4 yıl önce
Güzelliğin Portresi filmine yorum yazdı:
Vishwaroopam filmine yorum yazdı:
IMDb de verilen oy sayısının matematik ortalaması alınınca ortaya çıkan bir durum sözkonusu
eğer izleyen kesim hayatı boyunca 200-300 film izlediyse normal bir durum,
çünkü 32668 kişi oy vermiş bu filme ve hepside yüksek puan vermiş, Bazı filmlerin veya toplulukların siteye hucum edip puanları abartmaması için formül olsada böyle durumlar olabiliyor.
1000 ve üzeri kaliteli film izleyen bir kişi bu filme 3-5 arası bir puan verir bence.
Bir de Eski bir IMDb üyesinin oyu ile yeni üye olan üyenin oyu eşit değil, Sitenin yazılımında geçerli bir tutarlılık algoritması var.
IMDb sitesindeki puanlama formülü şöyle:
Top 250 gibi listeler hesaplanırken Bayesian Hesaplama sistemi kullanılmaktadır
Ağırlıklı değerlendirme (WR) = C R + (v (v + m)) (m (v + m))
burada:
R= Film için ortalama (yani) = Rating
v = Film için oy sayısı = (oy)
m = Top 250 de yer almak için gerekli minimum oy (Şu anda 25000 film)
C= Tüm rapor dahilindeki ortalama puan = (şu anda 7.0)
* Top 250 için, sadece düzenl ... DevamıIMDb de verilen oy sayısının matematik ortalaması alınınca ortaya çıkan bir durum sözkonusu
eğer izleyen kesim hayatı boyunca 200-300 film izlediyse normal bir durum,
çünkü 32668 kişi oy vermiş bu filme ve hepside yüksek puan vermiş, Bazı filmlerin veya toplulukların siteye hucum edip puanları abartmaması için formül olsada böyle durumlar olabiliyor.
1000 ve üzeri kaliteli film izleyen bir kişi bu filme 3-5 arası bir puan verir bence.
Bir de Eski bir IMDb üyesinin oyu ile yeni üye olan üyenin oyu eşit değil, Sitenin yazılımında geçerli bir tutarlılık algoritması var.
IMDb sitesindeki puanlama formülü şöyle:
Top 250 gibi listeler hesaplanırken Bayesian Hesaplama sistemi kullanılmaktadır
Ağırlıklı değerlendirme (WR) = C R + (v (v + m)) (m (v + m))
burada:
R= Film için ortalama (yani) = Rating
v = Film için oy sayısı = (oy)
m = Top 250 de yer almak için gerekli minimum oy (Şu anda 25000 film)
C= Tüm rapor dahilindeki ortalama puan = (şu anda 7.0)
* Top 250 için, sadece düzenli üyelerin oyları kabul edilir.
dikkat ederseniz film puanlariyla, top 250'deki puanlar farklıdır.
şu sitede IMDb kullanımı ile ilgili bilgiler bulabilirsiniz:
http://www.bilgisayamiyorum.com/question/212.aspx
Mistress filmine yorum yazdı:
Yönetmen: Barbet Schroeder Tür: Drama, Romance Ülke: Fransa Konu: Puan: 6.6/10 Süre: 112 Dk. Oyuncular : Gerard Depardieu, Bulle Ogier, Andre Rouyer, Nathalie Keryan, Roland Bertin, Tony Taffin, Holger Löwenadler, Anny Bartanovski, Serge Berry, Richard Caron
Gerard Depardieu (Oliver) yeni hapisten çıkan fakat artık eski pis işlere pek bulaşmak istemeyen eğitimsiz, biraz da orta zekalı, kaba biridir, açgözlü ve fırsatçı arkadaşı ile ufak tefek pazarlama işleri yapmaya çalışırlar, Bir gün kitap pazarlamak için çaldıkları bir kapıyı sarışın ev kadını Ariane açar ama kadının acelesi vardır çünkü küveti taşmıştır ve bizimkilerden yardım isteyip eve sokar, oliverin fırsatçı arkadaşı ise duyduklarını nasıl paraya çevireceğinin peşindedir. Rivierada tatilde olduğunu öğrendikleri alt kat komşusunun evine gizlice soygun amaçlı girerler, ancak alt kat komsu aslında yoktur, üstteki ev hanımımız gizli merdiveni ile alt kata indikten sonra artık bambaşka bi ... DevamıYönetmen: Barbet Schroeder Tür: Drama, Romance Ülke: Fransa Konu: Puan: 6.6/10 Süre: 112 Dk. Oyuncular : Gerard Depardieu, Bulle Ogier, Andre Rouyer, Nathalie Keryan, Roland Bertin, Tony Taffin, Holger Löwenadler, Anny Bartanovski, Serge Berry, Richard Caron
