B
2 yıl önce
Julieta filmine yorum yazdı:
Uzun Zaman Önce filmine yorum yazdı:
Görüntü yönetmenliği güzel, karakterler iyi işlenmiş, Serdar Orçin ile Nihan Okutucu'nun oyunculukları doyurucu, müziğin kullanımı ve renk kullanımı da güzel. (Sanat yönetimi ve görüntü ekibinin payı var. )Ancak bu kadar.
Bir filmin "film" olabilmesi için bir derdi olması ve bu derdi ister kendi diliyle ister ortak bir dille anlatabilecek bir "yönetmene" ihtiyacı var. Bana göre eksik taraflar bunlar. Bu filmin derdi çok vasat, yönetmenin de henüz tam olarak konuşabildiği bir dil yok. Parça parça iyi olan yerler, bütüne baktığımızda güzel bir film olamıyor maalesef.
Nihan Okutucu rol yapmıyor gibi. Sanki gerçek hayatında da böyle. Soğuk, hatta belki yer yer histerik ve tehlikeli.
Edit: Film ilk dakikalarında heyecanlı olabilecek bir gerilim filmi olabilirmiş. Ama sonrasında son yılların klasik "aile" hikayesine dönmüş ve bunu da çok klasik bi şekilde anlatmış.
Edit 2: Sonuna kadar izle ... DevamıGörüntü yönetmenliği güzel, karakterler iyi işlenmiş, Serdar Orçin ile Nihan Okutucu'nun oyunculukları doyurucu, müziğin kullanımı ve renk kullanımı da güzel. (Sanat yönetimi ve görüntü ekibinin payı var. )Ancak bu kadar.
Bir filmin "film" olabilmesi için bir derdi olması ve bu derdi ister kendi diliyle ister ortak bir dille anlatabilecek bir "yönetmene" ihtiyacı var. Bana göre eksik taraflar bunlar. Bu filmin derdi çok vasat, yönetmenin de henüz tam olarak konuşabildiği bir dil yok. Parça parça iyi olan yerler, bütüne baktığımızda güzel bir film olamıyor maalesef.
Nihan Okutucu rol yapmıyor gibi. Sanki gerçek hayatında da böyle. Soğuk, hatta belki yer yer histerik ve tehlikeli.
Edit: Film ilk dakikalarında heyecanlı olabilecek bir gerilim filmi olabilirmiş. Ama sonrasında son yılların klasik "aile" hikayesine dönmüş ve bunu da çok klasik bi şekilde anlatmış.
Edit 2: Sonuna kadar izletebiliyor bi şekilde. Senaryo işlenişi de fena değil ama maalesef tempo problemi de var.
Venom: Zehirli Öfke filmine yorum yazdı:
Fazla yoruma gerek yok. "Çerezlik" kelimesi bu filme cuk oturuyor. Derinlere girerek incelemeye kalkarsak büyük afallar.
İlk after creditteki Kuzuların Sessizliği göndermesi gözlerden kaçmadı.
Şeytan Yoktur filmine yorum yazdı:
İran’daki idam cezasını konu alan dört kısa filmden oluşan çalışma. Berlin'de Altın Ayı alması tesadüf değil.
İnatçı Bir Adam'dan sonra izlediğim ikinci Mohammad Rasoulof filmi. İki filmi de arka arkaya izledim.
İlk kısa film harika
İkinci kısa film başları iyi olsa da sonradan komik bir hal alıyor bana göre. En zayıf iş. Propaganda. Ve başarısız.
Üçüncü kısa film de gayet güzel.
Dördüncü kısa da gayet güzel. Ve hatta bu kısa film biraz daha üzerinde durulsa bir uzun metraj da olabilirmiş.
Arka arkaya iki film dedim... Cesur bir yönetmenle tanıştım bugün. Birkaç stilistik özelliği:
Filmlerinde güzel kadınların oynaması,
Kadınlara sigara içirmesi,
Sonu seyirciye bırakması,
Denizin o güzel mavi tonunu bizlere sunması,
Harika erotik sahneler çekmesi. (Fiziki olarak bir sevişme olmadan.)
Alkol içildiği belli olmadan alkol kullanımı. (İlk kısada dolapta büyük ihtimalle alkol içiyor karakter.)
Üçüncü kısa filmde bir erkek bir kadını taşıyarak karşıya geçirdi. Bu bile ... Devamıİran’daki idam cezasını konu alan dört kısa filmden oluşan çalışma. Berlin'de Altın Ayı alması tesadüf değil.
İnatçı Bir Adam'dan sonra izlediğim ikinci Mohammad Rasoulof filmi. İki filmi de arka arkaya izledim.
İlk kısa film harika
İkinci kısa film başları iyi olsa da sonradan komik bir hal alıyor bana göre. En zayıf iş. Propaganda. Ve başarısız.
