Çile

(2014)

Stations of the Cross a.k.a Kreuzweg

Film 1 Saat 50 Dk. Dram Almanya, Fransa 13 Ekim 2014

7.6

20 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.4 (4.621 OY)

KONUSU
Çile, köktendincilik üzerine bir taşlama, bir azizenin öyküsü... 14 yaşındaki Maria, koyu Katolik bir mezhebe bağlı olan ailesinden öğrendiklerini gündelik yaşama bir türlü uyarlayamaz. Bu nedenle sürekli bir ikilem içinde kalan gençkız, giderek daha da radikal bir noktaya kayar ve dilsiz erkek kard ... Devamı
Çile, köktendincilik üzerine bir taşlama, bir azizenin öyküsü... 14 yaşındaki Maria, koyu Katolik bir mezhebe bağlı olan ailesinden öğrendiklerini gündelik yaşama bir türlü uyarlayamaz. Bu nedenle sürekli bir ikilem içinde kalan gençkız, giderek daha da radikal bir noktaya kayar ve dilsiz erkek kardeşinin iyileşmesi için kendini kurban etmeye karar verir. İsayı aklından çıkarmadan, onun çile çektiği on dört duraktan geçerek bir azize olacaktır. Dietrich Bruggemannın filmi bu öyküyüsabit acılı 14 plan sekans aracılığıyla anlatıyor. Filmin alışılmadık biçimsel tercihi, metnin dini fanatizm ve hoşgörüüzerine sorduğu soruları daha da çıplak hale getiriyor.

YORUM YAZ

SPOILER

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@roverandom

9 yıl önce

1 / 10

Ben yandım eller yanmasın! İzlemeyin. İzlettirmeyin!

@mantissa

9 yıl önce

8.8 / 10

Ergenlik, din toplum ve aile kavramlarının üzerinde yoğunlaşılmış olsa da feda kavramını değerlendiren bir filmdir. Maria’nın kardeşi için kendini feda etmesi gerçekten bir feda mı yoksa gerçek dünya ile yaşadığı uyumsuzluktan bir kaçış mıdır? gerçek dini yaşadığını iddia eden kişinin yaşadığı gerçek din midir yoksa sadece kendi nevrotik ve saplantılı hallerine bir örtü müdür? Anne karakterinin otoriter saplantılı nevrotik ve anlayışsız halleri; baba karakterinin sessizliği ve olayları akışına bırakışı; maria’nın gerçek dünyaya uyum sağlayamaması ve ikilemler içinde oluşu ve bütün insanların kurtarılması gerektiğini savunan bir dinden koyu katolikler harici herkes kötüdür noktasına gelebilen bir inanç ve imanın özellikle vurgulandığı bir film. Çerezlik olarak nitelendirilemeyecek bir film. Üzerinde düşünerek ve anlayarak dinlemek gerekiyor. Genel olarakDietrich Brüggemanngerçekten başarılı bir film çıkartmış.

@pensive

9 yıl önce

7.9 / 10

Saplantılar Üzerinden Bir Kreuzweg Okuması

Psikanalist Karen Horney, insanın saplantılarının ve nevrotik eğilimlerinin oluşturduğu yapıyı "kişisel din" olarak yorumlar. Ona göre eğer bu saplantılar dışarıdaki ideolojilerle uyum sağlıyorsa, insan bu saplantıların kendine ait olduğunun farkına varamaz. Ama bunun yarattığı esas tehlikeye değinmeye gerek görmez Horney; insan saplantılarını, din üzerinden muhafaza edebiliyorsa, bu saplantıları sadece meşru kılmaz; kutsalda kılar. D. Brüggemann'ın, Kreuzweg adlı yapıtı Maria adlı genç bir kızın hikayesini, İsa'nın son anlarını sembolize ederek anlatmayı deniyor. Ama filmin anlatımı İsa'yı ele alacak inisiyatifte değil. Böyle bir derdi de yoktur zaten. Maria'nın önünde iki seçenek var, İnancı uğruna savaşmak ya da bir şey uğruna kendini feda etmek. Çevresindekiler savaşması gerektiğini söylesede, hangi seçeneğin daha cazip olduğunu koşullar belirliyor.
... Devamı
Saplantılar Üzerinden Bir Kreuzweg Okuması