Gerard Depardieu (Oliver) yeni hapisten çıkan fakat artık eski pis işlere pek bulaşmak istemeyen eğitimsiz, biraz da orta zekalı, kaba biridir, açgözlü ve fırsatçı arkadaşı ile ufak tefek pazarlama işleri yapmaya çalışırlar, Bir gün kitap pazarlamak için çaldıkları bir kapıyı sarışın ev kadını Ariane açar ama kadının acelesi vardır çünkü küveti taşmıştır ve bizimkilerden yardım isteyip eve sokar, oliverin fırsatçı arkadaşı ise duyduklarını nasıl paraya çevireceğinin peşindedir. Rivierada tatilde olduğunu öğrendikleri alt kat komşusunun evine gizlice soygun amaçlı girerler, ancak alt kat komsu aslında yoktur, üstteki ev hanımımız gizli merdiveni ile alt kata indikten sonra artık bambaşka biri olmaktadır ! Alt kata açılan merdiven ile inen Ariane orada siyah deri giysiler içinde sado-mazoşist fantezileri olan insanların aldıkları zevki arttırma amaçlı insanları yöneten, kırbaçlayan, aşağılayan dominant bir kadındır ve de gerçek hayatta iyi konumda olan bu insanlardan iyi de para kazanmaktadır. Bizim iki hırsız alt katta Ariane'a (Bulle Ogier) dobermanın da yardımı ile acemice yakalanırlar, kadın buradan da bir çıkar elde etmek amacı ile yakaladığı oliver'e bir müşterisinin zevkini arttırmak için 3 dakikalığına 200 frank verir. Oliver aldığı parayı fırsatçı arkadaşını uzaklaştırmak için kullanır. Sonrasında kadına hiçbirşey sormaması ve yargılamaması olayları oluruna bırakması sonucu kadın da olivere aşık olur, Oliver kadının evinde yaşamaya başlar bir gün ziyaretine gelen fırsatçı arkadaşının açgözlülüğüne sinirlenerek arkadaşını kapı dışarı atar, daha doğrusu fırlatır... Ama zamanla Oliver kıskançlık ve meraktan araştırma ve sorgulamalara başlar ve gittikçe sinirleri gerilir. evde bulunan iki farklı telefondan biri iş için diğeri de özel hattır, Oliver telefonlara cevap vermeye başlar. Oliver hapse girmeden önce paris'teki bir at mezbahasında çalışmıştır, bir gün Ariane ile tartıştıktan sonra gerginliğini üzerinden atmak için mezbahaya gider 1970'lerde Fransa'da atların kesim alanına nasıl getirildiğini, ilk darbenin atın alnına nasıl vurulduğunu, nasıl asılıp kesildiklerini ve çırpındıklarını, kanlarının nasıl akıtıldığı vahşetini dehşet ile izleriz. Bu sahneleri filme ekleyen yönetmen Barbet Schroeder den daha sonra o tarihlerde Fransada at etinin at eti satan kasaplarda fileto kesilerek müşterilere satıldığı ve normal karşılandığını da öğreniriz! Filmden sonra akıllarda kalan çarpıcı sahnelerdir bunlar ve yönetmen neden bu sahneleri eklemiştir? Bir karşı geliş midir? yoksa yönetmenin de aykırı düşüncelerinin yansıması mıdır? Sonraki sahnede at etini evde pişirip Ariane ile konuşurken iştahla yiyen oliveri izleriz. Oliver zamanla kadına iyilik yaptığını sanarak işlerine burnunu sokmaya ve ortalığı karıştırmaya devam eder, çok saygın beyfendi! mösyö Gautier (Holger Löwenadler ) ile olan yarı ticari fantezi kardeşliğini bozar ve sonrasında kendini affettirmenin yollarını arar, Ariane artık başkalarının fantezileri yerine kendininkileri keşfetmeye başlamıştır.
Yaşasın Meksika! filmine yorum yazdı:
Sergei Eisenstein'ın 1931 yılında Amerikaya gidip Hollywood yapımcıları ile ters düşüp tek başına Meksikaya geçip bu filmi çekmesininüzerinden 50 yıl geçtikten sonra Sovyetler Birliğine iade edilen yüzlerce bobin filmden yapılan titiz bir restorasyon ile 1979 yılında toplananve Eisenstein'ın çekim tekniklerine mümkün olduğunca sadık olmaya çalışan film 6 bölüme ayrılıyor.
PROLOG ( Giriş)
Maya uygarlığının zamanındaki Yucatan ile o yıllardaki halkların antropolojik karşılaştırmaları
SANDUNGA
Tehuantepec te evlilik ve annelik gibi geleneksel törenler. Concepcion ve Abundio ki, altın kolye biriktirme ile çeyiz hazırlığı, ( Tüm maddi çeyizi kadın hazırlıyor!) evlilik ve kur yapma üzerine gözlemler.