Üçüncü kısa film de gayet güzel.
Dördüncü kısa da gayet güzel. Ve hatta bu kısa film biraz daha üzerinde durulsa bir uzun metraj da olabilirmiş.
Arka arkaya iki film dedim... Cesur bir yönetmenle tanıştım bugün. Birkaç stilistik özelliği:
Filmlerinde güzel kadınların oynaması,
Kadınlara sigara içirmesi,
Sonu seyirciye bırakması,
Denizin o güzel mavi tonunu bizlere sunması,
Harika erotik sahneler çekmesi. (Fiziki olarak bir sevişme olmadan.)
Alkol içildiği belli olmadan alkol kullanımı. (İlk kısada dolapta büyük ihtimalle alkol içiyor karakter.)
Üçüncü kısa filmde bir erkek bir kadını taşıyarak karşıya geçirdi. Bu bile çok cesurca bir hareket aslında.
Hayran kaldım kendisine. Bütün filmlerini izlemek nasip olur en kısa zamanda umarım.
İnatçı Bir Adam filmine yorum yazdı:
Güzel, çok güzel bir film. Mutlaka izlenmeli.
Ahlaki yozlaşmanın karpuzlar üzerinden verilmesi muhteşemdi.
Edit: Yönetmen İran'da sürekli tutuklanıyor diye biliyorum.
Edit 2: Süt kaynama sahnesi, sinema tarihinin en önemli sevişme sahnelerinden.
Lux Æterna filmine yorum yazdı:
Gaspar Noe her geçen filminde sınırlarını zorluyor. Ancak dikkat etmesi gereken nokta şu ki, seyirci acımasızdır bir anda siler atar. Altta bir arkadaş değinmiş, film resmen seyirciye fiziki olarak saldırıyor.
Farklı şeyler deniyor, farklı yollar izliyor ama bana kalırsa gittiği yol yol değil. Hiçbir filminde senaryo doğru düzgün yoktur. Bir şeyler karalar ve çeker. Kamerayı delirtir, ışıkları delirtir, oyuncuları delirtir ve seyirciyi delirtir. Gaspar Noe zaten budur bu cepte. Ama "sınır" meselesi var. Çizgiyi aşıyor. Böyle devam etmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Yaratılan kaosu sevmedim mi? Sevdim. Dostoyevski'den, Fassbinder'den ve Dreyer'den alıntılar güzeldi. Ancak bu kadar şey bir seyirciyi 51 dakika boyunca ekrana kilitlemeye yeter mi? Bu filmi Gaspar Noe değil de Galip Naci yapsaydı insanlar bu kadar olumlu yorumlar yaparlar mıydı?
Her eser sahibinden ayrı değerlendirilmeli bana göre. Bazen bazı insanlar öyle eserler yaparlar ki, o seviyeyi bir daha rüyalarında bile g ... DevamıGaspar Noe her geçen filminde sınırlarını zorluyor. Ancak dikkat etmesi gereken nokta şu ki, seyirci acımasızdır bir anda siler atar. Altta bir arkadaş değinmiş, film resmen seyirciye fiziki olarak saldırıyor.
Farklı şeyler deniyor, farklı yollar izliyor ama bana kalırsa gittiği yol yol değil. Hiçbir filminde senaryo doğru düzgün yoktur. Bir şeyler karalar ve çeker. Kamerayı delirtir, ışıkları delirtir, oyuncuları delirtir ve seyirciyi delirtir. Gaspar Noe zaten budur bu cepte. Ama "sınır" meselesi var. Çizgiyi aşıyor. Böyle devam etmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Yaratılan kaosu sevmedim mi? Sevdim. Dostoyevski'den, Fassbinder'den ve Dreyer'den alıntılar güzeldi. Ancak bu kadar şey bir seyirciyi 51 dakika boyunca ekrana kilitlemeye yeter mi? Bu filmi Gaspar Noe değil de Galip Naci yapsaydı insanlar bu kadar olumlu yorumlar yaparlar mıydı?
Her eser sahibinden ayrı değerlendirilmeli bana göre. Bazen bazı insanlar öyle eserler yaparlar ki, o seviyeyi bir daha rüyalarında bile göremezler. Bazı üst düzey isimler de bazen öyle eserler yaparlar ki kariyerlerinde başarısızlık olarak hatırlanmalıdır.
Sanat tüketicileri sap ile samanı bazen ayırt edemiyor. Zorlama alt metin arayışları, gereksiz metafor yorumlamalarına girişiliyor. İyi film vardır, kötü film vardır. Eser sahiplerinin performansları dalgalanabilir. Bana göre Gaspar Noe son zamanlarda aşağı doğru inen bir performans sergiliyor. Bu film de bunun açık bir örneği olmuş.
