Sinyal dizisine yorum yazdı:
Bilimkurgudan ziyade içinden bilim geçen bir hikaye. Daha çok psikolojik gerilim. Kötü mü, değil. Hafta sonu vakit geçirmek için ideal, gayet akıyor. Fakat Dark gibi muhteşem bir iş bekliyorsanız, üzülürsünüz.
Sinyal dizisine yorum yazdı:
Bilimkurgudan ziyade içinden bilim geçen bir hikaye. Daha çok psikolojik gerilim. Kötü mü, değil. Hafta sonu vakit geçirmek için ideal, gayet akıyor. Fakat Dark gibi muhteşem bir iş bekliyorsanız, üzülürsünüz.
Saltburn filmine yorum yazdı:
Güzel başlayan ama bittikten yıllar sonra "sahi biz neden ayrılmıştık" diye sordurtan aşklara benziyor. Zihninizde tuhaf, güzel ve hem tuhaf hem güzel sahneler kalıyor evet ama bu kadar.
Carol filmine yorum yazdı:
Bir filmde aşkı hissetmek için ateşli seks sahnelerine ihtiyaç duyanlar filmi beğenmemiş :)
Şiir gibi film, izleyiniz...
Dünyanın En Kötü İnsanı filmine yorum yazdı:
Erkek gözünden kadın hikayesi ne kadar olursa, o kadar... Ana karakter Julie olsun diye bir süre uğraşılmış ama olmamış, zaten bir yerden sonra uğraşmayı da bırakmışlar. Yine de çok beğendiğim sekanslar oldu, olmadı değil. Müzikler keza... Anders Danielsen Lie ile Oslo'yu görmek de ayrıca güzeldi...
The Woman in the House Across the Street from the Girl in the Window dizisine yorum yazdı:
Bu dizi bir parodiymiş :) Ahaha işte şimdi taşlar oturdu :))
Dexter: New Blood dizisine yorum yazdı:
Her şeyden önce, gerçekten iyi bir sezondu. Beğendim. Fakat eleştirilerim var.
Dexter için yeni bir final sezonu yapmaya kalkıyorsunuz, hikaye muhteşem, oyuncular, yeni karakterler, gerilim, cinayetler; her şey beklenenden daha iyi ama sonra yine çat diye saçma sapan bir son bölüm yapıyorsunuz. Yine aceleye gelmiş bir final bölümü izledik. Sebep? Bu iyi bir Dexter sezonu izlediğimiz gerçeğini değiştirmiyor, o ayrı. Final hariç çok beğendiğimi yine belirtmek isterim. O kasabadan daha ne hikayeler çıkardı, öyle güzel çizilmişti ki tablo, en az bir sezonluk daha bölüm çekilebilirdi. Örneğin petrol zengini adam, havada kaldı. İlerleyen bölümlerde görmedik bile ki girişte onun da bir şeylerle bağlantısı çıkacak gibiydi. Batista yada... Madem yer aldı dizide, Dexter ile yüzleşmesi şahane olmaz mıydı? Gerekliydi de... Dexter'ı bir kasaba polisinin enselemesine girmiyorum bile... Dexter "Ay çok sıkıldım H. çek vur beni yaa" demiş de, H. de "Zaten sen ... DevamıHer şeyden önce, gerçekten iyi bir sezondu. Beğendim. Fakat eleştirilerim var.
Dexter için yeni bir final sezonu yapmaya kalkıyorsunuz, hikaye muhteşem, oyuncular, yeni karakterler, gerilim, cinayetler; her şey beklenenden daha iyi ama sonra yine çat diye saçma sapan bir son bölüm yapıyorsunuz. Yine aceleye gelmiş bir final bölümü izledik. Sebep? Bu iyi bir Dexter sezonu izlediğimiz gerçeğini değiştirmiyor, o ayrı. Final hariç çok beğendiğimi yine belirtmek isterim. O kasabadan daha ne hikayeler çıkardı, öyle güzel çizilmişti ki tablo, en az bir sezonluk daha bölüm çekilebilirdi. Örneğin petrol zengini adam, havada kaldı. İlerleyen bölümlerde görmedik bile ki girişte onun da bir şeylerle bağlantısı çıkacak gibiydi. Batista yada... Madem yer aldı dizide, Dexter ile yüzleşmesi şahane olmaz mıydı? Gerekliydi de... Dexter'ı bir kasaba polisinin enselemesine girmiyorum bile... Dexter "Ay çok sıkıldım H. çek vur beni yaa" demiş de, H. de "Zaten sen iyi birini öldürdün, o zaman ben de seni şimdi kalbinden vuracağım dady" demiş gibi bir son sahneydi. Oraya kadar yine hazmedebilirdim belki ama o final gerçekten de "Bitsin de gidelim", oldu yine. N'apalım, finali görmezden gelip, iyi bir Dexter sezonu izledik, diye avunalım.
Uysallar dizisine yorum yazdı:
Kadın karakterler çok yüzeysel kalmış ve Hakan Günday'ın işlerinde bu hep oluyor. Onun dışında iyi bir iş denebilir. Öner Erkan'ı en çok tiyatro sahnesinde izlemeyi sevsem de, iyi işlerde izlemek de zevk veriyor.
Matthias ve Maxime filmine yorum yazdı:
hiç beklemediğim kadar kötü bir xavier dolan filmi. şaşkın ve üzgünüm; bitiremedim.
Onca Yoksulluk Varken filmine yorum yazdı:
Kitabı okumamış olsaydım, belki filmi beğenirdim. Kitabını çok kadar seven biri olarak açıkçası benim biraz kalbim kırıldı. Mehmet Açar şöyle bir şey demiş: "Ponti’nin Avrupa kökenli olsa da sinema eğitimini ABD’de almasının kuşkusuz bunda büyük payı var. Romain Gary’nin romanı bence daha Avrupa tarzı bir sinemaya gereksinim duyuyor." Doğru söze ne hacet...