FIESTA (Şenlik)
Bu bölüm Guadalupe'taki Kutsal Bakire kutlama İspanyol sömürge dönemi sonrası boğa güreşleri ve adetlerini gösteriyor.
(gerçek hayatta boğa güreşçisi David Liceaga Maciel ve kardeşi tarafından oynanıyor)
Bu bölüm sonunda bir antrakt vardır.
MAGUEY
Porfirio Diaz egemenli ... DevamıSergei Eisenstein'ın 1931 yılında Amerikaya gidip Hollywood yapımcıları ile ters düşüp tek başına Meksikaya geçip bu filmi çekmesininüzerinden 50 yıl geçtikten sonra Sovyetler Birliğine iade edilen yüzlerce bobin filmden yapılan titiz bir restorasyon ile 1979 yılında toplananve Eisenstein'ın çekim tekniklerine mümkün olduğunca sadık olmaya çalışan film 6 bölüme ayrılıyor.
PROLOG ( Giriş)
Maya uygarlığının zamanındaki Yucatan ile o yıllardaki halkların antropolojik karşılaştırmaları
SANDUNGA
Tehuantepec te evlilik ve annelik gibi geleneksel törenler. Concepcion ve Abundio ki, altın kolye biriktirme ile çeyiz hazırlığı, ( Tüm maddi çeyizi kadın hazırlıyor!) evlilik ve kur yapma üzerine gözlemler.
FIESTA (Şenlik)
Bu bölüm Guadalupe'taki Kutsal Bakire kutlama İspanyol sömürge dönemi sonrası boğa güreşleri ve adetlerini gösteriyor.
(gerçek hayatta boğa güreşçisi David Liceaga Maciel ve kardeşi tarafından oynanıyor)
Bu bölüm sonunda bir antrakt vardır.
MAGUEY
Porfirio Diaz egemenliği altındaki maya içkisi olan ve agave bitkisinde elde edilen süt kıvamındaki pulque içkisi endüstrisi hakkında. (Agave den bugün tequila üretilmektedir) Peon (kul) Sebastian ve gelin Maria arasındaki trajik bir aşk izleriz bu bölümde, Maria sebastian'nın patronunun esiridir ve bir hacendado ( çiftçi ) tarafından tecavüze uğrama tehlikesindedir, Sebastian akrabaları ile bir baskın yapar bu zalim çiftlik ağasına, fakat agave bitkileri arasında geçen bir çarpışma sonucu bir hayvan gibi yakalanır ve omuzlarına kadar diğer iki akrabası ile kuma gömülür sonunda atlıların ayakları ile çiğnenerek öldürülür, Maria gelip sebastianın cesedini tutarak yas tutar.
Eisenstein burada anlatmak istediği belli ki düzenin eleştirisi ama kurgu sonradan yapıldığı için eksik yerler olabilir.
SOLDATERA ( Dünya'nın askeri: Sold, terra ; Meksikanın efsanevi kadın askerleri)
Erkeklerle savaşan kadın askerlerin deneyimleri ile görüleceği gibi Meksika devriminin hikayesi. Fotograflar halinde kısa bir bölüm çekilmiş.
EPİLOG (Sonuç)
Meksikada 1 ve 2 kasımda kutlanan (dia de los muertos ) ölüler gününden görüntüler, Maya adetleri ve cortezin karaya çıkıp tüm pagan dinlerini yoketmesine rağmen devam eden maya ritüellerine rastlanan törenler. Şişman ve kendini beğenmiş generaller (generalissimos)
izci kızlar ve futbolcuların alaycı çekimleri SSCB de gösteriminde hicvedilen görüntüler.
Bu film hakkında ciddi bir yorum ve çalışma (ingilizce pdf.)
The Colorado Review of Hispanic Studies
http://spanish.colorado.edu/sites/default/files/images/stories/pdf/colorado_review_pdfs/Volume_8/010arredondo.pdf
Vanilla Sky filmine yorum yazdı:
''Aslında aşk ta yok'' ve derler ya !
''Önemli olan iç güzelliği''
İspanyol orjinali''Abre Los Ojos''1997(Aç Gözlerini);bu süslü Hollywood tekrar yapımından daha akılda kalıcı, tekrarında Cameron Diaz oynamasına rağmen orjinal filmin senaristlerinden Alejandro Amenabar yönettiği Vanila Sky'da ilk filmde de oynayan Penelope Cruz dan vazgeçememiş.
Claude Monet'in tablosundan adını alan filmdeTom Cruise ilk filmdeki başrol oyuncusunun gölgesinde kalmış gibi. Filme yapımcı olarak kendide para yatırmış olup belki de Nicole ile bitmeye yüz tutan ilişkisi bu film den sonra Penelope Cruze ile yakınlaşması falan filan neyse...
Film müzikleri başlıbaşına bir albüm zaten Peter Gabriel den Solsburry Hillsve R.E.M. in Sweetness Followssoundtrack olarak akıllarda kalıyor.