Edit:
Filmin başındaki diyalog esnasında eskiden kadınların, sırf kulak memeleri ayrık diye "Sen cadısın!" denilerek yakılmasını öğrendiğim filmdir ayrıca.
Çatlak filmine yorum yazdı:
"Gerçek" olmak için yola çıkan ancak "gerçeküstü" olan son derece kötü bir film. 18 dakika dayanabildim.
Son yıllarda Türkiye'de eser sahipleri kolaya kaçıyor. Şu tarzda bir sürü film izledik. Öğrenci filmleri bile bu tarz "aile" meselelerinden çekiliyor. Bir de bireyin iç dünyası meselesi var. Bağımsız dediğimiz sinema ne kadar bağımsız? Kendi içimizde bir döngüye girmişiz bir sürü aynı filmden çekiyoruz. Her yıl bu tarz 20 tane film çekilip gösteriliyor. Seyirci artık yemiyor. Yememeli de.
Blue filmine yorum yazdı:
Rock kültürü bana uzak. Eserde bulunan geçen isimleri tanımıyor, birçok eseri bilmiyorum. Kerim Çaplı ismini de hayatımda ilk defa duydum. Yavuz Çetin ismini ise daha çok meşhur Satılık albümü ve bu albümün en meşhur parçası Yaşamak İstemem ile biliyorum. Hayatını yüzeysel araştırmış ve kendisine benzediğim bazı noktalar yakalamıştım.
Belgeseli izlerken beynimde şimşek gibi bir şey çaktı ve ağzımdan şu cümle döküldü: "Yavuz Çetin, Burak Şenel'in kendini gerçekleştirebilmiş hali."
Çoğu zaman insanın içinde dağlar birikir, insan kendisine hiçbir zaman değerli gelmez, bazı insanlar için bazı insanlar çok kuruntuludur, her şeyi çok abartırlar. Bu bazı insanlar ve bazı durumlar için böyle olabilir ancak Yavuz Çetin için kesinlikle böyle olduğunu düşünmüyorum. O, Yaşamak İstemem diye şarkı çıkartan Yavuz Çetin bana göre yaşamayı en çok isteyen insandı. Ancak insanca! Hayvanca değil... Kendi küçük dünyası, müzik başarıları ve evladı.
Bunu denedi ancak hayatta gerçekten yaşamayı iste ... DevamıRock kültürü bana uzak. Eserde bulunan geçen isimleri tanımıyor, birçok eseri bilmiyorum. Kerim Çaplı ismini de hayatımda ilk defa duydum. Yavuz Çetin ismini ise daha çok meşhur Satılık albümü ve bu albümün en meşhur parçası Yaşamak İstemem ile biliyorum. Hayatını yüzeysel araştırmış ve kendisine benzediğim bazı noktalar yakalamıştım.
Belgeseli izlerken beynimde şimşek gibi bir şey çaktı ve ağzımdan şu cümle döküldü: "Yavuz Çetin, Burak Şenel'in kendini gerçekleştirebilmiş hali."
Çoğu zaman insanın içinde dağlar birikir, insan kendisine hiçbir zaman değerli gelmez, bazı insanlar için bazı insanlar çok kuruntuludur, her şeyi çok abartırlar. Bu bazı insanlar ve bazı durumlar için böyle olabilir ancak Yavuz Çetin için kesinlikle böyle olduğunu düşünmüyorum. O, Yaşamak İstemem diye şarkı çıkartan Yavuz Çetin bana göre yaşamayı en çok isteyen insandı. Ancak insanca! Hayvanca değil... Kendi küçük dünyası, müzik başarıları ve evladı.
Bunu denedi ancak hayatta gerçekten yaşamayı isteyenler, "eğitilmiş köpek" olmadan, insanca yaşamak isteyenler için hayat çekilemez bir ıstıraptır. İnsanın istediği tek şey yaşamaktır ancak birçok engel vardır önünde.
"Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin." Sevgili Yavuz Çetin bu diyardan gitmeyi tercih etti.
Kerim Çaplı ile ilgili yoğun araştırmalarım olacak. 2004'te ölmüş ve 2017'de vizyona giren bu belgeselde gördüğümüz kadarıyla bir mezar taşı yok. Bu bile Türkiye'de çok rastlanılan bir durum değil. Eserlerini, röportajlarını izleyeceğim. Belgeselde anlatılan bazı şeyler kendisiyle bağ kurmamı sağladı.
Belgeselin oluşmasında bir kare bile olsa emeği geçen herkese teşekkürler. Emeğinize sağlık.
"Bizler göründüğü kadar da cool değiliz."
