Belirsiz Gece Suare No:37 HOLY MOTORS

Atmasyon ilerlemenin harikalığı :)) arabalar çok hayati bir şey söylemiyordu sanırım, aklımda kalmamış en azından. Evet, filmin bir detayı da Hollywood'a karşı tutumu sanırım hepimiz de hissettik :) Carax'a Holy Motors ile başlamak iyi mi kötü mü onu bilemedim sadece :)
rica ederim arkadaşlar(: iyi kötü birçoğumuzun ertelediği filmmiş hep birlikte izledik. sevdik sevmedik ama çok da iyi oldu.

Ben pek görevimi yapamadım haftasonu yoğundum, iki gündür seminerdeyim. onun için kusura bakmayınız(:

Örtünme sahnesine dair aydınlatmalarınız için teşekkür ederim. Benim kafamın takıldığı çok yer var ama yorumlarınızla anlamaya çalışabilirim, bir zaman sonra tekrar izleyeceğim.

slavesusar aynı dertten şikayet ediyorum sen gibi, son kısımda arabaların ne konuştuğunu ben de bilmiyorum:(

Cemal erdem 'peki gören kimse yoksa' repliğinin Tanrı'ya gönderme olduğunu düşündüm ben de. Atmasyon falan olsa da(: hepimiz aslında Tanrı'nın birer oyuncaklarıyız gibi düşündüm. Bir de şey düşündüm yönetmen hollywood filmlerinin samimiyetsiz oluşuna da gönderme yapmış olabilir. Şu an ben de atıyorum bir şeyler(:
Film çok yönlü işte. Sevilesi yönü bence de az ama bu kadar tartışılması filmi güzel yapan bir unsur bence.

Tartışılan sahnede bana pieta(heykel olan:D ) göndermesi gibi gelmişti.

Ayrıca slave'in söylediği limuzin sahnesi filmin puanını düşüren sahnelerden benim için. Anlamsızdı diye hatırlıyorum, o yüzden pek önemsemek lazım :) Böyle boş boş konuşup, hadi uyuyun gibisinden bir şeyler hatırlıyorum :)
suare pazartesi öğlen son denmiş ama ben yinede kabul göreceğini umut ederek ve geçte olsa görevimi yerine getirmenin sevinciyle yazıyorum...Ne zaman sanat filmi adı altında bir film izlesem hep bir tatminsizlik ve "neydi şimdi bu" sorusuna cevap aramanın yorgunluğu...Galiba seyrettiğim filmlerde anlam arama çabamı ve gerçekçiliği bir tarafa bıraktığım gün böyle filmlerin hazzına varabileceğim.Aslında varmak istediğimdende emin değilim :) evet itiraf ediyorum sevmedim filmi hatta nefret ettim.yeşilimtırak'ın rüya benzetmesine katılmamak elde değil.Ancak hastalıkta görülebilecek bir rüyaydı seyrettiğim yada bir kaç perdeden oluşan herbiri farklı dekor ve değişik oyunculardan oluşan bir tyatro oyunu...
Eva Mendes ile sahne gerçekten tuhaf bir sahne. İlk başta Çirkin ve Güzel filmine bir gönderme var diye düşünüyorum. Mendes bir model olarak kameralara fiziğini sergilemektedir. Daha çok edilgen bir rol oynamaktadır, bir obje gibi (parlayan elmas diyebiliriz.) etrafa ışık saçıyor. Tabi burada film dünyasında reklam ve pazarlama uğruna kadınların fiziğiyle ilgili bir sömürü, bir istismar mevcut. Avare kılığındaki kanalizasyon adamı bu güzeli, kıymetliyi çalıp kaçırıyor. Güzelim çiçekleri yediği gibi Eva Mendes'i de yiyeceğini düşünüyordum, ya da cinsel duyuları doğrultusunda hareket edeceği gibi görünüyordu ama aksi davranıp kadını burkayla örtüyor ve kendisi çırılçıplak soyunuyor. Kafasını 'Tanrıça'nın' ya da bir 'anne' nin kuçağına koyup kendisine Eva Mendes tarafından bir ninni okunuyor. Burada kadını daha kutsal bir konuma sokup kadının anneliğine vurgu yapılıyor gibi ama 'koca eşeğin' anne kucağında işi ne. :) İyi niyetli bir yorum, bu burka olayın Batının İslam'a karşı, yani yabancı bir şeye karşı korkuları simgelediği yöndedir. Ancak bu sahnede ister istemez cinsellik açısından örtülü bir fantazinin da var olduğunu düşündürüyor. Neticede film kadın erkek ilişkileriyle yakından ilgili, çünkü her hikayede Lavant'ın yanında mutlaka bir karşı cins var. Lavant yaşamı, aşkı, cinselliği, arzuyu, ölümü, acıyı oynarken Carax Hollywood'un gittikçe bilgisayarlaşan fabrikasına bir göndermede bulnuyor ve herşey dijitallik, yapaylık değil diyor.
Bir Fransız filmi ve geride bıraktıkları :)