David (Tom Cruise) maskesini kafasının arkasına döndürüpte dans ettiği sahne ise insanın toplum içinde nasıl ikiyüzlü davrandığına bir gönderme sanki.
Film afişinde altta şöyle yazar :
lovehatedreamslifeworkplayfriendshipse ... Devamı''Aslında aşk ta yok'' ve derler ya !
''Önemli olan iç güzelliği''
İspanyol orjinali''Abre Los Ojos''1997(Aç Gözlerini);bu süslü Hollywood tekrar yapımından daha akılda kalıcı, tekrarında Cameron Diaz oynamasına rağmen orjinal filmin senaristlerinden Alejandro Amenabar yönettiği Vanila Sky'da ilk filmde de oynayan Penelope Cruz dan vazgeçememiş.
Claude Monet'in tablosundan adını alan filmdeTom Cruise ilk filmdeki başrol oyuncusunun gölgesinde kalmış gibi. Filme yapımcı olarak kendide para yatırmış olup belki de Nicole ile bitmeye yüz tutan ilişkisi bu film den sonra Penelope Cruze ile yakınlaşması falan filan neyse...
Film müzikleri başlıbaşına bir albüm zaten Peter Gabriel den Solsburry Hillsve R.E.M. in Sweetness Followssoundtrack olarak akıllarda kalıyor.
David (Tom Cruise) maskesini kafasının arkasına döndürüpte dans ettiği sahne ise insanın toplum içinde nasıl ikiyüzlü davrandığına bir gönderme sanki.
Film afişinde altta şöyle yazar :
lovehatedreamslifeworkplayfriendshipsex
( Hayat, iş, oyun, dostluk ve seksten nefretediyorum, rüyaları seviyorum)
Acı Çikolata filmine yorum yazdı:
Meksikalı yazar Laura Esquivel tarafından 1989’da ’’Büyülü gerçekçilik akımı’’ etkisi ileyazılan ve 30 dan fazla dile çevrilen romanından (Can yayınları) uyarlanan filmdedaha anasınınkarnındayken bile soğan kokusundan etkilenerek ağlayan Tita’nın ve ablasının evlendiği Pedro’ya olan aşkının, yemek tarifleri ve mutfak öyküleri arasında anlatılan öyküsü.
Romanın ve filmin orjinal adı "çikolata için gereken su gibi" gibi bir anlama geliyor. Bu da İspanyolca konuşan ülkelerde cinsel canlanma veya kızgınlık için kullanılan bir deyimmiş. Benmari usülü su kaynatılır ve çikolata içinde eritilir filmde Tita!da sinirli olduğunda kendini o suya benzetiyor.
Gabriel garcia marquez gibi bu da büyülü gerçeklik akımından etkilenen bir kitaptan alınma, absürd durumların olduğu bir film.
Örneğin kız soğan doğrarken ağlamaya başlar ve ortalığı sel basar. İki sevgili kavuştuğunda tutkularının ateşinden samanlık tutuşur.
İki kız kardeş kavga edince bundan mutsuz olan fasulyeler saatlerce pişmez. Üzüle ... DevamıMeksikalı yazar Laura Esquivel tarafından 1989’da ’’Büyülü gerçekçilik akımı’’ etkisi ileyazılan ve 30 dan fazla dile çevrilen romanından (Can yayınları) uyarlanan filmdedaha anasınınkarnındayken bile soğan kokusundan etkilenerek ağlayan Tita’nın ve ablasının evlendiği Pedro’ya olan aşkının, yemek tarifleri ve mutfak öyküleri arasında anlatılan öyküsü.
Romanın ve filmin orjinal adı "çikolata için gereken su gibi" gibi bir anlama geliyor. Bu da İspanyolca konuşan ülkelerde cinsel canlanma veya kızgınlık için kullanılan bir deyimmiş. Benmari usülü su kaynatılır ve çikolata içinde eritilir filmde Tita!da sinirli olduğunda kendini o suya benzetiyor.
Gabriel garcia marquez gibi bu da büyülü gerçeklik akımından etkilenen bir kitaptan alınma, absürd durumların olduğu bir film.
Örneğin kız soğan doğrarken ağlamaya başlar ve ortalığı sel basar. İki sevgili kavuştuğunda tutkularının ateşinden samanlık tutuşur.
İki kız kardeş kavga edince bundan mutsuz olan fasulyeler saatlerce pişmez. Üzülerek yaptığı pastanın kremasına gözyaşı damladığında pastayı yiyen herkes hastalanır.
Kısaca kader, acı, mutluluk, neşe ve envai çeşit duygunun yemek yaparak dışa vurumunu kadın gözünden farklı bir çerçevede anlatan film.