Psikanalist Karen Horney, insanın saplantılarının ve nevrotik eğilimlerinin oluşturduğu yapıyı "kişisel din" olarak yorumlar. Ona göre eğer bu saplantılar dışarıdaki ideolojilerle uyum sağlıyorsa, insan bu saplantıların kendine ait olduğunun farkına varamaz. Ama bunun yarattığı esas tehlikeye değinmeye gerek görmez Horney; insan saplantılarını, din üzerinden muhafaza edebiliyorsa, bu saplantıları sadece meşru kılmaz; kutsalda kılar. D. Brüggemann'ın, Kreuzweg adlı yapıtı Maria adlı genç bir kızın hikayesini, İsa'nın son anlarını sembolize ederek anlatmayı deniyor. Ama filmin anlatımı İsa'yı ele alacak inisiyatifte değil. Böyle bir derdi de yoktur zaten. Maria'nın önünde iki seçenek var, İnancı uğruna savaşmak ya da bir şey uğruna kendini feda etmek. Çevresindekiler savaşması gerektiğini söylesede, hangi seçeneğin daha cazip olduğunu koşullar belirliyor. Filmin ilk sahnesinde Peder Weber, Maria'nın da aralarında bulunduğu çocuklara teorik olarak savaş taktikleri veriyor. İsa için nasıl savaşılacağı, kime karşı savaşılacağı, düşmanın kim, dostun kim olduğu çocuklar ve Peder arasında geçen akıcı diyaloglarda anlaşılır hale geliyor. Maria savaşla ilgili taktiklere son derece hakim. Ama bunun yanında Maria'nın içinde bir fedakarlık motivasyonu var, Peder Weber ısrarla savaşı önerse bile. Yönetmen ilk sahnede bunları serimliyor bize. Filmin ilerledikçe, Maria eğitimdeki yani teorideki yapının, pratikte işlemediğini farketmeye başlıyor. Yönetmen "ilk düşüş" olarak sembolize ettiği bir ikilem sunarak başlıyor işe. Bu ikilem filmin sorunsalını oluştacak nitelikte değil. Bir çelişki değil çünkü. Birazda Maria'yı düşünerek yapıyor olabilir bunu. Maria'nın tosladığı ilk duvar yeterince sert değil. Kütüphanede protestan bir çocukla tanışması ve onun cazip teklifine insani olarak olumlu yaklaşması. Dininin arzuyu ve deneyimi yasakladığını annesinden şiddet eşliğinde bir kez daha duymak zorunda kalıyor genç kız. Eğer dini için savaşmayı ya da fedakarlığı göze aldıysa ki -burada bir seçim şansı olduğunu söyleyemeyiz- arzularını ve zevklerini terk etmesi gerektiğini bir kez daha hatırlamış oluyor. Deyim yerindeyse bu tecrübe Maria'yı çarmıha götüren ilk adım, ne de olsa ilk düşüş. Bu arada Maria'nın seçimini yapmasındaki en önemli etkenin, sırtında taşıdığı suçluluk duyguları olduğunu görmemek elde değil. Nevrotik ve baskıcı annesi tarafından üzerine yüklenen suçluluk duyguları. Apaçık bir şekilde kardeşinin ağlamasından bile katı bir halde sorumlu tutulduğuna şahit oluyoruz filmin başlarında. Algısı onu annesinin gözünde değersiz biri olarak hissettiriyor ve bu suçluluk bir borçluluk doğuruyor nihayetinde. Yönetmen meselesinin tohumlarını yavaş yavaş atıyor film ilerledikçe. Ve yönetmen arka arkaya iki itiraf sahnesi sunuyor bize. Doğu toplumlarındaki tövbe kadar değerli bir kavram olan itirafın, sadece günah çıkarma odasında değerli olduğunu görüyoruz. Maria aynı itirafı önce Peder'e sonra annesine yapıyor. Ancak annesinin verdiği tepkiyle Peder'in verdiği tepki arasında inanılmaz bir tutarsızlık var. Peder bunu gerçekten bir itiraf olarak ele alırken, Anne bu itirafı göz ardı ederek Maria'yı masum bir yalan söylediği için yine şiddetle yargılıyor. Ve artık Anne'nin mensup olduğu "kişisel dini" açığa çıkardığını görüyoruz. Katolikliği kendi saplantılarını gizlemek için nasıl kullandığını da. Ama yazık ki bunu bir tek biz görüyoruz. Maria bunu bilinçli olarak algılayacak psikolojide değil. Analitik zekasının çok iyi olduğunu, bir matematik probleminin içinden saniyeler içinde çıktığını gördüğümüz genç kız maalesef bu konuda akıl yürütecek yetkinlikte değil. Buradaki etkenlerden birisi dinsel buyrukların kutsallığı tabi ki. Ve Maria hala annesine