-Teoman
Edit: Deniz Arcak bi yerde "Onlar belki de herkesi kendileri gibi sanıyorlardı ve normal olduklarını düşünüyorlardı." diyor. Güzel bir tespit.
Değirmen filmine yorum yazdı:
Romanı okumak nasip olmadı ancak film fena sayılmayacak seviyede. Sinemamız maalesef teknik olarak uzun yıllar boyunca çağının çok gerisinde kalmış.
Teknik kısmı bir yana bırakırsak, edebi eserlerin metinleri zaten güçlü olur. Burada işin büyük lokması Reşat Nuri Güntekin'e ait. Atıf Yılmaz tabii sinemamızın değerli rejisörlerindendir. Bu iki değerli ismin yanına Şener Şen gibi usta bir oyuncu da ekleniyor ve ortaya vasat üstü denilebilecek bir iş çıkıyor. Ki bana göre Şener Şen'in oyunculuğu bu filmde ön plana değil.
Seyirlik, Osmanlı'nın çöküşü ile alakalı haklı göndermeleri olan bir film. Bana göre izlenebilir.
Kesişme: İyi ki Varsın Eren filmine yorum yazdı:
"Aradığın seni arayandır."
-Hz. Mevlana
Kötü film.
Peki nasıl iyi bir film olurdu?
Daha eşitlikçi bir bakış açısıyla ateş eden o teröristin küçüklüğüne inilse ve filmde o da Eren ve Ferhat Astsubay kadar süre alsa işte o zaman muhteşem bir film olurdu. Bir teröristin teslim oluşu gösteriliyor ama yüzeysel ve yetersiz. Bizi yukarıda bahsettiğim şekildeki filmler birleştirir. Bu tarz filmler sadece duyguları sömürür ve propaganda yapar. Kimseye ateş etmeyen Türk askeri, her şeyi konuşarak çözen Türk askeri, yakalanan teröriste hiçbir şey yapmayan Türk askeri vb. Kocaman bir propaganda.
Beğendiğim şeyler:
Açılıştaki çapraz kurgu, (Eren'in hayatı kısa sürüyor. İlk 15 dakikadan sonra Eren'in hayatı gayet rutine dönüyor. Birkaç aile çatışması ve bir sevgili meselesi biraz farklı o kadar. Eren'in özel bir hayatı yok. Türkiye ve dünyada Eren gibi hayatı olan bir sürü genç var. [Ölümü har ... Devamı"Aradığın seni arayandır."
-Hz. Mevlana
Kötü film.
Peki nasıl iyi bir film olurdu?
Daha eşitlikçi bir bakış açısıyla ateş eden o teröristin küçüklüğüne inilse ve filmde o da Eren ve Ferhat Astsubay kadar süre alsa işte o zaman muhteşem bir film olurdu. Bir teröristin teslim oluşu gösteriliyor ama yüzeysel ve yetersiz. Bizi yukarıda bahsettiğim şekildeki filmler birleştirir. Bu tarz filmler sadece duyguları sömürür ve propaganda yapar. Kimseye ateş etmeyen Türk askeri, her şeyi konuşarak çözen Türk askeri, yakalanan teröriste hiçbir şey yapmayan Türk askeri vb. Kocaman bir propaganda.
Beğendiğim şeyler:
Açılıştaki çapraz kurgu, (Eren'in hayatı kısa sürüyor. İlk 15 dakikadan sonra Eren'in hayatı gayet rutine dönüyor. Birkaç aile çatışması ve bir sevgili meselesi biraz farklı o kadar. Eren'in özel bir hayatı yok. Türkiye ve dünyada Eren gibi hayatı olan bir sürü genç var. [Ölümü hariç.] İsmail Hacıoğlu'nun oyunculuğu, Ferhat Astsubay'ın hayatının işlenişi ve Eren'in ailesiyle olan ilişkileri, gençlik bunalımı. Filmin adı İyi ki varsın Eren ama filmi götüre Ferhat Astsubay. Eren çok küçük bir yaşta ölüyor ve hayatında çok özel bir şey yok. Ferhat Astsubay karakterinin işlenişi filme biraz olsun derinlik katıyor.
Bu meselelere yakın meseleler işleyen bir film izlemek isterseniz: Jin(2013) Yönetmen: Reha Erdem
Hayatımın en büyük şoku babamın ölümüydü. Julieta'nın Antia'ya açıkladığı gibi öğrenmiştim babamın ani ölümünü.
Meğer beynim buna tepki geliştirmiş.
Birisi diğerine bağnaz, diğeri ötekine kafir dediği sürece hiçbir toplum kendisini geliştiremeyecektir.
Edit: Julieta Anita'ya ölüm haberini verirken zil çaldı, kapıyı annem açtı. Gelen teyzemdi. Teyzem, babamın ölüm haberini bana veren kişiydi.