Ruh Eşim filmine yorum yazdı:
Sevdiklerinize veda etmek kolay değildir;
Bunu başarmak bazen bir ömür sürebilir.
*Filmin internet sitesinde böyle yazıyor...
( http://www.cafedeflorelefilm.com/ )
bir de puzzle var filmdeki kavramlardan oluşan!
Fransız & Kanada ortak yapımı 2 saatlik sevgi, bağlanmak, kaybetmek, inanmak, yıkım..kısaca insanlık üzerine bir film Cafe de Flore
İzleyiciyi ilk on dakikada içine alan birbirine paralel iki hikaye, geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantılar bolca flashfoward ve flashback'lar ile aktarılıyor.
Yönetmen 1963 doğumlu Jean-Marc Vallee müzik üzerine yapılmış 2005 yapımı C.R.A.Z.Y.' den sonra 2009'da The Young Victoria ardından 2011'de bitirdiği yapıtı izlemeden önce filmin adının saint germain'deki croissant'ları ile meşhur pastane ''cafe de flore'' den geldiğini düşünürken, izlemeye başladığımızda anlıyoruz ki olayların geçtiği iki paralel dönemde de filme adını verenin bu müzik olduğunu...
(Laurent 1960'lardabir pikapta dinliyor 33'lük LP olarak müziği )
* Doctor Rockit - ... DevamıSevdiklerinize veda etmek kolay değildir;
Bunu başarmak bazen bir ömür sürebilir.
*Filmin internet sitesinde böyle yazıyor...
( http://www.cafedeflorelefilm.com/ )
bir de puzzle var filmdeki kavramlardan oluşan!
Fransız & Kanada ortak yapımı 2 saatlik sevgi, bağlanmak, kaybetmek, inanmak, yıkım..kısaca insanlık üzerine bir film Cafe de Flore
İzleyiciyi ilk on dakikada içine alan birbirine paralel iki hikaye, geçmiş ile günümüz arasındaki bağlantılar bolca flashfoward ve flashback'lar ile aktarılıyor.
Yönetmen 1963 doğumlu Jean-Marc Vallee müzik üzerine yapılmış 2005 yapımı C.R.A.Z.Y.' den sonra 2009'da The Young Victoria ardından 2011'de bitirdiği yapıtı izlemeden önce filmin adının saint germain'deki croissant'ları ile meşhur pastane ''cafe de flore'' den geldiğini düşünürken, izlemeye başladığımızda anlıyoruz ki olayların geçtiği iki paralel dönemde de filme adını verenin bu müzik olduğunu...
(Laurent 1960'lardabir pikapta dinliyor 33'lük LP olarak müziği )
* Doctor Rockit - Cafe De Flore
(DJ Miguel Mateus Delta Q Edit)
Buradan dinleyebilirsiniz:
http://arissaluna.moonfruit.com/communities/6/004/005/239/016/audio/4509323067.mp3
Film mutlu bir aile tablosu ile açılıyor, izleyicide ister istemez bu mutluluk fazla sürmez başlarına birşey gelecek duygusu yerleşiyor.
Carole 14 yaşından bu yana tanıdığı yıllarca sevdiği, kendisinden başka kimseyi öpmediği tek erkeği olan Antoine'a iki kız çocuğu vermiş ve kendini adamış orta yaşta bir kadın.
Antoine her anını müzik ile yaşayan montrealli bir DJ. Bir gün bir ev partisinde Rose (Evelyne Brochu) ile karşılaşır. Filmin 60'lı yıllar Parisinde geçen bölümlerinde rus kökenli fransız aktris, şarkıcı, manken ve Johnny Depp ile 14 yıl sonra ayrılan Vanessa Paradis'i Jacqueline karakterinde izleriz, doğum sonrası psikolojik travma ile sarsılınca kocası tarafından terk edilen ve otistik çocuğu Laurent'in tüm eğitim ve bakımını bizzat kendisinin yapmasının doğru olduğuna ve sanılanın aksine 25 yıldan fazla yaşamasını sağlayacağına inanan fakat yıllar geçtikçe hırpalanan sinirlerine hakim olmaya çalışan bir anne rolünün hakkını veriyor.
Jacqueline'nin 7 yaşına gelen down sendromlu oğlu Laurent ise yaşıtı ve aynı kadere sahip sarışın! bir kıza aşık olur, daha doğrusu bir saplantı ile bağlanır ama sonuçta ayrılırlar. paralel günümüzde geçen hikayedeki antoine'nın aşık olup evlendiği sarışın! yani ikinci eşi (ruh eşi) o kızın ta kendisidir yani rose!