borçlu. Bu tutarsızlık da Maria'nın aleyhine sonuçlanıyor. Spor sahnesindeki salonu yönetmen Maria'nın savaşı kaybettiği son meydan olarak tasarlamış. Maria adeta kayıp. Diğer çocukların önermeleri ve akıl yürütmeleri karşısında susmaktan başka bir şey gelmiyor elinden. Ve baskılanmış zihni onu en ilkel evreye götürüyor. Artık Protestan inancını ötekileştirmekten başka bir seçenek kalmıyor. Peder Weber'in verdiği iyimser öğütleri bile yok sayıp, annesinin dinini seçmek zorunda kalıyor. Oysa Peder'in konuya ilişkin sorusuna Maria cevap vermişti; "Bütün insanlar."Bu ötekileştirme ve yok saymanın en belirgin olduğu yerse Maria'nın, Protestan hastanesindeki tanrıya inanmayan hemşireyle girdiği diyalog. Oldukça sarsıcı. Ve son düşüş; kuvvetlendirme ayini, Maria'nın kutsandığı gibi görünen,ama aslında annesinin vaiz tarafından kutsandığı meşum mekan. "bu çocukları yetiştirmek, çok fazla çaba ve fedakarlık anlamına gelse de" Bir başkasının ağzından duymak, sindirilmiş ve hasar almış genç bir kızın suçsuzluğuna bir şüphe bırakır mı? Maria kardeşini mi düşünüyor sanıyorsunuz? Ya da İsa'nın sevgisine layık olmayı? Maria'nın tanrısı; farkında olmasa da annesi, dini buyruklar; annesinin saplantılı ve nevrotik buyrukları. Maria sadece ve sadece anne onayı için kendini yok ediyor. Bana kalırsa Maria öldüğü andan sonraki bütün yaşananlar, hayattayken fantazisini kurduğu hikayeden başka bir şey değil. Bunlar gerçekten yaşanmıyor ve biz Maria'nın hayal dünyasında olup bitenleri görüyoruz. Kardeşinin konuşması, Annesinin kendisi ve fedakarlığı hakkında övgüyle bahsetmesi. Son olarak Christian'ın mezarına gelmesi ve göğe yükselmesi. Yaşadığı zulüm bilinçdışından bilincine yükselemeden yok olup gidiyor. Belki de ölmeden bir süre önce yarı bilinçli de olsa sitemini dile getirdiğini duyuyoruz ilk defa; "öyleyse bu dünyada neden yapayalnızmışım gibi hissediyorum" Maria bir zulme kurban gidiyor ve bu zulmü dayatan ne din, ne de dinin buyrukları. Tamamen patolojik, hastalıklı bir yapıya sahip otoritenin tiranlığı. Ama dinin yapısı da bu zulme aracı olmaya o kadar elverişli ki, onu da tamamen masum sayamayız. Otorite irrasyonel ve sorgulanamaz iradesiyle birlikte sırtını rahatlıkla dine yaslayabiliyor. Ve otorite artık kati bir dokunulmazlık ve haklılık sağlıyor kendisine. Kendisine ne kadar haklılık sağlıyorsa, karşısındakine de o kadar suçluluk sağlıyor elbetteki. Sadece zalimler açısından sınırlandırmamak gerek, sanırım her insanın dini ya da ideolojisi, kendinde bulunan akıldışı eğilimlerin üstünü kapatıyor. Ve insanın bu eğilimleri, dışarıdaki ideolojisine yeni kurallar koyacak kadar inisiyatife sahip nitelikteler. Sonuç olarak hakkında yazacak kadar önemsediğim bu film, ilk bakışta kökten dinciliğe çamur atıyor gibi görünse de, üzerine düşündükçe, otoriteyi elinde bulunduranların irrasyonel eğilimlerini dışsal dünya görüşlerini kullanarak çevresindekilerinin zihinleri ve bedenleri üzerinde ne kadar korkunç derecede etkili olduklarını göstermeye çalışıyor. Bu fikirden hareketle, katı bir şekilde dinlerine ve ideolojilerine bağlı bireylerin, paralel olarak aynı ölçüde, içlerinde kutsallaştırmaya ihtiyaç duydukları bir "kişisel dinleri" olduğunu tespit edebiliriz sanırım.

@paranoyakvisne

10 yıl önce

Güzel başladı ama çok kötü bitti.

Hiç müzik kullanılmadı filmde. Bu bir eksiklik bana göre

Filmin en güzel sahnesi beden eğitimi sahnesiydi.

Aile yapısını çok iyi işlemiş yönetmen ama bana film çok tatsız geldi.

Hele o son yok mu o son, aceleye getirilmiş gibiydi.
SPOILER

Çile filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Çile filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Çile filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL