaçınılmaz hesaplaşmanın gerçekleşmesine neden olacaktır.
Mevcut durumlardan memnun olmayan tek kişi Nihal değildir. Kız kardeş Necla da, her şeye bir kulp bularak kişisel huzursuzluğunu yaratmada hayli başarılıdır. Bu nedenle abisi Aydın ile sık sık uzun tartışmalara giren ve bu sırada kendince rasyonel temellere dayanan argümanlarını abisine kabul ettirmeye çalışan Necla, mütemadiyen bir bıkkınlık hali taşımaktadır. Kış Uykusunun en kıymetli diyalogları, Aydın ile Necla karakteri arasındaki tartışmalar sırasında vuku bulur. Bu iki aydın karakterin durağan bir ortamda gerçekleştirdiği hararetli sohbetler, Anton Çehovun yansımalarını en net görebildiğimiz anlardır.
Bazen dakikalarca süren bu tartışmalar, gözünüzü kapattığınız takdirde okunan incelikli bir kitabı dinliyormuşsunuz hissi verir. Bu özellik, kimi izleyiciler tarafından film izlemeyi yorucu bir hale getirse de, çoğu izleyici, sunuluş şekli ile keyifli bir aktiviteye dönüştüğünü savunur.
Kış Uykusu bünyesinde barındırdığı tüm bu özellikler sayesinde Cannes Film Festivalinden ödülle dönmeyi başarmıştır. Nuri Bilge Ceylanın, diyalog ağırlıklı ilk filmi özelliği taşıması hasebiyle de, ayrıca kıymetlidir. Daha sonra çektiği filmlerle de, sahip olduğu başarıyı sürdüren Nuri Bilge Ceylan, yıllanmış birikimiyle üretmeye devam ediyor.