Çok fazla eleştirilen, birçok kişinin de beğenmediği bu film; aylardır izleme listemde kaldığına üzüldüm doğrusu, geç kalmışım izlemekte..

Böyle deli bir şey çıkacağını tahmin etmiştim. Denis Lavanttan böyle bir performans bekliyordum açıkçası..

Teknik açıdan evet gayet başarılı ama ben diğer öğeleri de çok beğendim.. görselliği, Lavantın oyunculuğu, mekanlar ve müzikler çok güzeldi.

Elinde akordeonuyla gördüğümüz Carax, yürüyerek slow bir şarkı çalmaya başlar. yavaş yavaş diğer müzik aletleriyle birlikte farklı insanların farklı müzik aletleriyle katılımıyla müzik hızlanır ve akordeonla başlayan müzik eğlencli bir senfoniye dönüşür. Bu sahnenin uzun plan çekilmiş olması ayrıca çok başarılıydı.

Bence bu film herkeste ayrı bir iz bırakacaktır. Beni epey sarstığını söylemeliyim. Hatta tekrar izlemeyi düşüyorum.

İzleme listemde olduğu halde sürekli ertelediğim, suareye alınmasına sebep olupta filmi izlememi sağlayan yeşilimtraka teşekkür ediyorum..

Sevgiler.

İyi haftalar.
itiraf ediyorum çok daha zor bir film bekliyordum,o yüzden olabileceğince erteledim filmi izlemeyi ama her ne kadar kafam filmin sonunda allak bullak olmuş olsa da izlerken hiç zorlanmadım akıııp gitti... belki de sahnelerin altında yatan manaları kavramak için çabalamadığımdan bu kadar kolay izledim :P görselliğe-oyunculuğa-akordiyon sahnesine laf yok,yorumlara tamamen katılıyorum.

yeşilin dediği gibi mankeni kaçırdığı sahneler bayağı üzerinde düşünülesi,mesela İslamiyete bir gönderme vardı ama amaç neydi kavrayamadım.eline tükürdü(ben onu abdest diye yorumladım) sonra avuçlarını açıp dua eder gibi hareketler yaptı,zaten kadına uydurduğu giysi de basbayağı burkaydı. anlamadığım milyonlarca sahnenin yanında burada bayağı bir mesaj olduğunu düşünüyorum,anlayan varsa bana bir yardımcı olabilir mi :)