Öte yandan farklı tarihlerde paralel olarak Antonie ile Carole'un birbirlerine bağlanış şekline de şahit oluruz, işte ruh eşi nedir? Ruh ikizi nedir her ikisi birbirinden farklı şeylermidir? diye sorarız kendimize.*( twin flame & soul mate )
Filmdeki üçüncü kadın Rose ise Antonie nın bocalamasına, yıllar yılı ruh eşi olarak bağlandığı Carole'dan babasının karşı gelmesine ve iki yetişkin kızına rağmen ayrılmasına neden olan kişidir,tesadüfen Rose'da sarışındır! bedeni özgürlüğü sembolize eden dövmelerle bezeli genç Rose ile Carole bize ters gelebilecek şekilde uygarca davranır ve birbirleri ile görünürde iyi geçinirler, oysa Carole'ün içinde fırtınalar kopmaktadır sürekli zihninde antoine ile tanıştıkları yıllara gider ,rüyalarında diğer hikayedeki down sendromlu laurent1i görür, aynı zamanda bir uyurgezerdir ve sürekli gerçekle hayal arası gidip gelmektedir. Pek çok konuda yakın arkadaşı destek olur carole'a ayrıca geçmiş hayatlarında jacqueline ve laurent olduklarını söylemesini beklediğimiz korku dolu bakışlarla bakan fakat bir türlü bazı gerçekleri söyleyemeyen bir medyumdan da medet umar. Reenkarnasyona göndermeler yapılır bir ara ayrıldığı eski eşi antoine'nın geçmiş yaşamlarında onun çocuğu olduğunu vurgular yada bana öyle gelir... çünkü bir ana-oğul sevgisi bir yakınlık duyarlar birbirlerine ve izleyenler umutla iki hikayenin bir yererde birleşeceğinden veya bir ilişki kurulacağını beklerler filmin sonuna kadar...
Antoine Godin (Kevin Parent) ile Carole'un ilişkisi evinin kadını ve anne, birlikte paylaşılan geçmiş ve bazı değerler üzerine iken, Rose ile ilişkisi daha tutkulu ve anlık duygular üzerinedir. Kızları ile özellikle bazı şeylerin farkında olan büyük kızı ile sürtüşür arada sırada. Psikoloğa gider ve hesap sorar ''aynı babam gibi konuştunuz'' der ve viziteyi öder haliyle..
Antoine'nın boynundaki dövmeyi sürekli başka yerlerde de görürüz.Filmin başında ve sonunda havaalanındaki down sendromlu gençlerde ayrıca yatağa bağlı tavana bakan Laurent'nin gördüğü desen ile merdiven boşluğunun zeminindeki mozaikte. Rose'un köprücük kemiğinde de dövmelerde..
Carole'un içini yiyen, peşini bırakmayan arabasının arka koltuğundaki vicdanı mı yoksa laurent'midir? Lost'tan hatıra bir paralel evren durumumu vardır merak eder dururuz film boyunca.
Mistik ve psikolojik yorumları uzmanları yapsın, filmin müzikleri başlıbaşına bir başucu albümüdür.
Ayrıca filmde Pink Floyd müzikleri ile giriş yaptıktan sonra farklılaşan ve fonunda temposu bir artan bir düşen mistik, pschodelic öte alemden gelen müzikler yapan izlandalı grup Sigur Ros'un Svefn-G-Englar parçasını da ekleyip kameranın muhteşem zoomları ile hayallere dalabilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=Xow2gnVTUjs
buradan da filmin müziklerini dinleyebilirsiniz ( Soundtrack Cafe de flore movie from Jean-Marc Vallee )
http://www.allobo.com/en/soundtrack-cafe-de-flore-5233.html
X: İntikam Gecesi filmine yorum yazdı:
Avustralya yapımı filmlerde bir çekicilikvar diyordum ki ; X: Night of Vengeance 2011 (İntikam Gecesi ) filmini izleyincekendime bir kez daha hak verdim. Gizemli masum ve genç yetenek olan 1991Avustralya doğumlu aktrist Hanna Mangan Lawrence'ı "Spartacus: Blood and Sand 2012"dizisinde 9 bölümde ''Seppia'' rolündeizlerken bu yüzü başka yerlerde degöreceğimi düşünmüştüm. Hanım kızımız ''Shay Ryan'' annesininölümünden sonra üvey babası ile kalmakistemediği için evinden kaçan parasıolmayan ve bu yüzden fahişelik yapmakzorunda kalıp acemi olduğu için onu daeline yüzüne bulaştıran, acınılacakdurumlara sıkça düşen bir genç kızı canlandırıyor filmde. Yine Spartacus'te 21 bölüm boyunca romadönemi dişi JR'ı olarak boy gösteren''Ilithyia'' yı canlandıran''HollyRowe''(Viva Bianca) ise tecrübeli bir hayatkadını, bizdeki gibi kadınlar evlerdetoplanıp kabul günü yapıp kısır ve börekyemiyorlar avustralyada. Bu hanım kızımızda 'evlere servis' farklı bir hizmet veriyor! Kurtulmak istediği fakat adamdan ... DevamıAvustralya yapımı filmlerde bir çekicilikvar diyordum ki ; X: Night of Vengeance 2011 (İntikam Gecesi ) filmini izleyincekendime bir kez daha hak verdim. Gizemli masum ve genç yetenek olan 1991Avustralya doğumlu aktrist Hanna Mangan Lawrence'ı "Spartacus: Blood and Sand 2012"dizisinde 9 bölümde ''Seppia'' rolündeizlerken bu yüzü başka yerlerde degöreceğimi düşünmüştüm. Hanım kızımız ''Shay Ryan'' annesininölümünden sonra üvey babası ile kalmakistemediği için evinden kaçan parasıolmayan ve bu yüzden fahişelik yapmakzorunda kalıp acemi olduğu için onu daeline yüzüne bulaştıran, acınılacakdurumlara sıkça düşen bir genç kızı canlandırıyor filmde. Yine Spartacus'te 21 bölüm boyunca romadönemi dişi JR'ı olarak boy gösteren''Ilithyia'' yı canlandıran''HollyRowe''(Viva Bianca) ise tecrübeli bir hayatkadını, bizdeki gibi kadınlar evlerdetoplanıp kabul günü yapıp kısır ve börekyemiyorlar avustralyada. Bu hanım kızımızda 'evlere servis' farklı bir hizmet veriyor! Kurtulmak istediği fakat adamdan epeytırstığı ve sürekli kendisine birşeysöylendiğinde ''gözlerimin içine bakaraktekrar söyle'' diyen fazlaca cool birbelalısı var holly'nin. 35 yaşına gelmedenemekli olup! huzur içerisinde annesi ileçocukluğunun geçtiği Paris'e dönmek gibibir de hayali var . ve bu ikilinin yolu bir gün kesişir... Başrollerdeki iki kadının hayatlarınısonsuza dek değiştirecek umut, aşk, şans,kaçış dolu bir gece ve avustralyanın farklıeğlence mekanları ile yetişkinlere yönelikgerilim içeren vasatın biraz üstü bir 90 dakikalık bir film X .
( Filmin afişinde X harfinin vurgulanmasından filmi çözebilirsiniz bir nebze.)
* 1959 Avustralya doğumlu yönetmen JonHewitt'in önceki filmleri :
2008 Acolytes, 2006 Darklovestory, 1999 Redball 1992Bloodlust
Sydney'de 17 yaşından beri Callgirl olarak çalışan ve farklı stile sahip Holly (Viva Bianca)'yi ileri yaşta teyzelerden oluşan kabulgünü havasında geçen ve garsonların şampanya sunumu yaptığı lovemaking scene'ler organize ederek ekmek ve uçak bileti parasını kazanırken görürüz filmin başında.
Önceleri müşterisi iken daha sonraları zoraki ve obsesif sevgilisinden gizlice paris'e kaçma planları yapmaktadır bir yandan holly.Pariste yeni bir hayata başlayacak ve geçmişine sünger çekecektir. Uçak biletini ayarladığı gün ne tesadüftür ki soğuk nevale ve takıntılı sevgilisi de holly'ye parise kaçıp yerleşme teklifi yapar fakat onun neden kaçacağını ilk başlarda anlamayız.
Öte yandan evinden kaçan güzel ve 17 yaşında Shay (Hanna Mangan Lawrence) ise sorunlu bir çocukluk geçirmiş yemek ve yatacak yer parası kazanmak için Sydney gelmiş çaresizlikten arabalardaki yaşlı ve nedense? sadece handjob! isteyen amcalara indirim yaparak mesleği öğrenmeye çalışmaktadır. Sdyney de onu da sömürmeye çalışan bir kız ile tanışır, tecrübeli fahişelerin pezevenklerinden dayak yer, sadece yatacak bir yer için abuk sabuk otellere geceliğine 80 AUD verir. (1 Avustralya Doları = 1,81 Türk Lirası)
Bu arada holly iyi para kazanacağı müşterisinin fantezisini yerine getirebilmek için arayış içerisindeyken Shay ile karşılaşır ve 300 dolar teklif eder, teklifi cazip bulan shay'ı ikna eden holly ile birlikte Hyatt oteline giderler. orada kendilerini bekleyen arap kökenli pohpohlanmaktan hoşlanan garip zevkleri olan adamın isteklerini yerine getirirlerken telefon çalar adam panikleyerek kızları apar topar banyoya saklar, gelen iyi giyimli ve soğukkanlı herif asıl fimin psikopatı çıkar bu arada, arap kökenli adamdan bir çanta dolusu malı? alır ve arap fellahını oracıkta kafasına 3 bowling topu deliği açarak öldürür. odada başka birilerinin olduğunu içilen kokain miktarı ve şampanya bardaklarındaki pembe ruj'dan çakozlayan adam o sırada can havli ile sıvışan Holly ve Shay'in peşine düşer.
Kedi fare kovalamacası başlar... Holly pek çok açıdan kendi gençliğine benzettiği shay'a yardım etmek ister. Bu arada filmde tek masum aşk hikayesi ise yakışıklı ve masum bir tip olan taksi şöförünün shay'a aşık olması.
Birlikte buluşma yerine giden iki kadını hayatlarını sonsuza kadar değiştirecek, tuzaklarla dolu bir gece beklemektedir. Dünyanın en eski mesleği olan fahişeliğe dramatik ve gerilim yüklü farklı bir bakış açısından yaklaşan filmde erotik ve gerilimli sahneler birbirini izler... Holly'nin soğuk ve obsesif sevgilisi ile bolca pool dance yapılan bir gece kulübünün patronunun odasında buluştuklarında bir ohh derler! Holly'ye arka arkaya attığı tokatlar ile tam bir kadın düşmanı olduğunu anladığımız ve polis olduğunu öğrendiğimiz psikopat katilin elinden kurtulduklarını sandıkları anda ...
( Spolier de bir yere kadar..)
daha filmin girişinde thy uçağı, fonda bol lutfhansa uçağının olduğu Almanyada ki havaalanına iniyor ama kahramanlarımız istanbul taksisi ile malikhaneye geliyor!
evde tablodaki kadının tablodan filan çıkıp gitmesi olayı filmin sonunda havada kaldı, o kırmızı reçeteli halüsinasyon gösteren ilaç! daha sonraları içilmeye başlandı, sen gel filmin başından beri evde hayalet olduğuna inandır seyirciyi sonra da sebebini kırmızı reçeteli ilaçlara bağla. Filmin başında baba Feridun Düzağaç ta mı aynı ilaçları kullanıyordu? filmin başında babanın görüp de şok olduğu tablodan kadının yok olması sahnesi (bitmiş jagermeister ve viski halusinasyonu diyelim ona da)
şaka bıçağı ile olayı açıklamaya kalktıklarında filmi yarıda bırakacaktım ama oraya kadar vakit kaybı oldu, "battı balık yan gid ... Devamı
daha filmin girişinde thy uçağı, fonda bol lutfhansa uçağının olduğu Almanyada ki havaalanına iniyor ama kahramanlarımız istanbul taksisi ile malikhaneye geliyor!
evde tablodaki kadının tablodan filan çıkıp gitmesi olayı filmin sonunda havada kaldı, o kırmızı reçeteli halüsinasyon gösteren ilaç! daha sonraları içilmeye başlandı, sen gel filmin başından beri evde hayalet olduğuna inandır seyirciyi sonra da sebebini kırmızı reçeteli ilaçlara bağla. Filmin başında baba Feridun Düzağaç ta mı aynı ilaçları kullanıyordu? filmin başında babanın görüp de şok olduğu tablodan kadının yok olması sahnesi (bitmiş jagermeister ve viski halusinasyonu diyelim ona da)
şaka bıçağı ile olayı açıklamaya kalktıklarında filmi yarıda bırakacaktım ama oraya kadar vakit kaybı oldu, "battı balık yan gider" bitirdim. 1:15 dk. da o şaka bıçağına hiç benzemeyen kasap bıçağı mutfak tezgahına bırakılmış, bıçaklıkta 5 bıçak daha var ama illa o şaka bıçağının kullanılacağından eminler ve bıçağın nereye saplanacağını da bilip, oraya kan balonu vb. yerleştirmişler!
The Shining (1980) filminden kanlı koridor, balta ve balta ile yere-çitlere sürtüp sesler çıkartması vb. here’s johnny demedi bari...
2 kez sert bıçak darbesi aldıktan sonra uzakdoğu filmine benzedi bir anda film. telefona veya yola yardım almaya koşacağına benzin buldu ve evi ateşe verdi (alev efekteri çok acemice, kız ile senkronize alev alıyor ortam, benzin dökmediği yerlerden alev fışkırıyor falan)
Karnına balta giren, ardından görmesek te odun kesercesine sırtına veya artık neresi ise ikinci balta darbesi yiyen bir insanın 2 kat merdiven çıkıp katili vurması saçmalığı.
Soyadını değiştirip (polis dosyada görüyor ama sebebi saçma) sadece yıllar boyu intikam için planlar yapan abi-kızkadeşin "evde babasıyla kalan kızı öldürüp suçun akıl hastanesinde yatan annesinin üzerine atma" gibi uyduruk bir planı olması!
peki, netflix fransız mini dizisi le chalet (dağ evi) izleyenler ne dedi?
Burcin Terzioglu nun oyunculuğu filmin mantık hatalarını hafifletici unsur,
Oyuncular arasında Melisa Şenolsun ’u beğendim.
Yetenekli, küçük oyuncu ’Alin’ rolünü başarıyla canlandıran Lara Tonka ise süpriz.