haa bir de benim izlediğim dandik internet sitesi filmin sonunda arabaların konuşmalarını tercüme etmemişti,bir şey anlayamadım ve nedense filmin kilit noktası o kısımmış gibi düşünüp hüzünlendim :S ne konuştu arabalar,kayde değer bir şey miydi bir deyin hele?
Holy Motors beğendiğim fakat sevmediğim, mesafemi koruduğum ki büyük ihtimal Carax'ın isteği doğrultusunda, bir film oldu. Yorumlarınızı okudum dostlar. Evet teknik açıdan gayet doyurucu bir filmdi, sadece teknik açıdan da değil hemen hemen hemfikir olduğumuz Denis Lavant'ın oyunculuğu. Yeşilimtrak'ın "Dedim ya rüya gibiydi. hani hastalandığnızda görebilceğiniz rüyalardan. " tespiti bana göre de film açısından doğru lakin ben hasta demek yerine dünyayı geldiği biçimiyle kabullenmeyen, nostaljiye tutkun ki bunu hastalık gibi görebilen, dünya üzerindeki önemli meselelerin çoğuna iğnesini batıran birinin, Carax'ın rüyası demek istiyorum. Bana kalırsa filmin en önemli sekansı, sonraki bölümlerde de göreceğimiz bir otel odasında Carax'ın çıkıp sinemaya, izleyicilerin arasına geçtiği sekanstı. Sinema sevgisi mi, sinemasal mesafe mi? Bilmiyorum, sizin de teorileriniz duymak isterim ama Carax Holy Motors'u gerçekliği eğip büktüğü, hatta kırdığı bir tasarım olarak yarattığını baştan belli oluyor gibi. Akordeon sahnesine ben de bayıldım :)) Holy Motors'un en önemli meselesini yapaylık gibi hissettim. Ne ölçüde katılırsınız bilmiyorum. Bir de tartışmak için güzel bir mevzu olabilir, filmdeki izleyici meselesi. Limuzindeki üçüncü bir kişinin oscarla konuşmasında bahsi geçiyordu. İzleyici kim? Herkes mi, herkes bu yapaylığın farkında ancak önemsemiyor mu? Yoksa filmi izleyen bizler ve hadi biraz uçalım filmi bizimle izleyen Carax'ın bizzat kendisi mi? Ya da;

_bu işe devam etmeni sağlayan sey ne, oscar?

_beni bu işe başlatan şey rol yapmanın güzelliği.

_güzellik mi? bir söz vardır; 'güzellik görenin gözündedir.'

_peki gören kimse yoksa?

Diyalogundan fazlaca atmasyon düşünerek çıkardığım Tanrı mı? "Gören kimse yoksa", Tanrı'nın en büyük izleyicinin artık olmadığına mı işaret? Peki yapaylık, sahtelik onun olmamasıyla mı alakalı.

Filmi seçene de, artımı verene de, izlettirene de teşekkürler, sevgiler :))
Sonunda filmi izledim. Tam anlamıyla hiçbir şey anlamadığım filmlerden biri oldu. Anlayanlar beri tarafta toplansın(: Parçalar birbiriyle bağıntılı değil. Sanki film değil de rüya.

___Spoiler___

_bu işe devam etmeni sağlayan sey ne, oscar?

_beni bu işe başlatan şey rol yapmanın güzelliği.

_güzellik mi? bir söz vardır; 'güzellik görenin gözündedir.'

_peki gören kimse yoksa?

___Spoiler__

Fimi sadece benim gördüğüm bir rüya olarak benimseyebilirim. sonu olmayan, sonucu olmayan... Aykırı sıradan olmayan bir film. Eva Mendes in olduğu sahnede neden onu örterken kendisi çırılçıplak dizine yattı? anlayamadığım çok şey var ama bunu merak ettim. neye gönderme oluyor? Gönderme demişken holly motors adının 'hollywood' a gönderme olduğunu okudum bir yerlerde. Yalnız dennis lavant ın oyunculuğuna sanırım kimsenin lafı yoktur. Yönetmen, filmlerini bu adama adayarak çekiyor sanırım.

Film dağınık olunca düşünceler de saçıldı toplayamıcam sanırım. Tartışılcak çok karesi var. Akordeon sahnesi muhteşemdi. saçabildiklerim bu kadar şimdilik. Dedim ya rüya gibiydi. hani hastalandığnızda görebilceğiniz rüyalardan.
İşte buna pek sevindim(: Erkenden izleyemediğim için kusura bakmayın:(
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL